Özlenen Rehber Dergisi

138.Sayı

Editörden;

Özlenen Rehber Özlenen Rehber Dergisi 138. Sayı
Eylül ayı çocuklarımızın yeniden okula hazırlandığı heyecanlı günlerdir. Gerçekten okul hem nice hayırların hem de onulmaz hataların temellerinin atıldığı hayati bir kurumdur. Ancak eğitim denince inanan bir insanın gönlünde elbette sadece beşeri bilimler gelmez. Eğitim aslında ömür boyudur. Eğitim öğretimle, öğrenmekle başlar, öğrenilenleri içselleştirmek ve erdemli bir birey olma yolunda kişiliğimizi sağlam bir şekilde işleyerek bize hayat boyu faydalanacağımız olmazsa olmaz kıymetleri kazandırarak devam eder. Ne eğitim biter ne öğretim aslında…. Bu nedenle çocuğumuzun en mükemmel bir şekilde yetişmesi, tevhidî inanç ve İslâmî değerleri öğrenmesi ve yaşaması, bilgili ve faziletli bir kimse olabilmesi için anne-babalara ömür boyu sürecek çok önemli görevler düşmektedir. Ebeveyn çok gayret sarf etmelidir. Çocuğun hem dünya hem de âhiret mutluluğunu hedef alan böyle bir eğitim anlayışı aslında köklerimizde mevcuttur. İyi bir eğitim iyi bir ahlakı hedef alır öncelikle ki İslam’ın o yüce ahlak öğretisi, Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz tarafından çocuğa bırakılacak "en güzel miras" olarak nitelendirilmiştir.
Çocuğa sevgi, şefkat, merhamet ve anlayışla muâmele etmek İslâm eğitim sisteminin en belirgin özelliğidir. Çocuğun, kendisine söylenenleri tam olarak anladığı ve kendi düşüncelerini az-çok ifade edebildiği yaşlardan itibaren İslâmî esasların öğretimi yapılmalıdır. İslâm eğitimi, tedrîcîlik, sevgi ve iknâ gibi pedagojik metotlar esas alınarak yapılmalıdır. Korkutucu, ürkütücü, emredici tutumlar, çocuk için hem anlaşılmazdır, hem de yıpratıcıdır. Çocuğun sevgiye, iyi örneklere, açıklayıcı doğru bilgilere ihtiyacı vardır. Bunların yerli yerinde uygulanması ölçüsünde onun müslümanca eğitimi ve öğretimi de başarıya ulaşacaktır.
Çocukların eğitim ve öğretimi konusunda en önemli görev ebeveyne düşmektedir dedik. Çünkü, çocuklarından direkt sorumlu tutulacaklar onlardır. Fıtratlarını bozdurmamak, onları cehennem ateşinden korumak, yarınlara takva sahibi insanlar olarak yetişmelerini sağlamak ebeveynin görev alanı ve sorumluluğundadır. Onları sevmek ve geleceğini düşünmek, dünyadaki vazifelerimizin en güzelidir. Çocuklar, büyüklerin yaşama sevincidir, umutlarıdır, gelecekleridir. Unutulmamalıdır ki, sevgi bedel ister, fedâkârlık ister. Okul çağına geldiklerinde öğretmenleri, kitapları ve çevreyi seçmek, kendi görevinde onlardan yardım beklemek, aslî görevi bir süre için vekillere devretmektir. Fakat hiç bir kişi ve kurum, anne-babanın yerini tutamaz. Herkes istiyor ki, ’falan hoca, filan kuruluş veya okul benim çocuğumu eğitsin, yetiştirsin, ben de maddî masrafları karşılayayım. Emâneti başkasına devrederek zahmetsizce sorumluluğumdan kurtulayım. Ben, işimle gücümle uğraşırken başkalarının yetiştireceği çocuğumdan dünyada ve âhirette faydalanayım.’ Aslında böyle bir mantıkla hareket etmek, aslî sorumluluklarımızı bir nevî geri plana atmak anlamına gelmektedir.
Evet, eğitime dair söylenecek söz bitmez… Ancak müminlerin bugünlerde gerek Gazze gerek Mısır ve diğer tüm İslam beldelerinde can ile mal ile öyle imtihanları var ki mümin kanının dökülmediği neredeyse artık bir gün kalmadı. Bu konuda İslam düşmanlığını körükleyen emperyalist güçlerin bir oyunu olan mümini mümine kırdırma hilesi de yüzyıllardır hep tuttuğu gibi bu günde de tutmaktadır. Planlana hile ve kurulan tuzaklara dair bazı makalelerimiz ve müstakil bazı konulardaki yazılarla bu sayımızda da siz okurlarımızla buluşmayı Rabbimiz lütfetti. Hamdolsun.
Bir dahaki sayımızda görüşmek dileğiyle Allah’a emanet olun.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.