Kadir Gecesi...
Özlenen Rehber Dergisi 90. Sayı
Kadri yüce, kutsiyeti ulvî bir gece
KADİR GECESİ
Cenâb-ı Hak kullarına sayısız nimetler vermiş, birçok lütufta bulunmuştur. Kullarının iyiliğini isteyen Yüce Yaratıcı bazı zaman ve mekânlara kutsiyet atfederek kullarına olan şefkat ve merhametini onlara göstermiş, yüceliğini tecelli ettirmiştir. İşte böyle kudsiyete sahip zaman dilimlerinden birisi de hiç şüphesiz Ramazan-ı Şerif ve onda bulunan Kadir Gecesi’dir.
’1- Biz onu (Kuran’ı) Kadir gecesinde indirdik.
2- Kadir Gecesi’nin ne olduğunu sen bilir misin?
3- Kadir Gecesi, bin aydan hayırlıdır.
4- O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar.
5- O gece, esenlik doludur. Tâ fecrin doğuşuna kadar.’ (Kadir sûresi, 97/1–5)
Kadir kelimesine çeşitli manalar verilmiştir. Kadir; birçok değişik manayı ihtiva ettiği gibi, ’şan, şeref ve azamet’ manalarına da gelir. O gece ibadet ve taatle vakit geçirenlerin kadri büyük, sevap ve ecri pek çoktur. Çünkü o şerefli gecede, şerefli bir kitap, şerefli bir Peygambere ve şerefli bir ümmete nazil olmaya başlamış, melekler o gece yeryüzüne inmişler ve Cenâb-ı Hak o gecede her türlü hayrını, bereket ve mağfiretini biz kullarına, ümmet-i Muhammed’e lütuf buyurmuşlardır.
Bin aydan Daha Hayırlı Bir Gece
Kadir Gecesi Kur’ân-ı Kerim’in ifadesiyle bin aydan daha hayırlı bir gecedir. (Kadir sûresi, 97/3.) Bu Allah’ın Ümmet-i Muhammed’e bir lütf-ü ihsanıdır. Önceki kavimlerin dünya hayatları bizlere nispetle uzun olduğu ve o uzun olan ömürlerinde bol bol ibadet ve taat ile sevap kazandıkları için Hakk’ın ahir zaman kullarına bir atâsıdır. Nitekim konuyla ilgili olarak Hz. Peygamber’e ümmetinin ömrü gösterilmişti. Rasulullah (s.a.s.) bunu, önceki ümmetlerin ömrüne nispetle kısa buldu. Ümmetinin, önceki insanların uzun ömürlerinde işledikleri amellere yetişemeyeceğini düşündü. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak, O’na ve ümmetine bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’ni lütfetti. (Muvatta’, İtikâf 15.)
Yine bu meyanda bir gün Allah Rasûlü (s.a.s.) ashabına, İsrailoğulları’ndan bir kişiyi anlatmıştı. Bu zat, bin ay Allah yolunda silâh kuşanarak cihâd etmiş, gecelerini de ibadetle geçirmişti. Müslümanlar hayretler içerisinde kaldılar ve ona gıpta ettiler. Bunun üzerine Allah Teâlâ, ümmet-i Muhammed’e olan lütuf ve merhametini beyan etmek üzere Kadir Sûresi’ni indirip oradaki nimetlerini lütfetti. (Vahidi, Esbâbu Nüzûli’l-Kur’ân, s. 486 Çev. Dr. Necdet Çağıl-Dr. Necati Tetik İhtar Yayınları İstanbul.)
Bin ay 83 yıl dört ay etmektedir. Bu durumda nasibi olanlar, ondan istifade edenler için Kadir Gecesi’nin ihyasında her seneye bir ömür sığabilmektedir. Bu kadar uzun bir vakitten daha hayırlı olan geceye, Kadir Gecesi denilmesi, hem gecenin, hem geceyi ihya edenlerin, hem de o anda yapılan ibadetlerin azametli, şerefli ve kıymetli olmasından kaynaklanır. Büyük ve şerefli kitabımız Kur’ân-ı Kerim, bu gecede inmeye başlamıştır. Bu gece yapılan ibadetler, içerisinde Kadir Gecesi bulunmayan bin ayda yapılan ibadetlerden daha faziletlidir. Gelecek bir seneye kadar cereyan edecek olan her türlü hâdiseler, meleklere bu gece bildirilir. (Zemahşerî III 351, Prof. Dr. Vehbe Zuhaylî, Tefsiru’l Münir, 15/578–579 Çev. Dr. Ahmet Efe vd. Risale Yayınları 2008 İstanbul.) Bu gece yeryüzüne başta Cebrail (a.s.) olmak üzere çok sayıda melek iner. (Kadir sûresi, 97/4.) Bu gece, tanyerinin ağarmasına kadar huzur ve esenlik doludur. İnsanlar her türlü kötülükten selâmettedir. Yeryüzüne inen melekler uğradıkları her mümine selam verir, onlar için dua ve istiğfar ederler. Kıyamette de ibadetlerine şahadet eder ve o kul için şefaatte bulunurlar.
’Ey Müslümanlar! Büyük ve mübarek bir ayın gölgesi üzerinize düştü. Bu ay, içinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’nin bulunduğu bir aydır.’ (İbni Huzeyme, Sahih, III, 191–192.)
Bir Açıklama…
Yukarıdaki rivayetleri okuduktan sonra birisi şöyle diyebilir: "Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in, ’Ecrin/kazancın, yorgunluğunun; yani yaptığın işin miktarına göredir.’ (Buharî, Umre, 8; bk. Müslim, Hac 127.) dediği sahihtir. Ve bin yıl taatta bulunmanın, tek bir gecede taatta bulunmadan daha zor olacağı da malumdur. O halde, bu ikisinin denk olması nasıl düşünülebilir?
Buna, şu şekilde cevap verilebilir: Aynı işin, kendisine eklenen farklı durumlar sebebiyle iyilik veya kötülük açısından farklı hükümler olması normaldir. Mesela cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha üstündür. Hâlbuki aslında kılınan namaz her iki durumda da aynıdır. Bir Hıristiyana zina iftirası atan tazir/korkutma ile cezalandırılırken, bir iffetli Müslüman’a bu iftirayı atana had (seksen kırbaç) uygulanır. Hâlbuki her iki olayda şekil itibariyle aynıdır. Bu gibi yerlerde, şekil aynı olmasına rağmen hükümler farklı farklı olmuştur. Bunun gibi Yaratıcının bazı zaman ve mekânlara diğerlerine oranla değer verip kıymet atfetmesi hiç de şaşılacak bir durum değildir. (Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, 23/286 Çev. Prof. Dr. Suat Yıldırım, Akçağ Yayınları İstanbul.)
Burada kalbe gelebilecek vesveselerin izalesi sadedinde şu ihtar-ı Nebevi’yi hatırlatmakta fayda var; ’Kim Kadir Gecesi’ni faziletine inanarak ve alacağı mükafatı umarak ihya ederse geçmiş günahları bağışlanır.’ (Tergib ve Terhib el-Münzirî cilt 2 sayfa 421 Çev. A. Muhtar Büyükçınar vd. Huzur Yayınevi İstanbul.)
Kadir Gecesi Hangi Gecedir
Kadir Gecesi’nin hangi gece olduğu kesin olarak bilinmemekle beraber âlimlerimizce konuyla ilgili rivayetler etraflıca mütalaa edildiğinde genellikle ramazan ayının yirmi yedinci gecesi olduğu tercih edilmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) Kadir Gecesi’nin hangi gece olduğunu belirtmemiş, ancak; "Siz Kadir Gecesi’ni ramazanın son on günü içerisindeki tek rakamlı gecelerde arayınız." (Buharî, Leyletü’l-Kadr, 3; Müslim, Sıyam, 216.) buyurmuştur.
İmam Malik, Ahmed b. Hanbel, İshak b. Rahuye, Ebu Sevr, Ebubekir b. Huzeyme ve Ebu Kılabe Kadir Gecesi’nin ramazanın son on gününde yer değiştirdiği¬ni söylemişlerdir. (Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 9/180–181.) Konuyla ilgili olarak zikredilen bir başka rivayet ise şudur: Zir b. Hubeyş diyor ki, Übey b. Ka’b’a sordum:
Kardeşin Abdullah b. Mesud:
- Yıl boyunca ibadet eden Kadir Gecesin’e isabet eder diyor, dedim. Übey b. Ka’b dedi ki:
- Allah İbni Mesud’a rahmet eylesin. O, insanların Kadir Gecesi’ne güvenmemelerini istemiştir. Yoksa Kadir Gecesi’nin, ramazanda, ramazanın da son on günü içerisinde yirmi yedinci gecesinde olduğunu biliyordu, dedi.
- Bunu neye dayanarak söylüyorsun, Ey Ebü’l-Münzir (Übey b. Ka’b’ın lakabı), dedim. Übey:
- Ben bunu Rasûlullah (s.a.s.)’in bize haber vermiş olduğu alâmetle söylüyorum ki, o da, o gün güneş şuasız olarak doğar, dedi. (Müslim, Sıyam, 220.)
Bununla birlikte başka geceler olduğu da yine hadis-i şeriflerde zikrolunmuştur. İbni Ömer (r.a.) anlatıyor: ’Rasûlullah (s.a.s.)’e Kadir Gecesi (ramazanın neresinde) diye sorulmuştur. O, ramazanın tamamında diye cevap vermiştir.’(Ebû Davud, Salât 324, H.no:1387.)
Yine İbni Ömer (r.a.) anlatıyor: ’Hz. Peygamber’in ashabından bazılarına rüyalarında Kadir Gecesi’nin ramazanın son yedisinde olduğu gösterildi. Rüyalar kendisine anlatılınca Efendimiz (s.a.v.): ’Görüyorum ki rüyanız son yediye tekabül etmektedir. Öyleyse Kadir Gecesi’ni aramak isteyen son yedide arasın, buyurdu.’ (Buharî, Leyletü’l-Kadr 21.)
Niçin Gizlenmiştir?
Kutsiyeti bu denli ulvi olan bir gece peki ne gibi bir maksattan ötürü gizlenilmiş, aşikar olunmamıştır. Aslında Kadir Geces’inin vakti Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’e gösterilmişti, lâkin daha sonra Allah Teâlâ tarafından unutturuldu. (Buhârî, Leyletü’l-Kadr 1, 13.) Bunun gerek bizlerin idrak edebildiği ve gerekse de idrakte zorlandığımız pek çok hikmetleri olmalıdır mutlaka. İşte Kadir Gecesi de hayır ve bereketine erebilmemiz ve her geceyi ganimet bilip ihya edebilmemiz için gizlenmiştir. Kadir Gecesi’ni bulmak için gayret eden bir mümin, vaktini ibadetle değerlendirmesini öğrenir ve diğer zamanlarda da bu güzel alışkanlığa devam eder. Nitekim Hz. Âişe validemiz, ’Efendimiz’in ibadetleri, hafif ve devamlı yağan sağanak hâlindeki yağmur gibiydi.’ (Buhârî, Savm, 64.) demiştir. Bütün bunlar müminleri daima ümitli ve uyanık tutar. Devamlı hayır peşinde koşmalarını ve günahlardan sakınmalarını sağlar. İnsanı, herkese karşı iyi davranmaya, her ibadeti büyük bir hassasiyetle yapmaya, her vakti en iyi şekilde değerlendirmeye alıştırır. Her an o kutsiyete erişebilme ümidini canlı tutar ve her daim kulluk bilincini zindeler.
Bu Faziletli Gece Nasıl İhya Edilmeli?
Peygamber Efendimiz (s.a.s.): ’Allah, Kadir Gecesi’ni ümmetime hediye etmiş, ondan önce hiçbir ümmete vermemiştir. (Suyûtî, Câmiu’s-Sagir, 2/269) buyurarak bu gecenin bizlere lütfedildiğinin şuurunda olmamızı emretmişlerdir. Her şeyden önce bu gece ümmet-i Muhammed’e münhasır bir gece.
Bu gece üstün meziyetlere sahip, faziletli ve kutlu bir gecedir. Gecenin faziletiyle ilgili olarak Rasûlullah (s.a.v.): ’Kadir Gecesi olduğu zaman Cebrail (a.s.) meleklerden bir topluluk ile iner, müminler için istiğfar ederler. Ayakta ve oturarak Allah’ı her zikredene selam veririler’ buyurmuştur.’ (Mükaşefet-ü’l Kulûb, İmam-ı Gazali, s; 461 Çeviren: Abdülvehab Öztürk Saadet Yayınevi İstanbul 2008)
Kadir Gecesi’ni araştırıp ihya etme arzusu, iman alâmetlerinden sayılmıştır. Cenâb-ı Hak, Kadir Gecesi’nin zamanını gizli tuttuğu için Peygamber Efendimiz, ramazan ayında, ibadet hususunda diğer aylarda görülmeyen bir gayret içinde olurdu. Ramazanın son on gününde ise, kendisini daha fazla ibadete verirdi. Bu günlerde geceyi ihya eder, ailesini uyandırırdı. (Buhârî, Leyletü’l-Kadr, 5.) Ümmetini de buna teşvik ederek şöyle buyururdu: ’Kadir Gecesi’ni, fazilet ve kutsiyetine inanarak ve sevabını yalnız Allah’tan bekleyerek ibadet ve tâatle geçiren kimsenin -kul hakkı hariç- geçmiş günahları bağışlanır.’ (Buhârî, İman 25–35, Savm 6, Teravih 1, Leyletü’l-Kadr 1; Müslim, Müsâfirîn 173–176.) müjdesiyle ümmetin bu aya ve bu geceye dikkat etmelerini, uyanık olmalarını telkin ederlerdi.
Hz. Âişe validemiz, Peygamber Efendimiz’e:
- Ey Allah’ın Rasûlü! Kadir Gecesi’nin ne zaman olduğunu bilecek olursam, o gece nasıl dua edeyim?’ diye sormuştu. Rasulullah (s.a.s.): ’Allah’ım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin. Beni bağışla! diye dua et!’ buyurdu. (Tirmizî, Deavât, 84; İbni Mâce, Dua, 5.)
Kadir Gecesi’ni; namaz kılmak, Kur’an okumak, tevbe, istiğfar ve dua ile meşgul olmak, Allah’ı zikretmek, salâvat getirmek ve tefekkürde bulunmak gibi ibadetlerle değerlendirmelidir. Üzerinde namaz borcu olanların nafile namaz kılmadan önce hiç değilse beş vakit kaza namazı kılmaları daha faziletlidir. Bu noktada Süfyan-ı Sevrî: ’Kadir Gecesi dua ve istiğfar etmek -nafile- namazdan sevimlidir. Kur’an okuyup sonra dua etmek daha güzeldir’ demiştir.
Bunlara ilâveten, gönül almak, infak ve yardımda bulunmak gibi her türlü sâlih amellerle, Kadir Gecesi’nin gündüzünü de ihya etmek güzel bir davranıştır. Yine akşam, yatsı ve sabah namazlarını cemaatle kılan kişinin de Kadir Gecesi’nden pay almış olacağı bildirilmiştir. (Beyhakî, Şuab-ül İman, III, 340.) Dolayısıyla ramazanda özellikle de son on gününde cemaatle namaz kılmaya daha çok dikkat etmelidir.
Zamanı müsait olanların ramazan gecelerini uyanık geçirmeleri gecelerin ihyası açısından bulunmaz bir hazinedir. Buna gücü yetmeyenlerin ise en azından özellikle son on günü uyanık ya da diğer günlere kıyasla daha az uyku ile geçirmeye gayret göstermelidir. Hele hele Kadir Gecesi olan günü ve geceyi boş işlerden uzak, kulluk ve ümmet olma vasfına haiz bir Müslüman olarak geçirmenin azmi içerisinde olmalıdır. Bütün bir gece uyanık bulunmak herkes için mümkün olmayabilir belki. Bu sebeple Allah Rasûlü’nün sünnetine uyarak son yedi gecede biraz daha az uyuyarak ibadetleri artırmak, gecenin başından ve sonundan muayyen bir kısmı nafile ibadetlere ayırmak isabetli bir davranış olur. Bunu bugün hangi işte çalışırsa çalışsın her Müslüman yapabilir.
Bu geceyi ihya edenlere vaat edilen mükâfatlar, Cenâb-ı Hakk’ın mümin kullarına olan merhamet ve ikramını göstermeye kâfidir. Yüce Rabbimizin bu kadar büyük ihsanına ve kolaylaştırmasına rağmen, ramazanda affedilmeyen kimse için de artık yapılacak bir şey yoktur. Bu noktada Allah Rasûlü (s.a.s.) Efendimiz şöyle buyurur: ’Ramazan’a erişip de günahları affedilmeden çıkan kimsenin burnu sürtülsün, rahmetten uzak olsun.’ (Tirmizî, Deavât 100/3545.)
Sonuç
Bir geceye bin ayın bereketini yükleyerek yüce Yaratıcımız (c.c.) ’İşte size vesile’ diyor bir bakıma... Eğer içimizde küçücük kıvılcımlar varsa, yüreğimizi tutuşturabilir ve bir gecenin içinden gökler dolusu rahmet sağabilir, bir gece ile seneler derleyebiliriz.
Gökler, melekler ordusuna dönüşmüş rahmet rahmet iniyor yeryüzüne, müminlerin yüreğine, kâinatın üzerine.
İşte önümüzde Kadir Gecesi geliyor. Hazır mıyız? Zaten arıyor muyduk? Bekliyor muyduk? Hasreti içimizi yakıp kavuruyor muydu? Öyleyse işte kapımızı çalıyor Kadir Gecesi, öyleyse yangın yüreklere gelmekte rahmetsi kokusu.
Kimin aklına gelir bir gecenin yüreğine bin ayın sığabileceği? Nerde var böyle ticaret? Kim verebilir bu denli kârı, kazancı? O Rabbani bir armağandır ancak. Rahman verirse böyle verir, böyle eşsiz, böyle bol, böyle hesapsız verir. Hayallerin idrakinden öte bir armağan yağmurunda yıkar kulunu.
İşte geliyor Kadir Gecesi... ’İşte geçti de içimizde bir vuslat, bir kurbiyyet sevinci bırakmadı’ dememek için, sabahında derin bir hüznü yaşamamak için, bir geceye bir ömrü sığdırmak için, kalplerimizi hazırlamalıyız Kadir Gecesi’ne. Aklımızı, ruhumuzu, benliğimizi emrine amade kılmalıyız onun. Tutunmalıyız ellerine Kadir Gecesi’nin. Kendimize yer edinmeliyiz yükselirken taatler Hakk’ın katına. Kadir kıymet bulmalıyız onu idrak ederek. Değilse pişmanlığın sarmalında, kaybetmenin hüznüyle buruk gönüllerimizle, avareler gibi gafletin kucağında kalakalırız.
Belki yarınımız yok…
Belki seneye ramazan bize nasip değil…
Belki bu son anımız, bu son gecemiz, bu son Kadir Gecemiz…
Kim bilir…
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.