Takva da Rasûlullah'a Uymakla Olur, Başka Türlü Olmaz
Özlenen Rehber Dergisi 75. Sayı
“Takva da Rasûlullah’a uymakla olur, başka türlü olmaz.”Hedef Radyo: Efendim; müsaade ederseniz Sünnet’le alâkalı olarak bir hususu daha sormak istiyorum. Deniliyor ki: “Allah Rasûlü (a.s.) Efendimiz misvak kullanmıştır. Günümüzde ise diş fırçaları vb. şeyler var. Modern aletlerle diş temizliği yapılabiliyor. Öyleyse misvak kullanmaya hacet var mı?” Mesela dikkatimi çekti, namazdan sonraki tesbihatı elinizle, parmaklarınızla yaptınız. Hâlbuki bugün tesbihler de var. Acaba günümüzdeki bu tür modern aletlerle yapılması sünneti gerçekleştirir mi? Yoksa bu sünnetin gerçekleşmesi için Allah Rasûlü’nün yaptığı şekilde, aynıyla mı yapmak gerekir?Abdullah Farukî el-Müceddidî (k.s.): Allah razı olsun. Sünnet demek, Peygamber Efendimiz’in yaptığı hareketlerdir. Fiilî olan sünnetleri ki, mesela misvak kullanmıştır. Misvakla ilgili belki aşağı yukarı 15-20 tane hadis vardır. Ağza güzel koku gelmesine, dişleri temizlemesine, sesi güzelleştirmesine, Allah’ın rızasına sebep olduğuna dair birçok hadis-i şerifler vardır. Aynı zamanda mademki Efendimiz (s.a.v.) onu kullanmıştır. Onun için misvak kullanmanın (hükmünün) sünnet olması daha uygundur. Sünnet odur yani. Diş fırçaları da tabi temizlik aracıdır. Misvak kullanmadığımız takdirde, dişlerimizi yıkamak, temizlemek onunla olur. Fakat o, sünnet hükmünde misvak gibi değildir. Belki temizlik olabilir. Elbette temizliğe İslâmiyette önem verilmiş. Ama misvak gibi onun sevabını alamayız.İkincisi, tesbihatı elimizle yapmaya gelince; Peygamberimizin bir hadis-i şerifi var. Usul-i Tâc’ta geçtiğine göre, Efendimiz (s.a.s.) bunlar şehadet etsinler diye elleriyle (iki eliyle) tesbihat yapmıştır. Çünkü Efendimiz’in sağı-solu yoktur, hepsi sağdır. Yani Efendimiz’de sağ-sol kavramı yoktur. İki elle yapmıştır. Yine Zevce-i Rasûlullah’tan Ümmü Seleme annemiz de bazen hurma çekirdekleriyle, taşlarla Allah’ı zikretmiştir. Yani onlar da tesbihin karşılığıdır. Öyle de yapmışlardır. Ama Rasûlullah (s.a.v.) öyle (elleriyle) yaptığı için, şahsen benim hoşuma gidiyor, öyle yapıyorum. En azından hakkımda şehadet edecektir.Hedef Radyo: Bu da bizim için büyük bir kazançtır. Efendim, Allah Rasûlü (a.s.) Efendimiz’in kullandığı misvak hakkında: “Neticede bir ağaçtır” deniyor. Bu şekildeki bir söz, sünneti hakir görmek içerisine girer mi?Abdullah Farukî el-Müceddidî (k.s.): Girer. Bütün ulema icma yapmıştır. İbn Hazm da bu görüşte. Sünneti inkâr etmek değil; sünneti hafif görmek insanın imanını götürür. Çünkü âyet-i kerime var. Cenâb-ı Hakk Haşr sûresi 7. âyette buyuruyor ki: “O neyi getirirse alın, neyden nehyetti ise ondan da sakının.” Şimdi, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bunu getirmiş, almak mecburiyetindeyiz. Almazsak hem bu âyet-i kerimeye ters düşmüş oluruz, hem de Efendimiz’e ters düşmüş oluruz. Bu bakımdan, O’nun getirdiklerini hakir görmek; bir taraftan Allah’ın kelâmını hakir görmek, bir taraftan da Rasûlullah’ın yaptıklarını hakir görmektir. Ki bunda da ulemamız icma yapmışlar. Rasûlullah Efendimizin sünnetini hakir görenler dinden çıkarlar.Hedef Radyo: Bu zamana kadar anlattıklarınızdan benim çıkardığım şudur. Acaba yanılıyor muyum? Efendimiz (a.s.)’ın sünnetini, yaşantısı boyunca ne yaptıysa onları aynıyla yapmaya gayret gerekir. Yani bunlar arasından, şunları beşer kişiliğiyle yaptıydı, bunları peygamber kişiliğiyle yaptı gibi yanlış bir ayrıma gidilmemelidir.Abdullah Farukî el-Müceddidî (k.s.): Tabi, bunlar yanlış kelimeler. Çünkü sahabeden üç kişi Hz. Âişe validemize geliyorlar ve diyorlar ki: “Biz Rasûlullah Efendimizin gece hayatını bilmiyoruz. Bize gece hayatını anlatır mısın, gece ne yapıyor?” Hz. Âişe validemiz onlara diyor ki: “Siz Kur’an okumuyor musunuz?” “Okuyoruz!” “İşte Rasûlullah’ın ahlâkı Kur’an’dır!” diyor. Yani hareketleri Kur’an’dır, diyor. O da Kur’ân olduğunu belirtiyor.Kur’ân’da ne diyor? “Vemâ yendiku ani’l-hevâ in hüve illâ vahyun yûhâ / O hevasından konuşmaz, vahiyle konuşur.” Yaptığı hareketi kendinden yapmaz. Bazı ahmaklar, Peygamber Efendimiz için; yok bunu vahiyle yapmıştır, yok kendinden yapmıştır, diyorlar... Bir tane yanlışını çıkarın bakalım! Rasûl-i Kibriya Efendimizin ömrü boyunca, 23 yıl risaleti var, 10 yıl da uzlet hayatı var. Bu 33 yıl içinde tek bir yalanını, tek bir yanlışını, tek bir yanlış hareketini kim gösterebilir? Mümkün değildir!Mesela, Duha sûresinin 7. âyet-i kerimesinde de müfessirlerimiz, âlimlerimiz hataya düşmüşler. “Ve vecedeke dâllen fehedâ” âyetinde şöyle yazmışlar: “Seni şaşırmış bulmadı mı?..” Peygamber şaşar mı? Kur’ân’ı Kerim’de Cenâb-ı Hakk Kâlem sûresinde: “Ve inneke leâlâ hulukin azîm/Muhakkak ki sen büyük bir ahlâk üzerinesin” buyuruyor. Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şerifinde de “Eddebenî Rabbî fe ahsene te’dîbî/Beni Rabbim terbiye etti de ne güzel terbiye etti” buyuruyor. Allah’ın terbiye ettiği, Kur’ân’da da övdüğü bir insan, hiç şaşırmış olur mu? İşte, maalesef, müfessirlerimiz de burada yanlış yapmışlar. Biz bu âyetin tefsirini de yaptık ve yayınladık. Hem de iki sefer istek oldu Özlenen Fark Dergisi’nin 24 ve 25 nolu sayılarında yayınladık. İnşallah bir başka program olursa onu da anlatırız. Nasip olursa başka bir programa daha gelirim.Sünnet hususunda kimin ne sorusu varsa, herkese diyorum, profesörler dâhil, açık oturuma hazırım, kim ne diyorsa her zaman her yerde konuşmaya hazırım. Kim sünnet hususunda konuşuyorsa, burada hazırım. Telefonlarımız belli, adresimiz yerimiz belli. Mektup yazarlar, faks çekerler, her türlü imkân var yani. Allah’ın inayetiyle herkese cevap verecek kudretteyiz.
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.