Bu ay Kutlu Doğum vesilesiyle sizi anlatmaya çalışacağız ya Rasûlallah!
Sizi anlatmaya kalemler muktedir olur mu? Kâğıtlar yeter mi?
Dünyadaki tüm ağaçlar hatta cennetteki ağaçlar kalem, deryalar mürekkeb ve bütün insanlar kâtib olsalar sizi yazmaya muktedir olamazlar.
Sen aşksın ya Rasûlallah!..
Sizi anlamak, sena etmek, yazmak ne mümkün!
Aşk kâğıda yazılır mı?
Gönüllere hem cansın hem de canan ya Rasûlallah...
Dünyaya gözünü açan her bebeğin, gözündeki fersin sen.
Rüzgârın sesindeki ahenk.
Sen çöle düşen yağmursun, en kavrulmuş saatinde toprağın ya Rasûlallah!
Sen sabırsın, anaların yüreğindeki ah gibi…
Sen aşksın! Seni sevenler hep kavuşurlar feraha. Seni sevenler hiç düşer mi cefaya…
Sen en güzel ve özel beşersin, cihana gelmedi senin bir mislin, daha da gelmez Efendim.
Ey zifiri karanlıklarımıza ziya olan,
Ey aşkın, nurun ete kemiğe bürünmüş hali,
Ey gözlerimizin feri ve gönüllerimizin neş’esi,
Seninle aydınlandı, dünya, cennet, arş, kürs.
Âşıklar hep Seni anlatırlar ve aşkınla vuslata ererler.
Ya Rasûlallah siz; Âdem’in (a.s.) şefaatçisi, dedeniz İbrahim’in duası, anneniz Amine’nin rüyası, insanlığın beklediği kurtarıcı, Yakub’un gözündeki yaşı, Eyyûb’un sabrı, Yusuf’un güzelliği, Musa’nın kelâmı, İsa’nın miracı, Şuayb’in hakka açık halka kapalı gözleri, bütün peygamberlerin güzelliklerini kendinde toplayan son Peygamber’siniz Efendim.
Sizi en güzel tarif eden; ’Ondan önce ve sonra onun gibisini görmedim’ diyen sahabenizdir ya Rasûlallah!
Atika binti Halid (r.a.) diyor ki: ’Rasûlullah (s.a.s.) uzaktan göründüğü zaman insanların en güzeli, yakından göründüğü zaman insanların en tatlısı idi.’
İbn’i Ebi Hale: ’Yüzü ayın on dördü gibi parlardı.’
Enes (r.a.): ’Rasulûllah (s.a.s.)’in güzel kokusundan daha güzel, ne misk ne de anber kokladım.’
Hz. Ali (r.a.): ’O’nu aniden gören mehabetine kapılırdı, sohbet edip yakından tanıyan O’nu hemen severdi...’
Siz buyuruyorsunuz ki: ’Allah Teâlâ mahlûkat arasında bir seçim yaptı. Onlardan Benî Âdem’i seçti. Sonra Âdemoğulları arasında bir seçme yaptı. Onlardan Kureyş’i seçti. Sonra Kureyş arasında bir seçme yaptı. Onlardan Benî Haşim’i seçti. Sonra Benî Haşim’in içerisinde bir seçme yaptı ve onlardan beni seçti. Devamlı olarak seçilen ve süzülen kabilelerden geldim. Dikkat edin! Kim Arab’ı severse bana olan sevgisi sebebiyle sevmiştir. Kim onlara buğzederse bana olan buğzu sebebiyle buğz etmiştir.’
Başka bir yerde ise: ’Allah Teâlâ beni yeryüzüne Âdem’in sulbûnden indirdi. Sonra Nuh’un sulbûne, daha sonra da İbrahim’in sulbûne nakletti. Sonra devamlı olarak beni şerefli sulblerden, tertemiz rahimlerden nakletti. Nihayet asla gayri meşru yollarda birleşmeyen ebeveynimin sulbûnden beni çıkarttı’ buyuruyorsun.
Tertemiz sulblerden gelen Allah’ın nuru olan Efendim!
Âşıkların senin için Kaside-i Bürde’ler, naatlar, şiirler, mevlidler yazdılar ve kıyamete kadar yazmaya devam edecekler. Seni anmak ancak bizi yüceltir, dudaklarımız senin adını söylemekle şeref bulur.
Ey yetimlerin babası! Şefaatini esirgeme bizden. Ey Allah’ın sevgilisi! Şefkat et bizlere; zira ne seni sevebildik, ne de sünnet ve ahlâklarını yaşayabildik. Mazeretimiz sadece azgın nefislerimiz, bağışla bizleri senden çok özür diliyoruz. Sana ümmet olmak şerefini bize doğuştan lûtfeden Allah’ımıza sonsuz hamd-û sena ediyoruz.
İbrahim (a.s.)’i yakmayan ateş hürmetine, İsmail’i kesmeyen bıçak hürmetine, Yusuf’u boğmayan sular hürmetine, vücudunu hastalıklar kapladığı halde ’kalbime girmesin de onunla Seni zikredeyim’ diyen Eyûb (a.s.) hürmetine bağışla bizi ya Rabbi!

Sizleri, Efendimiz (s.a.s.)’in anlatıldığı birbirinden kıymetli çalışmalarla başbaşa bırakırken Rabbimizden duamız odur ki; tüm müslümanları Rasûlullah (s.a.s.)’in hoşnut ve razı olduğu hayırlı ümmetlerden eylesin ve ruhaniyetinde istifadelerimizi ziyadeleştirsin inşallah….