Özlenen Rehber Dergisi

151.Sayı

İnternet ve Sosyal Medyanın Toplumda ve İslam'daki Yeri

İsmail KOCABIYIK Özlenen Rehber Dergisi 151. Sayı
Kitle iletişim araçlarının en önemlilerinden birisi olan medya ve sosyal medya (twitter, facebook vb.) günümüz dünyasının vazgeçilmez unsurlarından birisi haline geldi. Bilgi, belge, fotoğraf, video ve bunun gibi yazılı ve görsel verinin kolaylıkla paylaşılabildiği internet ortamı, iletişimi çok daha hızlı ve kolay hale getirdi. İnternet ağı bugün küresel düzeyde iletişime imkân veren, bilgi akışını sağlayan, insanların bakış açısını değiştirebilen bir güce sahip oldu. Günümüzde bu derece yaygınlaşan, insanların hayatının her alanına giren, hatta toplumun örf ve âdetini bile yönlendirebilen sosyal medya ve internete ilişkin uygulamaların Müslümanlar açısından ne ifade ettiğinin ortaya konulması ve irdelenmesi daha da önemli bir hale geldi.

İslam’ın hukukî ve ahlâkî kuralları, iletişim aracı olan sosyal medya için de geçerlidir
İslam’ın sosyal hayata ilişkin getirdiği kurallar ve ölçüler internet üzerinden iletişimde de geçerlidir. Reel hayatta bir kimsenin malını çalmak haram olduğu gibi sosyal medya üzerinden birine ait programı izinsiz indirmek, çoğaltmak, yaymak da haramdır. Reel hayatta İslam, yabancı bir kadınla –ihtiyaç dışında-konuşmayı ve arkadaşlık kurmayı haram kıldığı gibi sosyal medya üzerinden de aynı şekilde haram kılmıştır. Bunun örnekleri çoğaltılabilir.

Sosyal medya ve internet ağının yararı, nasıl kullanıldığına bağlıdır
Sosyal medya iletişim kurmak için bir araçtır. Bu aracın caiz olup olmadığı, nasıl kullanıldığına bağlıdır. Konunun daha iyi anlaşılması açısından ateş ve bıçak örneğini verirsek; ateş kullanmanın İslam’da hükmü nedir veya bıçak kullanmanın İslam’a göre hükmü nedir gibi bir soruya verilecek cevap nasıl ki ateş ve bıçağın kim tarafından, nasıl, niçin, ne zaman kullanılacağına göre değişiyorsa sosyal medya için de durum bundan farksızdır.
İnternet ağı, kocaman dünyayı ulaşılması çok kolay küçük bir köy haline getirdi. Bilgiye ulaşmak sosyal medya ile çok kolay bir hale geldi. Birçok işlem evden çıkmadan yapılabiliyor. İşte ey Müslüman! Bu dünyada bulacağın şey, aradığın şeydir. Yani internette hayır ve şerrin kapıları bir tık ötende duruyor.
Ne yazık ki, internet nedir, ne değildir, nasıl istifade edilir, faydası-zararı nedir, öğrenmeden internet denizine açıldık. Yüzme bilen az bir kesim bundan istifade edebilmekte, geri kalanlar ise boğulmak üzere. Sosyal medya bir gerçektir ve zararlarından ötürü bunu yokmuş gibi reddetmek bu gerçeği ortadan kaldırmaz. O halde bizler bu işin doğru tarafında durmalıyız ki yanlış tarafın esiri olmayalım.

Sosyal medya, sahih Ehlisünnet anlayışını yaygınlaştırmak için kullanılabilir
İletişimin çok hızlı bir şekilde aktığı bir çağda yaşıyoruz. İletişimin gelişmesiyle birlikte hayat sahamızda bazı değişikliklerin olması da kaçınılmaz olduğu bir gerçektir. Televizyon, gazete, sosyal medya hayatımızın vazgeçilmezleri olmuş durumda. Müslümanların kahir ekseriyetinin evinde televizyon ve internet ağı vardır. Hemen hemen herkesin takip ettiği bir dizi veya programı var. İş yerinde, ulaşım araçlarında, evde ve her yerde kişilerin kullandığı ve takip ettiği sayfaları (facebook, twitter vb.) bulunmakta. Burada kaliteli, özellikle ilmî sahada donanımlı ve Ehlisünnet çizgisi doğrultusunda kendini yetiştirmiş Müslümanlara çok iş düşmektedir. Yaşamış olduğumuz şu dönemde en etkili silahlardan birisinin sosyal medya olduğu gerçeğinin yanı sıra, inançlı ve kaliteli insanların bu alanı çok iyi kullanması gerektiği de bir gerçektir. Manipülatif yayınlara maruz kalan Müslüman kitleleri bilgi kirliliğinden kurtarmak adına sosyal medyayı profesyonel kullanabilecek uzmanlara ihtiyaç oldukça elzemdir. Aksi takdirde inançlarının ve yaşam biçimlerinin yavaş yavaş değişime uğramasına engel olunamayacaktır.

Sahabe-i Kiram’ın tebliğ anlayışını sosyal medyaya uyarlamak
Sahabe Efendilerimiz (r.anhüm), zamanın bütün olumsuzluklarına rağmen, Allah’ın dinini tebliğ etmede bütün meşakkatlere göğüs germişlerdir. Kişilerle irtibatta sosyal medyayı kullanmak etkili olacaktır. Her türlü sosyal medya aracını müspet (olumlu) yönde kullanarak Ehlisünnet çizgisini insanlara tebliğ etmek kolaylaşmış olacaktır. Hayatımızın vazgeçilmezi olan sosyal medya boş bırakıldığı takdirde, bu alanı Sahabe’ye sebbeden, ta’n eden bir güruh doldurur, insanları yanlış inançlara yönlendirirler. Kısacası din hırsızlarına imanımızı çalacak ortam bırakmış oluruz.

Sosyal medyada bilgi kirliliğine dikkat etmek
İslamî ilimlerde ilmî donanıma sahip olmayan kişilerin internetteki kontrolsüz bilgi kirliliğinden olumsuz şekilde etkilenebileceği bir gerçektir. Özellikle de gelişim çağında olan gençler açısından doğru dinî bilgi edinme ve ahlakî örneklik çok önemlidir. Sosyal medyada dinî konular da dâhil olmak üzere hemen her konuda her türden bilgi bulunmakta, bu yönüyle internet ve sosyal medyada bir ’bilgi kirliliği’ yaşanmaktadır. Bu nedenle sosyal medyada belli sayfalar, adresler oluşturulmalıdır. Böylelikle din konusunda herkesin alt yapısız bir şekilde kendisine göre yorum yapması engellenmiş olunur.
Burada vurgulanmak istenen, sosyal medyanın göz ardı edilmemesidir. İslamiyet, tebliğ ve davet ile gelişen bir dindir. Tebliğin üslûbu doğru olduktan sonra yeri ve zamanı yoktur. Sadece üslûbu doğru kullanmak gerekir. Sosyal medyanın bir tebliğ vasıtası olarak doğru kullanımı ancak işin erbabına teslim edilmesiyle mümkündür. Bu, Sahabe-i Kiram’ın ve onların yolunda gidenlerin anlayışının yaygınlaşmasını şüphesiz kolaylaştıracaktır.

Sosyal medya, kitleleri yönlendirmede ve yönetmekte koca bir imparatorluk
Sosyal ağlara dünyanın her tarafından giriş ve çıkış serbest. Artık yenidünya, ’facebook’ ve ’twitter’ dünyası, sosyal medya dünyası. Hatta ’Facebook Cumhuriyeti’ veya ’Twitter İmparatorluğu’ dersek yerinde bir söylem olmuş olur. Bu noktada, sosyal medya; ırkçılık, nefret söylemi, farklı kültürleri aşağılama, insan hayatını önemsememe, kışkırtıcılık, terörizm, Peygamberimize ve O’nun Sahabesine yapılan saygısızlık gibi bütün olumsuz faaliyetlerin en etkin bir şekilde yer aldığı alandır. Bu bağlamda son zamanlarda ortaya çıkan İslamofobi, büyük ölçüde bir medya olayıdır. Medya ve internet vasıtasıyla yayınlanan bir karikatürle İslam aleyhine büyük bir tepki oluşturulduğu bir gerçektir. Bunların hepsi medya ve internet ağı aracılığı ile oluşturulmuş bir algı operasyonudur.
Bundan dolayıdır ki, teknoloji ve iletişim eğitimi veren kurumların (örneğin lise, üniversite ve medya organlarının) inanç konusunun medyada nasıl işleneceği, nasıl gündeme getirileceğinin konu edinilmesi, bu konuya duyulan ilginin artırılması ve topluma sağlam inançlı ve ahlaklı bireylerin yetiştirilmesini dert edinmelidirler.

Medya ve sosyal medyanın zararları ve etkileri
Hayatımızda bu kadar çok yeri olan televizyon ve internetin hem olumlu hem de olumsuz etkileri oldukça fazladır. Sosyal medya:
1- Mahremiyet ve ahlâki çözülmelere sebebiyet vermekte
İslam’ın yasakladığı yalan, iftira, dedikodu, lakap takma, insanların gizli noktalarını araştırma gibi hususların sosyal medya kullanımında dikkate alınması gerektiğinin altını çizmek gerekir. Sosyal medya, kadın-erkek arasındaki mahremiyet ilişkilerinin çiğnenmesine, karı-koca arasındaki aile ilişkisinin dağılmasına vesile kılınmamalıdır.
Sosyal medya bu çağın modern şeytanıdır desek, doğru bir söz söylemiş oluruz. Zira birçok dedikodu, yalan haber ve iftira sosyal medya üzerinde kısa sürede geniş bir kitleye ulaşabilmektedir. Bu da toplumsal cinnet ve cinayetlere sebep olmaktadır. Hâlbuki İslam, buna benzer bütün gayri ahlâkî konuşmaları ve içerikleri kati surette yasaklamıştır.
’İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir (melek) bulunmasın.’1 ayeti, sadece dilimizden çıkan sözler için değil, aynı zamanda idrak ederek parmaklarımızdan çıkan her mesaj için de geçerlidir.
2- Hayatımızdan zaman çalmakta
Belki de televizyon ve bilgisayarın en tehlikeli zararlarından birisi de zaman sermayesini elimizden hızlı bir şekilde çalması, ailemizle ve arkadaşlarımızla iletişim bağımızı koparmaya sebep olmasıdır. Sosyal medyada geçirilen zamanın bağımlılık boyutuna vardığı ve zaman mefhumunun ortadan kalktığı aşikârdır. İnternette fazla zaman geçiren gençler giderek yalnızlaşmakta ve yüz yüze ilişki kurmakta güçlük çekmektedirler.
Kur’an ayetleriyle ve hadislerle insanın yaşadığı hayatın her anından hesaba çekileceği, kendisine verilen zamanı, hayat sermayesini nasıl harcadığından sorguya çekileceği, zamanını boşa harcayan ve değerlendiremeyen insanın pişman olacağı belirtilmiştir.
Zaman kavramının önemini ve değerini, insana verilmiş nimetlerin en büyüğü olduğunu, Allah’ın (c.c.), Kur’ân-ı Kerim’in bazı ayetlerinde zamana yemin etmesinden de anlıyoruz. Asr Suresi’nde Allah, zamana yemin eder.2
Hz. Abdullah b. Abbas (r.anhümâ), Efendimiz (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu naklediyor: ’İki nimet vardır ki insanlardan çoğu bu ikisi hakkında aldanmıştır. (Bu iki önemli nimet) Sağlık ve boş vakittir.’3
3- Ruh yapısını bozmakta
Sosyal medyanın aktif kullanıldığı sanal âlem, masum bir âlem değil. Türlü türlü suçların işlendiği kirli ve kontrolsüz bir dünyadan bahsediyoruz. Ne yazık ki geleceğimizi emanet edeceğimizi iddia ettiğimiz çocuklarımız da bu âlemin esiri olmuş durumdadırlar. Şiddet ağırlıklı oyunlar, şiddet ve pornografik bilgiler içeren siteler toplumun ruh sağlığını bozmaktadır. Özellikle de gençlerimizin bu ortamlarda ahlâkî çöküntü içerisinde olduğunu, sapkın düşüncelere doğru yol aldığını görmekteyiz.
4- Resim ve video paylaşımı özel hayatı ifşa etmekte
Her şeyden önce internet ortamının mutlak güvenilir olmadığı, kullandığımız bütün güvenlik tedbirlerinin alt edilebileceği unutulmamalıdır. Bütün verilerin kayıt altına alındığını aklımızdan çıkarmayalım. Sosyal medyanın insanlar için en önemli özelliği ’beğenilmek’tir. İnsanlar paylaşımlarınızı beğeniyor veya üzerinde durup yorumluyorsa o kadar kusursuz bir insanmışsınız hissi veriyor ve sizi mutlu ediyor. İslamî ölçülere aykırı şekilde resim ve video paylaşmak, eşlerin birbirinden habersiz olarak karşı cinsten kimselerle arkadaşlık kurması her şeyden önce aile sadakatini zedeler. Bundan dolayıdır ki, en özel anlar resim veya video olarak paylaşılıyor. Yemek yerken, gezerken, otururken vs. Bu ve bunun gibi paylaşımlar yaparak İslam dininin şiddetle yasakladığı mahremiyet olgusu çiğnenerek, aile yapısına dinamit konmuş olunuyor. Bunun sonucu olarak da sosyal medyanın büyülü dünyası üzerinde geliştirilen gayri ahlâkî ilişkiler birçok yuvanın dağılmasına, birçok cinayetin işlenmesine ve birçok çocuğun yetim kalmasına zemin hazırlıyor.
Sosyal medyada fotoğraf paylaşmak demek, bir manada ’insanlara kendini göstermek’ demektir. Tesettürlü bir hanım, hiç çekinmeden fotoğrafını, sayfasında, insanların gördüğü bir ortamda paylaşabilmektedir. Hâlbuki inançlı bir hanımın asıl amacı ’kendini, güzelliğini namahremlere karşı örtmek, korumak ve hayâ etmek’tir. Fotoğrafını paylaşan bir bayan, namahrem erkeklerin eline, istediği zaman açıp bakabileceği ve baktıkça günaha gireceği bir fotoğraf vermiş ve buna önayak olduğu için kendi de günaha girmiş olur.
Sonuç olarak; televizyon, internet ağı ve sosyal medya sitelerinin kullanımı, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi çok hayırlara vesile olabileceği gibi büyük şerlere de vesile olabilmektedir. Sosyal medyada niyet, gaye ve hedefimizin ne olduğunu bilmeden bulunuyor ve İslamî ölçü ve değerlerimizi göz ardı ediyorsak zararının faydasından fazla olacağı unutulmamalıdır. Şu söz sosyal medya kullanımını ne güzel ifade etmiş; ’Sosyal medya ’Sizsiniz’ ya da sosyal medyasızsınız.’

Elektronik aygıtların aile hayatını çöküşe götürmesi ve çocuklar üzerindeki menfi etkileri
Aile hayatımızdaki önemli konulardan birisi de elektronik aygıtların kullanımı ve sınırlarıdır. Cep telefonu, el bilgisayarı gibi elektronik araçların yaygınlaşmasıyla birlikte facebook, twitter gibi sosyal medya ve internet uygulamalarından çocuklarımızı uzak tutmamız da mümkün olmaktan uzaklaşmıştır. Sosyal medyanın çocuklarımız üzerindeki en büyük olumsuzlukları; başta fiziksel gelişimlerine engel olmak, sosyal medya adı altında sosyalleşmemelerine yol açmak ve en önemlisi olarak da zaman israfına sebebiyet vermektedir. İnsan, dünyaya oyun ve eğlence için gelmemiştir. Dünya iş ve kazanç yeridir. Dünyada yapılan her işin, her nefesin hesabı kıyamette sorulacaktır.
Maalesef ki gençlerimiz koca bir günü, elinde ipad, iphone, dizüstü ya da masaüstü bilgisayarların başında, internet, facebook, twitter, whatsapp gibi uygulamalar sürekli açık bir şekilde geçirmektedir. Bu durum karşımıza odasından çıkmayan, asosyal, dininden bîhaber, ruhsal gelişimleri eksik bir gençlik ortaya çıkaracaktır.
Yazımızı konumuzun önemini beyan etmesi açısından Cenâb-ı Allah’ın şu ayet-i kerimesi ile noktalayalım:
’Kim güzel bir (işte) aracılık ederse, ona o işin sevabından bir pay vardır. Kim de kötü bir (işte) aracılık ederse, ona da o kötülükten bir pay vardır. Allah’ın her şeye gücü yeter.’4
Rasûlullah (s.a.v.) de şöyle buyurmuşlardır: ’Kişinin malayani şeyleri terk etmesi, Müslümanlığının güzelliğindendir.’5


(Endnotes)
1 el-Kâf, 50/18.
2 el-Asr, 103/1.
3 Buhârî, Rikâk, 1, 60; Tirmizî, Zühd, 1; İbn-i Mâce, Zühd, 15; Müsned, 1/344.
4 en-Nisâ, 4/85.
5 Muvattâ, Hüsnü’l-Huluk, 3; Tirmizî, Zühd, 11; İbn-i Mâce, Fiten, 12.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

2 kişi yorum yazdı.