Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in ashâb-ı kirâmından Sad b. Ebi Vakkas (r.a.)’dan rivayete göre Uhud savaşında kendisine Abdullah b. Cahş (r.a.):
- ’Gel, Allah’a dua edelim’ dedi. Böylece Abdullah ile Sa’d bir kenara çekildiler. Sa’d:
- ’Ya Rab! Düşmanla karşılaştığımızda bana çok kuvvetli, zulümleri çok şiddetli olan bir kişiyi rastlat ki onunla savaşayım. Sonra onu mağlup etmeyi bana nasip et. Ben onu öldüreyim, onun üzerindeki silahlarını, ağırlıklarını alayım!’ diye dua etti ve Abdullah b. Cahş (r.a.), Sa’d (r.a.)’ın bu duasına ’Âmin!’ dedi. Sonra, Abdullah b. Cahş:
- ’Ey Allah’ım! Bana şiddetli bir kişiyi rastlat ki, hücumları şiddetli olsun. Ben senin yolunda onunla savaşayım, o da benimle. Sonra beni mağlup etsin, burnumu, kulaklarımı kessin. Ben seninle mahşer gününde senin huzuruna çıktığımda, kulağımın ve burnumun niçin kesildiğini sorasın. Ben de, ’Senin ve Rasûlü’nün uğrunda oldu’ diyeyim. Sen de: ’Doğru söyledin’ diyesin, dedi.
Sa’d (r.a.): ’Abdullah b. Cahş’ın duası benim duamdan daha hayırlıydı. Onu aynı günün son saatlerinde gördüm. Burnu kesilmiş, kulakları kesilmiş, bir ipe dizilmişti’ dedi. (Heysemî, II/274, Tabaranî’den).
Mü'min Kardeşinin Duasına İcabetin Değeri
Özlenen Rehber Dergisi 107. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.