Özlenen Rehber Dergisi

93.Sayı

Gülizâr-ı Ehadis ; Rızıkla İlgili Bilmemiz Gereken Hususlar!

Ömer Faruk EJDER Özlenen Rehber Dergisi 93. Sayı
عن عمر بن الخطاب رضي الله عنه، أن رسول الله صلى الله عليه وآله وسلم قال:
"لَوْ أَنَّكُمْ تَوَكَّلْتُمْ عَلَى اللّٰهِ حَقَّ تَوَكُّلِهِ لَرَزَقَكُمْ كَمَا يَرْزُقُ الطَّيْرَ تَغْدُو خِمَاصًا وَتَرُوحُ بِطَانًا
"

Hz. Ömer (r.a.)’den rivayetle Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Sizler, (hakkınca) gereği gibi Allah’a tevekkül etseydiniz, (sabahleyin) aç olarak gidip (akşam) tok olarak dönen kuşu rızıklandırdığı gibi, Allah elbette sizi de rızıklandırırdı." (İbn Mâce, Zühd 14)

Saygıdeğer okurlar, bu ayki yazımızı rızık konusuna ayıralım istedik. Toplumumuzda rızık ile ilgili birçok güncel sorular akıllara takılmakta. Âdemoğlunun yaratılışından beri günümüze kadar insanlar bol rızıklara gark olmuşlar. İn’am edilen rızıklar karşısında şükrünü eda etmeyenler çeşitli imtihanlara tabi tutulacakları bildirilmekte. Hâlbuki birçoğumuzun gaflette olduğu husus ise rızıklara karşı eda edilen şükrün rızkın ziyadeleşmesine mucip oluşudur. İnsanoğlu kendi kendine ’rızkımı çalışarak kazandım’ der; hakikatte Allah’ın verdiğini unutur. Bu tür gafletlere düşmemek için rızık konusunu âyet ve hadisler ışığında vuzuha kavuşturalım istedik.

Rızık:
Allah’ın, yaratıklarına hayırdan verdiği ve kendisiyle faydalanılan her hayır rızıktır. Rabbinin sana verdiği nimet, hem daha hayırlı ve değerli, hem de daha devamlıdır. (Tâhâ, 20/131)
Rızık: Allah’ın; kullarına ve bütün hayvanlara takdir edip yarattığı ve onların gıdalandığı şeylerdir. Her olacak şey, Allah’ın ilminde belli olduğundan, her yaratığa ne yiyecek ne içecek ise, Allah’ın ilmi ile meydana gelmiş ve takdir edilmiş olup, rızık da takdir edilmiştir. Herkes kendisi için takdir edilen rızkını yer. Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Bir kimse, rızkı tükenmeden, kendisi için takdir edilen rızkını yemeden ölmez. Rızkı yaratan, rızık veren ancak Allah’tır. Doğru yoldan kazanıldığında helâl; gayrı meşrû kazanılan da haram olur. Her ikisine de rızık denilir.
Bazı âlimler, rızık; insan ve diğer bütün canlıların sadece beslenip yaşamaları için yedikleri ve içtikleri yiyecek ve içecekler yani besinlerdir derler. Bazıları ise tarifini geniş tutarak rızkı şöyle tanımlamışlardır: Rızık; Allah Teâlâ’nın bütün canlılara, yiyip içerek gıdalanmaları ve faydalanmaları için lütfettiği şeylerdir. Bu tanıma göre rızkın içerisine, yiyecek içecek ve insan hayatını sıcak ve soğuktan korumaya yarayan elbise ve kalacağı mesken, ev gibi şeyler girer.

Rızık, azalıp çoğalabilir mi?

Rızkımız azalıp çoğalabilir mi sorusuna, evet cevabı veririz. Çünkü Kur’an, bu konuda net cevap vermektedir: ’Allah dilediği kimsenin rızkını bollaştırır, dilediği kimsenin rızkını ise daraltır. O inkârcılar, sadece dünya hayatıyla sevinirler. Hâlbuki dünya hayatı, âhiretin yanında geçici, değersiz bir metadan başka bir şey değildir.’ (Ra’d, 13/26) ’Allah sizi, maişet ve rızık hususunda kiminizi kiminize üstün kıldı. Nasipleri bol olanlar kendi nasiplerini, kendileriyle eşit seviyeye gelecek derecede, yanlarında çalıştırdıkları köle ve hizmetçilere vermezler. O halde nasıl olur da Allah’ın nimetini, Allah’ın kendilerinin üzerindeki hakkını bile bile inkâr ederler?’ (Nahl, 16/71) Allah, kulunun gidişatına göre, mükâfat olarak rızkını çoğaltır veya ceza olarak daraltır. "Ve düşünün ki: Rabbiniz şöyle ilan buyurdu: "Eğer şükrederseniz, Ben nimetlerimi daha da artırırım, ama nankörlük ederseniz haberiniz olsun ki azabım pek şiddetlidir!" (İbrahim, 14/7) "Allah, faiz malını mahveder, sadakaları ise artırır (bereketlendirir). Allah, hiçbir günahkâr nankörü sevmez.’ (Bakara, 2/276)

İstikamet üzere olmak rızkı genişletir.
Rızıklarını elde etmede insanların çalışkanlıklarının rolü vardır. Kulun rızkının genişliğinin sebeplerinden birisi de, günahlardan kaçınmak ve namazı dosdoğru ve devamlı kılmaktır. ’Bekleme sürelerinin (üç âdet süresinin) sonuna yaklaştıkları zaman, onları ya güzelce evinizde alıkoyun, evliliği devam ettirin yahut güzellikle ayrılın ve bu boşanmaya sizden iki âdil kimseyi şahit tutun ve şahitliği de Allah için dürüst yapın. İşte sizden Allah’a ve âhirete îman edenlere verilen talimat, yapılan tavsiye budur. Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona sıkıntıdan çıkış kapıları açar. Onu hiç ummadığı yerlerden rızıklandırır. Allah’a dayanıp güvenene Allah kâfidir. Allah buyruğunu elbette yerine getirir. Gerçekten Allah her şey için bir ölçü, her iş için bir vâde belirlemiştir.’ (Talâk, 65/2-3). ’Ailene ve ümmetine namaz kılmalarını emret, kendin de namaza devam et! Biz senden rızık istemiyoruz, bilakis senin rızkın Bize aittir. Güzel âkıbet, takvâdadır, yani Allah’ı sayıp haramlardan korunmaktadır.’ (Tâhâ, 20/132). ’Bununla beraber Allah kullarına bol bol rızık seriverseydi, yeryüzünde azar ve taşkınlık ederlerdi. Fakat dilediği kadar ölçü ile indiriyor. Şüphesiz ki O, kullarından haberdardır, onları görendir.’ (Şûrâ, 49/27) ’Allah, rızkı kullarından dilediğine yayar da ve onun için darlaştırır da. Şüphe yok ki, Allah her şeyi bihakkın bilendir.’ (Ankebut, 29/62) Rızıklanmadaki üstünlükte çalışma, (sa’y) gayretin rolü pek büyüktür. Rızkımız, tutacağımız yola göre değişir; tutacağımız yolun Allah’ın ezelî ilmiyle bilinip kaydı ona göre yapılmış olmasıyla, levh-i mahfuz kaydında değişme olmaz.

Kısmetimde varsa, rızkım ayağıma gelir diyebilir miyiz?
"Kısmetimde varsa, rızkım ayağıma gelir" diyemeyiz. Kısmeti ayağına gönderilenler, kendi imkânlarıyla rızıklarını elde edemeyenlerdir. Mesela, hareketi sınırlı mikro organizmalar, insan ve hayvan yavruları ki bunlar anaları babaları tarafından beslenir. Yetişkin ve sağlıklı bir insan, çalışarak rızkını elde edecek yeteneğe sahip kılınmıştır. O yüzden kendi gayretiyle rızkını elde etmek zorundadır. Allah’ın koyduğu nizam budur. Peygamber Efendimiz: "Sizler, gereği gibi tevekkül etseydiniz, (sabahleyin) aç olarak gidip (akşam) tok olarak dönen kuşu rızıklandırdığı gibi, Allah elbette sizi de rızıklandırırdı." buyurmuştur. Yani kuş, nasıl rızkını aramaya gidip bulmuş ve ondan yararlanmış ise, siz de Allah’a güvenip kuş gibi rızkınızı elde etmeye uğraşırsanız sizi de rızıklandırır buyurmaktadır. Demek ki rızkın temin edilmesi; aranıp bulunmasına, çalışıp elde edilmesine bağlıdır. Rızkı ayağına gönderilenler; bağırsaklarımızdaki saprofitler, vücudumuzdaki mikroplar, uzuvlarımızı oluşturan hücreler, yapraklarda yaşayan ufak böcekler gibi, kendi gayretiyle bunu elde edemeyecek olanlardır. Yoksa bu imkâna sahip kılınmış olan canlılar; arayıp bulmak, kendi gayretiyle elde etmek zorundadır. Allah, işlerini koyduğu nizam ve kanunlar çerçevesinde yürütmekte olup hiçbir şeyi başıboş bırakmamıştır. Biz bunların tâbi olduğu nizam ve kanunları öğrenirsek, hareketlerimizi onlara uydururuz. Gerisi Rabbimizin takdir ettiği hal üzeredir, O’nun bilgisindedir. O kısma bizim aklımız tümüyle ermez. Dilerse, rızkımızı çoğaltır; dilerse de azaltır. İşte, bilmediğimiz; bunu nasıl yaptığıdır. Çalışma, ilk planda gelir, ondan sonrası tevekkülle Allah’a bağlanmaktır.
Rızık temin etme yollarını, meşru hudutlar içinde aramalıdır. Rızk elde etme yollarından herhangi birisinin ihmali, mü’minleri zor duruma düşürür. Zira her mümin, kendi rızkını temin ederken, diğer mü’minlerin menfaatine olan hizmetleri de üretmek durumundadır. Ancak en efdal ve en temiz olan rızık elde etme yolunun cihad olduğu unutulmamalıdır. Nitekim Peygamberimiz: "Faiz yemek için hileli yollara saptığınız, öküzlerin kuyruğuna yapışıp ziraatle geçindiğiniz ve cihadı terk ettiğiniz zaman, Allah Teâlâ, üzerinize zilleti musallat kılar. Dininize dönmedikçe o zilleti üzerinizden sıyırmaz." (Ebû Dâvud, Büyû,56) diyerek, cihadın asla terk edilmemesini ısrarla tebliğ etmiştir.
Rabbim ümmet-i Muhammed’i helâl yollardan rızık kazanan kullarından eylesin.

Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.