Bu günleri bizlere lutfeden Rabbimize sonsuz hamd olsun.
Yaz mevsiminin habercisi olan şu günlerde Rabbimiz her doğan güneş ile imanımızın ihlasımızın ve ihsanımızın ziyadeleşmesini lutfetsin.
***
İlmi ve âlimi işledik bu ay kapak/dosya konusu olarak. Özellikle yaşanan son hadiseler neticesinde ilmin ve âlimin nasıl olması gerektiğini Kur’an ve Sünnet ekseninde değerlendirmeye gayret ettik. Rabbim gayretlerimizden razı olsun.
Burada bir hassasiyet olarak şunu bir kez daha ifade etmek isteriz ki; yanlışı değil doğruyu ön planda tutarak hayrın yayılmasını arzu ediyoruz. Mevcut durumun aksaklıklarını, Kur’an ve Sünnet ekseninde eksikliklerini, ama en önemlisi de esas doğru olanı dillendiriyoruz. Rabbim bu hakikatten ilelebet bizi ayırmasın inşallah.
***
Allah’u Teâlâ ’Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’ (Zümer, 39/9) buyuruyor. Yani Allah katında âlimler önemli ve değerlidir.
Peki, neden böyle? Yani neden âlimler değerli, bunu sağlayan nedir? İşte cevabı: ’Çünkü kulları içinde Allah’tan (gereğince) korkan, (Allah’ı layıkıyla seven, sayan) ancak ve ancak âlimlerdir.’ (Fatır, 35/28)
Bunun içindir ki Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.): ’Sizin Allah’ı en iyi bileniniz benim, dolayısıyla Allah’tan en çok korkanınız da yine benim!’ (Müslim, Sıyam 79) buyurmuşlardır.
Dinimiz âlime ve ilme son derece ehemmiyet vermiştir. Bu meyanda şu Nebevi ölçütler ne kadar da manidardır. ’Âlimin âbide üstünlüğü, benim, sizden en basitinize olan üstünlüğüm gibidir.’ ’Tek bir fakih, şeytana bin âbidden daha yamandır.’ (Tirmizi, İlim 19) ’Kim bir ilim öğrenmek için bir yola sülûk ederse Allah onu cennete giden yollardan birine dâhil etmiş demektir. Melekler, ilim talibinden memnun olarak kanatlarını (üzerlerine) koyarlar. Semavat ve yerde olanlar ve hatta denizdeki balıklar âlim için istiğfar ederler. Âlimin âbid üzerindeki üstünlüğü dolunaylı gecede kamerin diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Âlimler peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler, ne dinar ne dirhem miras bırakırlar, ama ilim miras bırakırlar. Kim de ilim elde ederse, bol bir nasip elde etmiştir. (Bkz. Ebu Davud İlm 1, Tirmizi İlm 19, İbnu Mace Mukaddime 17)
Allah kimin için hayır murad ederse onu dinde fakih kılar. (Buharî, İlm 13) İlim talebi için yola çıkan kimse dönünceye kadar Allah yolundadır. (Tirmizi, İlim 2)
Doğaldır ki bu denli mühim bir meselenin muarızı da aynı minval üzeredir.
Bu tehlikeli durumu da yine Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in mübarek sözleri ile izhar edelim:
"Allah ilmi (verdikten sonra), insanların (kalbinden) zorla söküp almaz. Fakat ilmi, ulemayı kabzetmek suretiyle alır. Ulema kabzedilir, öyle ki, tek bir âlim kalmaz. Halk da cahilleri kendine reis yapar. Bunlara meseleler sorulur, onlar da ilme dayanmaksızın (kendi reyleriyle) fetva verirler, böylece hem kendilerini hem de başkalarını dalâlete atarlar.’ (Buhari, İlim 34).
***
11-25 Haziran 2014 tarihleri arası başta Değerli büyüğümüz Muzaffer Yalçın Hocaefendi olmak üzere birçok kardeşimizle Vesile Turizm ayrıcalığı ile umre maksadıyla kutsal topraklarda olacağız. Rabbim hayırlı şekilde gidip dönmeyi bize ve bütün ümmet-i Muhammed’e nasip etsin.
Rabbim Suriye’de Irak’ta, Filistin, Mısır, Afganistan, Arakan, Cezayir, Doğu Türkistan ve Çeçenistan başta olmak üzere her nerede zorda ve darda olan müslüman varsa hepsine yardım etsin, oralara el uzatacak kişi ve kurumlarımızın adedini çoğaltsın, onları hem madden hem de manen takviye etsin inşallah.
Tekrar buluşuncaya dek. Kalın sağlıcakla…
Es Selamu Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berakatühü
Editörden;
Özlenen Rehber Dergisi 134. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.