Özlenen Rehber Dergisi

26.Sayı

Kutlu Doğum

Ayhan ÖZKAN Özlenen Rehber Dergisi 26. Sayı
Doğum, tatlı bir heyecan... Doğum her evde, her gönülde hissedilen derin bir özlem. Her zaman tatlı bir telaşla karşılanan güzel an. İşte o anlardan biri, hatta en güzeli Abdulmuttalib’in oğlu Abdullah’ın evinde; ama ne acı ki Abdullah bu güzel güne şahit olamayacak. Peki, kimler şahitti? Abdurrahman b. Avf’ın annesi Şifa Hatun, Osman b. Ebu’l-As’ın annesi Fatıma Hatun, Hz. Ümmü Eymen ve tabi ki pak anne Hz. Âmine.
Onlar, o gün hayatlarında daha önce hiç yaşamadıkları kadar güzel bir doğum hadisesine şahit olmuşlar ve o güne kadar hiç görmedikleri güzellikteki bir yüzle karşılaşmışlardı. Öyle bir güzellik ki, sabaha kadar kimsenin bakmaması için yüzüne örtülen perdeyi kaldırarak dünyaya merhaba diyen bir güzellik. Kâinata merhaba, insanlığa merhaba... Yıldızlar o gün o evin üzerine dökülecek gibiydi. Bütün melekler evi kuşatmışlar o güzel anı bekliyorlardı. Evin içi ve dışı her tarafı nur...
Bekliyorlar, bekliyorlar... Kimler müjde bekliyor? Dedesi Abdulmuttalib, amcaları, Mekke halkı ve adlarını, sayılarını bilemediğimiz niceleri.
Çünkü o gün dünyada bir tuhaflık var. Dünya kabına sığmıyor. Sanki bir yerlerde hayatın akışını değiştirecek bir şeyler yaşanıyor. Yahudi âlimleri, gördükleri bir yıldız nedeni ile şoka uğruyorlar. ’Bu gün Ahmet doğdu.’ diyerek o yıldızın doğuşunu not tutuyorlar.
’Artık İsrailoğulları’ndan Peygamberlik gitti! Ellerinden kitap da gitti. Yahudi âlimlerin kıymet ve itibarları kalmadı.’ diyerek feryat ediyorlar.
O gece Ateşperestlerin bin yıldan beri yanmakta olan ateşleri söndü. Öyle bir söndü ki, ne yaptılarsa geri yakamadılar. Sönen ateşleri değil, inançları idi. Çünkü hakikat inancının mimarı dünyaya gelmişti. İran Kisra’sının sarayının on dört burcu birden çatırdayarak yıkıldı. Kisra, dehşetler içinde kalmış, olanları sorduğunda yıkılan burçlar adedince hükümdar değiştikten sonra hanedanlıklarının yıkılacağını haber almıştı. Kisra’ya o gün dünya dar geldi. O güzel cemali görenlere nasıl huzur geliyorsa, Kisra’ya da o derece büyük gam ve keder düştü. Haberler peş peşe geliyordu.
Save Gölü kurumuş, kurumuş bulunan Semave Irmağı ise o gün dolup taşmıştı. İran baş kadısı da anlam veremediği rüyalar gördü. Ve dediler ki bugünden sonra dünya eski dünya değil. Kurdukları düzen değişecek batıl yerini Hakk’a bırakmak zorunda kalacaktı.
Dede Abdulmuttalib: ’Oğlumun adı Muhammed’tir.’ dedi. Sordular:
Niçin atalarının adı değil de Muhammed? Dede cevap verdi:
’Gökte Allah’ın, yerde insanların O’nu övmelerini istediğim için.’
Sanki bir güç dedeye bunları söyletiyordu. O güzel insan güzel isimlerle süsleniyordu.
Pak anne, güzel anne O yüce şahsa hamile iken: ’Sen, insanların hayırlısına ve bu ümmetin Efendisi’ne hamile oldun. Onu, dünyaya getirdiğin zaman, ’her hasetçinin şerrinden koruması için bir ve tek O’lana sığınırım.’ de. Sonra O’na Ahmet yahut Muhammed ismini tak!’ denilmişti.
Doğumu bile güzellikler içerisinde geçen, varlığı ile daha doğduğu gün mazlumlara umut, zalimlere korku veren sevgili Peygamber’imiz, Efendimiz (s.a.v.), Rebiulevvel ayının on ikinci gecesi Pazartesi günü dünyaya teşrif etmiştir. Fil vakasından 50 gün sonra yaşanan bu kutlu doğum Miladî 571 yılında Nisan ayının 20’sine tekabül etmektedir.
Yüce Rabb’imiz, o güzel Peygamber’imize itaatten ayırmasın. Şefaatine nail eylesin ve Onun varlığı ile nelerin değiştiğini daha güzel anlamayı nasip etsin.

Faydalanılan Eserler:
1. KÖKSAL, M. Asım, İslâm Tarihi Mekke Devri, s. 49-56.
2. İbn-i Hişam, Sîret.
3. Hamidullah, Muhammed, İslâm Peygamberi.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.