TALAK VE YANLIŞLARIMIZ!
وَلَا تَتَّخِذُوٓا اٰيَاتِ اللّٰهِ هُزُوًاۘ
’Sakın Allah’ın ayetlerini eğlenceye almayın.’ (el-Bakara, 2/231)
Sözde çağdaş Batı medeniyetinin gereklerine uymakla Müslümanlar, dışı süslü bir takım fos değerler uğruna en kıymetli varlıklarını terk etmekte, İslâmî şuurdan git gide uzaklaşmaktadır. Hak ile batılın bir birine karıştığı bu asırda, Müslüman toplumda en büyük darbeyi ne yazık ki evlilik kurumu yemiştir.
Müslümanların ekseriyeti, Peygamber (s.a.v.)’in sünneti ve tabiatın bir gereği olarak karşı karşıya geldikleri evliliğin ve bir anlık hezeyanla başvurdukları talakın mahiyetini, önemini, yükümlülüklerini, eşlerin karşılıklı haklarını ve daha birçok hususu yakinen bilmemektedir.
Evlilik ve boşanmanın Cenâb-ı Hak katındaki değerini, toplum, aile ve bireylerde bıraktığı tesirleri bilmeden cahilane ve alelacele alınan kararlar birçok yanlışlıklara, üzüntülere, huzursuzluklara, pişmanlıklara ve nihayetinde toplumsal kargaşaya sebep olmaktadır.
Müslümanlar aile yuvalarını muhafaza etmelidir!
Bugün Müslümanlar, her zamankinden daha fazla aile müessesesini muhafaza için gayret göstermelidir. Zira:
1- Açıklığın, zina ve hayâsızlığın medeniyet sayıldığı bir zamanda namus ve dini muhafaza ancak İslâmî aile içerisinde mümkündür.
2- İslâmî değerlerin giderek kaybolduğu, dini yaşamak isteyenlerin dışlandığı bir toplumda Müslümanların, inançlarının gereğini en rahat şekilde yaşabilecekleri itaat ortamı olarak geriye sadece aile yuvaları kalmıştır.
3- En mühimi ise, bugün aile yuvaları, çocuklara, dine düşman kesimlerce elden geldikçe kısıtlanan İslâmî eğitimin verilip dindar nesillerin yetiştirilebileceği en müsait ortamlardır.
Talaktan önce başvurulması gereken önlemler:
Evlilik akdi (bağı, sözleşmesi), Cenâb-ı Hak katında muhafaza edilmesi gereken en muteber ve mühim akitlerdendir. O, Yüce kelamında, evlilik akdini; ’م۪يثَاقًا غَل۪يظًا ’ yani ’sağlam, kuvvetli bir söz, misak, ahit, teminat’ şeklinde nitelendirmiştir. (Bkz., en-Nisâ, 4/21)
1- Güzel geçim:
Bu nedenle, kullarına -özellikle de erkeklere- güzel bir geçimle onu muhafaza etmelerini, sudan sebeplerle bozmamalarını emretmiştir. (Bkz., en-Nisâ, 4/19)
2- Üç merhale:
Güzel geçinmeye gayret ettikleri halde eşler arasında meydana gelecek anlaşmazlıklar için boşanmadan önce üç merhalelik çözüm yolu getirmiştir.
Şayet kadınlardan bir serkeşlik (kocasına karşı söz ve hareketleriyle isyan etme, kin besleme, maruf işlerinde ona itaat etmeme vb.) sadır olursa kocası tarafından önce öğüt verilir, şayet vazgeçmezlerse yatakta yalnız bırakılır, yine de vazgeçmez ve hatalarında ısrarcı olurlarsa yüzü, hassa yerleri dışında iz bırakmadan, kaba yerlerine vurmak suretiyle tedip için hafifçe dövülürler. Burada ’dövmek’; eziyet ve bir kısım cahillerin zannettikleri gibi egoyu tatmin etmek için değil, mühim bir müesseseyi kurtarmak için başvurulan bir tedbirden ibarettir. Bunun delili ise; bundan sonra kadınlar kocalarına itaat ederlerse artık dövme, yatakta yalnız bırakma suretiyle onlara eziyet ve zulmetmenin Cenâb-ı Hak tarafından yasaklanmış olmasıdır. (Bkz., en-Nisâ, 4/34)
3- Hakem tayini:
Tüm bu merhaleler usulüne uygun bir şekilde takip edilmesine rağmen kadın serkeşliğine devam ediyorsa ya da erkek kadına herhangi bir şekilde zulmediyorsa Cenâb-ı Hak çözüm için son olarak hakem tayin edilmesini emretmiştir. Erkeğin ve kadının yakınlarından; erkek, adalet sahibi, nikâh ve talak meselelerini bilen, âlim, tecrübeli, akl-ı selim sahibi râşit birer hakem tayin edilir. Bu hakemler karı-koca arasındaki anlaşmazlığı araştırır ve çözmeye çalışırlar. Eşlere, Allah’ın ve her birinin diğeri üzerindeki haklarını hatırlatır; güzel geçinmeyi, sabrı, güzel ahlâkı, itaati, karşılıklı saygı ve sevgiyi öğütlerler. Hakemler ya da karı-kocadan her birinin niyeti iyi olur, anlaşmazlığı giderme yönünde hareket edip ıslah yolunun tutarlarsa Allah (c.c.) hakemleri muvaffak kılar, bu vesileyle eşlerin arasını düzeltir, kalplerine sevgi ve ülfet koyar. (Bkz., en-Nisâ, 4/35)
Öyleyse boşanma, karı koca arasında çıkan anlaşmazlıklarda ilk başvurulacak çare değil, aksine en son başvurulması gereken bir yoldur.
Çarelerin tükendiği yerde; talak:
Her türlü çareye başvurulduğu halde anlaşmazlıkların üstesinden gelmek mümkün olmadığı takdirde talak nihai yoldur.
İslâm’da boşanmanın şartları, usulü ve yükümlülükleri vardır. Bugün ne yazık ki, hayatı içerisinde dinin ve itaatin az da olsa bir yeri olmadığı halde, çok hassas bir meselede dini hevasına alet edip talak lafızlarını kullanarak kolaylıkla eşlerini boşayan ahmaklar mevcuttur.
Sabırla halledilmesi mümkün iken en ufak bir anlaşmazlık, tartışma, uyuşmazlık, önemsiz dahi olsa bazı görevlerin aksaması sebebiyle talak lafızları ağza alınmakta, Cenâb-ı Hakk’ın kitabıyla, âyetleriyle ve sınırlarıyla oynanmakta, adeta alay edilmektedir.
Önce kendimiz ve sonra da dini hevası yolunda kullanan ya da kullanma meylinde olanlar için Cenâb-ı Hak’tan ıslah ve hidayet niyaz ederek; talakın usulünü, Allah katındaki önemini, alaya alınmaması gerektiğini, geçerli bir sebep olmadan kolayca ve usulüne uymadan boşanan erkek ve kadınlar hakkında varit olan hadisleri nakletmek istiyoruz.
Talakın tanımı, hükmü ve sebebi:
Talak, sözlükte; boşamak, salıvermek ve terk etmek mana-larına gelir. Istılahta ise; evlilik bağını belli lafızlarla çözmek, evlilik ilişkisini bitirmek anlamındadır.
İslâm’da evlilik hem meşru hem de teşvik edilen bir akittir. Talak ise, hoş görülmemekle birlikte kulların ihtiyacına binaen meşru kılınmıştır.
Talakta asıl olan, onun caiz olmayıp mekruh oluşu ve ondan şiddetle uzak durmak gerektiğidir. Çünkü dünyevî ve uhrevî birçok faydanın kendisiyle gerçekleştiği evlilik sebebiyle kurulan maddi ve manevi bağlar talak ile çözülmekte, eş ve çocuklar mağdur olmakta, aile ve akrabalar büyük sıkıntılara düşmektedir.
Talak, ancak ona duyulan ihtiyaç sebebiyle mubah olur. Bu ihtiyacı ise âlimler; ’Allah’ın hududunu yerine getirmeye mani olacak derecede karı koca arasında ahlâkî çatışma ve nefretin meydana gelmesi ve bu sebeple eşlerin birbirinden kurtulmaya duydukları ihtiyaç’ şeklinde ifade etmişlerdir.
Talak, şer’an makbul bir sebebe dayanmıyorsa bu; ahmaklık; düşüncesizlik; nimete nankörlük; kadına, kadının ailesine ve kadının çocuklarına eza vermekten ibarettir. (Bkz., İbn-i Âbidîn, Raddu’l-Muhtâr Ale’d-Durri’l-Muhtâr, c.4, s.427-428)
Ne zaman ki evlilik, eşler için ıstırap ve işkenceye dönüşmüş; huzur için tüm yollar denendiği halde başarılı olunamamış; geriye tek çare boşanma kalmıştır; işte o zaman talak meşrudur. Çünkü madden ve manen eziyet olan bir evliliği devam ettirmek insanın tabiatına aykırıdır.
Usulüne uygun talak nasıl olur?
Evlilik ve talak mevzuu fıkıhta hem ibadet hem de muamelat kapsamına girmektedir. Bu nedenle bazı eserlerde ibadetlerden hemen sonra, bazılarında ise muamelattan sonra işlenmiştir.
Her iki yönü sebebiyle evlilik ve talakın, dindar insanlar tarafından İslâm’ın öngördüğü şekilde icra edilmeleri gerekir. Müslüman, hayatın hiçbir sahasında başıboş değildir ki, din ve dünyayı ilgilendiren böyle önemli bir mevzuda keyfince hareket etsin. Müslüman, bu hususlarda da belirli kural ve yükümlülüklere tabi olduğunun şuurunu taşımalıdır.
İslâm’da ’Hadi evlenelim’ deyip nikâh kıyılmadığı gibi, ’seni boşadım, nereye gidersen git’ diyerek de kadın boşanmış olmaz. Her şeyin bir usulü ve kaidesi vardır. Allah ve Rasûlü’nün emrettiği usul takip edilmediği takdirde insan, hem dini hem de dünyasını birçok sıkıntıyla karşı karşıya bırakır.
Bir erkek hanımını nasıl boşamalıdır? Fıkıh kitaplarımızda geniş bir şekilde anlatılan bu meseleyi şöyle özetleyebiliriz:
Talak iki kısma ayrılır:
a) Sünnî talak.
b) Bid’î talak.
A- SÜNNÎ TALAK
Sünnî talak, şeriatın emrine, Efendimiz (s.a.v.)’in sünnetine uygun olarak meydana gelen talaktır. Bid’î talak ise, sünnete aykırı biçimde meydana gelip Allah ve Rasûlü’nün razı olmadığı haram olan talaktır.
Sünnî talak ikiye ayrılır:
1- Ahsen, yani talak çeşitleri arasında diğerlerine nispetle daha iyi ve güzel talak. Zira kişi hanımını boşadığı için iyi bir iş yapmış ve sevap kazanacak değildir. Ancak sair haramlarda olduğu üzere bid’î talaktan kaçındığı ve bu hususta şer’î usule riayet ettiği için ecir alır.
2- Hasen, yani iyi, güzel talak.
1- Ahsen talâk:
Bu talakta erkek; karısını adetten (hayız ya nifas) temizlendikten sonra cinsel ilişkiye girmeden ric’î talâkla bir defa boşar ve iddetinin sona ermesine kadar başka bir talak vermeden onu bırakır. Ric’î talak; sarih lafızlarla "se¬ni boşadım", "boşsun" gibi sözlerle gerçekleşen talaktır. Bu talakta, koca üç boşama hakkından birisini kaybetmiş olmakla birlikte iddeti içerisinde karısına dönme ve evliliği devam ettirme imkânı vardır.
Ahsen talak, adı üzerinde en güzel boşama usulüdür. Bu şekilde, evlilik nihai derecede son bulmamıştır. Bu talakta, erkek pişman olursa hanımına tekrar dönebilir. Şayet iddeti bitinceye kadar hanımına dönmezse, kadın başka biriyle evlenebilir. Aynı zamanda eski kocasının yeni bir evlilik akdi ve yeni bir mehirle tekrar eski karısıyla evlenme imkânı vardır. Çünkü üç talak hakkından birini harcamış, ikisi ise henüz bakidir.
2- Hasen talâk:
Bu talakta erkek; karısını adetten (hayız ya nifas) temizlendikten sonra cinsel ilişkiye girmeden ric’î talâkla bir defa boşar ve iddetinin sona ermesine kadar başka bir talak vermeden onu bırakır. Kadın tekrar adet olup temizlenince yine ilişki kurmadan tekrar boşar ve bekler. Kadın üçüncü kez âdet olup temizlendikten sonra yine ilişki kurmadan üçüncü defa boşar. Böylece üç talakla karısını boşamış olur.
Yaşlılık, hamilelik veya yaş küçüklüğünden dolayı adet görmeyen kadınların talakında ise her bir talak arasında bir kamerî ay ya da otuz gün beklenir.
Bu şekil boşama da güzeldir. Çünkü üç talak bir anda bitirilmemiş ve eşler için düşünme, birbirlerine tekrar dönme hakkı tanınmış olur. Ancak ahsen talaka göre bir alt derecededir. Zira üç talak hakkı da en son iddetin bitmesiyle yitirilmiş olur. Bundan sonra kadın, isterse başka bir erkekle evlenebilir. Ancak eski kocasıyla tekrar evlenemez. Çünkü üç talak hakkı bitmiştir. Eski kocasıyla tekrar evlenebilmesi için kadının başka bir erkekle -hulle yapmak gibi bir hileye başvurmadan- normal şekilde evlenmesi ve normal bir şekilde boşanması gerekir.
B- BİD’Î TALÂK:
Bid’i talâk, yukarıda kısaca ifade ettiğimiz usullere uygun olma¬yan boşanmadır. Bid’î, bidate mensup yani haram olan bir talaktır. Hanımını bu şekilde boşayan kimse Allah ve Rasûlü’nün emrine asi olmuştur.
Bid’î boşama sayı ve vakit itibariyle iki türlüdür:
1- Sayı itibariyle bid’î boşama:
Erkeğin karısını bir temizlik devresi içinde aynı ya da ayrı ayrı zamanlarda birden fazla talak ile boşamasıdır.
2- Vakit itibariyle bid’î boşama:
Erkeğin hanımını âdet halinde iken veya âdetten temizlenip de onunla cinsi ilişki kurduktan sonra boşamasıdır.
En doğru görüşe göre günahı gidermek için erkeğin hayız halinde bir defa boşadığı karısına dönmesi gerekir.
Bu boşama şekillerinin bid’î olmasına sebep, Cenâb-ı Hakk’ın emrine muhalif olup Rasûl-i Kibriyâ tarafından menedilmiş olmasıdır. Hikmetlerinden biri ise, âdet halinde kadınlara rağbet azaldığı için erkekler boşamaya daha çok yönelirler. Bu ise talakın hikmet ve sebebine terstir.
Bu açıklamalara göre sünnete uygun talak ancak şu şartlarla gerçekleşir:
1- Erkek karısını hayız ve nifastan temiz olduğu bir sırada boşayacaktır.
2- Hayızdan temizlendikten sonra karısıyla cinsel temasta bulunmamış olmalıdır. Çünkü cinsi münasebetten sonra erkeğin kadına rağbeti azalır, evliliğin ve karısının kıymetini tam idrak edemez. Bu halde verilen talak ise boşanmanın kesin bir ihtiyaçtan neşet ettiğine yeterli derecede delalet etmez. Ayrıca cimadan sonra kadın hamile kalabilir. Bu durumda erkek verdiği talaktan dolayı pişman olabilir.
3- Karısını ric’î talakla sadece bir defa boşamalıdır.
Bu üç şarta haiz bulunan talaklar sünnî, talakın hikmetine uygun, ihtiyacı karşılamaya yeterlidir. Bu şartları taşımayan talaklar ise bid’îdir, yasaklanmıştır. Çünkü şeriatın isteğine muhalif, talakın hikmetine zıt, eşlerin maslahatına terstir. Karısını bid’î talakla boşayan kimse talakı geçerli olmakla birlikte günahkâr olur.
Devam edecek…
Talak ve Yanlışlarımız,
Özlenen Rehber Dergisi 92. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.