Peygamberler, hem dünyada hem de ahirette insanlığın mutluluğa erişmelerini sağlamak amacıyla Yüce Allah tarafından gönderilmiş elçilerdir. Onların temel görevleri, Allah’tan aldıkları mesajları insanlara ulaştırmak, onlara hakikat yollarını göstermek, bu uğurda bilfiil önderlik ve örneklik yapmaktır.
Bu kutlu elçilerin sonuncusu olan Efendimiz (s.a.v.) de aynı misyonu icra etmiştir. O, risaleti ile birlikte, kendisine inanan insanlara rehberlik etmiş, onlar için örnek bir hayat sergilemiştir. Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz, gerek sahabe, gerekse sonradan gelen inananlar için ideal bir şahsiyettir. Hangi asırda yaşarsa yaşasın, O’na inanan insanların ideal bir mü’min olabilmeleri, O’nu tanımaları, çizgisini takip etmeleri, ortaya koyduğu ideal davranışlara uymalarıyla mümkün olacaktır.
Cenâb-ı Allah, Kur’ân-ı Kerim’de Peygamber Efendimize, risalet göreviyle ilgili bir takım vazifeler yüklemektedir. Bunlar; şahitlik, uyarma, müjdeleme, öğüt verme, davet, tebliğ, tilavet, ta’lim ve beyandır.(1) Bunlarla ilgili olarak Yüce Allah Kur’an’da şöyle buyurur: ’Ey Peygamber! Biz Seni şahit, müjdeci, uyarıcı ve izniyle Allah’a davetçi, aydınlatıcı bir kandil olarak gönderdik.’(2) ’Ey elçi, Rabbinden sana indirileni duyur! Eğer bunu yapmazsan, O’nun elçiliğini yapmamış olursun.’(3) ’Sana da, insanlara kendilerine indirileni açıklayasın diye bu Zikri (Kur’an’ı) indirdik.’(4)
Cenâb-ı Allah’ın Peygamber Efendimize yüklemiş olduğu bu görevler, O’nun kapsamlı bir eğitim öğretim faaliyetini de yürütmesini gerektiriyordu. Nitekim Efendimiz (s.a.v.), kendisinin bu yönünü şu şekilde ifade buyurmuşlardır: ’Allah Beni bir muallim olarak göndermiş bulunuyor.’(5) ’Ben Size, bir babanın evladına öğrettiği gibi öğretiyorum.’(6) Sahabe Efendilerimizden Muaviye b. Hakem es-Sülemi (r.a.) de Peygamber Efendimiz için: ’Anam babam O’na feda olsun, O’ndan daha hayırlı bir öğreticiyi asla görmedim.’ demektedir.(7)
Peygamber Efendimiz insanlara dini öğretirken yürüttüğü bu eğitim öğretim faaliyetlerinde yerine göre değişik metotlar uygulamıştır. Bunların başlıcaları şunlardır:
a- Takrir Metodu: Takrir, öğreticinin bir konuyu bizzat kendisinin anlatması ve açıklamasıdır. Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) arkadaşlarını ashab, yani ’sohbet arkadaşları’ olarak adlandırması bu metodun Peygamberimiz tarafından ne kadar çok kullanıldığını ortaya koymaktadır. Yine Efendimiz’in ’Din nasihattir.’(8) hadisi, O’nun, hayatı boyunca dini daha çok takrir metoduyla öğrettiğini göstermektedir.
Rasûlullah Efendimiz konuştuğu zaman, kelimeleri saymak isteyen kişinin, ağzından çıkan kelimeleri sayabilecek kadar açık, net ve aralıklı konuşur, dinleyen herkes anlardı.(9) Bazen de hitap ettiği zaman gözleri kızarır, sesini yükseltir, ciddileşir ve adeta bir orduyu korkuturcasına konuşurdu.(10)
Efendimiz (s.a.v.) Takrir (anlatım) metodunu kullanırken, yeri geldikçe işaretlerle anlatımı da kullanmıştır.(11) Yine hikaye ile anlatım ve temsil (örneklendirme) ile anlatımı da sıkça kullanmıştır. Anlatırken sesini insanların işitebilmesi için bazen Mekke’de olduğu gibi Safa Tepesi gibi yüksek yerlere çıkmış, bazen de Medine’de mescitte olduğu gibi biraz yüksekçe bir minber yaptırıp, oradan insanlara hitap etmiştir.
b- Soru-Cevap Metodu: Soru-cevap metodu uygun bir şekilde kullanıldığı zaman, kişilerin zihin yeteneklerini geliştirir. Bu metot, bilgi, kavrama, uygulama, analiz, sentez, değerlendirme düzeylerindeki her tür öğrenmeler için rahatlıkla günümüz eğitim metotları içinde de kullanılmaktadır. Rasûlullah Efendimiz de açıklayacağı konuya dikkatleri çekmek, dinleyicileri asıl konuya hazırlamak, öğreteceği mevzu üzerinde merak uyandırmak, böylece dinleyenlerin, dinlediklerini daha iyi kavramaları ve bellemeleri için bu metoda sık sık başvurmuştur.
c- Tedric Metodu: İnsan tedrici (aşamalı) şekilde öğrenmeye muhtaç bir varlıktır. Önce basit olanları, arkasından karmaşık ya da zor olan konuları öğrenir. Kur’ân-ı Kerim’in bir anda değil de 23 yıla yayılarak indirilmesi, önce inen surelerde îmanla ilgili hususların daha çok yer alması, ibadet ve hükümlerle ilgili hususların sonra inen surelere bırakılması, Yüce Allah’ın da dini, insanlara aşamalı olarak, kolaydan zora doğru öğrettiğini gösterir. Rasûlullah Efendimiz de bu metodu uygulamaya özen göstermiş, dini öğretmekle görevlendirdiği insanlardan da buna dikkat etmelerini istemiştir.(12)
d- Yaşayarak Öğrenme (Aktif) Metodu: Gerçek öğrenme, ancak tecrübe sayesinde mümkün olmaktadır. Tecrübe ile bilgiler yaşanılarak öğrenilir ve unutulmamak üzere belleğimize kazınır. İslâm dininin her ferdi ayrı ayrı dini yükümlülüklerle sorumlu tutması, her ferdin dini açıdan faal (aktif) olmasını zorunlu kılar. Özellikle namaz ve hac gibi ibadetlerin yapılışını Peygamberimiz, bizzat yaparak ve sahabelerine yaptırarak öğretmiştir.
e- Gözlem Metodu: Gözlem, iç gözlem ve dış gözlem olarak ikiye ayrılır. İç gözlem kişinin kendi iç dünyasını, duygularını, istek ve arzularını muhasebe etmesi, iç âlemini tanımaya çalışmasıdır. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) kendisine peygamberlik gelmeden önce Hira Mağarası’nda sık sık yalnız kalması bu metodu kendisinin uyguladığına, İbn Ebi Müleyke’nin Peygamberimizin ashabından otuz tanesini tanıdığını, hepsinin de nefislerindeki nifaktan korktuklarını bildirmesi de(13) sahabenin bu metodu uyguladığına en güzel örneklerdir.
Dış gözlem de, ferdin dış çevrede duyular yolluyla olgulardan elde ettiği bilgiler vasıtasıyla çeşitli dersler çıkarmasıdır. Rasûlullah (s.a.v.) de dış âlemdeki her gözlemden insanları Allah’a yaklaştıran bir unsur yakalamaya çalışır ve onunla sahabesini eğitmek isterdi.(14)
Rasûlullah Efendimizin bu metotları da uygulayarak, son derece olumsuz şartlar altında yürüttüğü eğitim-öğretim faaliyetleri sonucu 23 yılda yetiştirdiği nesil, tarihte eşine bir daha rastlanamayacak derecede yüksek bir karakter ve sağlam bir yapıya sahip asr-ı saadet nesli olmuştur ki, bu nesilden her biri kendisine uyanları doğru yola ulaştıracak seviyeye ulaşmışlardır. Ümmî olan Peygamber Efendimizin bu metotları yerli yerinde, mükemmel şekilde uygulaması ve kimsenin bir daha olamayacağı kadar, bir toplumu eğitmekte başarılı olması, O’nun peygamberliğinin delillerinden de birisidir.(15)
Kaynakça:
1. Erul, Bünyamin, Sahabenin Sünnet Anlayışı, TDV Yay., Ankara-1999, s. 97.
2. el-Ahzâb, 33/45,46.
3. el-Maide, 5/67.
4. en-Nahl, 16/44.
5. İbn Mâce, Mukaddime.
6. İbn Mâce, Tahare 16, No:313, I. 114.
7. Müslim, Mesacid, 33.
8. Buhârî, Îman, 42; Müslim, Îman, 23.
9. Buhârî, Îlim, 30; Müslim, Zikir, 19; Ebû Dâvûd, Edeb, 6, 21.
10. Müslim, Cuma, 13.
11. Buhârî, Rikak, 4; Tirmizi, Kıyam, 22.
12. Buhârî, Zekat, 1.
13. Buhârî, Îman, 36.
14. Buhârî, Bed’ul-Halk 4, Tefsir 36.
15. Bu yazının hazırlanmasında Şakir Gözütaok’a ait ’Hz. Peygamber’in Mekke ve Medine Dönemindeki Hadislerinde Uyguladığı Eğitim Metotları’ (Konya-1995) adlı yayınlanmamış doktora tezinden de yararlanılmıştır.
Peygamber Efendimizin Eğitim-öğretimde Kullandığı Metotlar
Özlenen Rehber Dergisi 26. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.