Rahîm; merhamet eyleyen, muhafaza eden, çok çok merhamet eden, verdiği nimetlere şükredenleri ve kendisine iman edenleri daha büyük ve ebedî nimetler vermek suretiyle mükafatlandıran, ahirette sadece müminlere rahmetle, merhametle muamele edecek olan Allah (c.c.) demektir.
Kıymetli üstadımız Abdullah Fârûkî el-MÜCEDDİDÎ (k.s): “Cenâb-ı Hakk’ın bazı sıfatları ve esmasının di?er bazı esmâ ve sıfatlardan kuvvet alarak tecelli edece?ini ifade ederek, evvelen yapılmı? olan esma ve sıfat tariflerindeki eksik kısımları ikmal eden ve Rabbimizin sıfatlarını daha iyi anlamaya imkan veren bir anlayı? ortaya koymu?tur.(1)
Mesela; Rezzâk sıfatını: “Müminler cennet taamları yiyerek, kafirler ise cehennem taamları yiyerek rızıklanacaklar.” veya Adl sıfatı: “Cenâb-ı Hakk, adaleti gere?i kafirleri ahirette ebediyen cehenneme atacaktır.” ?eklinde tarif edilirken; bu tarifler Cenâb-ı Hakk’ın bu dünyada kafirler için verdi?i imkanları hiç yansıtmamaktadır. Sıfatların bir birinden müstakil anla?ıldı?ı bu eski yakla?ım tarzı Allah ile kullar arasındaki münasebetteki sınırın iyi kavranılamamasına sebep olmaktadır. İ?te de?erli üstadımızın yakla?ımı ile, kul Rabbine kar?ı daha bir ba?lılık bulabilirken, dünya ve ahiret dengelerini ve sorumluluklarını da daha iyi ö?renebilmektedir.
Bu mübarek isim, Kur’an-ı Kerim’de Allah’ı nitelemek üzere 54 yerde geçer. Kur’an’da, Allah’ın rahmet etmeyi kendisine gerekli kıldı?ı bildirilmektedir.(2)
Rahmet, Kur’an’da de?i?ik manalarda kullanılmı?tır. Mesela; Kur’anı Kerim bir rahmettir.(3) Dünyevî nimet ve ihsanlar birer rahmettir.(4) Yeryüzünü ölü ve kupkuruyken canlandırmaya vesile olan ya?mur rahmettir.(5) Peygamberlik gibi manevi bir nimet(6), uhrevî ecir ve sevap.(7) Yine buyurdu ki: “Ben azabımı diledi?ime veririm. Rahmetim ise her ?eyi kaplamı?tır. Onu emir ve yasaklarımıza kar?ı gelmekten sakınan zekatlarını veren ve ayetlerimize iman edenlere nasip ederim.”(8)
Allah’u Teâlâ mahlukatı yaratmayı irade etti?inde, kendi katında, ar?ın üzerine koydu?u bir fermanda; “Rahmetim gazâbımı geçmi?tir.” Yazmı?tır. Bu hadis-i ?erifin ifade etti?i gibi; Allah’u Teâlâ’nın cemal sıfatları, celal sıfatlarını geçmi?tir. Selman-ı Fârisî de Rasûlullah (s.a.v)’in ?öyle buyurdu?unu rivayet etmi?tir: “Şüphesiz ki Allah (c.c) gökleri ve yeri yarattı?ı gün yüz rahmet yaratmı?tır. Her bir rahmet yer ile gök arasındaki mesafeyi kaplayacak büyüklüktedir. Allah bu yüz rahmetten bir tanesini yere indirdi. İ?te bu tek rahmet sebebiyle anne çocu?una meyil ve ?efkat gösterir. Vah?î hayvanlar, ku?lar da yine bu rahmet sebebiyle birbirlerine kar?ı meyil ve ?efkat gösterirler. Kıyamet günü oldu?u zaman bu rahmeti, o rahmetle kemale erdirecektir.(9)
Bazıları bunca rahmet sahibi yüce Allah’ın, kullarını cehenneme nasıl atabildi?ini akıllarına sı?dıramazlar. Aslında Allah kullarını cehenneme atmak istemez. Onlar kendileri cehennemi hak ederler. Onlardan azabı hak edenleri cehenneme atmamak kendileri tarafından hakları yenilen sayısız mahlukata zulüm olur. Hak edenleri cehenneme atmamak, hakları yenilenlere en büyük merhametsizliktir.
Sonsuz nimetlerden istifade etmek için yüz binlerce i?tahlar, ihtiyaçlar duygular ve latifeler canlılara verilmi?. Mesela, öyle bir mide verilmi? ki, hadsiz yiyeceklerden alır da iste?i asla bitmez. Ve öyle bir hayat ihsan edilmi? ki duygularıyla bir nimet sofrası gibi olan koca maddî alemde, hadsiz nimetlerden istifade eder. Ve öyle bir insaniyet verilmi? ki, akıl ve kalp gibi çok aletleri ile hem maddî hem manevî alemin nihayetsiz hediyelerinden zevk alır. Ve öyle bir İslamiyet ihsan edilmi? ki, ?ayb ve ?ahadet alemlerinin nihayetsiz hazinelerinden nurlanıp istifade ettirir. Sanki rahmet tarafından bu kainat hadsiz antika, hayret uyandırıcı ve kıymetli ?eyler ile süslenmi? bir saray haline getirilmi?tir. İnsan ise bütün o saraydaki hadsiz sandıkları ve odaları açacak olan anahtarlar ellerine ve bütün bunlardan istifade ettirecek olan ihtiyaçlar ve hissiyatlar fıtratına verilmi?tir.
Elimize aldı?ımız bir elmanın, bir portakalın insana rızık olabilecek ?ekilde, göz, burun, dil, damak, mide gibi birçok duyu organlarımızı ok?ayarak, haz vererek, vücudumuza yarayı?lı bir gıda oluncaya kadar geçirdi?i safhalar dü?ünüldü?ünde de Allah’ın ne kadar merhamet edici oldu?u daha iyi anla?ılır.
İ?te denizden birer damla olan bu örnekler üzerinde dü?ünüldü?ünde mahlukatın ne kadar aciz, fakir ve miskin oldukları bu özellikleriyle nasıl bir Rahman, Rahîm ve Kerîm’e aynalık ettikleri anla?ılır.
İlahî rahmet ve rızaya erme ümidi, hayırlı i?lerin temelidir. Allah’ın rahmeti bu kainat hamurunun mayası oldu?u ve her ?ey onun rahmetiyle yo?ruldu?u gibi onun rızası da cennet meyvesini vermektedir. Ayrıca bu dünyadaki bütün kar?ılıksız ve samimi iyilikler, hep onun rahmet ve ho?nutlu?unu kazanma yolunda gerçekle?mektedir.
Kaynaklar
1 Özlenen fark, yıl 1, Haziran 1997.
2 Enam 6/ 12.
3 Yusuf 12/ 111, Nahl 16/ 89.
4 Hûd 11/ 9, Rûm 30/ 33.
5 A’raf 7/ 57.
6 Hûd 11/ 28, Kehf 18/ 65, Fussilet 41/ 50.
7 Hadid 57/ 28.
8 A’raf 7/ 156.
9 Müslim, Tevbe/ 21.
Er-rahîm
Özlenen Rehber Dergisi 7. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.