Özlenen Rehber Dergisi

35.Sayı

El-fettâh

Sultan ÇALIŞKAN Özlenen Rehber Dergisi 35. Sayı
(Her türlü müşkülleri açan ve kolaylaştıran, darlıktan kurtaran, bütün anlaşmazlıkların nihaî hakemi olarak mutlak adaleti gerçekleştiren)

Arapçada ‘feth’, kapalılık ve zorluğu gidermek demektir. Bu da iki türlüdür: Birincisi; kapı açmak, kilidi açmak gibi gözle görüleni, ikincisi ise; basiret ile görüleni açmak ki, üzüntüyü açmak (kaldırmak), kaygıyı gidermek gibi.
Feth kökünden mübalağa ifade eden bir sıfat olan ‘Fettah’ kelimesi; ‘iyilik kapılarını açan, bütün anlaşmazlıkların en son hakemi olarak mutlak adaleti sağlayan, hak ile bâtılı birbirinden ayırıp gerçeği ortaya çıkaran, mazlumlara yardım edip mü’min kullarının muzaffer olmalarını sağlayan’ anlamlarına gelmektedir.(1)
Kur’ân-ı Kerim’de ‘fettâh’ fiil ya da isim kalıplarıyla otuz sekiz yerde geçmektedir. Bunların bir kısmında fiil sığalarıyla, bir kısmında da sadece ‘fetih’ şeklinde Allah’a izafe edilmektedir. Bir âyette ise gaybın anahtarlarının ‘mefatihu’l-gayb’ Allah’ın nezdinde bulunduğu bildirilmektedir.
Kur’ân-ı Kerimde ‘feth’ kökünden türeyen kelimeler birçok âyet-i kerimede zikredildiği halde ‘fettâh’ ismi sadece Sebe sûresinin 26. âyetinde geçmektedir:
قُلْ يَجْمَعُ بَيْنَنَا رَبُّنَا ثُمَّ يَفْتَحُ بَيْنَنَا بِالْحَقِّۜ وَهُوَ الْفَتَّاحُ الْعَل۪يمُ
“De ki: “Rabbimiz sizi ve bizi kıyamet günü bir araya toplayacak sonra da aramızda hak ile hüküm verecektir. O gerçeği apaçık ortaya koyan (el-Fettâh), hakkıyla bilendir.”
Diğer taraftan ‘Hayru’l-fâtihîn’ kavramı da yalnız bir âyette geçmektedir:
وَسِعَ رَبُّنَا كُلَّ شَيْءٍ عِلْمًاۜ عَلَى اللّٰهِ تَوَكَّلْنَاۜ رَبَّنَا افْتَحْ بَيْنَنَا وَبَيْنَ قَوْمِنَا بِالْحَقِّ وَاَنْتَ خَيْرُ الْفَاتِح۪ينَ
“...Rabbimiz her şeyi ilmiyle kuşatmıştır. Biz yalnız Allah’a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında gerçekle hükmet. Çünkü sen hükmedenlerin en hayırlısısın.”(2)
Kâinatta meydana gelen her şeyin ilâhî kudretin bir eseri olduğu muhakkaktır. Bununla birlikte Allah’ü Teâlâ bu maddî âlemde her şey için mutlaka bir sebep yaratmıştır. Bu kanun dolayısıyla, O’nun ‘el-Fettâh’ isminin manevî anahtarıyla dünyada açılacak olan her kapının, duyularla da algılanabilen bir maddî anahtarı bulunmaktadır. Bu hususu göz önünde bulunduran İslâm âlimleri bu isimle ilgili açıklamalarında, daha çok ilâhî fethin manevî cephesine ağırlık vermişlerdir. Nitekim imam el-Mâturûdî’nin ‘el-Fettâh’ ismine, ‘bilinmezlik perdesini kaldırıp gerçeği ortaya koyan’ şeklinde bir anlam verdiği bilinmektedir.(3)
İmam Kuşeyrî ise, ismin tezahürü açısından olaya bakarak şunu ifade etmektedir:
“Cenâb-ı Hakk’ın ‘el-Fettah’ ismiyle müsemma olduğunu bilen bir kula yakışan şey; O’nun lütuf ve kereminin mutlaka geleceği ümidini taşımak, hiçbir zaman acele etmeyip hakkındaki ilâhî hükmün gerçekleşmesini sabırla beklemek ve işin sonunda da O’nun hükmünde herhangi bir değişikliğin olmayacağını kesinlikle bilmektir.”(4)
İmam el-Kurtubî şöyle der:
“Ey Allah’ın kalp kilitlerini açtığı ve kendi katından üzerine nurlar yağdırdığı kişi! Allah’ın kapılarının sana açtığı gibi sen de ilim anahtarlarıyla cahil ve bilgisiz kimselerin kapalı kalplerini aç ve onların gönüllerini fethet. Yüce Allah’ın şöyle buyurduğunu unutma: “Allah’ın sana ihsan ettiği gibi sen de ihsanda bulun.”(5) Eğer Allah sana bu kapıyı açmamış ama sana bol zâhirî rızık vermişse, sen de açık kalpli ve cömert bir ele sahip ol. Cimrilik etme, anahtarı kaybolmayan ve asla kapanmayan ve tükenmeyen hazinelerden infak ettiğini unutma. Eğer bu kapı da sana açılmamışsa, Hazreti Peygamber’in (s.a.v.) buyurduğu gibi, elinde kötülüğe kapalı hayra açık anahtarı bulunan kimse gibi olmaya çalış. Hazreti Peygamber şöyle buyurmuştur:
“Kimi insanlar kötülüğe kapalı hayra açıktırlar. Kimi insanlar da kötülüğe açık, iyiliğe kapalıdırlar. Allah’ın hayır anahtarlarını eline verdiği kimseye ne mutlu! Allah’ın kötülük anahtarlarını eline verdiği kimseye de ne yazık.”(6)

“Ey kapılar açan Allah’ım! Bizim için de hayır kapıları aç.”
“Ey bütün iyiliklerin bütün kapılarını açan Fettâh! Fethinle basiretimi aç, günlümü feth eyle.”(7)

...............
1. Rağib el-İsfahanî, “fth” mad.; Lisânü’l-Arab, “fth” mad.
2. el-A‘raf, 7/89.
3. B. Topaloğlu, “Fettâh”, DİA., XII, 483.
4. Yurdagür, Metin, “Âyet ve Hadislerde Esmâü’l-Hüsna”, s.110.
5. el-Kasas, 28/77.
6. İbn-i Mâce, 237; İmam Kurtubî, el-Esnâ fî Şerhi Esmâillâhi’l-Hüsnâ.
7. Abdülkadir Geylânî, Esmâü’l-Hüsnâ Kasidesi.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.