İnsanoğlu için dünya hayatının en önemli sermayesi vakittir. Buna göre hayatımız mazi, içinde bulunulan zaman ve istikbal (gelecek zaman) olarak mütalaa edilebilir. Allah’ın akıl nimetiyle şereflendirdiği insan da geçmişini düşünerek Allah’ın rızasına uygun geçip geçmediğinin müzakere ve muhasebesini yapmalıdır. Hata ve günahlarına tevbe ederek Allah’tan af dilemeli ve ’müminin niyeti amelinden hayırlıdır’ hadisi mucibince ileriye yönelik hayırlı işler yapmanın planları içerisinde olmalıdır.
İşte Hacc mevsiminin başladığı bu günler, Ramazan’da kazanılan güzelliklerin devamının sağlanmasında en güzel vesilelerdendir. Zira Rasûlullah (s.a.s.)’in beyanına göre; ’Allah katında Zilhicce’nin ilk on gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin!’
Dünya ve ahiret hayatı açısından önemli bir dönüm noktası olan Hacc ibadeti ise samimi ve ihlaslı bir şekilde yerine getirildiği zaman, müslümanı günahlarından arındırır, onun Allah katındaki derecesini yükseltir, cenneti kazanmasına vesile olur ve kişiyi ahlâken olgunlaştırır. Bu yüzden Hacc, maddi bir ibadet olmasının yanında, manevi olarak da rükunlarına pek çok manaların yüklendiği bir ibadettir. Dünyadan ve her türlü maddi kaygılardan sıyrılarak sadece Allah rızası için yapılan bir gönül yolculuğudur. Mal, mülk makam ve aile yani sevilen her şey geride bırakılarak, Rabbimizin o güzide çağrısına uymaktır.
Hacc’ın her anında ayrı bir mana vardır. Tavaf eden insanlar, daim bir dönüş içindeki âlemin bir tezahürüdür. Dünya, yıldızlar, âlemdeki her varlık bizim çoğu zaman fark etmediğimiz bir dönüş içindedirler. Tavaf eden bir müslüman bu âlemde bir zerre olmanın farkına vararak bu dönüşleri yapmalıdır. İhrama girmek başlı başına bir terbiye ve nefsin arzularına set çekebilmenin vasıtasıdır. İhramdaki kişi günlük hayatında çok basit gördüğü birçok fiili kendine yasaklayarak, nefse gem vurmayı, sabrı öğrenir. Sa’y, Hz. Hacer annemizin o gün evladı için gerçekleştirdiği çabayı, çırpınmayı, tekrar yaşama ve hissetmedir. Şeytan taşlama, Hz. İbrahim misali şeytanı yenme mücadelesidir. Arefe günü Arafat’a çıkan müslümanlar, insanın dünya ile buluştuğu yerde bulunduğunu düşünmelidir. Zira Hz. Âdem (a.s.) cennetten dünyaya ilk kez Arafat’a indirilmiştir ve orada affa mazhar olmuştur. Hacca giden kişi de sanki dünyaya yeni geliyormuş gibi, tüm günahlarını, hırslarını, gafletini, orada bırakarak manen tertemiz olarak yurduna dönmelidir. Ayrıca dünyanın dört bir yanından toplanan milyonlarca Müslüman, bir nevi mahşer provası içindedirler Arafat’ta. Kefen misali ihramları ile fikirlerini dünyadan arındırıp, bir arınma yaşarlar. Haccda gaye Allah’ın rızasına kavuşmadır. Bu nedenle haccın her bir rüknunu hakkı ile yerine getiren bir Müslüman, ’annesinden doğduğu ilk günkü gibi’ günahlarından arınmakla müjdelenmiştir.
Bu anlatılanların şuuruyla hacca giden bir müslümanın ne Mekke’de ne de Medine’de malayani işlerle meşgul olmasına imkan yoktur. ’Hacc benim için dinimin beş şartından biri, çevremin, dostlarımın ya da paramın olması, bu konuda belirleyici bir rol oynamıyor. Gidip, gezeceğim, turistik anlamda eğleneceğim bir mekân da değildir’ diyebilen bir insansanız, çıkacağınız yolculuğun da anlamı farklı olacaktır.
O mübarek beldelere varıldığında sebeplere ve başa gelecek bazı meşakkatlere takılmadan rahmeti soluklamak gerekir. Eğer sebeplere takılırsanız, mekânların temizliği, insanların tavırları ve yolculuğun zorluğu, Haccdan size geriye kalan şeyler olur. Bunların manevi anlamda ne kalbinize bir faydası ne de imanınızı artıran bir özelliği vardır. Hâlbuki Hacccın bir anlamı teslimiyetimizi ifade etmek değil midir? ’Allah’ım! Emrettin ve ben geldim’ diyebilmek değil midir?
Bu vesile ile artık bu günlerde kutlu Mekke Medine yollara düşmeye başlayan hacc yolcusu bütün kardeşlerimizi tebrik eder, dualarında bizleri ve hatta tüm mümin kardeşlerini unutmamalarını rica ederken; inşallah bereket, feyz ve en doruk anlamda manâ dolu bir ibadet ve yolculuk geçirmelerini de Rabbimizden niyaz ederiz.
Sizin İçin Seçtiklerimiz...
Özlenen Rehber Dergisi 92. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.