Özlenen Rehber Dergisi

133.Sayı

Ashab-ı Kiram'a Taan Edenlere Reddiye

Harun APAYDIN Özlenen Rehber Dergisi 133. Sayı
Ehl-i sünnet ve’l-cemaat’e mensup olan bütün mü’minler sahabe’nin üstün bir makama sahip olduğu ve onlara kötü söz söylenmeyeceği hususunda ittifak etmişlerdir. Bu hususu beyan eden birçok âyet ve hadis-i şerifler bulunmaktadır.
Bu ayki makalemizde âyet, hadisler ve ehl-i sünnet ulamasının sözleri ışığında Ashâb-ı Kiram’a kötü söz söyleyenlere reddiye babında yazımızı kaleme almak istiyorum. Çünkü zamanımızda, İslam medeniyetinin ilkleri olan ve şeriatın hamilleri olan Ashâb-ı Kiram hakkında yakışıksız sözler edilmektedir.
Allah Rasûlü’nün ashâbı; onlar öyle kimselerdir ki beşerin tertemizi olmuşlardır. Tertemiz oluşlarının sebebi Allah’ın nebisi âlemin efendisi Rasûl-i Kibriya’nın sohbetine seçilmeleri ile şeref bulmuşlardır.
Kur’ân-ı Kerim’in birçok ayetinde, kimi zaman genel olarak Sahabe’den, kimi zaman Muhacir ve Ensar’dan kimi zaman yalnızca Muhacirlerden, kimi zaman da özel olarak bazı sahabelerden veya tek bir sahabeden bahsedilmiştir. Bu ayet-i kerimelerin hemen hepsinin ortak özelliği, Sahabeyi hep hayırla yâd etmeleridir.
Konuya Genel Bir Bakış;

Mü’min bir kişi, başka biri hakkında dilini kötü söz söylemekten sakınması onun iffetinin ve güzel ahlakının bir gereğidir. Bunun aksine, kötü sözlerin mü’minin lisanından alenen sadır olması Allah Teâlâ’nın sevmediği hususlardandır:
’Allah kötü sözün alenen söylenmesini sevmez; ancak haksızlığa uğrayan başka Allah her şeyi işitici ve bilicidir.’ (en-Nisâ, 4/148) Ayrıca gıybet ve sû-i zan Kur’ân’da yerilmiş ve yasaklanmış hususlardandır. (bkz. el-Hucurât, 49/12)
Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyuruyor: ’Müslüman bir kimseye sövmek/hakkında kötü konuşmak fasıklıktır...’ (Buhâri, İman, 35)
Konuyla Alakalı Âyet-i Kerimenin Tefsiri;

Öncelikle âyeti zikretmek istiyorum ki hadisleri kabul etmeyen, ’Kur’an bize yeter’ diyenlere reddiye olsun. Ashâba kötü söz söyleme ile ilgili âyet-i kerimelerden birisini zikretmek istiyorum:
ez-Zübeyr (b. el-Avvam)’ın soyundan gelen Ebu Urve ez-Zübeyrî şöyle ri¬vayet etmektedir: Malik b. Enes’in yanında idik. Rasûlullah (s.a.v.)’ın ashabı¬nın değerini küçümseyen bir adamdan söz ettiler. Malik şu âyeti okudu: ’Muhammed Al¬lah’ın Rasûlüdür. Onunla birlikte olanlar... ekincilerin hoşuna giden bir ekin gibidir. Bununla kâfirleri öfkelendirmek İçin (bu misali verdi)’ (el-Feth, 48/29) Sonra Malik dedi ki: ’İnsanlar arasından kalbinde Rasûlullah (s.a.v.)’ın ashabından birisine olsun bir kin bulunduğu halde sabahı eden bir kimse¬yi bu âyet çarpar.’ Derim ki: Gerçekten de Malik çok güzel söylemiş ve âyeti böyle tevil et¬mekte isabet etmiştir. Onlardan birisinin değerini küçük gören yahut yaptı¬ğı rivayette birilerine dil uzatan bir kimse, âlemlerin Rabbi olan Allah’ın buyruğunu reddetmiş, Müslümanların şeriatlerini iptal etmiş olur.’ (el-Câmi’l-Ahkâmi’l-Kurân, el-Kurtubî, el-Feth, 48/29) buyurdu.
Konu ile Alakalı Hadis-i Şeriflerden Bazıları da Şöyledir:

1) ’Ashâbıma dil uzatmayın. Sizden biriniz Uhud dağı kadar altın tasadduk etseniz yine de onlardan birinin bir müd harcamasına sevapça ulaşamazsınız.’ (Buhârî, Fedâilu’s-Sahâbe, 4) Bu hadisle ilgili olarak Müslim’deki bab ismi: ’Sahabelere Sövmenin Haram Kılınması’ şeklinde olup, bunun en büyük günahlardan biri olduğuna işaret edilmiştir.
2) ’Ashâbıma dil uzatmayın (sövmeyin). Ashâbıma dil uzatana Allah lanet etsin’ (Taberânî, Evsat, c.5, s.94, h.no:4771)
3) ’Kim Ashâbıma dil uzatırsa (söverse), Allah’ın ve meleklerin ve bütün insanların laneti onun (dil uzatanın) üzerine olsun.’ (Taberânî, Kebîr, c.12, s.142, h.no:12709)
4) ’Ebu Bekir’i (r.a.) ve Ömer’i (r.a.) sevmek imandandır. O ikisine buğz etmek ise küfürdür. Ensarı sevmek imandandır onlara buğz etmek küfürdür. Arabı sevmek imandandır onlara buğz etmek küfürdür. Kim ashâbıma dil uzatırsa (söverse) Allah’ın laneti onun (dil uzatanın) üzerine olsun. Kim beni onlarda muhafaza ederse bende onu kıyamet gününde muhafaza ederim’ (Suyûtî, Cem’u’l-Cevâmî’, c.4, s.571, h.no:13390)
5) ’Ashâbıma dil uzatmayın. Çünkü ahir zamanda öyle bir kavim¬ler gelir ki, onlar, ashabıma söverler. Onlar hastalanırlarsa ziyaret etmeyin, onların cenazeleri olursa namazlarını kıl¬mayın, onlarla evlilik yapmayın, onları kendinize mirasçı kılmayın, Onlara selam vermeyin, onların (arkasında) namaz kılmayın. (Cem’u’l-Cevâmî’, c.11, s.160, h.no:24871)
6) ’Ashabıma dil uzatanları gördüğünüz vakit; Allah’ın laneti siz şerliler üzerine olsun’ deyiniz. (Tirmizî, Menâkıb, 60)

Ehl-i Sünnet Ulemalarının sözleri;

İmam Malik şöyle buyurur: Peygam¬ber (s.a.v.)’in sahabelerinden birine, (meselâ) Ebu Bekie; Ömer, Osman, Ali, Muaviye, Amr b. Âs’a (r.anhüm)’e söverse, eğer ’onlar sapıklık ve küfür içinde idiler’ derse, öldürülür.
İbn Habib diyor ki: ’Şia’dan kim, aşırı derecede Osman’a buğzeder, ondan beri olduğunu söylerse, şiddetli cezalandırılıp terbiye edilir. Kim buna, Ebu Bekr ve Ömer’e olan buğzunu ilâve ederse, cezası daha şid¬detli olur, tekrar tekrar kendisine sopa atılır. Ölünceye kadar zindanda bırakılır.’ (Bkz. Eş-şifâ bi Târifi Hukuk’il-Mustafa, Kaadı iyaz, s. 378.)
Ebu Zür’atu’r-Razi (rh.a.)dedi ki: ’Rasûlullah (s.a.v.)’in ashâbından birine noksanlık izafe ederek dil uzatan bir kimse görürsen bil ki o zındıktır. Bize göre Rasûl (s.a.v.) haktır. Kur’an haktır. Biz bu Kur’an’ı ancak Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabının sünnetleri ile eda ederiz. Onlar ise ancak şahitlerimizi cerh etmek istiyorlar ki Kitap ve Sünneti boşa çıkarsınlar. Onları cerh etmek zındıklıktır.’ (Hatîb el-Bağdadî el-Kifâye fi İlmi’r-Rivâye, c.2 , s.188 )
Ahmed bin Cafer Bin Yakub el-Istahari’nin rivayet ettiği risalesinde İmam Ahmed der ki: ’Onların kötülüklerinden bir şey zikredilmesi onlardan birine hakaret etmek ve kusur bulmak caiz değildir. Kim böyle yaparsa sultanın onu takip ederek cezalandırması gerekir. O affedilemez. Bilakis mutlaka cezalandırılmalı ve tevbe etmesi istenmelidir. Tevbe ederse kabul edilir, etmezse ölünceye yahut dönünceye kadar hapsedilir.’ (Bkz. Tabakâtu’l-Hanâbile, Kâdi ebî Ya’la, c.1, s. 15)
Sonuç olarak;

Ashâb-ı Kiram, maddeten ve manen cihatla, İman ve Kur’an ilimleri ile, Rasûlullah’a ve Sünnete bağlılıkları ile bu kudsi vazifeyi her cihetle ve büyük fedakarlıklarla yerine getirmişler, hayatları boyunca, tereddütsüz ve İslam’ın manen ve maddeten hudutlarını muhafaza etmişlerdir. İman ve İslam için yurdundan, yuvasından, canından, malından, makamından nefsinden vazgeçemeyen müslümanların, onlara dil uzatmaları, onlarda insan bizde insanız diyerek fazilette onları geçme iddiaları mesnetsizdir. Ciddiyetten uzak, hayretle karşılanacak bir durumdur.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.