Dergimizin bu ayki yazılarında Efendimiz (s.a.v.)’e salât ü selâm getirmenin önemi, fazileti ve kazandırdığı derecelerden haber veren çalışmalara yer verilmiştir. Efendimiz (s.a.v.)’e salât ü selâm okumak, bilindiği üzere Cenâb-ı Hakk’ın bizzat kendi ahlâkındandır.
’Allah ve melekleri, Peygamber’e çok salâvat getirirler. Ey müminler! Siz de O’na salâvat getirin ve tam bir teslimiyetle selâm verin.’(el-Ahzab, 33/56.) Âyet-i kerime mucibince Efendimiz (s.a.v.) dahi Kendisi için salât ü selâm okumaktadır.
Salât ü selâm okuyarak bizler genel olarak şunları söylemekte ve dua etmekteyiz: ’Ey Allah’ım Senin Rahmetin ve Sen’den gelecek esenlik, koruma ve emniyet Sevgili Habib’inin üzerine olsun...’ Tabiî ki bu duaya daha kimleri katarsak Cenâb-ı Hakk’tan o kimseler için de esenlik ve rahmet istemiş olur.
Salât ü selâm bir yakınlık alâmeti, bir gönül bağı, bir şefaat istemidir aslında. Lakin Allah’ın, Habîb’ine selâm etmesi rahmet, meleklerin selâmı bir senâ, mü’minlerin salât ü selâmı da bir dua olduğu unutulmamalıdır. Bizler Efendimiz’e selâm ediyoruz ancak aslında Rasûl-i Zîşân’ın bizim dua ve salât ü selâmlarımıza ihtiyacı olmadığı kesindir. Zira âlemlere rahmet olan O’dur, biz değil. Biz O’na, şefaatine muhtacız, O bize değil. Şu halde Efendimiz (a.s.)’a getirdiğimiz salât ü selâmlar, Allah’ın rahmetini, Efendimiz’i vesile edinerek istemektir. Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: ’Kim Bana on defa salâvat getirirse, Allah da ona on defa salât eder (rahmet eder), on günahını siler, derecesini de on derece yükseltir.’(Cemu’l-Fevaid, c.5, s.304.)
Doğrusu şu ki Sahabe Efendilerimizden sonra, Efendimiz’e salât ü selâm okumada ve O’na sevgi ve bağlılığını bildirmede Allah Dostlarından daha ziyade salât ü selâm’ın kıymetini bilen çıkmamıştır. Bu kapıdan en ziyade onlar istifade etmiştir. Efendimiz (s.a.v.) için ciltler dolduracak salât ü selâmlar yazmışlar, vird eserleri oluşturulmuşlar ve gönüllerini hep Peygamberimizle rabıtalı tutmuşlardır.
Acaba nasıl salât ü selâm getirmeliyiz? Elbette Efendimiz (s.a.v.) sahabesine birçok salât ü selâm öğretmiştir. Namazdaki oturuşlarda okuduğumuz ’salli barik’ duaları birer salâvattır.
Kısaca ’Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin demek bir salavattır. Yukarıda da kısaca değindiğimiz üzere, Allah dostları gönüllerindeki zenginlikler, sevgiler ve ilimlerle nice salâvatlar derlemişlerdir. Bazılarına, rüyalarında bizzat Efendimiz (a.s.) farklı muhteviyatta salâvatlar öğretmiştir ki mesela Siirt’e bağlı Fersaf köyünde metfun Muhammed Hazin Fersâfî (k.s.), salâvatına yazdığı girişte bu yönde bilgiler vermektedir.
Şimdi sırayla sizlere Abdullah Farukî el-Müceddidî (k.s.)’nun ’Evrâd-ı Şerîfe-i Fârûkiyye ve Salâvât-ı Şerîfe-i Fârûkiyye’ adlı eserlerinden iktibas ettiğimiz; Hz. Abdulkadir Geylânî, Hz. Melânâ Halid Bağdâdî ve Hz. Abdullah Fârukî el-Müceddidî (rahimehumullah)’a ait birer salâvat örneği verelim:
Âriflerin Selâmı
Özlenen Rehber Dergisi 26. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.