Elhamdülillâhî Rabbi’l-Âlemin, ves-salâtü ves-selâmü alâ Seyyidina Muhammedin ve alâ âli Seyyidina Muhammedin ve eshabihî ve ezvacihî ve evlâdihî ve etbaihî ve ehl-i beytihî ve ümmehatih ve ebihî biadedî küllî şeyin fi’d-dünya ve’l-âhireti ve kezalik. Ve’l-hamdü lillâhi Rabbi’l-Âlemin.
İçinde bulunduğumuz ramazan-ı şerifin ve ihya etmekte olduğumuz Kadir Gecesi’nin anlamına binaen Efendimiz (s.a.v.)’in bazı hadis-i şeriflerini ve güzel tavsiyelerini okuyacağız inşallah.
Atıyye bin Esvet, İbn-i Abbas’a (r.a) der ki: ’Biz Kur’ân-ı Kerim’i mübarek bir gecede indirdik.?(1) kelâmı ile Kur’ân-ı Kerim’in mübarek bir gecede indirildiği beyan buyrulmuştur. Hâlbuki Kur’ân-ı Kerim diğer aylarda da inmiştir. Nitekim Allah Teâlâ Hazretleri el-İsrâ suresinin yüz altıncı âyet-i kerimesinde bunu bildiriyor.(2) İbn-i Abbas (r.a) cevabında: ’Kur’ân-ı Kerim, şehr-i ramazanın Kadir Gecesi’nde tüm olarak Levh-i Mahfuz’dan dünya göğüne indirildi. Sonra Cebrail (a.s.) yirmi üç senede olaylara göre, sure sure, âyet âyet ve zaman zaman, Kur’ân-ı Kerim’i Muhammed (s.a.v.)’e indirmiştir.? buyurur.
Davud bin Ebu Hind, Şa’bi’ye: ’Bakara suresinin yüz seksen beşinci âyet-i kerimesinde, Ramazan öyle bir aydır ki, onda Kur’ân-ı Kerim indirildi.? buyruluyor. Yılın diğer aylarında Rasûlullah Efendimize (s.a.v) Kur’ân-ı Kerim indirilmedi mi?? diye sorduğu sorusuna: ’Evet, senenin diğer zamanlarında da Kur’ân-ı Kerim indirilmiştir; ancak Cebrail (a.s.), Allah Teâlâ’nın indireceği âyetleri, Hz. Muhammed’e (s.a.v) ramazanda arz ederdi. Allah Teâlâ onlardan dilediğini nesh ederdi.? cevabını verdi.
Şihab bin Tarik’in Ebu Zer Gıfari’den (r.a) bildirdiği hadis-i şerifte: ’İbrahim (a.s.)’ın suhufu, şehr-i ramazandan üç gece geçince indirildi. Davud (a.s.)’ın Zebur’u, şehr-i ramazandan on sekiz gece geçince indirildi. İncil, İsa (a.s.)’a şehr-i ramazandan on üç gece geçince indirildi. Kur’ân-ı Kerim, Muhammed (s.a.v)’e ramazanın yirmi dördünde indirildi.? buyruldu.
Selmân-ı Farisi (r.a) der ki, Rasûlullah (s.a.v) şâban ayının sonunda bize şöyle hitap etti:
’Ey insanlar! İçinde bin geceden hayırlı bir gece bulunan mübarek büyük ay size yaklaştı. Allah Teâlâ onun gündüzlerinde orucu farz, gecesinde ibadeti nafile kıldı. Ramazanda iyi bir haslete yaklaşan veya bir farz eda eden, ramazanın dışında yetmiş farz yapmış gibi olur. Bu şehr-i ramazan sabır ayıdır. Sabrın sevap ve karşılığı ise cennete girmektir. Bu ay üzüntüleri gideren ve mü’minlerin rızkının arttığı aydır. Bu ayda oruç tutana, iftar verene bu iftarı, günahlarına mağfiret ve cehennemden kurtulmasına sebep olur. Oruçlunun sevabından ise hiçbir şey eksilmez.
Orada bulunanlar: ’Ya Rasûlullah, biz hepimiz bir oruçluya iftar verecek kadar yiyecek ve içeceğe malik değiliz dediler. O zaman Peygamber’imiz (s.a.v.):
Allah’ü Teâlâ bu sevabı, bir hurma, bir yudum su veya süt ikram edene de verir. Şehr-i ramazan öyle bir aydır ki, başı rahmet, ortası mağfiret sonu ise cehennemden azat olmaktır. Bu ayda emri altında bulunanların işlerini hafifletenleri Allah’ü Teâlâ mağfiret edip cehennemden azat eder. Siz şehr-i ramazanda dört hususiyeti gözetiniz. İkisiyle Rabb’inizi kendinizden razı edersiniz. Bu iki haslet, sizin ’Lâ ilâhe illâllah’ tevhit kelimesini çok söylemeniz ve Allah’ü Teâlâya istiğfar eylemenizdir. Diğer iki haslet de zaten her zaman muhtaç olduğunuz şeylerdir. Onlar da Allah’ü Teâlâdan cenneti istemeniz ve cehennemden Allah’a sığınmadır. Bir kimse, ramazan-ı şerifte, bir oruçlunun karnını doyursa, Allah’ü Teâlâ onu, kıyamette benim havzımdan öyle içirir ki o kimse artık ebediyen susamaz.? buyurmuşlardır.
Ebu Said el-Hudrî (r.a.)’den: ’Ramazan-ı şerifin ilk gecesinde cennet ve gök kapıları açılıp son gecesine kadar kapanmaz. Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’ten ramazan gecelerinde namaz kılan kimsenin, her secdesi için Allah’ü Teâlâ bin yedi yüz sevap yazar ve onun için cennette kırmızı yakuttan bir ev yaptırır. O evin kapısı ve her kapıda kırmızı yakutla süslenmiş altından iki kanat vardır. Ramazanın ilk günü oruç tuttuğunda, Allah’ü Teâlâ ramazanın son gününe kadar, onun günahlarını mağfiret eder. Birinci günündeki orucunu, bir o kadar günahına da kefaret eder. Onun her günkü orucu için kendisine cennette bir köşk verilir ki o köşkün bin altın kapısı vardır. Yetmiş bin melek onun için sabahtan akşama kadar istiğfar ederler. Ramazanın gece ve gündüzünde yaptığı her secdesine cennette öyle bir ağaç verir ki hayvana binmiş bir kimse yüz yıl yürüse o ağacın gölgesinin sonuna ulaşamaz.? buyrulduğu bildirilmiştir.
Ebu Hureyre’den (r.a) rivayetle A’rac’ın ondan da babasına isnat ile Ebu Nasr’ın bize bildirdiği hadis-i şerifte: ’Ramazanın ilk gecesi olduğunda, Allah’ü Teâlâ insanlara nazar eder; Allah’ü Teâlâ bir kuluna nazar edince, ona ebedî azap etmez. Allah’ü Teâlâ ramazan-ı şerifin her gününde milyonlarca insanı cehennemden azat eder.? buyrulmuştur.
Ebu Nasr’ın babasına isnadı ile İbn-i Abbas’tan (r.a) Peygamberimiz (s.a.v.): ’Cennet her sene, şehr-i ramazanın gelişi ile süslenir. Ramazanın ilk gecesi olunca, Arş’ın altında Mesire adlı bir rüzgâr esip cennet ağaçlarının dallarını, budaklarını, kapılarının halkalarını sallar. Dinleyenlerin hiç duymadıkları güzel sesler onlardan duyulur. Bu halde huri’l ayn süslenip cennetin yüksek yerinde durup bizi Allah’ü Teâlâ’dan isteyecek kimse nerededir, bizi alsın. diye seslenirler. Sonra cennet meleklerinin büyüğü olan Rıdvan’a, ’Bu gece hangi gecedir?’ derler. Rıdvan: ’Ey hayrat-ı hişan! Bu gece şehr-i ramazanın ilk gecesidir. Muhammed (s.a.v.) ümmetinden oruç tutanlara cennet kapıları açılır.’ diye cevap verince, Allah’ü Teâlâ: ’Ey Rıdvan, cennet kapılarını aç! Ey Mâlik, Cehennem kapılarını Muhammed’in (s.a.v.) ümmetinden oruç tutanlara kapa! Ey Cebrail, yeryüzüne in, şeytanları bukağı ve zincirlerle bağlayıp hapset ki Habibim Muhammed’in (s.a.v.) ümmetinin orucunu bozmasınlar. Onları denizlerin dibine atıver!’ buyurur.?
Allah’ü Teâlâ ramazan-ı şerifin her gecesinde üç defa: ’Benden bir şey isteyen var mıdır? İstediğini vereyim, Tövbe eden var mıdır? Tövbesini kabul edeyim. İstiğfar eden var mıdır? Mağfiretime kavuşturayım.? buyurur. Allah’ü Teâlâ ramazan-ı şerifin her gününde, iftar zamanında, kendilerine azap ve ikap gerekli olmuş bin kere, bin kişiyi cehennemden azat eder. Allah’ü Teâlâ cuma gecesi ve cuma günü olunca, her saatte kendilerine azap ve ikap vacip olmuş bin kere, bin kişiyi cehennemden azat eder. Ramazan-ı şerifin son günü olunca, o gün, ramazan-ı şerifin ilk gününden son gününe kadar cehennemden azat eylediklerinin toplamı kadar kimseleri cehennemden azat eder. Kadir Gecesi (yani bu gece) olunca, Allah’ü Teâlâ’nın emriyle, Cebrail (a.s.) yeşil bir sancakla büyük bir melek kalabalığı içinde, yeryüzüne inip de sancağı Kâbe’ye diker. Cebrail Aleyhisselâmın altı yüz kanadı vardır. Bu kanatlarını ancak Kadir Gecesi açar ve bu gece kanatlarını açınca, kanatlar doğu ile batıyı kaplar ve geçer. Cebrail (a.s.) meleklere, Muhammed (s.a.v.) ümmetinin aralarına girin der. Melekler de aralarına girip ibadet eden, namaz kılan ve zikredenlere selâm verip, onlarla musafaha ederler. Dualarının kabul olmasına dair onlara güven verirler. Tan yeri ağarıncaya kadar böyle olurlar. Sonra Cebrail (a.s.), bu meleklere işinize gidiniz buyurup her birinin yerli yerine gitmeleri için seslenir. Melekler: ’Ey Cebrail! Allah’ü Teâlâ, Muhammed’in (s.a.v) ümmetinden mü’minlerin ihtiyaçları için ne yaptı?’ diye sorarlar. Cebrail (a.s.) da, ’Allah’ü Teâlâ onlara nazar eyledi. Dört gurup insan hariç diğerlerini mağfiret eyledi.’ der.?
Rasûlullah (s.a.v.) o dört gurubu sayıp: ’Onlar; şarap içmeye devam edenler, anne ve babasına asi olanlar, sıla-i rahim yapmayanlar ve bidat ehli olup, ehl-i sünnet ve’l cemaatten ayrılanlardır.’ buyurdu. Devamla, Ramazan Bayramı gecesi olduğunda, o geceye ’Caize Gecesi’ denir. Bayram sabahı olduğunda, Allah’ü Teâlâ melekleri her tarafa dağıtır. Melekler de yeryüzüne inerler. Sokak başlarında dururlar; cin ile insandan başka her canlının duyabileceği ses ile seslenirler. Ve: ’Ey Muhammed Aleyhisselâmın ümmeti! Çok büyük sevaplar veren, büyük günahları affeden Rabb’inize dönünüz!’ derler. Camiye gitmek için evlerinden çıktıklarında, Allah’ü Teâlâ meleklerine: ’Ey benim meleklerim! Kendi işini yapanların karşılık ve mükâfatı nedir?’ buyurur. Melekler: ’Ey Rabb’imiz! Onların ecir ve karşılığı Zât-ı Âlânızın onlara ecirlerini vermenizdir’ derler. Allah’ü Teâlâ: ’Ey meleklerim! Siz şahit olunuz ki Ben rıza ve mağfiretimi onlara şehr-i ramazandaki oruç ve namazlarına karşılık mükâfat verdim.’ der. Sonra Allah’ü Teâlâ: ’Ey kullarım! Bu gün Benden dilediğinizi isteyiniz. İzzet ve celâlimle yemin ederim ki bugün ahiretiniz için istediğiniz her şeyi size veririm. Dünyanız için istediğiniz şeyde, sizin için nazar ederim. İzzet ve celâlimle yemin ederim ki sizler Benim hukukumu koruduğunuz müddetçe, Ben sizin kusur ve hatalarınızı örterim. İzzet ve celâlimle yemin ederim ki hududu koruyanlar arasında rezil ve rüsva etmem. Sizler evlerinize mağfiret olunmuş olarak dönünüz. Zira Beni razı ettiniz. Ben de sizden razı oldum.’ buyurduğu rivayet olunmuştur.?
Yine Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.): ’Ümmetim ramazan-ı şerifte iftar ettiklerinde, melekler sevinip Allah’ü Teâlâ’nın onlara ihsan buyurduğu bütün ecirlerle birbirlerini müjdelerler.? Buyurmuştur.
* * *
El-Kadir sure-i celîlesindeki: ’(Ey Muhammed!) Kadir Gecesi’ni (faziletini) Sana hangi şey bildirdi!? âyet-i kerimesi kimi âlimlerimizce şu şekilde tefsir edilmiştir: ’Ey Muhammed! Eğer Allah’ü Teâlâ Sana Kadir Gecesi’nin azametini ve Kur’ân-ı Kerim’de olan şeyi bildirmemiş olsa idi, Sen onu anlayamaz, ona muttali olamazsın. Lâkin Allah’ü Teâlâ Kadir Gecesi’nin azametini ve Kur’ân-ı Kerim’de olan hikmetleri Sana bildirdi.? Ayraca Kadir Gecesi’ni, ’muazzam ve hikmetler gecesi? şeklinde de tefsir eylemişlerdir. Bazıları da Duhân suresinin dördüncü âyetinde bildirilen mübarek geceden maksadın da Kadir Gecesi olduğunu söylemişlerdir.
Allah’ü Teâlâ: ’Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır.? buyuruyor. Yani Kadir Gecesi’ndeki amelin, kendisinde Kadir Gecesi bulunmayan bin aydan hayırlı olduğunu beyan etmiştir.
Bildirdiğine göre Ashab-ı Kiram (aleyhimürrıdvan), Allah’ü Teâlâ’nın: ’Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır.? âyet-i kerimesinin inmesi kadar, bir başka şeye sevinmemişlerdir. Çünkü Rasûlullah (s.a.v) bir gün ashabına, Benî İsrail’den dört kimseyi, yani Eyyub, Zekeriya, Harkil ve Yuşa bin Nun Aleyhisselâmı ve onların seksen sene ibadet edip o seneler içinde, bir göz kapayıp açacak kadar isyanda bulunmadıklarını söylediği zaman yahut (Mevakibî Aliye tefsirinde bildirildiğine göre Benî İsrail’den bir kimsenin silahını kuşanıp bin ay Allah yolunda cihat ettiğini anlatınca) Ashab-ı Kiram hayret edip: ’Bu kısa ömrümüzle, biz buna nasıl kavuşabiliriz?? dediler. Bu anda Cebrail (a.s.) gelip Rasûlullah’a (s.a.v): ’Ey Muhammed! Sen ve Ashab’ın, bu dört kişinin seksen sene (bin ay) ibadet edip o müddet içinde göz açıp kapayacak kadar Allah’ü Teâlâya isyanda bulunmadıklarına hayret ettiniz. Allah’ü Teâlâ Sana bundan hayırlısını indirdi.? deyip, ’İnna enzelna? suresini sonuna kadar okuyup: ’Bu kıymetli sure ile beyan olunan faziletler, Sen ve Ashab’ının hayret ettiği şeyden üstündür.? demesiyle, Rasûlullah (s.a.v) bu müjde haberine çok sevindiler. Yani: ’Sizin için Kadir Gecesi’ni ihya, o kimsenin silahını çıkarmayıp bin ay Allah yolunda yaptığı cihadın sevabından hayırlıdır’ denmektedir?
Allah’ım bu geceden hakkıyla istifade etmemizi nasip etsin?.
-----------------------------------------------
1. el-Kadir, 97/1.
2. el-İsra, 17/106. ’Biz onu Kur’an olarak insanlara dura dura okuyasın diye (âyet ayet sure sure) ayırdık; ve onu peyderpey indirdik.?
* Bu sohbet, rahmetli Üstadımız Abdullah Farukî el-Müceddidî (k.s.) Hazretlerinin 1997 Kadir Gecesi’nde tertip etmiş olduğu sohbetin sesli kayıtlarından, kısaltılarak kısmen yazı diline uyarlanarak ve orijinaline sadık kalınmaya çalışılarak Rehber Yayın Ekibi tarafından kaleme alınmıştır. Üstadımız, Evliyaların Sultanı Abdulkadir Geylanî (k.s.) Hazretlerinin el-Gunyetü’t-Talibîn adlı kıymetli eserinden geceyle ilgili bölümlerinden seçerek okuyor, aralarda açıklamalarda bulunarak sohbetine ramazan ayı, Kadir Gecesi ve Ramazan Bayramı’nın fazileti hakkında bilgiler vererek ihyasına dair dikkat etmemiz gereken hususlara işaret ediyor. Rabb’im şefaatlerini nasip eylesin. Âmin...
Kandil Sohbetleri
Özlenen Rehber Dergisi 31. Sayı
abı walla cok ıyı yazı ama ben cok kotuyum allahım bana dogru yolu goster annem babam hacı hoca takılıyo ben nasıl bole bı pıslıge dusmusum