Özlenen Rehber Dergisi

14.Sayı

Abdullah Fârûkî El-müceddidî(k.s) İle

Özlenen Fark:
- Efendim, haccın fıkhî yönü ve delilleri nelerdir, açıklar mısınız?
A. F. el-MÜCEDDİDÎ Hazretleri:
- Cenâb-ı Hak biz müminlere Haccı farz kılmıştır. Malî durumu yerinde olup sıhhatli olan her mümin ve mümine’ye farz-ı ayndır. Farzı gerektiren emir şu âyet-i kerîmelerle sabittir:
’Doğrusu insanlar için-mâbet olarak- ilk kurulan ev, Mekke’de olandır. Âlemlere uğur, bereket ve hidayet kaynağı olarak kurulmuştur’. ’Onda açık deliller, İbrahim’in makamı vardır. O’na giren güvene erer. Yoluna gücü yeten-malî ve bedenî olarak- herkesin o eve -gidip- haccetmesi insanlar üzerinde Allah’ın bir hakkıdır. Kim inkar ederse, şüphesiz Allah bütün âlemlerden -her şeyden- müstağnidir.’ (1)
Ebû Hureyre (r.a.)’den: Bir gün Rasûlullah (s.a.v.) bize bir hutbe îrâd etti ve: ’Ey nâs, Allah Teâlâ size haccı farz kıldı. Binâenaleyh onu îfâ edin.’ dedi. Ashâbdan biri: ’Yâ Rasûlallah! Her sene mi yapacağım?’ diye sordu. Peygamber (a.s.) Efendimiz sükut etti. Adam da sualini üç kez tekrar etti. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem (s.a.v.): ’Evet deseydim, her sene vacip olurdu, siz de yapamazdınız.’ dedi. (2)
Âyet-i kerîme ve hadîs-i şerifler muvacehesinde görüldüğü gibi gücü ve sıhhati yerinde olan bütün Müslümanlara hacca gitmek farz-ı ayndır. Çok büyük şerefli bir ibadettir. Hac farîzasının önemi açıkça ortadır. Mal ve bedenle yapılan meşakkatli, derecesi yüksek bir ameldir.
Özlenen Fark:
- Hac ibadeti yapılırken uyulması gereken âdab ve usûller hakkında bizi bilgilendirir misiniz?
A. F. el-MÜCEDDİDÎ Hazretleri:
- Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadîs-i şeriflerinde hac ibadeti yapılırken uyulması gereken âdab ve usûlleri bize talim ve terbiye amacıyla şöyle buyuruyor:
’Kim ki fahiş konuşmaksızın, fısk-u fücûrda bulunmaksızın Beyt’i ziyaret ederse (yahut buna kast ederse), annesinin kendisini doğurduğu gündeki gibi günahlarından sıyrılmış olur.’(3)
Bütün ibadetlerin kendine has bazı âdab ve usûlleri vardır. Bunlar yerine getirilmediği zaman, bazen sevapları noksanlaşır veya bazen de ifsâd olur. İslâm dinindeki ibadetlerin aslı vahye dayalıdır. Öteki dinlerde olduğu gibi sonradan insanlar tarafından katılan katkılar yoktur. Bazı misallerle konuyu biraz daha aydınlatalım: Haccın farzı üçtür; niyetle ihram, Arafat dağında arefe günü güneş doğup batıncaya kadar vakfe yapmak -vakfede dua etmek- ve Beyt’i yedi şavtla tavaf etmektir.
Bir de haccın vacipleri varıdır: Safa ile Merve’de sa’yetmek, Müzdelife’de bayramın birinci günü güneş doğmadan vakfe yapıp ayrılmak, cemrelere taş atmak, kurban kesmek, tıraş olmak, ihramın hükmüne riayet etmek ve abdestsiz Beyt’ti tavaf etmemek. Vaciplerden biri noksan olursa o hac noksan olur. Bu noksanlığı gidermek için kurban kesilir; fakat, farzlar yerine gelmezse, mesela Arefe günü bir an bile olsa vakfe yapılmazsa o hac ifsâd olur ve tekrarlanması vacip olur.
Özlenen Fark:
- Peygamber Efendimizin: ’Hac cihaddır, en güzel cihad Kâbe’yi tavaf etmektir, mebrûr olan hacdır.’ (4) buyurmasının hikmetleri nelerdir?
A. F. el-MÜCEDDİDÎ Hazretleri:
- Rasûl-i Ekrem Efendimizin hac menâsikleri arasında cihada temas etmesi önemlidir. Peygamber Efendimizin bir harp dönüşü sahabelerine söylediği sözler, cihad kadar önemli, hatta cihaddan daha önemli ameller olabileceğini göstermektedir. Rasûlullah (s.a.v.): ’Biz küçük harpten büyük harbe döndük.’ deyince sahabeler şöyle dediler: ’Ey Allah’ın Rasûlü! Bu döndüğümüz harpten daha büyüğü mü var?’ Rasûl-i Ekrem (s.a.v.): ’Evet, nefsinizle yapacağınız cihad daha büyüktür.’ buyurdu. (5)
Kâfirlerle cihad ederken ölmek, en ulvî ibadetlerdendir. İnsanı Allah (c.c.)’ya yaklaştırır ve kişi şehîd olur. Fakat hevâ ve hevesine mağlup olan ise Allah’tan uzaklaşıp belki de imansız ölür.
Hazret-i Âişe Annemiz diyor ki: ’Bir gün Rasûlullah’a dedim ki: ’Amellerin en efdali olarak cihadı görüyoruz, öyleyse mücâhede etmeyelim mi?’ Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v.): ’Öyledir; ama cihâdın en efdali de hacc-ı mebrûrdur.’ buyurdular. (6)
Özlenen Fark:
- Efendim, malumunuz, her sene hac ibadetlerinin bitiminde Kurban Bayramı’nı kutluyoruz. Bu bayramın dinimizdeki yeri ve önemi nedir?
A. F. el-MÜCEDDİDÎ Hazretleri:
- Hac mevsiminde ’Bu gün dininizi kemale erdirdim. Üzerinizdeki nimeti tamamladım ve size din olarak İslâm’ı seçtim.’(7) âyeti inince Müslümanlar, son derece sevinmişlerdi. Yahudilerden biri, Hz. Ömer (r.a.)’e: ’Ey Ömer! Sizin okuduğunuz âyet bize inseydi, iniş günü de bildirilmiş olsaydı, o günü bayram ederdik.’ dedi. Hz. Ömer (r.a.) Yahudi’ye: ’O hangi âyettir?’ diye sordu. Yahudi: ’Bu gün sizin dininizi ikmal eyledim.’ âyetidir’ demesi üzerine Hz. Ömer (r.a.) şöyle buyurdu: ’Ben o âyetin hangi gün ve nerede indiğini biliyorum. Bu âyet, Arefe ve Cuma günü indirilmiştir. O esnada biz Peygamber Efendimizle Arafat’ta vakfedeydik. Elhamdülillah ki, bu iki gün, yani Arafe ve Cuma günleri bizim bayramımızdır. Tek bir Müslüman kalıncaya kadar, o gün bayram olarak kalacaktır.
Özlenen Fark:
- Haccın derûnî yönü hakkında bizi aydınlatır mısınız?
A. F. el-MÜCEDDİDÎ Hazretleri:
- Eşsiz bir birlik ruhu içinde yapılan hac ibadeti, bir bakıma insan rûhunun kavrayabileceği aşk ve zevkin derin mânâsını, mahşerî bir topluluk içerisinde gönülden gönüle aktarır. Haccın derûnî yönünü, kısaca ifade edersek, işte budur. Bu vesileyle Kurban Bayramlarınızı da tebrik ederim.
Özlenen Fark:
- Allah razı olsun Efendim. Aydınlatıcı bilgiler verdiğinizden dolayı teşekkür ederiz.
Kaynakça:
*Bu mülakat ilk olarak ’Özlenen Fark’ bülteninde (Nisan 1996, Sayı 14) yayınlanmıştır.
1. Âl-i İmrân 3/96-97.
2. Müslim, Hacc 412.
3. Buhârî, Muhassar 9-10.
4. Nesâî, Hac 4.
5. Beyhâkî, Kitâbü’t-Târîh. Ebû Dâvûd.
6. Buhârî, Hac 4 ; Cihâd 1.
7. el-Mâide 5/3.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.