Özlenen Rehber Dergisi

2.Sayı

Stres ve Çareleri

Muhammed BATUHAN Özlenen Rehber Dergisi 2. Sayı
Rasûlullah (s.a.s): “Ölüm ve ihtiyarlık hariç her derdin devası bulunacaktır.” diye buyurmuşlardır. Bilimsel ve teknolojik gelişmeler sonucu pek çok hastalığın çaresi bulunurken, gittikçe manevi değerlerden uzaklaşan çağımız insanının başına yeni yeni dertler musallat olmaktadır. Bunları bedenî ve manevî hastalıklar olarak iki gruba ayırıp örnekleyecek olursak, giderek daha da artan kanser, zührevî hastalıklar ve asrın vebası olarak nitelenen AİDS bedenî hastalıklara, maddeten bolluk ve refah içinde yüzen insanların manen çektiği doyumsuzluk, tatminsizlik manevî hastalıklara örnektir.

Bildiğiniz gibi stres kelimesi artık günlük konuşmalarımıza ve Türkçe’ye girmiş durumdadır. Gün geçmiyor ki: “Pahalılık ve işsizlik stres doğuruyor. Oldukça stresli bir vazifesi var veya bu işin stresinden nasıl kurtulacağım?”gibi cümleler duymayalım.

Nedir bu stres?

İsterseniz bunun bir tarifini yaparak başlayalım. Bütün dillerde olduğu gibi “STRES” kelimesi Türkçe’de de aynen kullanılmaktadır. Baskı, zor, ızdırap, gerilim manalarına geldiği gibi baskı altında kalmak, yüklenmek, zorlanmak anlamlarına da gelmektedir.

Stresi doğuran nedenler nelerdir?

Üzüntü, keder, heyecan, ani bir teessür, çok müzmin dertler birer stres nedeni olmaktadır. Yine insanın geçmişinde işlediği hatalar, vicdan azapları, maruz kaldığı haksızlıklar, eğitim yanlışları unutulmayacak izler bırakabilir. Ayrıca insanın içinde yaşadığı, akıp giden zaman, iç ve dış zorluklar, yarınlara ait güvensizlik ve istikbal endişeleri stres doğuran etmenlerdir.

Stresin sebepleri:

Kanımca en önemli stres sebebi, insanların hayat felsefelerinde olan değişiklikler ve manevî değerlere önem veren bir yaşam tarzından maddeciliğe kayıştır. Önceleri insanımız birbirleri ile dayanışma halinde yaşar, yardımseverlik ve kanaatkârlığı önemli bir meziyet olarak kabul ederlerdi. Bu çağda ise toplumun tek değer ölçüsü ve başarı kriteri statü ve zenginliktir.Yükselmek ve daha çok kazanmak için kendine her şeyi mubah gören fertler, sıkıntıya düştüğü zaman derdini paylaşacak bir kimse bulamamaktadır. Elbette böyle bir ortamda stres ve hastalıklar artacaktır. Ülkemizde geleneksel aileden modern diye tabir edilen aileye geçiş, hem stresin tesirini azaltan aile tipini yok etmiş hem de asırların güzel alışkanlıklarını ortadan kaldırarak insanları bir bocalamanın içine itmiştir. Muharref Hıristiyan dininin tatmin etmediği batının insanı, başka çıkış yolları ararken, toplumumuzun manevî ve insanî değerlere son derece önem veren İslâmî yaşayış biçimini terk ederek batıya özenilmesi stresimizi en az onlarınki kadar arttırmıştır.
Psikosomatik hastalıkların pek çoğu stres sırasında oluşmaktadır ve başlıcaları şunlardır: Uykusuzluk, çeşitli baş ağrıları, migren, kusma, gastrit, kabızlık, spastik kolit, mide duodenum ülserleri, astım, hıçkırık, kalp çarpıntıları, yüksek tansiyon, koroner yetersizlik, miyokard enfarktüsü, ekzama, sedef hastalığı, ağrılı adet görme, iktidarsızlık, şişmanlık, zayıflık, titreme, tik, kekemelik, gece işemeleri v.s. gibi

Stresten korunmak yani stressiz olmak mümkün müdür? Maalesef bu çoğu zaman mümkün olamamaktadır. Çünkü stresten korunmak yeni bir stres doğurmaktadır. Çağımız insanı stresten kaçmak için daha çok oranda tütün, alkol ve uyuşturucuya sarılmaktadır. Kısacası stressizlikte bir stres nedenidir. Zengin ve refah seviyesi yüksek ülkelerde dinî inançların zayıflamasından dolayı bunalıma düşen ve nerede, nasıl teselli ve huzur bulacaklarını bilemeyenlerin sayısının fazla oluşu bu yüzdendir.

Stresten kaçmak ve stressizlik mümkün olmadığına göre, stresi azaltabilir miyiz?Azaltabilirsek bunu nasıl yaparız? Elbet de azaltabiliriz. Pek çok kişi strese karşı mutluluk hapı denen, sıkıntı giderici, huzur verici “trankilizan” denilen ilaçlara başvurmaktadır. Fakat bu haplardan tam netice alınması mümkün değildir. Alışkanlık yapabildikleri gibi bir süre uyuşturmak dışında tesirleri yoktur. Kişinin sorunlarını halletmez, sadece ertelerler, yani tedavi edici değillerdir; ancak bu tedavi geçici bir tedbirdir. Halbuki çağımızdan da yeniliğinden bir şey kaybetmeyen dinimizin ilkeleri ve ibadetleri, bizi stresin tehlikeli neticelerinden koruyacak en güzel metottur. Üzerine gelen belâ ve musibetleri Allah (c.c)’un bir imtihanı olarak gören ilahî adalete, âhirete, kadere inanan sabırlı ve tevekkül sahibi, kanaatkâr bir Mü’minin elbet de strese daha az kapılacak ve strese karşı daha dayanıklı olacaktır.

Bence stresin çaresi ne yoga saçmalıklarında ne transmeditasyon safsatalarında ne de diğerlerindendir. Allah’a sığınmak, ibadet etmek, streslerden bizi koruyan en güzel yoldur. İbadetin zihnî ve bedenî bir gevşeme metodu olduğu artık anlaşılmaktadır. En güzel ve en mükemmel gevşeme metodu da huşu içerisinde kılınan namazdır. Günün değişik vakitlerine yayılmış olan namaz insan zihnini dinlendiren ve strese karşı koruyan en mükemmel vasıtadır. Namaz insanı dünya meşgalelerinden uzaklaştırır. Dünyanın fâniliğini ölüm ve âhireti hatırlatır. Hz. Ali’nin buyurduğu gibi: “Namaz Mü’minin istirahatıdır.” sözü de bu hakikati ifade etmektedir.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.