Özlenen Rehber Dergisi

98.Sayı

Kâinatın Efendisi (s.a.v)

Mustafa ULUM Özlenen Rehber Dergisi 98. Sayı
Yeryüzünde gelip geçmiş insanların en mümtaz ve müstesna fertleri, Hz. Âdem ile başlayan Peygamberler silsilesidir. Bu silsilenin en mükemmel ve en büyük halkasını da, hiç şüphe yok ki, son Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) teşkil eder.
Zira O, kendisinden evvelki bütün Peygamberlerin bütün yüksek ahlak ve âli seciyelerini kendisinde toplayarak ’Hâtemü’l-Enbiya’ manası ile bütün Peygamberlere reis, onların dinlerinin aslına vâris, kendisinden sonra gelen ve onun terbiye ve irşadı ile kemal bulan milyonlarca evliya ve sülahaya üstad ve muallim olmuştur.
Nitekim Hz. Nuh (a.s.)’ın şükrü, Hz. İbrahim (a.s.)’ın dostluğu, Hz. Musa (a.s.)’ın ihlâsı, Hz. İsmail (a.s.)’ın vaade sadakati, Hz. Yakup ve Hz. Eyyüp (a.s.)ların sabırları, Hz. Davud (a.s.)’ın özür beyanı, Hz. Süleyman ve Hz. İsa (a.s.)ların tevazuları ve diğer peygamberlerin tüm güzel ahlakları Peygamberimiz (s.a.v.)’de toplanmıştır. Zira Âyet-i Kerime’de Cenâb-ı Hakk (c.c.) Sevgili Habibine: ’O Peygamberler Allah’ın hidayet verdiği kimselerdir. Sen de onların doğru yoluna uy…’ (En’am, 6/90) buyurarak onlarda tek tek bulunan bu güzel ahlakların hepsini kendisinde toplamasını emretmiştir.
O’nun nurundan evvel, kâinat umumi bir matem içindeydi. O’nun getirdiği nurla, kâinat birden şenlenerek Cûş-u huruş içinde muhteşem bir zikir ve şükür mescidi haline gelmiştir. Mevcudat, artık birbirine düşman değil, kardeş olmuş, ebedi yok oluştan kurtulmuş, Hâlık-ı Zülcelâlin sonsuz saadetler ülkesi olan Cennetine davetli aziz birer misafir durumuna gelmişlerdir.
O âlemler fahri, Tevhid davasını omuzlandığı gün, yeryüzünde inanç ve fikirlerini paylaşacak bir tek kişi bile yoktu. Vefatından az önce Arafat dağında irad buyurdukları Veda Hutbesi esnasında ise, etrafında altından halkalar halinde yüz bini aşkın Sahabi bulunuyordu. Bin dört yüz küsur sene sonra, bugün ise, O’nun getirdiği nurun etrafında renkleri ayrı, dilleri farklı, fakat inanç ve gönül birliği içinde bulunan iki milyara yakın ümmeti mevcuttur.
O’nun Kur’ân ahlakını kendisine rehber edinmeyen ahlâkçının, O’nun ortaya koyduğu prensipleri benimsemeyen içtimaiyatçının insanları götüreceği yer, bir başka ahlaksızlık ve huzursuzluk zemini olacaktır.
Yazar O’ndan ilhamını ve edebini almazsa her zaman ruhsuz, maneviyatsız ve eksik yazacaktır.
Hatip O’nun hitabet tarzını bilmez ve ondan mevzuunu almazsa kalp ve ruhlar üzerinde derin tesir icra edemeyecektir.
Edebiyatçı O’nun nezih edebini bilip kendini onunla edeplendirmezse edepsizlik çamurunda hem boğulacak, hem başkalarını boğacaktır.
Komutan O’nun harp siyasetini bilmezse, hezimete uğramaktan, zulüm ve vahşet irtikâp etmekten kendisini kurtaramayacaktır.
İdareci O’nun idarecilik vasfını bilmezse hayatta kâmil manada muvaffakiyeti pek az elde edecektir.
Eğitimci O’nun şefkat, sevgi ve saadet bahşeden terbiye düsturlarını bilmezse vazifesinde gereği gibi başarı elde edemeyecektir.
San’atkar O’nun ibretli nazarıyla kâinatta, eşyaya, insana bakmazsa tabiatperestlikten kendisini kurtaramayacaktır.
Çok şeyi unutturan, eskiten ve duyulmaz hale getiren zaman, Kâinatın Efendisinin nurani sadasını değil unutturmak, eskitmek, belki daha gür bir şekilde günümüze kadar aşk ve şevk içinde taşımıştır; Kıyamete kadar da daha parlak bir surette taşıyacaktır. Bugün O’nun Asr-ı Saadetinden gelen kudsi eda ve sadası, ruhlarımızı, gönül ve vicdanlarımızı bir başka tatlılık, bir başka heyecan ve bir başka haşmetle okşamaktadır.
Bugün insanlığın O’nu anlamadıkça, sevmedikçe ve hayat bahşeden prensiplerini kendisine rehber edinmedikçe sıkıntı, sarsıntı ve buhrandan kurtulması mümkün değildir.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

  • MUHARREM ÇETİNER

    bizim yolumuz kuran ve sünnet yoludur, hakikatin doğru da budur. sapmak saptırmak asla ve asla yoktur. FARUKİM e tabi olda gidelim.

1 kişi yorum yazdı.