Özlenen Rehber Dergisi

3.Sayı

Evliliğin İlanı ve Def Çalınması

Mehmet YALÇIN Özlenen Rehber Dergisi 3. Sayı
“Nikah benim sünnetimdendir. Kim benim sünnetimle amel etmezse benden değildir.”(1)

Hayatımızın her alanını düzenledi?i gibi, İslam; insan hayatının en önemli safhalarından biri olan nikah merasiminin ve bunu ilan etmenin ölçülerini de biz Müslümanlara bildirmektedir. Allah’ın rızasına ve Peygamberimizin sünnetlerine uygun bir şekilde yapılan dü?ün merasimleri kurulacak olan aile için, bereket, huzur ve saadet kayna?ıdır. Çünkü İslam’ın temel prensibi, insanı huzura, saadet ve refaha kavu?turmaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.v): “Allah’a hamd etmekle ba?lamayan her hayırlı i?in bereketi yoktur.”(2) buyurmu?lardır. Öyle ise Peygamberimizin sünneti olan merasimlerini de, o sünnetin ruhuna uygun bir ?ekilde Allah’ın ve Rasûlü’nün ho?nut olaca?ı ?ekilde yerine getirmek üzerimize bir vecibedir.

Hz. Peygamber (s.a.v) bir hadisinde: “Nikahı ilan ediniz.” buyurmu?tur.(3) Tirmîzî’nin Hz. Âi?e’den rivayet etti?i bir ba?ka hadiste ise; “Nikahı ilan ediniz ve def çalınız.”(4) buyrulmu?tur. Nesâî’nin bir rivayetinde de: “Helal ve haram arasındaki fark, nikahın ilan edilmesi ve def çalınmasıdır.” denilmi?tir. Kötü manaları bulunmayan kasîdeleri ve bazı ?arkıları dü?ünlerde okumada bir beis görülmemi?tir. Yine dü?ünlerde dinî sınırları ihlal etmeden e?lenmekte de bir beis yoktur.

İbn-i Mace, Hz. Âi?e’den ?u rivayette bulunur: “Yetim bir kız, Ensar’dan biriyle evlendirildi. Hz. Âi?e dü?üne gidenlerdendi. Hz. Âi?e (r.anha) diyor ki: “Dü?ünden döndü?ümüz de Rasûlullah (s.a.v) bize: ‘Ey Âi?e ne dediniz ?’ dedi. Bende: ‘Kızı teslim ettik, hayır ve bereket için dua ettik, sonrada ayrıldık.” dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber: “Ensar gazeli (Kasideyi) seven bir kavimdir. ‘Eteynakum, eteynakum fehayyâne ve hayyâküm’ demediniz mi?” buyurdu.(5)

VELİME (Dü?ün Yeme?i)

Dü?ün yeme?i cumhuruna göre müstehap ve sünnet-i müekked’dir. Çünkü velime sevindirici bir olaydan ötürü verilir. Abdurrahman İbn-i Avf, Hz. Peygamber’den ?öyle rivayet eder: “Bir koyunla da olsa velime ‘yap’ (dü?ünde yemek yedir).”(6) Bu hadisteki emir si?ası sebebi ile de kimi ulema velimeyi vacip kabul etmi?lerdir. Zira Efendimiz (a.s): “Kim velime (dü?ün) yeme?ine davet edilir de icabet etmezse Ebu’l-Kasım’a asi olmu?tur.”(7) ve “E?er biriniz dü?ün yeme?ine ça?rılırsa gitsin.”(8) hadis-i ?erifleri ile, açıkça hem velime vermeyi hem de bu davete icabet etmeyi emretmektedir. Oruçluya dahi velime yeme?ine icabet etmek vacip sayılmı?tır; ancak velimeden yemesi lazım gelmez. Oruçlunun da davete icabet zorunlulu?una ?u hadis-i ?erif i?aret etmektedir: “E?er biriniz velimeye ça?rılırsa icabet etsin. Oruçluysa hayır ve bereket duasında bulunsun, de?ilse yesin.”(9)

Bir ?ahıs, içinde davul, zurna ve içki gibi münker (Dinimizin yasakladı?ı) bir ?ey olan yere, dü?üne davet edilirse, bu münkeri kaldırabilme imkanı varsa, kaldırmak için icabet etmesi vaciptir. E?er münkeri kaldırması mümkün de?ilse gitmez. Rasûlullah (s.a.v) Efendimizin bu tür davetlere icabeti yasakladı?ını sahabe efendilerimiz ?öyle nakletmi?lerdir: “Rasûlullah içki servisi yapılan bir sofraya oturmayı yasakladı.”(10)

Mübarek Efendimiz Abdullah Farukî Hazretleri ile sünnete uygun yapılan bir dü?üne gitti?imiz sırada, bu dü?ünün hemen yanında sünnete uygun olmayan, davul ve zurna ile yapılan bir dü?ün daha vardı. Biz dü?ündeki programımıza ba?lamak için Kur’an-ı Kerim okurken, di?er dü?ündeki saz ekibi müzi?i kesti. Bizim programımız bitince rahmetli üstadımız: “Gidin o dü?ün sahiplerine, dü?ünlerine katılmak istedi?imizi söyleyin.” dedi. Dü?ün sahibi bu iste?i kabul edip, bizleri dü?üne davet etti. Bizler de ilahi ve zikirlerle programımızı tamamladıktan sonra müsaade ile o dü?ünden ayrıldık. Böylelikle o insanlara dü?ünün Allah’ın emrine göre nasıl yapılaca?ını da göstermi? olduk.

Daha sonra duyduk ki o dü?ün sahibi, sünnete aykırı olan dü?ün merasimini yaptı?ına pi?man olmu? ve; “ke?ke bizde böyle dü?ün yapmı? olsaydık.” demi?tir. Bir çok karde?imize niçin böyle haramlarla dü?ün yaptıklarını sordu?umuzda; “Çocuklar bu ?ekilde istiyor.” Diyerek mazeret öne sürmektedirler. Halbuki çocukların rızasından önce, bir Müslüman’ın Allah’ın rızasını gözetmesi lazımdır. Böyle bir terbiye almamı? ve böyle bir terbiye verilmemi? ailelerde maalesef bu gibi hususlar göz ardı edilmektedir.

Malında haram olan kimsenin davetine icabet etmek mekruhtur. Yeme?inden yemek, onunla muamelede bulunmak, hediyesini, hibesini ya da sadakasını kabul etmek mekruhtur. Haramın çokluk ya da azlı?ına göre kerahet zayıf veya kuvvetli olur. E?er birkaç ki?i bir ?ahsı davet ederse mümkün ise hepsine icabet eder. Aksi takdirde en önce ça?ırana gider. Sonra en dindar olanınkine, sonra yakın akrabasına, sonra kom?uya sonra da kurada çıkana icabet eder. Şahsen velimeye ça?rılanın icabet etmesi vaciptir. E?er o mecliste kendisini dini yönden rahatsız edecek biri yoksa davete icabet eder.

Mesela; i?i insanların namuslarına dil ve el uzatmak olan ve kendisine eziyet edecek biri bulunan yerlere gitmemelidir. Ayrıca, mecliste üzerinde oturacak ipek yatak veya altın ya da gümü?ten yapılmı? kap kacak yoksa def, kaval veya flütten ba?ka çalgı aleti bulunmuyorsa, dü?üne icabet edilir. Ki?i içim Cuma namazına gitmemeyi me?ru kılacak özürler ne ise, aynı özürler dolayısıyla velimeye de icabet etmeyebilir. Çok ya?mur ya?ması, malı için, kendisi ya da bir yakınının hastalanmasından korkması halinde ki?i velimeye gitmeyebilir.

Allah’ın emrine ve efendimizin sünnetine uygun olmayan bir ?ekilde yapılan bir dü?üne davet edilmi?sek ve bu dü?ündeki haramlı?a engel olamıyorsak; dü?ün sahibine, bu haramlıktan dolayı dü?üne, dü?ün günü i?tirak edemeyece?imizi ifade etmeliyiz. Dü?ün sahibi ile aramızdaki akrabalık ve karde?lik ba?larının devam etmesi için; ya dü?ünden evvel ya da dü?ünden sonra dü?ün sahibini tebrik maksadı ile giderek, aradaki ülfet ve sevginin devam etmesine dikkat etmek gerekir. Umulur ki bu tavrımız o karde?imizin ileride bu gibi yanlı?lıklardan dönmesine vesile olabilir. Bu gibi konularda maksat, harama dü?en insanları terk etmek de?il de, onların bu gibi haramlardan uzakla?masını sa?lamaktır.

Dinimize göre çalgı aletlerinin (Zurna ve borazan...gibi) hükmü; e?er tamamıyla nefsî yanî dünyevî e?lenceye dalmaya sebep olmayacak derecede ise mekruhtur. Di?er çalgı aletleri, yaylı sazlar, fahi? sözler ve hezeyanlarla dolu müzikler ise haramdır. Bilhassa günümüzde kadınlı erkekli çalgılar kar?ısında, birbirine karı?ık vaziyette yapılan oyunlar ve e?lenceler haramdır. Bu durumlara daha çok dü?ünlerde dikkat edilmemektedir. Dü?ünlerde kadınların kendi aralarında, seslerinin erkekler tarafından duyulmayaca?ı bir ortamda, e?lenmelerinde bir beis yoktur. Dü?ünlerde zilleri yoksa def çalmak mekruh de?ildir; fakat defler zilli ise haramdır. Yine dü?ünlerin ilanı için İki tarafından vurulabilen büyük yuvarlak davul çalmak mekruh de?ildir. Rebab ve kanun gibi bilinen yaylı, kiri?li aletleri çalmanın ve dinlemenin dört mezhebin görü?leri içerisinde haram oldu?unu ifade edilmektedir. En sahih görü?e göre ise küçük günahlardandır.

Ayrıca ?unu da belirtmemiz gereklidir ki; Dü?ün sahipleri alınacak olan e?yalar ve di?er harcamalarda kendilerini sıkıntıya sokmadan ve kar?ılıklı anlayı? içersinde uygun olan ihtiyaçlarını temin etme yoluna gitmelidirler. Günümüzde bir çok insanların bu gibi sebeplerden dolayı birbirlerini kırdıklarını ve hatta nikahı bozacak dereceye geldiklerini görmekteyiz. Bu gibi hadiseler istenmeyen olaylar olup kurulacak olan akrabalık ba?larının da zedelenmesine sebep olur.

Halbuki İslam’ın evlilik konusundaki ölçüsü bu de?ildir. Bir defa Efendimize bir kadın sahabî gelerek: “Ya Rasûlullah (s.a.v.)! Beni kendine nikahlayınız.” demi?ti. Efendimiz ise ba?ını e?erek cevap vermemi?ti. Bunun üzerine ba?ka bir sahabî: Ya Rasulallah! (s.a.v.) e?er siz nikah etmiyorsanız ben nikahıma alayım dedi. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’de mihir olarak neyin var diye sormu? oda hiç bir ?eyinin olmadı?ını söylemi?. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz demir bir yüzü?ün de mi yok diye sorunca, yok ya Rasulallah deyip oradan ayrılmı? ve daha sonra efendimiz o sahabiyi ça?ırtarak Kur’an dan bildi?in sureleri o kadına ö?retmen senin mihrindir deyip onları nikahlamı?tır.”11

Kaynaklar
(1) K.S., c.17, s.190.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.