A) BAYRAM KELİMESİNİN ANLAMI:
Bayram kelimesinin Arapça’sı, sözlüklerde âdet halini alan sevinç ve keder; bir araya toplanma günü anlamlarıyla karşılanan îd’dir. Bu kelimenin aslının ise ‘ı-v-d olduğu, tekrar dönmek anlamını ta?ıdı?ı bilinmekte ve bu durum İbni’-l A’râbi ve Zebîdî gibi lügatçiler tarafından; “çünkü o her yıl yeni bir sevinçle döner” ?eklinde yorumlanarak mevsimlerin dönmesine ba?lanmaktadır. Îd kelimesi ise Kur’an-ı Kerim’de bir defa zikredilmekte (1), hadis-i ?eriflerde ise çokça kullanılmaktadır.
B) İSLAM ÖNCESİ BAYRAMLAR:
Bayramlar toplumların hayatlarında görülen ola?an üstü günlerdir. Bu günlerde ya?anan heyecanın derecesi insanların ahlak anlayı?ları ile orantılı olmakta ve bazı toplumlarda ba?ka zaman yapılması ho? kar?ılanmayan, hatta suç olu?turan hareketlerin dahi bayramlarda büyük bir serbestlik içinde yapılabildi?i görülmektedir. Mesela Katolik ve Protestanlarda büyük perhiz (paskalya) arifesine rastlayan karnaval ve kutlamalar bugün “topluca de?arj” olma ?eklinde yorumlanan bir e?lence çılgınlı?ına dönü?mü? durumdadır.
Fazla i? günü kaybına ve çe?itli savurganlıklara sebebiyet verdi?i için sayıları mümkün oldu?u kadar azaltılan bayramların en fazla Eskiça?da kutlandı?ı görülmektedir.
Bayramların özelliklerinden biri de zaman zaman bugün de uygulanan eski bir gelene?e göre hemen bütün toplumlarda en büyük bayram günü mahkumların affedilmesi veya cezalarının hafifletilmesidir. Bir özellik ise yeme ve içmeye fazla yer verilmesi olarak gözükmektedir. Bunun sebebini sadece e?lenmeye zemin hazırlamakta aramamak gerekir. Çünkü e?lenmekle ilgisi olmayan dinî bayramlarda da yeme içmenin bayramın gereklerinden oldu?u görülmektedir. Nitekim biz Müslümanlar için yılın her gününde oruç tutmak câiz oldu?u halde bir aylık farz orucu takip eden Ramazan Bayramı’nın birinci günü ile Kurban Bayramı’nın dört günü oruç tutmak yasaklanmı?tır.
- Cahiliye Devrinde Bayramlar:
Cahiliye devri bayramları hakkında yeterli bir bilgi mevcut de?ildir. Ancak kabileler halinde ya?ayan bu devir Araplarının hep beraber kutladıkları bir bayramlarının olmadı?ı, her kabile ve ?ehrin kendi geleneklerine göre törenler tertip etti?i bilinmektedir. Bu günlerde pazar ve panayırlar kuruluyor, dini bayramlar ?iir, müzik, içki ve kadınların yer aldı?ı e?lencelerle birlikte kutlanıyordu.
Çe?itli kabileler tarafından ortakla?a kutlandı?ı söylenebilecek tek bayram, Hicaz bölgesinin ve özellikle Mekke’nin en büyük bayramı olan hac’dır. Zilkade ayında bir Ukaz’da, di?eri Mecenne’de olmak üzere iki panayır kurulur, bunlardan sonra Zülmecaz panayırı gelir ve oradan Arafat’a çıkılırdı. Mekke yakınlarında yılda bir defa kutlanan bir bayram da Zât’ü Envat bayramıydı. Zât’ü Envat büyük, ye?il bir a?aç idi. Buradan Kabe’yi ziyaret etmek istedikleri zaman elbiselerini çıkarıp bu a?acın dallarına asarlar, Harem bölgesini öylece girmek suretiyle Kabe’ye olan saygılarını göstermeye çalı?ırlardı. Bunlardan ba?ka yılda bir defa zemzem kuyusunun etrafında tören yapılır, böylece suyun bütün yıl eksilmeyece?ine inanılırdı.
Medineliler’in kendilerine has bir milli bayramları yoktu. İranlılardan aldıkları iki ünlü Mecusi bayramını kutluyorlardı. Bu bayramların birincisi ilkbaharın ba?ladı?ını belli eden Nevruz, di?eri ise sonbaharın ba?langıcı olan Mihrican’dı. Medinelilerin yaptıkları törenlere dair ise yeterli bir bilgi mevcut de?ildir. Cahiliye devrinde Medinelilerin bunlardan ba?ka ?ehirdeki Yahudilerden ve Hıristiyanlardan aldıkları anla?ılan yevmü’s-seb’ ve yevmü’s-sebâbin gibi bazı bayramları da oldu?u bilinmektedir.
- Yahudi Bayramları:
Yılın belli zamanlarında kutlanan bayramların ba?lıcaları, üçü daha büyük olmak üzere yedi tanedir: Hamursuz, haftalar, yılba?ı, kefaret günü, çardak bayramı, kurtulu? günü, ı?ıklar bayramı. Bunlardan ba?ka Yahudilerin hiçbir i? yapmadan geçirdikleri cumartesi günü ba?ta olmak üzere ba?ka bayramları da vardır. Bu bayramların genel karakteri ise, tarihte ya?anmı? önemli olayların her yıl canlandırılması, hatıralarla kin ve intikam duygularının daima canlı tutulmaya çalı?ılmasıdır.
- Hıristiyan Bayramları:
Özellikle Katolik ve Ortodokslara göre Hıristiyan bayramlarının bazıları ?unlardır: Noel bayramı, Paskalya yortusu, tecelli, Meryem ana günü, haç yortusu, Pazar günü.
Hıristiyan bayramları da Yahudilerinki gibi Müslüman bayramlarından farklı olarak birinci planda Allah’a yakla?mayı ve ma?firet dilemeyi hedef almayan, daha çok ya?anmı? hatıraları canlandırmaya yönelik kutlamalardır ve eski dönemlerin izlerini ta?ımaktadır.
C) İSLÂMÎ DÖNEM:
- Dînî hükümler:
İslam dininde ramazan ve kurban olmak üzere iki bayram vardır. Arapça’da îdü’-fıtr ve îdü’l-adhâ ?eklinde adlandıran her iki bayram da hicretin ikinci yılından itibaren kutlanmaya ba?lanmı?tır. Esasen ramazan orucu ilk defa bu yıl farz kılınmı?, bu ayı oruçla geçiren müminler sonraki Şevval ayının ilk üç gününü bayram olarak kutlamı?lardır. Bu sebeple bu bayrama ramazan bayramı veya bayramdan önce fitre verildi?i için fıtır bayramı denilmi?tir.
Türkiye’de bazı çevrelerde muhtemelen bayramda ?eker, lokum ve tatlı ikramı ?eklinde öteden beri var olan gelenekten dolayı bu bayrama ?eker bayramı denilmektedir. Ancak Rasûlullah (s.av.) Efendimizin uygun olmayan bazı isimleri de?i?tirmesi ve özellikle dinî terim ve kavramların muhafazası konusunda hassasiyet göstermesi, bu ?ekilde bir adlandırmanın asla do?ru olamayaca?ını göstermektedir.
Ramazan bayramında müminler, bir önceki ayı ibadetle geçirmenin ve Allah’ın rahmetine nail olma ümidinin sevincini ta?ırlar. Ayrıca ramazan ve kurban bayramının, İslam toplumunun eski dönemlerin izlerinden arınması ve müstakil bir kimli?e bürünmesinde de önemli bir rol oynadı?ını söylemek gerekir. Nitekim Medine’ye hicret ettikten sonra, bura sakinlerinin İran’dan alınma Nevruz ve Mihrican bayramlarını kutladıklarını gören Hz. Peygamber (s.a.v); “Allah sizin için o iki günü daha hayırlı iki günle, ramazan ve kurban bayramlarıyla de?i?tirmi?tir” (2) hadisiyle İran men?eli bu iki bayramın kutlanmasını yasaklamı?tır.
“Bu günümüzde yapaca?ımız ilk ?ey namaz kılmaktır” (3) hadis-i ?erifine dayanarak ramazan ve kurban bayramlarının bayram namazının kılınmasıyla ba?ladı?ını söylemek mümkündür. Bir ba?ka hadiste de bayram gecelerini ihya etmenin ayrı bir fazileti oldu?u ifade edilmi?tir. (4)
Müslümanlar bu günlerde birbirlerini ziyaret eder, bayramla?ır, yer, içer ve me?ru bir ?ekilde e?lenerek günlerini ne?e ile geçirmeye çalı?ırlar. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v), “Arefe günü, kurban günü ve te?rik günleri biz Müslümanların bayramıdır. Bu günler yeme içme günleridir.”(5) buyurmu?tur. Bu sebeple ramazan bayramının ilk günü, kurban bayramından da dört gün oruç tutmak Hanefilere göre tahrîmen mekruh, Şafii ve Hanbelîler göre haram kabul edilmi?tir. Tebrik ?ekli olarak da Ashâb-ı Güzin Efendilerimizin birbirleriyle kar?ıla?tıklarında, “Tekabbelallahü minnâ ve minküm; Allah sizden de bizden de kabul etsin” dedikleri rivayet edilir. (6)
Bayramlara önceden hazırlanılması, bu günlerde temiz ve güzel elbiselerin giyilmesi, di?lerin temizlenmesi, gusledilmesi, güzel kokular sürülmesi, güler yüzlü olunması, namazdan önce ramazan bayramında hurma vb. tatlı bir ?ey yenilmesi, namaza mümkünse yürüyerek gidilmesi ve dönü?te ba?ka bir yolun kullanılması, çokça sadaka da?ıtılması, fitrenin namazdan önce verilmi? olması, namaza giderken tekbir getirilmesi menduptur.
Bayram günlerinde İslâmî ölçüler içerisinde e?lenilmesi ve bazı oyunların oynanması câizdir. Bir bayram günü Hz. Âi?e (r.anha) ile birlikte bulunan Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimizin yanında ezgiler söyleyen iki kız çocu?una müdahale etmek isteyen Hz. Ebu Bekir (r.a.)’a Rasûlullah (s.a.v.)’in; “Her milletin bayramı vardır, bu da bizim bayramımız” dedi?i (7), yine bayram günleri mescitte mızrak kalkan oyunu oynayanları seyretmek isteyen Hz. Âi?e (r.anha) annemize yardımcı olarak onunla beraber seyretti?i (8) bilinmektedir. Bu iki bayram dı?ında Cuma gününün de Müslümanlar için haftalık bir bayram oldu?u belirtmek gerekir. Bir hadis-i ?erifte Cuma günü için; “Şüphesiz bu, Allah’ın Müslümanlara tahsis etti?i bir bayram günüdür. Cumaya gelecek kimse yıkanmalı, varsa güzel koku sürünmeli; ayrıca misvak kullanmanızı da tavsiye ederim” denilmi?tir. (9)
Hz. Rasûlullah (s.a.v.)’in Medinelilerin kutladı?ı eski bayramları kaldırıp onların yerine ramazan ve kurban bayramlarını ikame etti?ine dair zikredilen hadis-i ?erifi dikkate alan âlimler, gayr-i müslimlerin dinî mahiyetteki bayramlarına katılmayı câiz görmemi?lerdir.
- Bayram Namazı:
Güne?in do?ması ve bir miktar yükselip kerahet vaktinin çıkmasından sonra cemaatle kılınan bayram namazı zeval vaktinin girmesine kadar edâ edilebilir. Mazeretleri sebebiyle ilk gün bayram namazını kılamayanlar ramazan bayramında ikinci gün, kurban bayramında ikinci ve üçüncü gün de kılabilirler. Cuma Namazı kılması farz olan ki?ilerin Hanefilere göre bayram namazı kılmaları vacip, cemaatle kılmaları farzdır. Ezan okunmadan ve kâmet getirilmeden kılınan bayram namazı Cuma namazı gibi iki rek’attır; fakat di?er namazlardan daha fazla tekbirleri vardır. Bu tekbirlerin yeri ve sayısı mezheplere göre de?i?iktir. Hanefilere göre ilk rek’atta, Sübhâneke’den sonra, ikinci rek’atta ise rükûa varmadan önce üçer defa namaza ba?larken oldu?u gibi eller kaldırılarak tekbir alınır. Bunlara zevâid tekbirleri denir ve vaciptir.
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in bayram namazını mescitte de?il dı?arıda musallâ’da kıldı?ı bilinmektedir. Bu sebeple Hanefi ve Hanbelilere göre bayram namazını musallâ’da kılmak sünnet, Malikilere göre menduptur.
Rasûlullah (s.a.v.) zamanında kadınlar da genç olsun ya?lı olsun bayram namazına i?tirak ederler, namaz kılamayanlar ise tekbirlerde cemaate katılırlardı. (10) Fakat daha sonraları fitnelerin ço?alması ve ba?ka sebeplerden dolayı Hanefilerce ya?lı kadınlardan ba?kasının bayram namazlarına katılmaları mekruh sayılmı?tır.
Dînî ve sosyal olmak üzere iki yönü bulunan bayramlarımızın kalabalıkla ve büyük bir co?ku ile kutlanması Hz. Rasûlullah’ın ya?ayarak tatbik etti?i ve sahabelerce de uygulanan bir sünnettir. Allah (c.c), bu sünnete oldu?u gibi bütün sünnetleri en güzel ?ekilde hayatımıza geçirmemizi nasip etsin ve bayramımızı hem sizden hem bizden kabul buyursun.
Kaynakça:
1. Mâide / 5.
2. Müsned, c. III, s.103.
3. Buhari, Îdeyn, 3.
4. İbn-i Mâce, sıyam, 68.
5. Ebu Davut, savm, 50.
6. İbn-i Hacer,V, 119.
7. Müslim, Salatül ‘ideyn, 16.
8. Buhâri, ‘ideyn, 2.
9. İbn-i Mâce, ikametü’s-Salat, 83.
10. Buhâri, ‘ideyn, 15.
Faydalanılan eserler:
1) Fikri YAVUZ, İslam İlmihali.
2) Ö.Nasuhi BİLMEN, Büyük İslam İlmihali.
3) İslam Ansiklopedisi, Diyanet Yayınları “Bayram” maddesi.
4) Yusuf KERİMOĞLU, Emanet ve Ehliyet.
5) M. Emin Erbili, Ter: H. Gönenç. Tenvirü’l-Kulûb.
6) A. Farukki el-Müceddidi, Zahiri ve Batini Edebler.
7) M. İhsan OĞUZ, İslamda Mübarek Gün ve Geceler.
8) Ramazan Arma?anı, Makaleler 1961.
9) M. Saim YEPREM, Oruç ve İtikaf.
10) N. AKALTUN, Kadir Gecesi.
Bayram ve Anlamı
Özlenen Rehber Dergisi 8. Sayı
Türkcede bayram kelimesinin anlami nedir?Tesekkür ederim