Hamd Alemlerin Rabbine olsun. Salât ve Selam, Şefaatçimiz, Efendimiz, günahları sebebiyle cehenneme girme durumunda olan ümmetine, üzüntüsünden kendisini yıpratırcasına, onlar için af dileyen Peygamber Efendimize, âl ve Ashâbına olsun.
İnsanoğlu yüce Allah tarafından; bir yönü ile nefis taşıyan ve bu özelli?i ile de günah i?leyebilen, di?er yönü ile de ruh sahibi ve Allah diledi?inde bazı meleklerden bile üstün olabilen bir varlık olarak yaratılmı?tır.
“Hani Rabbin meleklere: “Muhakkak ben yeryüzünde bir halife yarataca?ım.”demi?ti. Melekler: “Sen orada bozgunculuk yapacak, kanlar dökecek birini mi yaratacaksın? Halbuki biz seni hamdinle tesbih ediyor ve noksan sıfatlardan tenzih edip duruyoruz!” dediler. Allah (c.c): “Şüphesiz ben sizin bilmedi?inizi bilirim.” buyurdu.(1)
İnsan nefsi, e?er dizgin altına alınmaz ve nefsin her iste?i hiç tereddüt etmeden yapılacak olursa, o nefis, sahibini hüsrana u?ratır. “Muhakkak o nefsi temizleyen felaha ermi?tir. Onu azdıran kimselerde hüsrana u?ramı?tır.(2) “Ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis gerçekten kötülü?ü emreder.”(3)
Yüce Rabbimiz hem halifetullah, hem de sorumluluk sahibi bir varlık olarak yarattı?ı insana, göndermi? oldu?u ilahî kitaplarla ve peygamberlerle do?ru ve yanlı? yolları açıklamı?tır. Onu bir imtihan olarak yeryüzüne göndermi? ve yine bir imtihan olarak ?eytanı da kıyamete kadar serbest bırakmı?tır. Yaratılı?ının özünde bulunan nefsinden dolayı da iyi ve do?ru yolu seçebildi?i halde günah i?leme özelli?i ile kar?ı kar?ıya bırakmı?tır.
Peygamberler dı?ında tüm insanlar günah i?leyebilirler. Enes (r.a)’den rivayet edildi?ine göre Rasûlullah (s.a.v) ?öyle buyurmu?lardır: “Ademo?ullarının hepsi günah i?ler. Günah i?leyenlerin en hayırlısı çok tevbe edenlerdir.”(4) Hadisten maksat; “Peygamberler dı?ında kalan her insanın bazı günahları i?leyebilmeleridir.” Tuhfe yazarı bu yorumun daha isabetli oldu?unu belirtiyor.(5) Taberânî’nin Beyhâkî rivayetinde Rasûlullah(s.a.v):
“Her Mü’min günah ile eskimi? ve tevbe ile yamanmı?tır. Bunların hayırlısı tevbe halinde ölenidir.”(6) buyurmu?lardır.
Demek oluyor ki insano?lu günah i?lemekten tamamen uzak olmadı?ına göre; Allah’a tam anlamıyla iman eden iyi bir Mü’min günah i?lememek için neler yapmalıdır? Veya iyi bir Mü’min herhangi bir sebeple, yani bilerek veya bilmeyerek, ?eytana ve nefsine uyup da günah i?ledi?inde neler yapmalıdır? Soruların cevaplarını bulmaya çalı?tı?ında Allah’ın inayetiyle çıkı? yolu bulabilecektir. İyi bir Mü’min önce nelerin günah oldu?unu bilmelidir. Yani Allah’ın emir ve yasaklarını Kur’an ve Sünnet ekseninde ö?renmeli ve ö?rendiklerini de bir an önce hiç kimseden korkmadan ve çekinmeden ihlasla uygulamalıdır.
Mü’min Allah’ın yasakladı?ı her davranı?ın bir günah oldu?unu ve yasaklanan her haramın yasaklanı?ında insanın lehine bir hikmet oldu?unu bilmelidir. Yani günahların büyü?ünden de küçü?ünden de son derece sakınmalıdır. Hatta Allah’ın takva sahibi kulları ?üphelilerden de sanki büyük günahmı? gibi sakınmı?lar ve bu davranı?ları sebebiyle Allah’ın yakınlı?ına ermi?lerdir. Hz. Âi?e (r.anha)’dan rivayet edildi?ine göre Rasûlullah (s.a.v) ?öyle buyurmu?tur:
“Özellikle küçük günahlardan sakının. Çünkü onlar için Allah’tan hak talep eden vardır.” Büyüklerimiz bu konuda; “Küçük günahları i?leyen ki?i, çok küçük odun parçalarını toplayan kimseye benzer. Onların bir araya geli?i ile büyük ate? yanar.”(7) demi?lerdir.
Mü’min Allah’tan öyle korkmalıdır ki nazargâh-ı ilahî olan kalbini, günah kirleri ile kirletmekten ve onu paslandırmaktan son derece sakınmalıdır. Çünkü Mü’min günah i?lemeye devam etti?i müddet içerisinde tevbe etmedi?i takdirde, kalbi günahlarla kapanıp Allah’tan uzak kalma ve rahmetinden mahrum olma tehlikesi ile kar?ı kar?ıya kalabilir. Bir Mü’min için dünyada ve ahirette Allah’ın rahmetinden uzak kalmak kadar üzüntü verici bir ?ey yoktur herhalde. Ebû Hureyre (r.a)’den rivayet edildi?ine göre Rasûlullah (s.a.v) ?öyle buyurmu?tur: “Mü’min günah i?ledi?i zaman kalbinde siyah bir iz olur. Sonra o ki?i tevbe edip (nefsini günahtan çekip) çıkarır ve Allah’tan ma?firet dilerse kalbi (o iz pasından) cilalanıp temizlenir. E?er Mü’min günahı artırırsa kalbindeki siyah leke de fazlala?ır.
İ?te Allah’ın kitabında: “Hayır (onların sandıkları gibi de?il) onların kazandıkları günahlar, kalplerini paslandırıp karartmı?tır.” (8) ayetinde buyurdu?u ran budur.”(9)
Ayet kafirler hakkında oldu?u halde Rasûl-i Ekrem Efendimiz Mü’minleri sakındırmak için bu ayeti okumu? ki Mü’minler, günahları ço?altmaktan sakınsınlar da, kafirlerin kalpleri karardı?ı gibi onların kalpleri de kararmasın. Bunun içindir ki; “günahlar küfrün pasıdır.”demi?ler.(10)
Ba?ka bir hadiste Rasûlullah Efendimiz: “Kalp açık bir el gibidir. Kul günah i?ledikçe bir parmak kapanır. Nihayet bütün parmaklar kapanınca kalp üzerine perde çekilir.(11) buyurmu?lardır. Bu hadîs-i ?erîflerden de anla?ılıyor ki, kalp aynamızı günah kiriyle karartmamalı ve onu Rasûlullah’ın tabiriyle cilalamalıyız ki, Rabbimizin nazarını ve rahmetini alabilsin. Rasûlullah’ın tabiriyle Kur’an okumak ve Allah’ı zikir kalplerin cilası olarak nitelendirilmi?tir. Yine Rasûlullah Efendimiz:
“Günahlarından dönüp Allah’ı zikirle yarı?anlar yarı?ı kazanmı?lardır. Zikir, onların günah yüklerini sırtlarından attı ve hafif olarak mah?er yerine geldiler.” buyurmu?lardır.(12) Yine zikir meclislerine devam edenlerin, meleklerin de ?ahadetiyle affedildi?i, hadisi ?erîflerde zikredilmi?tir.
Günahlardan uzak durmanın di?er bir yolu da nefsimize günah i?leme fırsatı vermemektir. Çünkü insan herhangi bir i?le me?gul olmadı?ı zaman o insana ?eytan ve nefis, daha kolay musallat olup ona yanlı?lar yaptırabilmektedir. Onun için Mü’min bo? zamanlarında Allah’ı tesbih etmeli, Rasûlullah Efendimize salavat getirmeli ve kendini faydalı ilimlere yönlendirmelidir. Ayrıca mümkün mertebe yalnız kalmamaya dikkat etmelidir. Çünkü cemaatte rahmet vardır. En az üç ki?i olunca yanlarına ?eytanın yakla?mayaca?ı hadislerde haber verilmi?tir.
Günah i?lemi? isek o zaman günahımıza derhal nasûh tevbesi ile tevbe etmeliyiz ve ardından hemen bir iyilik yapmalıyız ki, o yaptı?ımız iyilikler günahlarımıza keffaret olsun ve günahlarımız sebebi ile Allah’ın rahmetinden uzak olmayalım. İbn-i Abbas’tan rivayet edildi?ine göre Rasûlullah Efendimiz ?öyle buyurmu?tur:
“Günahına tevbe eden kimse, hiç günah i?lememi? gibidir.”(13) Abdullah ibn-i Mes’ud ?öyle demi?tir: “Biz: Ya Rasûlallah! Cahiliyye devrinde i?lemi? oldu?umuz günahlardan dolayı cezalandırılır mıyız?” diye sorduk. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz: “Kim Müslümanlıkta güzel hareket ederse, cahiliyye devrinde olan günahlarından dolayı cezalandırılmaz. Kim Müslümanlıktan sonra kötü hareket ederse hem önceki hem de Müslüman olduktan sonraki günahları ile muaheze edilir.”(14)
Ebû Hureyre’den rivayet edildi?ine göre Rasûlulah Efendimiz: “Hatalarınız gö?e ula?acak kadar günah i?leyip de sonra tevbe etmi? olsanız, Allah tevbenizi kabul eder.” buyurmu?tur.(15)
Konu ile ilgili Nisa süresi 31. Ayette: “E?er siz yasak edildi?iniz günahların büyüklerinden sakınırsanız, di?er kabahatlerinizi de biz örteriz. Ve sizi makbul bir yere (cennete) koyarız.” buyurulmu?tur. Ayrıca Enam Sûresi 160. Ayette: “Bir kimse bir iyilik getirirse ona on misli sevap vardır. Bir kötülük getiren ise bir misli ile ceza görür, onlar haksızlı?a u?ratılmazlar.” buyurulmaktadır. Ebû Zer (r.a)’den rivayet edilen ba?ka bir hadîs-i ?erîfte ise Rasûlullah Efendimiz: “Nerede ve ne halde olursan ol, Allah’tan kork ve kötülü?ün arkasından bir iyilik yap ki onu yok etsin.”(16) buyurmu?tur.
Mü’min hiçbir zaman günahları sebebi ile ümitsizli?e kapılmamalıdır. Allah’tan ümit kesilmemelidir. Tevbe etmeye devam etti?i müddetçe tevbesinin kabul olunaca?ına gönülden inanmalıdır. Rasûlullah Efendimiz “Allah (c.c) kulun tevbesini ruhu bo?azına gelmedikçe muhakkak kabul eder.”(17) buyurmu?tur. Mü’min tevbe ettikten sonra da tekrar günahlara dönmemelidir. Çünkü Rasûlullah Efendimiz: “Israr etti?i halde günahlardan tevbe eden, Allah ile alay etmi? gibidir.”(18) buyurmaktadır.
Netice olarak, “Nefsini bilen Rabbini bilir.” Hadîs-i ?erîfi mucibince Mü’min, günahlar hususunda nefsine prim vermemeli, nefsini çok serbest bırakmamalı, nefis terbiyesi konusunda çok azimli olmalı, mümkün oldukça günahlardan, hatta ?üphelilerden bile sakınılmalıdır. E?er günah i?lemi? ise Rabbimizin sonsuz affına sı?ınılmalı, tevbe-i nasûh ile tevbe etmeli ve Allah Rasûlünün sünnetlerine, hayatının her safhasında ittiba etmek Sûretiyle nefsine ve ?eytana günah i?letecek zamanı ve fırsatı vermemelidir. “Günahı ba?ı?layan, tevbeyi kabul eden, azabı ?iddetli, ihsan sahibi Allah’tır ki, ondan ba?ka ilah yoktur. Dönü?te ancak onadır.”(19)
Kaynakça:
1. Bakara Sûresi, 2/30.
2. Şems Sûresi, 91/9-10.
3. Yusuf Sûresi, 12/53.
4. İbn-i Mâce, H.No:4251.
5. İbn-i Mâce, c.10, s.528
6. İhyâ, c.4, s.81.
7. a.g.e., aynı yer.
8. Mutaffifîn Sûresi, 83/14.
9. İbn-i Mâce, H.No: 4244.
10. İbn-i Mâce, c.10, s.522.
11. İhyâ, c.4, s.96.
12. İhyâ, c.4, s.79.
13. İbn-i Mâce, c.10, H.No:4250.
14. İbn-i Mâce, c.10, H.No:4242.
15. İbn-i Mâce, c.10, H.No:4249.
16. İhyâ, c.4, s.65.
17. İbn-i Mâce, H.No:4253.
18. İhyâ, c.4, s.86.
19. Mü’min Sûresi, 40/3.
Günahlar Üzerine
Özlenen Rehber Dergisi 7. Sayı
yorumu çok beğendim gerçekten günahkar kullarız nefsimize galip gelemedik allahım biz kullarını affet
saolun ama ben günaha nefisn sayesinde warıldığını anlatan bi yazı istiyorum inşallah işime yarar.....
allah sızlerden razı olsun gunahımız cok allah ınsallah affetsın
tebrik ederim.çok istifade ettik. allah razı olsun. site yönetimine de teşekkürler.