1- Fırat, Dicle, Seyhan, Ceyhan ve Nil gibi büyük nehirlerin hiç bir kimsenin mülkü olmayıp, her insanın bu büyük ırmaklardan içmek, abdest almak, hayvanlarını sulamak, değirmen kurup suyunu almak, hiç bir kimseye zarar vermemek şartıyla kendi arazisini sulamak için bu ırmaklardan ark açma hakkı bulunduğu…
Fırat, Dicle, Seyhan, Ceyhan ve Nil gibi büyük nehirler hiç bir kimsenin mülkü değildir. Her insanın bu büyük ırmaklardan içmek, abdest almak, hayvanlarını sulamak, değirmen kurup suyunu almak, hiç bir kimseye zarar vermemek şartıyla kendi arazisini sulamak için bu ırmaklardan ark açma hakkı vardır. Zira Rasûlullah (s.a.v.): ’İnsanlar üç şeyde ortaktırlar: Ot’da, su’da ve ateş’te.’ buyurmuştur.
2- Suda ortak olanlardan bir kısmının tarlaları yüksekte olup ırmağın yukarısından suyun ağzını kapamadan tarlaları tamamen sulanmasa bile, suda ortak olan diğer kimselerin rızaları bulunmadan suyun yukarısını kapatma haklarının olmadığı…
Suda ortak olanlardan bir kısmının tarlaları yüksekte olup ırmağın yukarısından suyun ağzını kapamadan tarlaları tamamen sulanmasa bile, suda ortak olan diğer kimselerin rızaları bulunmadan suyun yukarısını kapatma hakları yoktur. Çünkü ırmağın yukarısını kapatmak, tarlaları aşağıda bulunan kimselerin menfaatine manidir. Ama herkes nöbetinde suyun kapatılmasına razı olur da bunun üzerine anlaşırlarsa suyu kapatmak caizdir. İbn-i Mes’ûd (r.a.)’den: ’Bir ırmağın suyunda hissedar olanlardan tarlaları aşağıda bulunanlar, tarlaları yukarıda olanların amirleridir, hatta itaati sana lazım olan kimse senin amirindir.’ diye rivayet edilmiştir. Bunun açıklaması Rasûlullah (s.a.v.)’in: ’Yavaş giden atın sahibi süvarilerin kumandanıdır. Çünkü o, onlara kendisini beklemelerini emreder, arkadaşlık hakkı için onların da ona itaat etmeleri lazımdır.’ buyurmuş oldukları hadis-i şeriftir.
3- ’Tıla’, ’Müselles’, ’Munassaf’, ’Bâzik’, ’Seker’ ve ’Naki-i Zebîb’ içkilerinin haram olduğu…’Tıla’, ’Müselles’, ’Munassaf’, ’Bâzik’, ’Seker’ ve ’Naki-i Zebîb’in tarifleri ve bunların haramlılığının şaraptan aşağı olduğu… Şarabın helal olduğuna itikad eden kimsenin kâfir olacağı, şaraptan başka sarhoş eden maddelerin helal olduğuna itikad eden kimsenin kâfir olmayacağı… Kendi isteğiyle şaraptan bir damla içilmesinden dolayı sarhoş olunmasa bile had/80 sopa vurulacağı… Şarabın haricinde sarhoş edici sıvı maddelerden birinin isteyerek içilmesinden meydana gelen sarhoşluktan dolayı ’had’ tatbik edileceği, sarhoş olmayacak kadar içildiğinde ise ’had’ vurulmayacağı… Kuru hurma suyu ile kuru üzüm suyu biraz kaynatılınca kuvvetlense bile sarhoş etmedikçe helal olduğu…
a) ’Tıla’, ’Müselles’, ’Munassaf’, ’Bâzik’, ’Seker’ ve ’Naki-i Zebîb’den her biri haramdır. Zira Rasûlullah (s.a.v); ’Her sarhoş edici şey haramdır’ buyurmuştur.
b) ’Tıla’, ’Müselles’, ’Munassaf’, ’Bâzik’, ’Seker’ ve ’Naki-i Zebîb’in haram olması, şarabın haram olmasından derece itibariyle daha aşağıdır. Şarap galîz necasettir. (Galîz necaset; pisliği hakkında şer’î bir delil bulunup pis olmadığına dair başka delil bulunmayan necasettir.) Diğer sarhoş edici maddelerin ise galiz necaset veya hafif necaset oldukları hususunda ihtilaf edilmiştir. Bir rivayete göre galiz necasettir, diğer rivayete göre hafif necasettir. (Hafif necaset; pis olduğuna dair hakkında şer’î bir delil bulunmakla beraber, pis olmadığına dair de delil bulunan şeydir.)
c) Şarabın helal olduğuna itikad eden kimse kâfir olur. Çünkü şarabın haram olduğu kesin delille sabittir. Şaraptan başka sarhoş eden maddelerin helal olduğuna itikad eden kimse ise kâfir olmaz. Çünkü bunların haram olması içtihâdîdir.
d) Şarabın haram olması kesin delille sabit olduğu için, kendi isteğiyle şaraptan bir damla içilmesinden dolayı sarhoş olunmasa bile had/80 sopa vurulur. Şarabın haricinde sarhoş edici sıvı maddelerden birinin isteyerek içilmesinden meydana gelen sarhoşluktan dolayı ’had’ tatbik edilir, sarhoş olmayacak kadar içildiğinde ise ’had’ vurulmaz. Çünkü bunların haram olması içtihad iledir.
e) İmam Âzam (rh.a)’e göre şarabın haricindeki sarhoş edici şeylerin satışı caizdir ve bunları telef eden öder/tazmin eder. İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed (rh.aleyhima)’ya göre ise şaraptan başka diğer sarhoş edici şeylerin satışı caiz değildir ve bunları telef eden de ödemez/tazmin etmez. Şarabın satılması ittifakla caiz değildir ve şarabı döken ödemez. Zira Rasûlullah (s.a.v); ’Şarabın içmesini haram kılan Zât-ı Âlâ onun satışını da haram kılmıştır’ buyurmuştur.
(’İmam Âzam (rh.a)’e göre şarabın haricindeki sarhoş edici şeylerin satışı caizdir’ sözünden sonra İbn-i Âbidîn’de devamla şöyle denilmiştir: ’el-Gâye’de zikredilen hükme göre alış-veriş sıhhatli olsa dahi mekruhtur.)
f) ’Şarap’; ’pişirilmeden kendi kendine kaynayıp kabaran kuvvetlenip sarhoş edici bir hale gelen yaş üzüm suyudur.’ İmam Âzam (rh.a)’e göre köpüğünü atmadıkça bunu içene ’had’ vurulmaz. İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed (rh.aleyhima)’ya göre ise, pişirilmeden kendi kendine kaynayıp kabarıp kuvvetlenmesiyle şarap olmuş olur, köpüğünü atması şart değildir. Kaynayıp kabarması ve kuvvetlenmesi ise ittifakla şarttır.
g) ’Tılâ’; kaynatılıp üçte ikisinden azı uçan (yani üçte birinden fazlası kalan) üzüm suyudur. İmam Zeylaî (rh.a) ’Muhît’ten; ’Tılâ, ’Müsellesin’ adıdır. ’Müselles’, üçte ikisi uçup içte biri kalıncaya kadar kaynatılan yaş üzüm suyudur’ diye nakletmiştir.
h) Yaş üzüm suyu kaynatılıp yarısı uçarsa buna ’Munassaf’ denilir, daha az kaynatılırsa buna ’Bâzik’ denilir.
ı) İmam Zeylaî (rh.a); ’Biz Hanefilere göre, ’Tıla’, ’Müselles’, ’Munassaf’ ve ’Bâzik’ kabarıp kuvvetlenerek köpüğünü atarsa haram olurlar. Kuvvetlenip köpüğünü atmazlarsa ihtilaflıdır’ demiştir.
j) ’Seker’; ’pişirilmeden kendi kendine kaynayıp kabaran sarhoş edici bir hale gelen yaş hurma suyudur.’
k) ’Naki-i zebîb’; ’kendi kendine kaynayıp kabaran ve kuvvetlenip sarhoş edici bir hale gelen pişirilmemiş kuru üzüm suyudur.’
l) İmam Âzam (rh.a)’e göre, ’Seker’ ve ’Naki-i zebîb’in haram olması için köpüğünü atması şarttır. Ebû Yusuf ve İmam Muhammed (rh.aleyhima)’ya göre ise bunların haram olmaları için köpüklerini atmaları şart değildir.
m) Kuru hurma suyu ile kuru üzüm suyu biraz kaynatılınca kuvvetlense bile sarhoş etmedikçe helaldir. Çünkü Ashab-ı Kiram kaynatılmış kuru üzüm ve kuru hurma suyu içerlerdi. Pek çok meşhur sahabeden bunların helal olduğu kavlen ve fiilen nakledilmiştir.
4- Av hayvanlarından etleri yenilenler etleri için, etleri yenilmeyenler de derileri, kılları, yünleri, dişleri veya zararlarını defetmek için ya öğretilmiş köpek, pars, doğan, şahin ve atmaca gibi bir hayvan vasıtasıyla veya ok, silah, bıçak, mızrak ve kılıç gibi herhangi bir yaralayacak alet ile avlanacakları…
Av hayvanlarından etleri yenilenler etleri için, etleri yenilmeyenler de derileri, kılları, yünleri, dişleri veya zararlarını defetmek için ya öğretilmiş köpek, pars, doğan, şahin ve atmaca gibi bir hayvan vasıtasıyla veya ok, silah, bıçak, mızrak ve kılıç gibi herhangi bir yaralayacak alet ile avlanırlar.
Bir av etinin yenilebilmesi için lazım olan şartlar…
Bir av etinin yenilmesi için şu şartlar lazımdır:
1- Öğretilmiş hayvanı ava salan avcının hayvan kesmeye ehil bir Müslüman veya Kitabî Yahudi veya Hristiyan olması lazımdır.
2- Öğretilmiş hayvanı ava salarken veya silahı atarken ’besmeleyi’ kasten terk etmemesi lazımdır. ’Besmeleyi’ unutarak terk eden bir avcı, hükmen ’besmele’yi çekmiş olur. ’Besmeleyi’ kasten terk ederse avın eti yenilmez, haram olur.
3- Av, şer’an eti yenilen ve avlamaktan başka yolla elde edilmesi mümkün olmayan hayvanlardan olmalıdır.
4- Ava, öğretilmiş hayvanı salan veya silahla vuran avcının, av gözünden kaybolduktan sonra durmaksızın elde etmek için araması lazımdır.
5- Ava gönderilen öğretilmiş/eğitilmiş hayvana öğretilmemiş hayvan katılmamalıdır.
a) Köpek ve atmaca gibi yırtıcı hayvanların öğretilmiş/eğitilmiş bir hale geldikleri İmam Âzam (rh.a)’e göre, ya kanaat getirmekle veya bilir kişilere/uzmanlara müracaatla mümkün olur. İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed (rh.aleyhima)’ya ve keza İmam Âzam (rh.a)’den bir rivayete göre ise, azı dişleri olan hayvanların öğretilmiş olmaları, peş peşe üç defa yakaladıkları av hayvanlarını yemeyip bırakmaları ile sabit olur. Tırnaklı kuşların öğretilmiş olmaları da salıverildikten çağrıldıkları zaman hemen dönüp gelmeleri ile bilinir.
b) Doğan gibi öğretilmiş/eğitilmiş kuşların tutup etlerinden yedikleri avlar yenilir. Ama köpek, pars gibi dişli olup öğretilmiş hayvanların tutup etlerinden yedikleri avlar yenilmez.
c) Demirsiz atılan okun, taşın, çamurdan kurutulmuş yuvarlak tanelerin, sırf ağırlığından dolayı yaralanmaksızın ölen avın eti yenmez. Kısaca; avın ölümü, almış olduğu yaradan olduğu kesin olarak bilinirse eti yenilir. Av, kendisine isabet eden şeyin ağırlığından veya çarpmasından ölürse, eti yenilmez.
6- Av hayvanının yenilebilmesi için sırf yaralanması yeterli olmayıp bununla beraber kan da akmış olması şarttır.
Fıkıh Köşesi - 149.sayı
Özlenen Rehber Dergisi 149. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.