Var edenin adıyla...
Yeniden bir kez daha merhaba dostlar!
Yeni bir sayı ile daha karşınızdayız. O Yüce Zat (c.c.)’a sonsuz hamdolsun. En başta şunu ifade edeyim ki; dergimize göstermiş olduğunuz teveccühden ötürü siz kıymetli okurlarımıza çok teşekkür ederiz. Hakkı ve hakikati daha güzel ifade edebilme adına her geçen gün daha fazla azim ve çaba sarf etmeyi arzu ediyoruz. Rabbim bunu lutfetsin inşallah. Bu hizmetlerin icrasından maksad ve muradı ne ise bizim çaba ve gayretlerimizi de o yüze maksada mebni kılsın.
***
2013 yılının son sayısı ile huzurlarınızdayız. Koca bir yılı geride bıraktık. Eksilerimizle artılarımızla bir yıl daha geçti ömür sermayesinden. Takvimler birer birer eksilirken buna paralel olarak hayat nimetinin de aynı minval üzere eksildiğini gördük, tattık ve yaşadık. Rabbim hayırlı bir ömrü en hayırlı şekilde yaşamayı, gelmesi kesin olan ölüme en hayırlı şekilde hazırlanmayı bizlere nasip etsin (Âmin). Ölüm mutlak olan mukadder. Akıllı olmak ölüm sonrasına çalışmayı gerekli kılmakta. Hayat devamlı değişen, akan bir hüviyette. Bu noktada muhasebe insan için monotonluğu tıkayan, sıradanlığı bitiren güzel bir haslet. İşte biten bir yıl... Ömürden giden 365 gün... ölüme bir o kadar yakınlaşma... Yapılanlar, yapılamayanlar...
***
Aralık ayı Âlim ve Arif Abdullah Farukî el-Müceddidî (k.s.) Hazretlerinin vuslat gününü (11 Aralık 1999) içerisinde bulundurması hasebiyle bizim için ayrı bir öneme haiz zaman dilimidir. Âlimler hem Peygamber varisi ve hem de yeryüzünün kandilleri olmaları itibariyle kıymetli şahsiyetlerdir. Âlimler yeryüzünün sağlamlık dayanağı, insanların hakikat rehberleri, kulların itaat ve ittiba noktasındaki en şaşmaz kaptanlarıdır. Kur’an ve Sünnet ahlâkı ile bezenmiş bir âlim etrafını aydınlatan kandil, çevresini ısıtan güneş, yolunu kaybetmişlere ışık saçan yıldızlardır. Âlimler Peygamber sevdasını gönüllerine nakşetmiş, sahabe ve ehl-i beyt sevgilerini istikamet üzere sinelerine yerleştirmiş, insanlığa hizmeti bünyelerinde deruhte etmiş yürek insanlarıdır. Âlimler atlarının nalından sıçrayan bir çamur sıçrıntısını elbiselerinde şeref ve izzet olarak taşıyan padişahların baş tacı, insanlığın dertlerine çareler arayan gönül tabipleri, her daim Hakkı ve hayrı tavsiye eden selim kalp ehli zevattır.
Abdullah Farukî el-Müceddidî (k.s.) Hazretleri son asırda yetişmiş büyük bir Allah dostu ve gönül insanıdır. Yaşadığı dönemin bütün olumsuzluklarına rağmen İslamî davasından ve Kur’ânî hayatından asla ödün vermeyen, etrafını Peygamberî tavır ve eda ile irşad eden, 63 yıllık hayatı boyunca Kur’ân’ın bendesi, Muhammed Mustafa (s.a.s.)’nın kölesi olma izzetini büyük bir ciddiyetle taşıyan ve her daim insanlığa faydalı olmayı şiar edinmiş bir Hak adamıdır. Yaşadığı hayat, ortaya koyduğu gayretler, arkasında bıraktığı eserleri ve yetiştirdiği birçok talebesi bütün bu söylenilenlere en güzel şahittir.
Bu ay Muhterem üstadımız Abdullah Farukî el-Müceddidî (k.s.) Hazretlerini kapak/dosya konusu yaptık dergimizde, her aralık sayımızda olduğu gibi. Bu konuda O (k.s.)’nun gönül zenginliklerinden istifade etmiş, uzun yıllar hizmetinde bulunmuş, tabir yerindeyse elinde yetişmiş değerli Muzaffer Yalçın Hocaefendi’nin büyük bir titizlik ve özveri ile kaleme aldığı makalesini büyük bir sürur ile istifadelerinize sunuyoruz.
***
Yaklaşık bir yıldır inşaatı devam eden Merkez Binamız/İlim ve İrfan Külliyemiz hamdolsun sona erdi. Temelinden bugüne gelinceye kadar emeği geçen başta Muhterem Muzaffer Yalçın Hocaefendi olmak üzere bütün kardeşlerimizden Allah razı olsun. İslam adına büyük hizmetleri yerine getirecek, gönüllerin susuzluğuna, açlığına, beyinlerin kirliliğine deva ve ruhların nezahatine katkı sağlayacak bir hizmet binamız, külliyemiz var artık Yaratanımıza sonsuz hamdolsuın.

Miladi yeni yılınızı kutlar, itaat ve istikamet üzere bir ömür geçirmenizi Rabbimizden temenni ederiz. Ocak 2014 sayımızda görüşmek üzere sahibimiz ve Rabbimiz olan Allah’a emanet olunuz.