Insan, beden ile ruhtan yaratilmis mukemmel bir varliktir. Ruh ve bedenin de kendi ozelliklerine gore ihtiyaclari vardir. İnsan, bedenini dış tesirlerden korumak icin dayanikli evler insa eder ve hayatini oralarda surdurur, vucudunu soguktan ve sicaktan korumak icin icinde bulundugu mevsimine gore degisik giysilerle kendisini muhafaza etmesini bilir.
Beden nasil bu sekilde korumaya ve cesitli gidalarla beslenmeye muhtacsa; insanin ruhu da saglikli olabilmesi icin farkli bir sekilde dikkat edilip, ozen gosterilmeye ihtiyaci vardir.Ruhun istek ve ihtiyac duydugu seyler ise tabi ki manevi alandandir. Onun bu manevi duygularini tatmin edecek ve sikintilarini giderecek olan tek sey ise Allah’a imandir. İnsanda bu iman olmadigi muddetce ruhun istekleri tatmin edilemez ve onun hicbir sikintisi da giderilemez.
Su da bir gercektir ki; insanin inanmaya ihtiyacinin olmadigini iddia etmek batil bir tez’den oteye gitmez. Zaten tarihteki olaylar ve insanoglunun yasayis bicimi de bunu yalanlamaktadir. Gecmiste yasamis medeniyetlerden alinda gunumuzde varligini surduren butun devletlere ve o medeniyetlerde yasayan insanlara baktigimizda; ister hak olsun, isterse batil olsun kendilerine gore; ustun ve mukemmel olan bir varliga inanmaktadirlar.
Gunumuzde kendini ilim adami zanneden bazi inkarcilar; asrimizin bilim ve teknoloji asri oldugunu, zerreden kurreye bircok seyin sirlarinin bilim araciligiyla cozumlendigini, insanoglunun uzaya bile seyahat yapabilecek durumda oldugunu iddia ederek, Allah’a imana ihtiyacin kalmadigi gorusunu savunanlar da vardir.Hatta daha da ileri giderek diyorlar ki;”insani bir ilah yaratmadi, aksine ilahi insanlar yaratti.” Boyle sozler soyleyen kafirler; kendilerinin edinmis olduklari hayir veya ser ilahlarini, elleriyle yapip, sonra da heva ve heveslerine uygun bir sekilde ibadet ettikleri putlarini kasdediyorlarsa, evet bu ilahlari(putlari) insanlar yapmislardir. Fakat kainatta varolan herseyi yaratan Allah’i kasdediyorlarsa O, oyle bir Allah’tir ki, semalarda bulunanlari ve insanoglunu yaratmis, onu serefli kilmis, uyulmasi gerekli olan kutsal kitablar gondermis, ornek alinmasi icin peygamberler gondermis, kendini de gonderdigi peygamberleri vasitasiyla insanogluna tanitmistir. O kafirlerin soylemis olduklari sozler sacma bir iddia ve acik bir cehaletten oteye gitmez. Cunku insan baska birseyi yaratmak soyle dursun, kendisinin varliginda ve onun devaminda bile Allah’a muhtactir. Misal verecek olursak; insan basina gelen en kucuk bir musibeti veya hastaligi bile tek basina yok edemiyor, yasamis oldugu dunya da varligini ebedi olarak devam ettiremiyor yani olumden kendisini kurtaramiyor.
Allah’a iman etmis ve O’na kavusacagini bilen, her davranisinin bir karsiligi oldugunun bilincinde olan bir insanla, Allah’i inkar eden veya O’na iman konusunda lakayitlik icinde olan, kimseye hesap vermek zorunda olmadigini zanneden bir insanin davranislari arasinda buyuk bir farklilik vardir.Gonlunde Allah korkusu olmayan bir insan her turlu kotulugu isleyebilir, kendi cikarlari icin her turlu ahlaksizliga goz yumabilir. Ornegin cok siradan bir sebepten veya dunyevi bir cikar icin gozunu bile kirpmadan adam oldurebilen bir insan, bunu Allah’tan korkup sakinmadigi icin yapar. Cunku Allah’a ve ahiret gunune kesin bir bilgiyle iman etmis olsa, kesinlikle ahirette hesabini veremeyecegi bir fiili yapmasi soz konusu olmaz. Kuran-i Kerim’de Hz. Adem(a.s)’in ogullarindan bir ornek verilerek; Allah’tan korkan bir insanla, O’ndan korkup sakinmayan diger bir insan arasindaki keskin farkliliga dikkat cekilmistir:”Onlara Adem’in iki oglunun gercek olan haberini oku: Onlar,(kendilerini) Allah’a yaklastiracak birer kurban sunmuslardi. Onlardan birininki kabul edilmis, digerininki kabul edilmemisti. (Kurbani kabul edilmeyen) demisti ki: ‘Seni mutlaka oldurecegim.’
(Oburu de): ‘Allah, ancak korkup-sakinanlardan kabul eder. Eger beni oldurmek icin elini bana uzatacak olursan, ben seni oldurmek icin elimi sana uzatacak degilim. Cunku ben, alemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarim.’ (Maide Suresi; 27-28) Gonlunde Allah korkusu olmayan taraf, kardesini hicbir sucu olmadigi halde, kalbinde en kucuk bir aci duymaksizin onu oldurebilirken, diger kardes ise bu sekilde olum tehdidi aldigi halde kardesini oldurmeye yeltenmeyecigini soylemektedir.Iste bu, o kisinin sahib oldugu Allah korkusunun bir sonucudur. O halde toplumun tum bireyleri Allah’a tam bir teslimyetle iman edip, O’na karsi gercek bir saygiya sahip olduklari zaman her turlu cinayet, zulum, haksizlik, adaletsizlik gibi Allah’in hosnut olmadigi tum olaylar son bulacaktir. Allah’a iman etmeme veya iman edilse bile onun gereklerini yerine getirmemenin nedenlerinden birisi de insanoglunun dunyaya olan sevgisi ve ona bagliligidir. İste bu yapidaki insanlar dunyada fakir kalma, gelecegini garanti altina alamama endisesiyle omurlerini tuketirler. Bu nedenle pek cok insan rusvet, yolsuzluk, hirsizlik, yalanci sahitlik, fuhus gibi suclari aliskanlik ahline getirirler. Oysa Allah’a iman eden bir insan icin Allah’in razi olmasi herseyin uzerindedir. Boyle bir insan Allah’in hosnutlugunu kaybedecegi bir fiili yapmaktan siddetle kacinir. Sadece Allah’tan korkar; ne olum, ne aclik, ne de karsi karsiya kalabilecegi bir zorluk onu dogru bildigi yoldan ayiramaz.
Kisinin imansizligi icindeki vicdanini da oldurur veya her firsatta onu vicdansizliga tesvik eder. Boyle vicdansizlik icinde yapilmis olan kotuluklerle yasamin her aninda karsilasmak mumkundur. Ornegin Allah’in azabini uzak goren bir kimse arabasiyla sucsuz bir insana carptiktan sonra arkasina bile donup bakmadan oradan kacmasi, yasli insanlara hurmet edilmemesi, zavalli caresiz insanlarin toplum icinde itilip kakilmalari, bir avuc toprak veya daha baska menfaatler icin milyonlarca insanin katledilebilmesi, kendisine cikar saglayabilmek icin masum ve habersiz insanlara hic rahatsizlik duyulmadan iftira atilabilmesi, bunun gibi sayamayacagimiz nice misaller imansizligin veya iman zayifliginin o kimseye neler yaptirabilecegine delil olarak yeterlidir kanisindayim. Allah’a iman etmis ve O’na itaatte kusur etmemeye calisan insanlardan olusan bir toplumda, kimse bu tur davranislarda bulunmaya kalkismayacaktir. Cunku butun yapilanlarin kiyamet gununde karsisina getirelecegini bilir. İste bu sekilde bir bilince sahib toplumda elbetteki huzur ve guven duygusu hakim olacaktir. Ayrica Allah’tan korkan insanlar fuhustan ve her turlu cirkinliklerden sakindiklari, herkese saygi, sefkat ve merhamet konusunda duyarli olduklari icin bu kimselerin aile yapilari da saglam olacaktir.
Aile yapisi bu sekilde saglam olan bir ulkede, insanlarin birbirlerine bagliliklari sayesinde devlet yonetimi de guclu olacaktir. Zira gecmis tarihimizde bu duruma sahittir ki; islam dunyasi islamiyeti iyi anladigi ve Allah’a kullugun gereklerini yerine getirdigi devirlerde dunyaya adalet, baris, ve saadet gelmis, insanligin ilerleyip refah seviyesine ulasmasina asirlarca onlara onderlik etmistir.(Osmanli Imparatorlugu). Fakat onu yanlis anlayip, yanlis tatbik etmeye basladigi, Allah’a kullukta tembellik gosterip lakayit oldugu veya ondan uzaklasmaya basladigi andan itibaren tarihteki o altin devrini kaybetmis, duraklamağa ve hatta gerileme?e ba?lamı?tır. Rabbimiz, rizasina uygun bir sekilde kendisine iman etmeyi, peygamberlerin ve onlarin takibcileri olan Salih kulların gitti?i sırat-i müstakim’i(hak yolu) anlama hususunda ümmet-i Muhammed’e basiret ve feraset lütfetmesini dualarını kabul buyurdu?u kullar hürmetine kendisinden niyaz ediyoruz. Amin.
İmanın Kıymetı
Özlenen Rehber Dergisi 3. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.