Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
’Her amelin bir coşkusu, her coşkunun da bir gevşemesi vardır. Kimin coşkusu sünnetimden yana olursa, o mutlaka kurtulmuştur. Kimin de istek, arzusu ve rağbeti sünnet dışına yönelik olursa o, helâk olmuştur.’
(Ahmed b. Hahbel, II/158, 165, 188, 210)
Değerli okurlar, bu ayki yazımızı sünnete bağlılığa ayırdık. Sünnet-i seniyyeye tâbi olmada riayet etmemiz gereken hususları hatırlatalım istedik. Binaenaleyh, yukarıda zikredilen hadîsin şerhini siz değerli okuyucularımızın istifadesine sunmaya çalıştık.
Hadisimize ait rivayetlerin büyük çoğunluğu, ibadete düşkünlüğü ile meşhur olan sahâbî Abdullah b. Amr (r.a.)’dan gelmektedir. Rivayetler genelde mana yönünden hemen hemen aynıdır. Zaten hadisin vürûd (geliş) sebebi de Abdullah b. Amr’ın, evlendiği günden itibaren hanımını ihmal edecek dereceye varan ibadet düşkünlüğüdür. Babasının, durumu Hz. Peygamber’e haber vermesi üzerine Efendimiz, Abdullah (r.a.)’ı Kur’an okumak, namaz kılmak ve oruç tutmak gibi ibadetler konusunda itidale davet etmiş, mevcut güç ve iştihasının devam etmeyebileceği, şimdiden orta yolla bu ibadetleri yapmasının daha uygun olacağı ikazında bulunmuş ve sonunda da hadisimizdeki ölçüyü hatırlatmıştır:
’Her ibadet edenin bir hızlı dönemi, her ibadetin zevk ve şevkle çokça icra edildiği bir safhası vardır. Yine her amelin ve âbidin bir de gevşeme, bıkkınlık ve güçsüzlük dönemi vardır. Kimin arzusu, zevki ve şevki sünnetteki ölçülere bağlılık şeklinde gerçekleşirse, -başka bir rivayete göre- kimin gönlü sünnetteki uygulamaya ısınır, ona alışır, onunla yetinirse, o kurtulmuştur. Kim de bunun dışında bir uygulamaya iltifat ederse, -eninde sonunda- perişan oldu demektir.’
Hadisin Hz. Ebû Hureyre’den gelen rivayetinin son kısmında da biraz farklı olarak şu değerlendirme yer almaktadır:
’Kim bu şiddetli arzu ve bıkkınlık dönemlerini sünnet ölçüsüne yaklaştırır ve o çizgide tutabilirse, onun kurtuluşa ereceğini umunuz! Yok, eğer aşırılığı ve gevşekliği (ifrat ve tefriti) sebebiyle parmakla gösterilecek bir duruma gelmişse, onu bir şey zannedip önemsemeyin.’
Hazreti Peygamberin bu son ikazını şöyle anlamak da mümkündür: ’Orta yolu gözeten, ifrat ve tefritten uzak kalmaya çalışan kişinin kurtulacağını umunuz. Onun insanlar arasındaki şöhretine ve insanların onun hakkındaki kanaatlerine kıymet vermeyiniz.’
Diğer bir rivayette ise, kendisine, Ashâb’tan bazılarının ibadet konusunda son derece gayretli oldukları haber verilince Peygamberimiz’in şöyle buyurduğu nakledilmektedir:
’Bu, İslâm alışkanlığı ve coşkunluğudur. Ancak her alışkanlığın bir ileri safhası, her ileri safhanın, coşkunluğun bir gevşeme ve bıkkınlığı bulunmaktadır. Binaenaleyh kimin gönlü Kitap ve Sünnet’le yetinmeye yatkın ise, ne ala ne güzel! Kimin gönlü de Allah’a isyan olan şeylere meylederse, işte onun işi bitiktir, o helak olmuştur.’ (Ahmed b. Hanbel, a.g.e, II/165)
Mutlu Hayat Ölçüsü
Abdullah b. Amr’ın hayatının sonuna doğru, eskiden yapa geldiği ibadetleri aynı miktarda yapacak gücü bulamadığı ve: ’Keşke, Rasûlullah’ın tavsiye ettiği ruhsatları kabullenseymişim’ diye pişmanlık duyduğu rivayet edilmiştir. Bundan hareketle ’mutlu hayat ölçüsü sünnettir’ sonucuna varmamız mümkündür.
Modern Çağda Birçok Hayat Modeli Vardır; Fakat Mümin’in Eşsiz Modeli Ancak Sünnet’e ittibâdadır.
Hayatının tüm safhalarında insanı huzurlu, sıhhatli, aktif, faydalı kılabilmek için günümüzde çok değişik bilim dalları ve mesleklerin oluştuğunu ve bunların her birinin hayatı çekilir kılabilmek için birçok reçete ve teknik ürettiklerini biliyoruz. Ne var ki, bunun tamamının, en sade, doğru, mutedil, makul ve en uygulanabilir örneklerini biz Efendimiz’in sünnetinde bulmaktayız. Hastalık-sağlık, uzun yaşama, kazanma, harcama, dinç ve dinamik kalma, mutlu olma, âhirete uzanan temiz bir hayat yaşama vb. sünnette örneklendirilmiştir. Gıda rejiminden, ibadet hayatına; günlük yaşantıyı tanzimden milletler arası ilişkilerde takınılacak tavırlara kadar her şey prensip ve pratik olarak sünnette ifadesini bulmuştur.
Müslüman Nüfusun Kalitesini Sünneti Yaşama Oranı Tayin Eder.
Duygular, düşünceler, tercihler, uygulamalar, kurum ve kuruluşlar hâsılı bir cemiyet olarak tercihi, coşkusu, ünsiyeti, zevki ve neşesi Sünnet’ten yana olanlar kurtulmuş, aksini yeğleyenler de -iddiaları ne olursa olsun- çaresizlik içinde kalmışlardır.
Hayatı Sünnetle Yaşamak
Bu sebeple hayatı sünnetle yaşamak, Müslümanlar için hem bir ideal, hem bir görev hem de en büyük mutluluktur. Peygamberimizin yaşadığı saadet asrı ile zamanımız; o günün şartları ile günümüz şartları arasında fevkalade farklılıklar olması, insan olarak hayatımız için Sünnet’ten ölçüler çıkarmamıza ve onları, işaret ettikleri tabiîlik, sadelik ve pratiklik içinde uygulamamıza asla mâni değildir. Aynı devirde yaşıyor olmamıza rağmen Batı hayat tarzı ve uygulamaları ile bizim anlayış ve şartlarımız arasında da büyük farklılıklar bulunmaktadır. Ne var ki o tür hayat tarzını benimseyenler yıllardır, büyük bir gayretle -çoğu kere gülünç hallere düşme pahasına da olsa- hayatlarını o çizgide sürdürmeye çalışıyorlar. Müslümanlar da biraz gayret ve dikkatle günlük hayatlarına sünnet çizgisini hâkim kılabilirler. Bunun için gerekli olan tek şey, tercihi ortaya koymak, nasıl yaşaması gerektiğine içtenlikle bir karar vermektir. Coşkuyu, titizliği, dikkati, gözü-gönlü Sünnet’ten yana çevirmektir.
Hadisin Verdiği Mesaj
Bize göre hadisimizin asıl mesajı, mutlu ve Müslüman bir gelecek için coşkusu Sünnet’ten yana olan nesiller yetiştirmeyi hedefleyen uygulamaların geliştirilmesidir. Sünnet’i aşmak ya da bir tarafa bırakmak şeklinde eğilim gösterecek nesillerin -sayısı ve niteliği ne olursa olsun- ’Müslüman ve mutlu bir gelecek’ açısından hiç bir şey ifade etmediği açıktır.
Dünyanın en karanlık günlerinde, mutlu ve aydınlık bir geleceği inşa etmiş olan Sünnet, Müslüman geleceğimiz için de yegâne ölçü ve güvencedir. Zira Rabbimiz, gönderdiği ’hidayet rehberi’ son kitabı, açıklama ve uygulama görev ve yetkisini Peygamberimize vermiş ve O’nun Sîret ve Sünnetini, inananlara ’en güzel hayat modeli’ olarak tanıtmıştır.
Faydalanılan Eser:
Hadislerle Gerçekler, İ.Lütfi Çakan, İstanbul, M.Ü. İlahîyat Fak. Vakfı Yay, 2008.
Hayat Modelleri Arasında Müminin Sünnet'e İttibadan Yana Tercih Yapması
Özlenen Rehber Dergisi 85. Sayı
esselemu aleykum. cok guzel bi konuya deginmisin ömer abi yüregine saglik.Rabbim seni her daim guzel seyler yazmayi muaffak kilsin.Allaha Emanet Olun