Özlenen Rehber Dergisi

149.Sayı

Abdullah Farukî (k.s.) ve Ehlisünnet

Osman YURTÇU Özlenen Rehber Dergisi 149. Sayı
Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: ’Muhakkak ki İsrail oğulları yetmiş iki fırkaya ayrıldı. Ümmetim ise yetmiş üç fırkaya ayrılacak. Bir fırka hariç hepsi cehennemdedir.’ (Sahabeler): ’O (kurtulacak fırka) kimdir yâ Rasûlallah?’ dediler. (Rasûlullah): ’Ben ve ashabımın üzerinde olduğu (yol üzere olan fırka)dır.’ buyurdu. (Tirmizî, Îmân, 18)
Muaviye b. Ebî Süfyan (r.a.)’den rivayet edildiğine göre, kendisi (bir gün) aramızda (ayağa) kalktı ve şöyle dedi: ’Dikkat ediniz! Rasûlullah (s.a.v.) (bir gün) aramız¬da (ayağa) kalktı ve buyurdu: ’Dikkat ediniz! Ehl-i Kitap’tan sizden önceki kimseler yetmiş iki fırkaya ay¬rıldılar. Bu ümmet ise yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Yetmiş iki (fırka) cehennemdedir. Bir (fırka) ise cennettedir. Bu (cennetlik fırka Ehlisünnet ve’l-)Cemaattir.’ (Ebû Dâvûd, Sünnet, 1)
(Rasûlullah şöyle buyurdu:) ’Musa’nın ümmeti yetmiş bir fırkaya ayrıldı. Onlardan yetmiş (fırka) cehennemdedir, bir (fırka) ise cennettedir. İsa’nın ümmeti yetmiş iki fırkaya ayrıldı. Onlardan yetmiş bir (fırka) cehennemdedir, bir (fırka) ise cennettedir.’ Rasûlullah (s.a.v.) ardından şöyle buyurdu: ’Ümmetim ise iki grubun tümüne (yani Yahudi ve Hıristiyanlara) bir fırkayla üstün gelecektir. (Yani ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır.) Yetmiş iki (fırka) cehennemdedir, bir (fırka) ise cennettedir.’ (Ashab): ’O (cennetlik ola)nlar kimlerdir yâ Rasûlallâh?’ dediler. (Rasûlullah): ’(Ehlisünnet ve’l-)Cemaat olanlardır.’ buyurdu. (Ebû Ya’lâ, Müsned, c.6, s.340, h.no:3668, Dâru’l-Me’mûni Li’t-Turâsi, Beyrut, 1990)
Bir defasında Efendi hazretleri, bu hadisin açıklamasını yaparken: ’Hadis-i şerifte fırkalar; 71-72-73 sayısıyla ifade edilmiştir. Bunların toplamı 216 eder. Hepsinin görüş ve düşüncelerini, yanlışlıklarını öğrenemezsin. Şu halde kurtulacak tek fırka olan Ehlisünnet’i iyi öğren ki ona göre ölçüp yanlışı ve doğruyu bulabilesin.’ demişti.

Sapma sebebi:
Efendi hazretleri, Ehlisünnet harici fırkaların sapmalarının sebebi hakkında: ’Sapık fırkaların imamları akılsız değiller. Bilakis zeki insanlar. Fakat onlar; kendi akıllarına uyup Rasûlullah (s.a.v.)’e tam manasıyla uymadıkları için yoldan saptılar. Eğer Rasûlullah (s.a.v.)’e uysalardı sapmazlardı.’ demişti.

Ehlisünnet eserleri hususunda hassasiyeti:
Efendi hazretleri, Ehlisünnet itikadına ve yoluna uymayan kitapları ne okur ne de okuturdu. Kütüphanesinde, mescitte, dükkânında, hâsılı hiçbir yerde bu kitaplar bulunmazdı. Okuduğu eserler, Ehlisünnet itikadına ve yoluna uygun hazırlanmış en sağlam eserlerdi. O günün en sağlam tercüme eserlerini okur ve okunmasını tavsiye ederdi. Hiçbir zaman Ehlisünnet’e uymayan kişilerin kitapları okunmazdı.
Efendi hazretleri Doğantepe’de otururken (1982-1983 gibi) bir konu geçti. Ben, ’İslam’da Helal ve Haram’ adlı kitapta şöyle diyor!’ dedim. Efendi hazretleri, ’O kitabın yazarı vahhabî zihniyetli. Bu halini, kitabın baş tarafında söylüyor.’ dedi. Sonra ben o kitaba bir caminin kütüphanesinde baktım. Gerçekten de kitabın önsözünde: ’Bu kitabı belli bir mezhebe göre yazmıyoruz.’ ibaresi vardı. Meğer biz, o kitabı cahillikle, yazarın ne maksatla yazdığını bilmeden okumuşuz.
Bazen şöyle deniyor: ’Filan yazar Ehlisünnet değil. Ama bu kitabı iyi, yanlış değil veya çok yerleri iyi.’ Bu söz ve yaklaşım kesinlikle yanlış. Çünkü öyle bir yazarın kitabını, her tarafı doğru olsa bile satın almak, okumak veya kütüphanede bulundurmak, bilerek veya bilmeyerek o kişinin reklamını yapmak demektir. Nitekim Efendi hazretleri bu şekilde hareket etseydi bizler hakikati bilmediğimiz için, ’Efendi hazretleri bu yazarın kitabını okudu ya da okuttu!’ der, yanlışa düşerdik.

Cemaatlerdeki yanlışlıklara karşı tavrı:
Efendi hazretlerinin, cemaatlerde var olan yanlışlıklara karşı tavrı şu şekildeydi:
- Eğer cemaatin veya liderinin yanlışlığı itikadî bir mevzu ile ilgili ise mutlaka bu yanlışlığını söyler, cevap verir, sözlü ya da yazılı reddiye hazırlar, cemaati ve diğer Müslümanları bilgilendirirdi. Bu noktada çok defa; Rasûlullah (s.a.v.)’e, Sahâbe-i Kiram’a, Hz. Muaviye’ye dil uzatan Ehlisünnet itikadına zıt düşünce sahipleriyle münazarada bulunduğuna hepimizi şahit olduk.
- Şayet yanlışlık şeriat, yani helal-haram yönünden ise yine onu açıkça cemaate ve başka insanlara söylerdi. Kadınlara el öptürmek, kadın erkek karışık zikir yapmak, sigara içmek vb…
Sigaraya karşı tavrı:
Nitekim Efendi hazretleri sigara ile ilgili bir makale yazmış ve bu makale o dönem ’Özlenen Fark’ dergisinde yayınlanmıştı.
Efendi hazretleri sigara hususunda israf ayetini, ’Yiyin, için (ama) israf etmeyin.’ (el-A’râf, 7/31) okur ve: ’Bir sigara, 5-10-15 ekmek parası eder. Hiç kimse zengin de olsa bir parça ekmeği yakamaz. İmam Birgivî, ’Bir kimse bir nohut veya pirinç tanesini keyfi olarak atsa Cenâb-ı Hak isterse onu hesaba çeker, cehenneme gönderir.’ demiştir.’ derdi.
Zikirden menetmeye karşı tavrı:
O dönem bazı cemaat ve liderleri, başka cemaat ya da tarikat mensuplarını kendi zikir ve hatmelerine almazlardı. Efendi hazretleri bu uygulamanın çok yanlış olduğunu söyler ve bunun, Cenâb-ı Hakk’ın:
’Rızasını isteyerek sabah akşam Rab’lerine dua edenleri (yanından) kovma. Onların hesabından sana bir şey yok, senin hesabından da onlara bir şey yok ki onları kovasın. Eğer kovarsan zalimlerden olursun.’ (el-En’âm, 6/52) buyruğuna ters olduğunu söylerdi.
- Şayet cemaatlerdeki yanlışlık, icazet (usul) yönünden ise, İslam cemaatleri arasında sürtüşmeye sebep olabilir, endişesiyle bunu her yerde söylemezdi. Ancak icap ederse söylerdi. Mesela, bir kimse ’ben filanca yere gidiyorum veya gideceğim, doğru mu, gidebilir miyim?’ diye sorsa mutlaka bildiği doğruyu ya da yanlışı söyler, o kimseyi uyarırdı.
Tarikat mensuplarının kibirli olmaması gerektiğini söyler, bu noktada birçok müridin kibre düşerek yanlış yaptığını söylerdi.
Bir defasında kendisine, hak olmayan yanlış bir tarikata bilmeyerek giden insanın durumu hakkında soruldu. Efendi hazretleri cevaben: ’Eğer o kimsenin niyeti doğru ve hak ise Allah Teâlâ onu oradan çıkarır, hak dergâha getirir. Şayet niyeti hak değilse orada kalır.’ demişti.
Rabbim şefaatlerine nail eylesin!
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.