Özlenen Rehber Dergisi

93.Sayı

Abdestin Sünnet ve Edebleri - 1.bölüm

ABDESTLE İLGİLİ UMÛMÎ ÂDÂB
Devamlı abdestli olmak sünnet-i seniyyelerdendir. Her zaman vaktinde yeniden abdest almak sünnettir. Abdesti yenilemek daha önceki abdest ile bir namaz kılınmış ise müstehabdır.
Abdest alınırken kıbleye dönmeli, dünya kelâmı konuşmamalıdır. Abdest esnâsında verilen selâm da alınmaz.
Abdest âzâlarını ovalayarak yıkamalıdır. Suyun yüze sert bir şekilde çarpılması mekruhtur. Zira kullanılan su, mâ-i müsta’meldir. Müsta’mel su; abdestsizliği veya cünüplüğü gidermiş ya da sevap kastı ile insan bedeninde kullanılmış su demektir. O bakımdan suyun sıçraması hoş görülmemiştir.
Sâlik abdest aldıktan sonra bir yudum su içmeli ve bir avuç da su alıp önüne serpmelidir.
Sâlik abdestten sonra mümkünse iki rekât ’abdest şükür namazı’ kılmalıdır.

NİYET ve BESMELE
Abdeste niyet etmelidir. Besmele-i şerîf şöyle söylenir:
’Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racim Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm. Bismillâhi’l-Azîm ve’l-hamdü lillâhi ale’l-İslâm.’ (Mehmed Zihnî Efendi, Ni’met-i İslâm, s. 54)
ELLERİ YIKAMAK ve PARMAKLARI HİLÂLLEMEK
Elleri yıkarken önce sağ elin parmak araları hilâllenir. Peygamber Efendimiz;
’Parmaklarının arasını ovuşturun ki cehennem ateşi aralarına girmesin.’ (el-Hidâye ve’l-Bidâye’de Nasbu’r-Râye, c. 1, s. 26’dan nakledilmiştir.) buyurdular.
Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in parmak aralarını küçük parmağıyla hilâllediği rivâyet edilir. Parmak uçları ile avuç içlerini ovalamak abdestin edeblerindendir. Şâyet elde sert bir madde varsa onu kazıyıp çıkarmak lazımdır. Çünkü su, sert maddenin altına geçmediği zaman abdest sahih olmaz. Her bir abdest âzâsını yıkarken Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm ve kelime-i şehâdet’i söylemek abdestin edeblerindendir.
Suyu parmaktaki yüzüğün alt kısmına ulaştırmalıdır. Bu sebeple yüzük geniş ise oynatmak sünnet, şâyet dar ise oynatmak farzdır. Abdest âzâları üçer defa yıkanmalıdır. Rasûl-i Ekrem (s.a.v) abdest âzâlarını üçer defa yıkadıktan sonra;
’Bu benim ve benden önceki peygamberlerin abdestidir. Kim ki bundan fazla veya eksik yaparsa, ya sınırı aşmış, ya da kendine yazık etmiş olur.’ buyurmuştur. (el-Hidâye ve’l-Bidâye’de Nasbu’r-Râye, c. 1, s. 27’den nakledilmiştir.)
MAZMAZA ve İSTİNŞAK
Mazmaza ve istinşak sünnettir. Mazmaza ağıza, istinşak ise buruna su vermektir. Mazmaza ve istinşakta mübalağa sünnettir. Mazmazadaki mübalağa suyu boğazın başlangıcına kadar ulaştırmak, istinşakta mübalağa ise suyu nefes ile geniz kısmına kadar ulaştırmaktır.
Lakît b. Sabine’den (r.a): ’Dedim ki ’Yâ Rasûlallah! Abdestten bana haber ver.’ Buyurdu ki: ’Abdesti tam al, parmak aralarını hilâlle, istinşakta mübalağa et, ancak oruçlu olman durumu hariç.’ (Ebû Dâvud, Tahâret: 56; Neseî, Tahâret: 91.)
Başka bir hadîs-i şerîfte; ’Oruçlu olmanız dışında mazmaza ve istinşakta mübâlağa ediniz’ buyurulmuştur. (Ebû Dâvud, Bâbü’l-İstinşak; İbn-i Mâce, Bâbü’l-Mübâlağa.)
ABDESTTE SIRAYA RİÂYET
Abdest âzâlarının yıkanmasında âyet-i kerîmedeki sıraya uymak da (Yüzü, kolları yıkamak, başı meshetmek, ayakları yıkamak) sünnettir.
Yüz yıkanırken alnın üst kısımlarının da yıkanması edeblerdendir.
Suyu kaşların diplerine ulaştırmalıdır. Suyun göz pınarlarına ulaştırılması ise vâcibdir. Kollar, dirsekler de dâhil olmak üzere yıkanır. Pazuların ortasına ve daha yukarı kısımlara kadar yıkamak edebdendir.
Ebû Hureyre (r.a)’den bildirildiğine göre; ’Rasûlullah Efendimiz ellerini pazularını da yıkanan yerin içine alarak, ayaklarını incikleri de dâhil ederek yıkadılar.’ (Buhârî, Vudû’, c. 1, Hadîs no: 207-208.)
MESH ve KAPLAMA MESH
Ayrı ayrı sularla başın üç defâ meshedilmesi mekruhtur. Başın tamâmının bir su ile meshedilmesine ’kaplama mesh’ denilir.
Kaplama meshin sünnet vechile yapılması şöyledir: Her iki el tamâmen ıslatılır, sonra bu iki elin küçük, orta ve yüzük parmakları birbirine birleştirilir. Bu ellerin ayaları kaldırılıp bu bitişik parmaklar, uç uca gelmek üzere birbirine yaklaştırılır ve bu parmaklar başın ön tarafından enseye kadar çekilir.
Sonra da elin iki ayaları başın iki tarafına yaklaştırılarak ense tarafından başın önüne kadar çekilir. Bu sûretle başın meshi bitmiş olur. Sonra başa değdirilmeyen başparmakların içi ile kulakların dışları ve şehâdet parmaklarının içi ile de kulakların içleri meshedilir. İki elin (Baş ve şehâdet parmağı dışındaki üç parmağın) dışı enseye konup öne doğru boğaza kadar meshedilir. (Ö. Nasuhî Bilmen, Büyük İslâm İlmihâli, s. 71.)
Nefes borusu üzerini meshetmek mekruhtur. Boynun suyla meshedilmesi, boyun damarlarının rahatlamasına ve dinlenmesine sebep olmaktadır.
AYAKLARI YIKAMAK
Ayakları yıkamaya sağ ayağın parmak araları hilâllenerek başlanır. Ayak parmaklarını hilâllemek sünnet, parmaklar çok sık ise suyun parmak aralarına ulaştırılması farzdır.
Hadîs-i şerîfte; ’Kim parmak aralarını suyla hilâllemez ise, Allah onları kıyâmet gününde ateşle hilâlleyecektir’ buyuruldu. (Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, c. 6, s. 223.)
El parmaklarını hilâlleme keyfiyeti parmakları birbirine geçirmedir. Ayak parmaklarının hilâllenmesi ise Tahtavî’nin beyânına göre, sol elin serçe parmağını sağ ayağın serçe parmağının altına sokmak sûretiyle başlayıp, sol ayağın serçe parmağında bitirmekle yerine getirilir. Topukları da iyice yıkamak gerekir.
Peygamber (s.a.v) Efendimiz: ’O su değmeyen topukların vay hâline!’ buyurarak topukların da özellikle yıkanması gerektiğine işâret etmiştir. Şiîlerin topuklarını özellikle yıkamadığı gibi yapmamalıdır. Çünkü bu mevzû (topukların yıkanması) Kur’ân-ı Kerîm’de sarih bir şekilde belirtilmiştir: ’Ey îmân etmiş olanlar, namaza kalkmak istediğinizde, yüzünüzü ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayınız, başınızı meshediniz ve topuklara kadar ayaklarınızı yıkayınız.’ (Mâide Sûresi, 5/6.)
Buna göre abdestin farzları; yüz, el ve ayakların yıkanması ile başın meshi olmak üzere dörttür. Hanefî mezhebine göre dirseklerle topuklar yıkanma hükmüne dâhildir.
Ayakları baldırın yarısına kadar yıkamak edebdir. Ebû Hureyre (r.a)’in dizlerine kadar yıkadığı nakledilmektedir. Sağ ayak yıkandıktan sonra sol elin parmak uçları sağ ayağın parmak diplerine (eklem yerlerine) temâs ettirilir. Bu esnâda tırnakların kendine mahsûs olan suyu parmak diplerine sirâyet eder ki, bu da ayakta meydâna gelen hastalıklara şifâdır denilmiştir. Sol ayak yıkanırken de aynı hususlara riâyet edilir.
ABDESTTEN SONRAKİ EDEBLER
Abdestten sonra ellere biraz su alarak ön tarafa doğru hafifçe serpmelidir.
Süfyan b. el-Hâkim; ’Rasûlullah (s.a.v) küçük abdestini bozduğu zaman akabinde abdest alır ve eteğine su serperdi’ demiştir. (Neseî, Tahâre: 102; İbn Mâce, Tahâre: 58; Tirmizî, Tahâre: 38.)
Abdestten artan sudan üç yudum içmek yetmiş çeşit hastalığa şifâdır denilmiştir. Bu su ile zemzem suyundan başka suyun, ayakta içilmesinin tenzîhen mekrûh olduğunda ulemânın ittifâkı vardır. Abdestten artan suyu içtikten sonra şu duâyı okumalıdır:
’Allâhümme’şfinî bi-şifâike ve dâvinî bi-devâike ve sınnî mine’l-vehli ve’l-emrâzi ve’l-evcâi.’
Peygamber Efendimiz (s.a.v); ’Sizden biriniz güzelce abdest alır, abdestini aldıktan sonra da; ’Eşhedü en lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve rasûlüh’
’Ben Allah’tan başka ilâh olmadığına, ortağı olmayıp tek olduğuna ve Muhammed’in Allah’ın kulu ve rasûlü olduğuna şâhitlik ederim’ derse o kimseye cennetin sekiz kapısı birden açılır, istediğinden girer’ buyurdu. (Müslim, Tahâre: 17; Tirmizî, Tahâre: 41; Neseî, Tahâre: 1109.)
Tirmizî bu duânın sonuna şunları da ilâve etmektedir: ’Allâhümmec’alnî mine’t-tevvâbîne vec’alnî mine’l-mütetahhirîn.’
’Ey Allah’ım, beni tevbe edenlerden ve temizlenenlerden kıl.’
Şevkânî bu hadîsin îzâhını yaparken Neylü’l-Evtâr isimli eserinde şunları söylemektedir: ’Bu hadîs-i şerîf abdestten sonra, şu üzerinde durduğumuz duâyı okumanın müstehab olduğuna delâlet eder. Rasûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) bu duâyı okurken gözlerini semâya dikmiştir.’
Abdesti bitirdikten sonra, bir kere veya iki kere veyâhut da üç kere İnnâ Enzelnâhu Sûresini okumalıdır.
Rasûl-i Ekrem Efendimiz’den şöyle rivâyet edilmiştir: ’Bir kimse abdesti müteâkip İnnâ Enzelnâhu Sûresi’ni okursa, Hak Teâlâ onun elli yıllık küçük günâhını mağfiret eder.’ (İbrâhîm Halebî, Halebî-i Sağîr Tercümesi, Ankara, 1992.)
Abdestten sonra kaşları taramak edebdendir. Ebû Ümâme’nin rivâyet ettiği hadîs-i şerîf-i nebevîde; ’Kaşlarını devamlı tarayan kimse belâlardan uzak olur’ buyurulmuştur.
Diğer bâzı hadîs-i şerîflerde de; ’Ayakta taranan kimse borca boğulur.’ ’Abdest aldıktan sonra sakalını taramak, fakirliği giderir.’ ’Sakalını her gece tarayan kimse çeşitli belâlardan emîn olur, ömrü artar’ buyurulmuştur. (Bk. Sûfîzâde, Mecmaü’l-Âdâb, s. 22.) Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) de sakalını günde iki defa tarardı.
Abdestten sonra havlu veya bez ile kurulanmalıdır. Âişe (r.anhâ) demiştir ki: ’Peygamber (s.a.v)’in abdestten kurulanmak için kullandığı havlusu vardı.’ (Mansûr Ali Nâsıf, Tâc Tercümesi, c. 1’de Tirmizî’den.)
Hanefîlere göre, bir havlu veya bez parçası kullanmak sünnet, Şâfiîlere göre ise kullanmamak sünnettir.

Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.