Rahmet tecellileriyle âlemleri kuşatan Rabbimiz’e hamd ediyor, kudümüyle cihanı nura gark eden Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’e de salât-ü selamların en güzel ve ekmelini ithaf ediyoruz.

Kutlu Doğum sevincini yaşadığımız şu günlerde, bir seneyi daha geride bırakıp yayıncılık hayatımızda yeni bir döneme, yeni bir sayımızla başlamanın heyecanını yaşıyoruz.

Allah (c.c)’a yapılacak hamdlerin en güzeli, hiç şüphesiz, O’nun kıyamete kadar baki kıldığı ve katındaki tek makbul din olan İslâm’ın gereklerini yerine getirmekledir. Bu dinin emirlerini yerine getirmede geçerli olan yol ise Rasûl-i Edîbi’ne ittibadır.
Cenâb-ı Hakk’ın, ezelî kelamı Kur’ân-ı Hakîm’de; mükemmel bir şeriat, yüce bir ahlâk, seçkin bir ashab, nezih bir ehl-i beyt sahibi ve hâtemü’l-enbiyâ olarak âlemlere tanıttığı o kıymetli varlığı tarif ve tavsif etmek, hiçbir kimsenin yed-i kudretinde değildir. Ancak, ümmeti olmakla şereflendirdiği biz acizlere düşen, ona itaat ile menhecini en güzel bir şekilde ortaya koyup istikametini muhafaza etmeye çalışmaktır.

Dünya ve âhirette kendisine bahşedilen kıymetten sonra Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’e göstereceğimiz sevgi ve bağlılığın, Allah katında, bize dönük faydadan başka bir şey ifade etmeyeceğinin idrakinde olmamız gerekmektedir. Ona uymayan her hâl ve hareket, bu dünyada bidat, hesap gününde ise hüsran zulumâtları olarak karşımıza çıkacaktır.

Güzeller güzeli Efendimiz (s.a.v)’le aramızda herhangi bir şeyin engel teşkil etmesine izin vermemeliyiz. Bizi ondan uzak kılan ne varsa, fırsat varken izalesi yolunda gayret göstermeliyiz. Bizler bunu ne zaman gerçekleştirebilirsek, işte o zaman mevlid-i Rasûl çalışma ve etkinliklerini bir manzara olmaktan çıkarmış ve bunu gönlünde hakikatiyle idrak edip yaşamış ümmetler oluruz.

Onun yolunda gösterilen her türlü gayret ve fedakârlıktan haberdar olan Ey Rabbimiz! Bizlere, Habibi’ne ümmet olmakta sebat ver ve onu, bizden yana razı kıl!