Özlenen Rehber Dergisi

96.Sayı

Niyet Tesbihleri Artırmak...

Seyfullah KILINÇ Özlenen Rehber Dergisi 96. Sayı
Soru:
Niyet namazın şartlarından mıdır? Niyet nedir? Sadece bilmek yeterli midir, yoksa bilinen şeyi kastetmek mi lazımdır? Kalbî niyet hususundaki ölçü nedir? Kılacağı namazı bilmek yeterli midir? Hangi namazı kılacağını kalbiyle bildiği halde, diliyle başka bir şey söylese ne olur? Niyeti kalp ile yapıp dil ile de söylemenin hükmü nedir? Kıldığı namazın sünnet, nafile veya farz gibi nevini belirtmek lazım mıdır? Kaza namazı çok olan kimse nasıl niyet eder? Kişi, ikindi namazı kıldırırken niyeti öğle namazı olarak ederse namazı iade etmek gerekir mi?

Cevap:

Niyet namazın şartlarından mıdır?
Namazın şartları üç nevidir. Niyet, icmâ ile şarttır.
Birincisi: İn’ikâdının şartı. Yani namazdan önce ve başında yahut namazla birlikte bulunması gereken şarttır. (Vakit ve hutbe namazdan önceki, niyet ve tahrim tekbiri namazla birlikte olan şartlardır.)
İkincisi: Devamının şartıdır. (Temizlik, avret yerini örtmek ve kıbleye dönmek gibi…)
Üçüncüsü: Devam ve bekasının şartıdır. (Bu da namazda Kur’an okumaktır.) Onun için okuma bilmeyen bir kimseyi imamın kendi yerine bile geçirmesi caiz değildir.
Yukarıdaki şartlardan herhangi biri olmadığı takdirde namaz iade edilir.

Niyet nedir? Sadece bilmek yeterli midir yoksa bilinen şeyi kastetmek mi lazımdır? Kalbî niyet hususundaki ölçü nedir?

Niyet: İki müsaviden (eşit olan iki taraftan) birini tercih ettiren iradedir (istektir). Yani sırf Allah için namaz kılmayı irade etmektir (istemektir). Bundan anlaşılır ki niyet, mutlak olarak irade (istemek) değil, kat’î olan iradedir.
Ulemanın; ’Niyeti bilgi ile tefsir etmek doğru değildir.’ sözünden murat, kasıttan hâlî (beri ve uzak) olan mutlak bilgidir.
Niyette muteber olan, kalbin amelidir. Yani niyeti tahakkuk ettiren ve şer’an niyette muteber olan şart, bir şeyi baştan bilmektir. Bu bilgi kat’î iradeden meydana gelmiş olacaktır. Bir şeyi mutlak surette bilmek niyet olmadığı gibi, mücerret dil ile söylemek de niyet değildir. Yani kesin surette yapılmak istenen şeye ait olan bilgi muteberdir.
Bu, yani kalbin ameli hususundaki ölçü, irade ettiği anda düşünmeden hemen hangi namazı kılacağını bilmekten ibarettir. Düşünmeden hangi namazı kılacağını bilemezse caiz değildir.

Kılacağı namazı bilmek yeterli midir?
Bir kimse bir namaz kılmak isterse ve o namazın öğle namazı mı veya ikindi namazı mı, kaza namazı mı veya nafile namaz mı olduğunu bilirse bu, niyet olur. Tayin için başka niyete hacet yoktur. Çünkü kat’î iradeden ibaret olan niyet, ancak maksadı tasavvur ve bilmekle tahakkuk eder.

Hangi namazı kılacağını kalbiyle bildiği halde, diliyle başka bir şey söylese ne olur?

Kalbindeki niyete muhalif olan söze itibar yoktur. Bir kimse öğle namazı diyeceği yerde yanlışlıkla ağzından ikindi namazı çıkıverirse niyet kâfidir, namazı sahihtir.

Niyeti kalp ile yapıp dil ile de söylemenin hükmü nedir?

Namazı irade ettiğinde dil ile söylemek müstehaptır. Buradaki müstehaptan murat, sünnet manasına gelen müstehap değildir. Buradaki müstehap’tan murat; ’selef-i sâlihîn bunu iyi görmüştür ve ulemanın tuttuğu güzel bir yoldur.’ demektir.
Niyeti dil ile söylemek sünnet değildir. Peygamberimiz (s.a.v.)’in namaza başlarken, ’Filan namazı kılıyorum!’ dediği sahih veya zayıf hiç bir hadisle sabit olmadığı gibi Sahâbe ve Tâbiîn’den de böyle bir şey sabit olmamıştır. ’Dört mezhebin imamlarından da böyle bir şey sabit olmamıştır’ denilmiştir. Rasûlullah (s.a.v.)’den nakledilen sadece, ’Namaza kalktığı vakit tekbir alırdı.’ cümlesidir. ’Niyeti dil ile söylemek bidattir.’ diyenler de vardır. Ancak uygun olan hüküm şudur ki: ’Namaz kılmak isteyen kişi kendini toparlamak için niyeti dil ile söylerse iyi olur. Çünkü insanın bazen zihni dağılmış olabilir.’
Niyet mazi (geçmiş zaman) sığasıyla olur. Ama hâl (şimdiki zaman) sığasıyla yapılırsa da yine caiz olur.

Kıldığı namazın sünnet, nafile veya farz gibi nevini belirtmek lazım mıdır?
Nafile namaz ile beş vaktin sünneti ve teravih için mutlak olarak namaza niyet etmek (yani nafile, sünnet ve rekât adedi söylemeksizin namaza niyet etmek, velev ki ’Allah rızası için’ demese bile) kâfidir. Ama niyeti tayin yani hangi namaz olduğunu belirtmek daha ihtiyatlıdır ve evladır. (Bazıları ’Teravih namazındaki niyette hangi namaz olduğunu belirtmek daha evladır.’ demişlerdir.)
Farza ve vacibe niyet ederken ise tayin mutlaka lazımdır. Kalbiyle hangi namazı kıldığını bilmesi yeterlidir. Zira itimat onadır. Ayırmak onunla hâsıl olur, maksat da budur.

Kaza namazı çok olan kimse nasıl niyet eder?
Kaza namazları çok olur da hangi güne ait olduklarını bilemez ise kolaylık olmak üzere ya en evvel yahut en son kazaya kalan (sabah, öğle ikindi, akşam veya yatsı namazı) diye niyet eder.

Kişi, ikindi namazı kıldırırken niyeti öğle namazı olarak ederse namazı iade etmek gerekir mi?
Yukarıdan anlaşılacağı üzere bir kişi; ikindi namazı kılarken veya kıldırırken öğle namazına niyet ederse namazını tekrar kılması gerekir, eğer bu yanlışlığı yapan kimse imam ise cemaatinde namazlarını iade etmeleri gerekir. Lakin kişi, kalbinden kıldığı namazın ikindi namazı olduğunu bildiği halde yanlışlıkla diliyle öğle namazına niyet etmiş ise namazı sahihtir, iade etmek gerekmez. (İbn-i Âbidîn, Namazın Sıfatı Babı)
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.