1- Evlenirken düğün yemeği vermenin sünnet olduğu… Deflerle olsa bile düğünü ilan etmenin sünnet olduğu…
Evlenirken ziyafet vermek sünnettir. Zira Rasûlullah (s.a.v.): ’Koyun paçasıyla da olsa bile (düğün için) ziyafet ver.’ buyurmuştur. Keza Rasûlullah (s.a.v.): ’Deflerle olsa bile düğünü ilan edin.’ buyurmuştur.
2- Bir kimse düğün yemeğine veya başka bir şeye davet edilirse hemen icabet etmesi gerektiği, icabet etmezse, Allah ve Rasûlü’ne isyan etmiş olacağı… Düğün yemeğine gelenlerin düğün sahibinin izni olmadan yemekten bir şey götüremeyecekleri ve dilenciye veremeyecekleri…
a) Bir kimse düğün yemeğine veya başka bir şeye davet edilirse hemen icabet etmelidir. Zira Rasûlullah (s.a.v.): ’Her kim davete icabet etmezse, Allah ve Rasûlü’ne isyan etmiştir.’ buyurmuştur. Keza Rasûlullah (s.a.v.): ’Paçaya davet edilseydim elbette ki icabet ederdim.’ buyurmuştur.
b) Düğün yemeğine gelenler, düğün sahibinin izni olmadan yemekten bir şey götüremezler ve dilenciye de veremezler. Çünkü düğün yemeğine davet, yemeleri içindir, götürmek veya başkalarına ondan vermek için değildir.
3- Düğüne davet edilen kimse, ziyafet meclisinde çalgı ve içki gibi şer’an yasak olan bir eğlencenin olduğunu bilirse davete gitmeyeceği… Düğüne, çalgı ve içki gibi şer’an yasak olan bir eğlencenin olduğunu bilmeyerek gittiğinde nasıl davranacağı…
a) Davet edilen kimse, ziyafet meclisinde çalgı, içki gibi şer’an yasak olan eğlencenin olduğunu bilirse davete gitmez.
b) Ziyafete böyle çalgı, içki gibi şer’an yasak olan eğlencenin olduğunu bilmeyerek gittiğinde ise, eğer onları (yani yasak olan şeyleri) kaldırtmaya gücü yeterse kaldırtır. Kaldırtacak durumda bulunmazsa, kendisine uyulan bir kimse ise veya çalgı, ziyafet meclisinde olursa, oturmayıp çıkıp gider. Çünkü kendisine uyulan zat, böyle çalgılı ziyafetlerde bulunacak olursa, dini lekeler. Müslümanlar üzerine günah kapısını açmış olur. Bu kimse kendisine uyulan bir zat değilse veya çalgı ziyafet meclisinde bulunmazsa, orada oturmasında bir beis yoktur.
4- Çalgıları dinlemenin, oyunları ve eğlenceleri seyretmenin haram olduğu…
Oyunları, eğlenceleri ve çalgıları dinlemek haramdır. Zira Rasûlullah (s.a.v.): ’Oyunları, eğlenceleri ve çalgıları dinlemek haramdır.’ buyurmuştur.
5- Şer’an caiz olmayan oyun ve eğlencelerin yanında oturmanın fasıklık, onlardan lezzet almanın küfrân-ı nimet olduğu… Şarkı, türkü ve nağmenin günah olduğu…
Çalgı hakkında pek çok hadis-i şerif varit olmuştur. Rasûlullah (s.a.v.): ’(Şer’an caiz olmayan) oyun ve eğlenceleri dinlemek günahtır. Onların yanında oturmak fasıklıktır. Onlardan lezzet almak küfürdür (yani küfrân-ı nimettir).’ buyurmuştur. Bu mesele şarkı, türkü ve nağmenin de günah olduğuna delalet eder. Zira Rasûlullah (s.a.v.): ’Müslüman’ın her oyunu batıldır, yalnız üç oyunu müstesna; atını te’dib ve terbiye etmesi -bir rivayette- atı ile oynaması, ok atması ve ailesi ile eğlencesi.’ buyurmuştur.
6- Şarkı, türkü, çalgı, eğlence ve oyunları Müslüman bir kimsenin işitmemeye çalışmasının vacip olduğu…
Müslüman bir kimsenin meşru olmayan şarkı, türkü, çalgı, eğlence ve oyunları işitmemeye çalışması vaciptir. Bazıları: ’Bir kimsenin yalnız kaldığında korkuyu gidermek için mırıldanmasında bir beis yoktur.’ demişlerdir. Şemsüleimme Serahsî (rh.a.) bununla fetva vermiştir. Mekruh olan, eğlence yollu olandır. Bunu söyleyen, Enes b. Malik (r.a.)’ın sözünü delil getirmiştir. Enes b. Malik (r.a.), Ashab’ın zahitlerinden olmasına rağmen hastalığında teganni ederdi. Şeyhülislam şöyle demiştir: ’Biz Hanefî Âlimlerine göre bunların hepsi mekruhtur.’
7- Bir kimse fena bir toplantı yerinde kendisi de kötülük işlerken tesbîh ve zikir ile meşgul olsa, günahkâr olacağı…
Bir kimse fena bir toplantı yerinde kendisi de kötülük işlerken tesbîh ve zikir ile meşgul olsa, günahkâr olur. Eğer böyle fena bir toplantı yerinde tesbîh ve zikir ile meşgul olan kimse, orada bulunan fasıkların ibret almaları ve onların yaptıkları kötülükleri inkâr etmek/kabul etmemek/reddetmek maksadıyla olursa müstehaptır.
8- Gafiller arasında Allah’ı zikredenin Allah yolunda cihat eden gibi olduğu… Çarşıda, pazarda ve toplantı yerlerinde dünya işlerine dalmış olan insanları ayıktırmayı niyet ederek ’sübhânallah’, ’elhamdülillah’ demek…
Bir kimse çarşıda, pazarda ve toplantı yerlerinde dünya işlerine dalmış olan insanları ayıktırmayı niyet ederek ’sübhânallah’, ’elhamdülillah’ dese, tenha yerdeki ’sübhânallah’, ’elhamdülillah’ demesinden daha faziletli olur. Zira Rasûlullah (s.a.v.): ’Gafiller arasında Allah’ı zikreden, Allah yolunda cihat eden gibidir.’ buyurmuştur.
9- Sözlerden bazısının sevap olduğu…
Sözlerden bazısı sevaptır, örneğin Müslüman olan bir kimsenin ’sübhânallah’, ’elhamdülillah’, ’lâ ilâhe illallah’ ve ’Allâhu ekber’ demesi, keza Peygamberimiz (s.a.v.) üzerine salâvat getirmesi, Kur’ân-ı Kerim okuması, hadis-i şerif ve fıkıh ilmi okuması gibi sözleriyle sevap kazanır. Zira Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: ’Allah Teâlâ’yı çokça zikreden erkekler ve zikreden kadınlar (var ya)! İşte onlar için Allah Teâlâ bir mağfiret ve pek büyük bir mükâfat hazırlamıştır.’ (el-Ahzâb, 33/35) Bu babta pek çok ayet ve hadis vardır.
10- Sözlerden bazısında sevap da günah da olmadığı…
Sözlerden bazılarında sevap da yoktur, günah da yoktur. Mesela, bir kimsenin diğer kimseye ’ayağa kalk’ veya ’otur’ demesi gibi. Bir kimsenin ’yedim’, ’içtim’ demesi gibi sözler ibadet de değildir, günah da değildir. Bazıları: ’Böyle sözler sevap ve günah olmadığı için, söyleyen kimsenin üzerine yazılmaz.’ demişlerdir. İbn-i Abbas (r.anhümâ)’dan: ’Sevap veya günah olmayan sözleri melekler yazmazlar, melekler ancak sevap veya günah olan sözleri yazarlar.’ diye rivayet edilmiştir. Bazıları: ’Sevap ve günah olmayan sözler yazılır, fakat cezası olmayan (sözler) dünyada silinir, cezası olan baki kalır.’ demişlerdir.
11- Sözlerden bazısının günah olduğu…
Sözlerden bazısı günahtır. Yalan söylemek, gıybet etmek, koğuculuk/nemmamlık yapmak ve sövmek gibi sözler ki bunların hepsi ’nakil ve akıl’ yoluyla haramdır.
Fıkıh Köşesi - 151.sayı
Özlenen Rehber Dergisi 151. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.