Bismillâh…
Ve’l-hamdu lillâh…
Ve’s-salâtu ve’s-selâmu alâ Rasûlillâh…
Emmâ ba’d…
Kıymetli okurlarımız!
Bu milletin Allah yolunda, İslâm’ı yaymak ve yeryüzünde hâkim kılmak için cihat etmek suretiyle kanlarını vererek aldığı bu topraklara göz diken, vatanı parçalamak isteyen, birlik ve beraberliğe kastetmiş eşkıyalar son günlerde birçok evladımızı öldürdüler, şehit ettiler.
Evet, iman ehli olup da dini ve vatanı uğrunda ölen bu ümmetin evlatlarına şehit diyor, rahmet okuyoruz. Zira:
- Her şeyden önce savaştıkları kimseler; Allah’a, Peygamber’e inanmayan, güneşi ve ateşi kutsal sayıp onlara dönerek ibadet eden kâfirlerdir.
- İkincisi; bunlar vatanı parçalamak isteyen, masum insanların mallarına ve canlarına musallat olan eşkıyalardır. Peygamberimiz (s.a.v.): ’Malı, ailesi (ırz ve namusu), dini, kanı (ve canı) uğrunda öldürülen kimsenin şehit’ (Nesâî, Tahrîmu’d-Dem, 24) olduğunu bizlere haber vermiştir.
Ebû Hureyre (r.a.) anlatıyor: Bir adam Rasûlullâh (s.a.v.)’e geldi ve: ’Yâ Rasûlallâh! Bir kimse gelip malımı almak istese ne buyu¬rursun?’ dedi. (Rasûlullah): ’Ona malını verme!’ buyurdu. (Adam): ’Şayet benimle vuruşursa ne buyu¬rursun?’ dedi. (Rasûlullah): ’Sen de onunla vuruş!’ buyurdu. (Adam): ’Şayet beni öldürürse ne buyurursun?’ dedi. (Rasûlullah): ’O halde sen şehit (olur)sun!’ buyurdu. (Adam): ’Şayet ben onu öldürürsem ne buyu¬rursun?’ dedi. (Rasûlullah): ’O cehennemde olur.’ buyurdu. (Müslim, Îmân, 62)
Malı uğrunda zalim eşkıyaya karşı vuruşup ölen şehittir. Vatan ise, insanın müdafaa edeceği, ona uzanan ellerin kırılması gerektiği en kutsal değerdir. Zira vatan elden giderse, ona bağlı olarak, din, namus, can ve mal da gider. Komşularımızın hali gözlerimizin önünde. Bugün Müslümanlar, Osmanlı’nın ve beraberinde hilafetin yıkılmasıyla birlikte dağılan ümmetin birliği ve vatanın bütünlüğünün en acı sonuçlarını yaşamaktadır.
Atalarımız: ’Vatanı sevmek imanın alametlerindedir.’ demişler. Bugün bu sözün doğruluğu, her ortamda kendini göstermektedir. Her karışında şehitlerimizin kanı bulunan bu topraklara kastedenlerin, dinle, imanla, Peygamber ve Kitapla alakası olmadığını hepimiz görüyoruz.
Allah katında şehidin derecesi çok yücedir. Nitekim Cenâb-ı Hak, bir âyette şehitleri, peygamberler ve sıddîklardan sonra üçüncü sırada saymıştır. (Bkz., en-Nisâ, 4/69) Diğer bir âyette ise:
’Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, Rableri katında Allah’ın, lütfünden kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılırlar. Arkalarından henüz kendilerine ulaşamayan kimselere de hiçbir korku olmayacağını, üzülmeyeceklerini müjdelemek isterler.’ (Âl-i İmrân, 3/169-170) buyurmuştur.
Şehitlere; diri oldukları, meleklerin onlar için şahitlik yapacakları, ruhu bedenden çıkarken kendisine ihsan buyrulan sevap ve ikramı gördükleri için ’şehit’ ismi verilmiştir. Şehitliğin mertebesinin yüceliğinden dolayı Peygamberimiz, peygamber olduğu halde Allah yolunda cihat edip tekrar tekrar öldürülmeyi temenni etmiş ve:
’…Şayet ümmetime meşakkat verecek olmasaydım, hiç¬bir müfrezenin arkasında geri kalmazdım. (Allah’a yemin olsun,) muhakkak ki ben, Allah yolunda öldürülmemi sonra diriltilmemi, sonra öldürülmemi sonra diriltilmemi, sonra (tekrar) öldürülmemi (ne kadar) isterdim!’ (Buhârî, Îmân, 26) buyurmuştur.
Öyleyse Allah yolunda, vatanı, dini ve namusu uğrunda şehit olan kimseler için endişe edilmemelidir. Böyle bir nimetten dolayı akraba, eş ve dostları şeref duymalıdır. Elbette sevdiğini kaybetmekle kalp hüzünlenir, gözler yaşarır. Fakat ölenin arkasından dövünmek, saç-baş yolmak, Allah’a isyan olacak söz ve fiillerde bulunmak doğru değildir.
Son olarak belirtmeliyiz ki, şehitlik mertebesine nail olabilmek için:
- Her şeyden önce Müslüman olmak şarttır. İman sahibi olmayan kimseler hangi uğurda ölürse ölsün şehit sayılmazlar, arkalarından rahmet de okunmaz.
- İkinci olarak İslam’ın kutsal saydığı vatan, din, namus, mal vb. değerler uğruna ölmelidir. Irkçılık, terör, gasp, küfür vb. bir maksat için ölen kimse şehit olmaz. Bunlara şehit demek; demokrasi şehidi, basın şehidi, rejim şehidi, özgürlük şehidi gibi isimler takmak son derece yanlıştır.
Rabbim, bizlere de şehitlik makamını nasip etsin!
Şehitlerin şefaatlerine nail eylesin!
Editörden - 150.sayı
Özlenen Rehber Dergisi 150. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.