Özlenen Rehber Dergisi

12.Sayı

El-mü'min

Sultan ÇONGAOĞL Özlenen Rehber Dergisi 12. Sayı
Arapça’da “güvenmek, korku ve endişeden emin olmak, doğrulamak, tasdik etmek, bir ?eyin do?rulu?unu söyleyip onu kabullenmek” anlamlarındaki “emn” mastarından türemi? bir lafız olan “mü’min” kelimesi iman eden demektir. İman ise hem “tasdik etmek” hem de “emin kılmak, güven vermek” demektir.


El-Mü’min lafzı, Allah’ın bir vasfı olarak, yukarıda açıklanmı? olan her iki anlamda da açıklanmı?tır. “Emin kılan” anlamını tercih edenler, ‘güven verme’nin niteli?i konusundaki farklı görü?ler ileri sürerler. Meselâ Mü’min, yaratıklarına zulmetmeyen, onları zulümden emin kılan, haksız yere cezalandırmayan, kıyamet gününde mü’min kullarını azaptan emniyet verendir.

Öte yandan “tasdik eden” anlamı da, birkaç ?ekilde tezahür ve tecelli edebilir: Allah, kullarına olan va‘dini do?rular ve taahhüt etti?i ?eyleri yerine getirir. Di?er taraftan inanmı? olan kullarının, Kendisi hakkındaki ümitlerini do?rular ve onların emellerini bo?a çıkarmaz. Yarattı?ı delillerle, Peygamberlerini kitaplarıyla do?rular. Nitekim âyette: “Allah ?ehâdet eder ki Kendisinden ba?ka ilah yoktur.” (1) buyurulmu?tur. Allah’ın bu tasdiki, kelâmı ile oldu?u gibi mucize yaratmasıyla da olabilir. Ayrıca el-Mü’min kıyamet gününde mü’minlerin öteki insanlar hakkındaki tanıklıklarını tasdik eder.


Kur’ân’da, “Korkulardan emin kıldı.” (2) buyrularak, emin kılma fiili Allah’a nisbet edilmi?tir. Ayrıca ism-i fâil olarak ve eliflâm’la, el-Mü’min sadece Ha?r Sûresi 23. âyetle Allah için kullanılmı?tır.


Allâh-u Teâlâ’nın nimetlerinden olan emniyeti Gazâlî Hazretleri, ?öyle bir misalle anlatıyor: “Şimdi dü?manları tarafından aranan bir insanı dü?ünelim... Çembere alınmı? halsiz oldu?u için organları hareket edemiyor.

Hareket etse bile, kendisini koruyacak silahı yok veya silahı da var ama, dü?man çok, tek ba?larına üstlerinden gelemiyor. Kendini koruyan insanlar da var ama, mutlaka hep beraber sı?ınacak bir kaleleri olması gerekiyor. Tam o sırada biri yeti?iyor ona silah, asker veriyor. Üstelik onu ve askerlerini muhafaza edecek bir de kocaman kale yapıyor. Ona emniyet ve emân nimetini tattırıyor. İ?te böyle olan ki?iye, ?imdi rahatlıkla biz mü’min diyebiliriz.


Cenâb-ı Hakk’ın emân verici olması, yaratıklarına kar?ı her türlü hıfz, himaye, imdat, yardım imkanına sahip olup kullarını her türlü tehlike ve korkudan emin kılı?ı olmasaydı, bir saniye olsun hayatta kalabilir miydik?

Meselâ, göz, kulak, el, ayak ve özellikle akıl, bizim için ne büyük nimet olduklarını, bir anlık yokluklarını dü?ünsek ne kadar büyük korku, endi?e ve tehlikelere maruz kalırdık. Vücudumuza bunları yerle?tirip ihsan da bulunan Rabbimiz, bunların vesile olduklarını her türlü emniyet ve güveni sa?layıp lutfetmi? demektir.


Milyonlarca tür canlıyı omzuna alıp uçsuz bucaksız fezada seyahat eden dünya gemisinin yolcuları lisân-ı halleriyle bu ismi okuyor ve: “Bizi yok olmaktan koru.” diye niyaz ediyorlar. Çünkü gemi ve uçakları olan dünyanın, güne?e olan uzaklık ve yakınlı?ında meydana gelecek, çok az bir de?i?iklik hepsinin bir anda yanmasına veya buz kesilmesine yeter.


Bütün korku ve tehlikelerden emân ve emniyet bulmak, O’nun himayesi altına girmekle mümkündür. O’na kul olmakla rahat ve huzura kavu?ulur. O’nu anmakla gönüller huzur bulur. Âyet-i Kerîme’de de buyruldu?u gibi: “Kalpler ancak Allah’ı anmakla mutmain olur.” (3) O’ndan uzak olmada her türlü tehlike, dünyevî ve uhrevî her çe?it felaket vardır. Bunun içindir ki Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allah’a kaçın.” (4) buyurulmu?tur. Allah’ı tanımak ve kulluk vesikasıyla O’na ba?lanmak demek olan îman, bu dünyada dahi bir manevî cennetin çekirde?ini ta?ıyor. İnkar ve küfür ise yine bu dünyada bir manevî cehennemin tohumunu saklıyor.


Yine her akıl sahibinin, özellikle insanın önündeki en büyük tehlike, sonsuza kadar süren hayat yolculu?unda kendisini bekleyen tehlikeli konaklar, özellikle bunların sonuncusu olan ebedî hapishane cehennemdir. Cehennemde ate? ve azap olup insanı yakan ise dünyadaki günahlarıdır. Hayat yolundaki bu tehlikeli konaklardan özellikle en büyük tehlike olan cehennemden ve bunun yol ve vesileleri olan herkes için büyük bir ümit kayna?ıdır. Dergâhına sı?ınanlar için her türlü tehlikeden koruyaca?ına dair ilahî bir müjde ve taahhüt manası ihtiva etmektedir.


Ayrıca, Allah-û Teâlâ, be?er olması itibariyle, hatalardan, kusurlardan, günahlardan bir an olsun uzak olmayan insan için afv-ü ma?firet ve ba?ı?layıcılı?ıyla en büyük güven kayna?ıdır.


İmâm-ı Gazâlî Hazretleri yine bu isimle ilgiyi ?öyle anlatır: “Emniyet ve selâmet Allah’tan oldu?u gibi korku da O’ndandır. Korkunun da emniyet ve selametin de sebebini yaratan O’dur. Onun korkutucu olması, emniyet verici olmasına mânî de?ildir. Tıpkı zelil edicili?inin aziz edicili?ine mânî te?kil etmemesi gibi. O hem aziz kılar, hem de zelil. O’nun, dereceleri dü?ürücü olması yükseltici olmasına mânî de?ildir. O hem emniyet verici hem de korkutucudur; fakat bilhassa el-Mü’min (emniyet verici), Kendisine isim olmu? ise de, Rabbimiz Celle ve Alâ Hazretleri Muhavvif yani “korkutucu” isim almamı?tır.


Kul bu isimden ?unu elde edebilir: Yanında bulunan herkesi ?errinden emin kılar. Hiç kimseye zarar vermez. O’na ba?vuran, her korkan ki?iyi gerek kendi nefsî ve gerekse din’i hakkında duydu?u korku ve endi?eden kurtarmaya çalı?ır. Nitekim Rasûlullah (s.a.v.) ?öyle buyurmu?tur: “Allah’a ve ahiret gününe iman eden, kom?usunu kendi kötülüklerinden emin kılsın.”


Kullar arasında bu isme en çok hak kazananlar, kurtulu? yoluna, Allah yoluna ir?ad ve hidayet ederek kulları Allah’ın azabından kurtaran ki?ilerdir. Bunu da hiç ?üphe yok ki Peygamberler ve onların varisleri mesabesinde olan alimler yaparlar. Bakınız Peygamberimiz ne buyurmu?lardır: “Şüphesiz siz ate?te kelebekler gibi dola?acaksınız, ben gelip sizi bir tarafınızdan tutup kurtaraca?ım.”


El-Mü’min ism-i ?erîfinin tecellisinin sırrına eren kul, Allah-u Teâlâ’nın azaptan, beladan ve her türlü felaketten emin kıldı?ı kuldur. Bu kimseden, ba?kalarının malları, canları ve her ?eyleri de emindir.

Kaynaklar:
1. Âl-i Îmran 3/18.
2. El-Kurey? 106/4.
3. Er-Ra‘d 13/28.
4. Ez-Zariyât 111/51.
Faydalanılan Eserler:
1. Doç. Dr. Abdulaziz Hatip, “Kur’an ve Kâinat Penceresinden Esmâ-i Hüsnâ”, Gençlik Yay.
2. İmâm-ı Gazâlî, “Esmâü’l-Hüsnâ Şerhi, Merve Yay.
3. A. Z. Gümü?hanevî, Velilerde ve Tarîkatlarda Usûl
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

  • Çerkezoğlu Ceylan İn

    Taahhüt açıklamasına yorum yapmak bu yorumun üstüne olmaz. açıklamalar çok güzel yazanlardan Allahütaala razı olsun

1 kişi yorum yazdı.