Peygamber Efendimizin (sav) Dilinden Dualar
Özlenen Rehber Dergisi 86. Sayı
اَللَّهُمَّ فَأَيُّمَا مُؤْمِنٍ سَبَبْتُهُ فَاجْعَلْ ذَلِكَ لَهُ قُرْبَةً إِلَيْكَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ
Ebû Hureyre (r.a)’dan rivayetle o, Nebî (s.a.v)’i şöyle buyururken işitmiştir:
’Allah’ım! (Muhakkak ben de bir beşerim, hoş olduğum zamanlar da olur, öfkeli olduğum zamanlar da olur), herhangi bir mü’mine (hak etmediği halde) ağır bir söz söylemiş, (beddua etmiş veya eziyet etmiş) olursam, Sen o sözümü kıyamet gününde o mü’min için San’a yakınlığa bir vesile, (bir arınma, bir rahmet ve bir keffaret) kıl.’ (Buhârî, Daavat)
Bu hadis, Rasûlullah (s.a.v)’in ümmeti hakkındaki şefkatini, onların maslahatlarını nasıl gözettiğini ve onlara faydalı olacak şeyleri kolladığının bir örneğini ifade etmektedir.
Şayet; Rasûlullah (s.a.v) nasıl olur da ehli olmayan kişiye beddua eder veya ağır bir sözü hak etmeyen kişiye nasıl ağır bir söz söyler diye sorulursa, bu soruya ulemanın cevap verdiği gibi muhtasar olarak şöyle cevap verilir:
1- Hak etmeyen kişiden murad, Allah katında ve işin batınında (hakikatinde) bu sözleri hak etmeyendir. Fakat işin zahirine göre bu kişi bu sözleri hak etmektedir. Rasûlullah (s.a.v)’in yanında zahir olan şey, şer’î emarelere göre o kişinin bu sözleri hak ettiğidir. Hâlbuki işin batınına (hakikatine) göre bu kişi bu sözleri hak etmediğidir. Rasûlullah (s.a.v) ise zahire göre hükmetmek ile memurdur. Gizliyi ise Allah bilir.
2- Rasûlullah (s.a.v)’in beddua veya ağır söz söylediğinden murad, bu sözlerin hakiki manaları olmayıp, Arapların âdetinde olduğu üzere bir kasıt olmaksızın sözgelimi söylenen sözlerdir. Örneğin, ’yanın yere gelsin’, ’yaşın büyümesin’, ’Allah karnını doyurmasın’ gibi sözlerle Araplar bu sözlerin hakikatini kastetmezler. Rasûlullah (s.a.v) de, bu gibi sözler söylediğinde, bu sözlere Allah katında icabet edilmiş olabileceğinden çekincesinden dolayı bu sözlerin o kişi için bir rahmet, Allah’a yakınlık, bir arınma, ecir ve keffaret olmasını Cenab-ı Hak’tan istemiştir. Zaten Rasûlullah (s.a.v)’den bu gibi sözler azın da azı, şaz olarak nadir zamanlarda vuku bulmuştur. Çünkü Rasûlullah (s.a.v) kötü söz söylemez, lanet okumaz, kendi nefsi için intikam almaz idi. ’Devs’ kabilesine beddua etmesi istendiğinde Rasûlullah (s.a.v); ’Allah’ım Devs’e hidayet et’, ’Allah’ım kavmime hidayet eyle zira onlar bilmiyorlar’ buyurmuştur.
(İmam Nevevî’nin Müslim şerhinden tercüme edilerek iktibas edilmiştir.)
Not: Hadisin metnindeki parantez içleri diğer rivayetlerden alınmıştır.
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.