Özlenen Rehber Dergisi

51.Sayı

Tefsir / Şefaat (hayır ve Şerde Aracı Olmak)

Eyüp ÖZBERK Özlenen Rehber Dergisi 51. Sayı
ŞEFAAT (HAYIR ve ŞERDE ARACI OLMAK)

مَنْ يَشْفَعْ شَفَاعَةً حَسَنَةً يَكُنْ لَهُ نَص۪يبٌ مِنْهَاۚ وَمَنْ يَشْفَعْ شَفَاعَةً

سَيِّئَةً يَكُنْ لَهُ كِفْلٌ مِنْهَا
ۜ
“Kim güzel bir (işte) aracılık ederse, ona o işin sevabından bir pay vardır. Kim de kötü bir (işte) aracılık ederse ona da o kötülükten bir pay vardır...”
(en-Nisâ, 4/85)

Şefaat, Arapça “şef’/çift” kökünden gelir. İnsanın, mevkii, hatır ve gücünü kullanarak ihtiyaç sahibinin ihtiyacını gidermesi ve ona bir menfaat ulaştırmaya çalışması demektir. Rasûlullah (s.a.v)’in mahşer günü ümmetinden günahkârların bağışlanmaları için Allah (c.c)’nun huzurunda yapacağı aracılığa da bu mânâda “şefaat” denir.

Şefaat; güzel ve kötü olmak üzere iki türlüdür. Şefaatin hangi türe dâhil olduğu, Şeriat’a uygunluğuna göre belirlenir: Şeriat’ın hoş görüp teşvik ettiği şefaat, güzel şefaattir. Şeriat’ın çirkin görüp sakındırdığı şefaat ise, kötü şefaattir.

Güzel şefaatte; Müslüman’ın hakkı gözetilir, kötü¬lük engellenir, iyilik sağlanır. Hadlerden birinin düşürülmesi veya zulüm için yapılmaz. Şefaat eden, şefaatiyle sadece Allah’ın rızasını kasteder. Kimseden rüşvet almaz ve menfaat ummaz. İnsanları Allah ve Rasûlü’ne itaate, cihada, bilumum hizmet ve hayra teşvik edip öncü olmak; dargınların arasını bulmak; bir Müslüman’a dua etmek, zorlandığı bir işte yardım etmek; evlenmeye aracı olmak, iyi şefaate birer misaldir.

Kötü şefaat ise masiyetlerde olur. Günümüzde yaygın olan haksız yere aracılık etme¬ler, adam kayırmalar, menfaat karşılığında yapılan şefaatler kötü şefaatlerdir. Müslüman’a beddua etmek, şer işlerde insanlara yardım edip yol göstermek, Allah yolunda cihat ve hizmetten menetmek, kötü örnek olmak kötü şefaate birer misaldir.

Şefaat Allah için olmalıdır. Peygamberimiz (s.a.v); “Kim bir kimse için şefaatçi olur, o da bu şefaatine karşı bir hediyede bulunursa hediyeyi kabul ettiği takdirde, faiz kapılarından büyük bir kapıya girmiş olur.” (Ebû Dâvûd, Büyû’ 84) buyurmuştur. Mesrûk (rh.a) bir kimse için şefaatte bulunmuştu. O kimse hediye olarak kendisine bir cariye sununca, Mesruk hiddetlenerek hediyeyi reddetmiş ve “Kalbindekini bilseydim ihtiyacın hakkında tek kelâm etmezdim, tamamlanması için bir kelime bile söylemezdim.” demiştir.

Caiz olan tüm meselelerde şefaat müstehaptır. Caiz olan hususlarda şefaat eden kimsenin şefaati kabul olunmasa dahi ona ecir verilir. Bir ihtiyaç sahibi, Rasûlullah (s.a.v)’e geldiğinde, ashâbına döner ve “Şefaat edin, ecir kazanın! Allah da Rasûlü’nün diliyle dilediğine hükmetsin!” derdi. (Buhârî, Edeb 37) Bizzat kendisi de borç, evlilik, talak vb. birçok hususta aracılık yaparak ümmetine örnek olmuştur. (B.k.z. Buhârî, Talâk 15; Büyu’ 51)

Hadlerde aracılık caiz değildir. Peygamberimiz (s.a.v) Üsâme (r.a)’ın hırsızlık yapan bir kadın hakkındaki şefaat girişimine hiddetlenmiş ve “Allah’ın hududundan bir had hususunda şefaat mi talep ediyorsun?” diyerek onu uyarmıştır. (Buhârî, Hudud 11) Diğer bir hadiste ise Efendimiz (s.a.v), “bilerek batıl bir davayı kazanmaya çalışan veya kazanmaya çalışana yardımcı olanın Allah’ın gazabına uğrayacağını” haber vermiştir. (Ebû Dâvûd, Akdiye 14)
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.