Özlenen Rehber Dergisi

41.Sayı

Müptelâyım Bir Ümitsiz Gizli Derdin Zehrine

Cafer CEYLAN Özlenen Rehber Dergisi 41. Sayı
“Hasta gönlüm çok zamandır iftirakından harap...
Olmadım bir lâhza rahat geçti devranım benim...
Müptelâyım bir ümitsiz gizli derdin zehrine...
Bu sebepten her geçen gün düştü dermanım benim...
Yok teselliden nasibim, vermeyin zahmet bana!
Etmeyin bunca eziyet az mı hicranım benim...”

S. Arif EMRE

Şiirler vardır. O şiirlere nev-i şahsınıza münhasır manalar(1) yükleyebilirsiniz. Yani o şiirlerde kendinizi bulmak istersiniz ve bulursunuz...

Bazen duygulanmak, içinizi yakan hatıralarla baş başa kalmak istersiniz. Yüreğinizin yangınında rahatlamak arzusu, bir gizemle sizi kendine çeker. Tıpkı âşk ıstırabından mutlu olan Divan şairleri gibi:

“Âşk derdiyle hoşem el çek ilâcından tabib
Kılma derman kim helâkim, zehri dermanındır.”(2)
Bazen de sineniz dolarak boşalır yanık namelerde. Uzaklara gitmek istersiniz ruhunuzun onulmazıyla...

“Yunus burda gelen gülmez
Kişi muradına ermez
Bu fanide kimse kalmaz
Onun için inilerim.”

Yunus EMRE

Sevgiler vardır. Tarifini yapamadığınız, anlayamadığınız, anlatamadığınız. Gün olur, devran döner, yıllar su misali akar... Ve anlarsınız. İş işten çoktan geçmiştir... Hu kuşu elinizden eremediğiniz uzaklara uçmuş, gitmiştir.

Sevgiler de vardır. Umursamadığınız, değer vermediğiniz veya değer vermekte geç kaldığınız, değer verdiğinizi sandığınız. Nerden bilebilirsiniz ki aslolanı, sizi siz yapanı ve anlamlandıranı. Önünüzde bir gizli, sinsi düşman... Elleriniz kelepçeli, ayaklarınız prangalı...

“Ne zaman anarsam Seni kararım kalmaz Allah’ım...
Senden gayrı gözüm yaşı kimseler silmez Allah’ım...”
Yunus EMRE

ASR-I SAADET’TEN TABLOLAR

Milâdî 619 yılları idi. Boykotun kaldırılmasından kısa bir süre sonra Âlemlerin Şems-ü Kameri Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Hz. Hatice Annemiz’in irtihali üzerine büyük bir üzüntüye gark olmuştu. Hz. Hatice Annemiz, Efendimiz’in (s.a.v.) sadece mübarek eşi değil, O’nun kıymetli bir sırdaşı ve yoldaşı, aynı zamanda Hz. Ali, Hz. Zeyd Efendilerimiz dâhil bütün ailesinin eşsiz ve müstesna bir annesi idi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) her zaman tertemiz ve mübarek Hatice Annemiz’i, ona duyduğu sevgiyi hasretle yâd edecek, onun İslâm’a yapmış olduğu hizmetleri hatırlatacaktır. Hz. Hatice Annemiz’in ölümünden hemen sonra Efendimiz’e (s.a.v.) kol kanat geren, O’nu Kureyş’e karşı koruyan Ebû Talip de vefat etmiştir.

Kureyş’in, Efendimiz’e ve O’nun getirdiği yeni dine karşı tutumu ve düşmanlığı ortada idi. Efendimiz’in, risâletini Mekke’de rahatlıkla yayması iyice zorlaşmıştı, bu yüzden Efendimiz (s.a.v.) Tâif’te yaşayan Sakîflilerden yardım istemeye karar verdi, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Tâif’e vardı. Bugünün modern araçlarıyla dahi sıkıcı ve yorucu bir yolculuktan sonra ancak Tâif’e gidilebilineceği düşünülürse Efendimiz’in (s.a.v.) Allah için olan meşakkatli yolculuğunu siz taktir edin.

Efendimiz (s.a.v.) o bereketsiz yere vardığında Sakîf’in lideri Amr bin Umeyye’nin evine gitti. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) onlara İslâm’ı tebliğ edip İslâm düşmanlarına karşı onlardan korunma istediğinde Tâifliler, ayaklarına kadar gelen dünya ve âhiret saadetini düşünmeden hemen tepeceklerdi. İçlerinden biri: “Eğer Allah seni gönderdiyse Kâbe’de asılı olanların hepsini aşağı indiririm.” dedi. Diğeri: “Allah senden başka gönderecek adam bulamadı mı?” dedi. Bir diğeri ise: “Seninle konuşmam; çünkü sen dediğin gibi Allah’ın Rasûlü isen, benim sana hitap edemeyeceğim kadar yücesin; eğer yalancı isen, benim seninle konuşmam uygun değildir.” dedi. Bu sözlerden sonra Efendimiz, İslâm’ı hiç düşünmeden reddeden, kokuşmuş insanların bulunduğu bu izbe yerden ayrıldı.

Rasûlullah Efendimiz’in (s.a.v.) ayrılmasını fırsat bilen Sakîfliler, çocuklarını ve kölelerini Efendimiz’e (s.a.v.) hakaret etmeye, taş atmaya karşı kışkırttılar. Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) karşı o denli bir kalabalık oluştu ki Efendimiz (s.a.v.) özel bir bağa sığınmak durumunda kaldı. Efendimiz’in (s.a.v.) bağa girmesiyle talihsiz, nasipsiz küfür yığını dağılmaya başladı. Devesini hurma ağacına bağlayan Âlemler Server’i iki rekât namaz kıldıktan sonra noksan sıfatlardan münezzeh, kemâl sıfatlarla vasıflı olan, Zat’ına açık gönülleri görüp gözeten Rabb’ine karşı şu şekilde dua etti: “Ey Allah’ım! Zayıflığımı, insanların gözündeki kıymetsizliğimi Sana şikâyet ediyorum. Ey merhametlilerin en merhametlisi! Beni kime bırakıyorsun? Benden hoşnut olmayan birisine mi, yoksa bana karşı silahlanan bir düşmana mı? Eğer sen, benim hakkımda öfkeli değilsen, başka hiçbir şeyden perva etmem. Ancak Senin afiyetin benim için daha geniştir. Karanlıkları pırıl pırıl parlatan Senin o yüce veçhine sığınıyorum. Zira dünya ve âhiret nimetleri onun sayesinde düzene girer. Rıza, sadece Senin rızandır. Sen razı oluncaya kadar bu yalvarış ve yakarışlarıma devam ederim. Kuvvet ancak Allah’tandır.”(3)
Allah’ın Rasûlü İslâm dinini bu şekilde tebliğ etti. Allah rızası için aç kaldı, uykusuz sabahladı; fakat asla bu hususta yılmadı. Yorgun düşerek hakaretlere maruz bırakıldı. Canını, malını bu uğurda hiçe saydı. Arkadaşları da böyle yaptı. Asr-ı Saadet’ten kısa bir tablo gözler önüne geldi. Bu ve bunun gibi nice güzelliklerle dolu olan Asr-ı Saadet ve bu devrin müsebbipleri bizim için en büyük örnek olmalı.
İnşallah ileriki yazılarımızda “Asr-ı Saadet’ten Tablolar” başlığı altında Peygamber Efendimiz’in ve O’nun güzide ashâbının örnek hayatlarına kısa da olsa yazı sonlarında yer vermeyi düşünüyoruz. Allah bizleri güzel niyetlerimize muvaffak kılsın. Selâm hidayete tabi olanların üzerine olsun!...

Kaynakça:
1. Nev-i şahsınıza münhasır: Sadece şahsınıza özel, şahsınıza ait.
2. (Ey) Tabip! Âşk derdiyle hoşum. El çek derdime ilaç vermekten. / Kılma derman; çünkü helâkimin zehri (hakikatte panzehirdir) dermanımdır.
3. Taberanî, Abdullah bin Cafer’den; Heysemî, VI/35.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

  • salih

    Hep peygamber Efendimizin döneminde yaşamayı hayal etmişimdir. Ancak bu hayalde en büyük korkum o dönemde bir müslüman değil de Taifte Efendimizi taşlayan bedbaht çocuklardan biri olmak. İşte bana Allah'a şükretmk için bir sebep. Bana bir teselli. değil mi?

1 kişi yorum yazdı.