Şüphesiz Allah’a giden yollar mahlukatın nefesi adedincedir. Bununla beraber Allah’a giden yolların en kısası ve en güzeli Kur’ân ve Sünneti kendisine ölçü almış, mânevî terbiyesini ikmal etmiş, gönlü aşk ve sevgi kaynağı haline gelmiş, Allah adamları yani Mürşid-i Kâmillerin yollarıdır.
Mürşid-i Kâmiller öyle insanlardır ki; insanları Allah’ın ve Rasûl’ün emirlerine davet ederler. Nefsin ve ’şeytanın tuzakları’ndan sâlikleri kurtararak, onların mânevî kemâlâtlara ulaşmalarına vesile olurlar.
Onlarla oturanlar, sadâkat ve sevgide sebat edenler, şakî olmaz ve hüsrana da uğramazlar. Bu hem bu dünya için hem de âhiret için geçerlidir. Çünkü onlar sevdiklerini Allah için severler, Allah’ın kullarına karşı da çok şefkatli ve merhametlidirler. Allah’ın ve Rasûl’ün hatırını her şeyden üstün tutarlar. Kulları da bu ahlâk üzere terbiye ederler.
İmâm-ı Rabbânî Hazretleri Mektûbât’ında şöyle buyurmaktadır: ’Bir sâlik şu iki şeye dikkat ettiği müddetçe ona ne kadar mânevî sıkıntı gelirse gelsin o sıkıntıları başarıyla aşabilir. Bunlar; Mürşid sevgisi ve sünnet-i seniyye’ye tâbî olmaktır.’
Bir sâlik şunu hiç hatırından çıkarmamalıdır ki; bir mürid, Allah (c.c.)’ya giden yakınlık yolunda mânevî derecelere ancak mürşidi vasıtasıyla ulaşabilecektir. Bunun için de gönlünde mürşidine karşı derinden samimi bir sevgi ve saygı beslemelidir. Mürşid’den gerçek mânasıyla istifade saygı ve sevgi ile mümkün olabilir. Sevgisi olmayanın saygısı, saygısı olmayanın ise istifadesi olamaz.
Sâlik şunu çok iyi bilmelidir ki, mânevî terbiyesini kabul ettiği mürşidine karşı kalbinde sevgi kırıklığı ve saygı eksikliği varsa, bunları düzeltmeden o yoldan, o kapıdan mânen bir haz alması mümkün değildir. Öyle ise insan önce gönlünde terbiyesini kabul etmiş olduğu mürşidine karşı nasıl duygular beslediğini ciddi manada gözden geçirmek zorundadır.
Bizlerin Allah dostlarının huzurlarına gidişimiz, onların sohbetlerinde bulunuşumuz kendi istifademiz için olup, ancak ilimlerinden, edeplerinden ve anlayışlarından faydalanmamız içindir. Böylelikle Rabbimize yapacağımız kullukta daha samimi bir hale kavuşuruz.
İmâm-ı Rabbânî Hazretleri mektuplarından birinde bir talebesine şöyle yazıyor: ’Evladım! Hayli zamandır gönlündeki bana karşı olan sevgi kırıklığından dolayı sana teveccüh edemedim. Sen Hazreti Mûsâ (a.s)’ın kademi altında idin, ben ise seni Rasûl-i Zîşân Efendimizin kademi altına almak istiyordum. Fakat kalbindeki bu sevgi kırıklığından dolayı bir türlü müyesser olmamıştı. Hamd olsun Allah Teâlâ’ya ki o hal senden gitti. Allah’ın izniyle ben de seni Rasûlullah Efendimizin kademi altına aldım.’ buyurmuştur.
Mürşide olan sevgi kırıklığı, görüldüğü gibi mürîdin seyr-i sülûkünün gecikmesine, ulaşabileceği mânevî nimetlerin de belki elden gitmesine sebep olabilir. Mürşid sevgisi gönülde güneş gibi açtığı zaman bu nurun şuası kalpteki mânevî hastalıkları sindirir. Böylelikle sâlik Allah’a itaatinde büyük bir kolaylık elde eder. İhlâsın zevkine erer. Bu sevginin şuası gönülden uzaklaşınca daha önce sinmiş olan mânevî hastalıklar bir bir ortaya çıkar. Böyle olunca da itaatte gevşeklik ve emirleri yerine getirmede üşengeçlik ortaya çıkar. Bu yüzden mürşid sevgisi sâlikin son derece dikkat etmesi gereken hususlardan bir tanesidir.
Mübarek Üstadımız Abdullah Fârukî Hazretleri: ’Bizim yolumuz mürşid yoludur.’ buyurarak, bu yolda mürşide olan ihtiyacın önemini belirtmiştir.
Mânevî yolda terakki edebilmek, güzel hallere kavuşmak mürşidin himmeti ve teveccühüyle son derece alâkalıdır. Sâlikte zuhur eden güzellikler mürşidin gönül aynasından yansıyan akislerdir. Kişi kendi başına ne kadar ibadet ederse etsin sadece bunun sevabını alır, fakat mürşidiyle beraber olduğu zaman ise, gerek zâhirde gerekse bâtında karşılık olarak hem ibadet sevâbını hem de Allah’a yakınlık nurunu elde eder.
Mürşitten istifade etmek için uzaklık ve yakınlık fark etmez. Önemli olan mürşide olan sevgi bağının kuvvetli olmasıdır. Hakikatte Allah gönüllere nazar eder. Nazar ettiği gönüllerde kendi dostlarının sevgisini gördüğü zaman o sevgi hatırına o gönülleri kendi yakınlığına çeker. Diğer insanlara açmadığı mânevî yakınlık sırlarını o gönüllere açar. Bu yüzden dolayıdır ki mürşid sevgisi tasavvufun en önemli rükünlerinden bir tanesidir.
Mürşid sevgisinde şer-i şerîfin ölçüsüne göre hareket etmek şarttır. Bu sevgide ifrata ve tefrîte kapılmak kişiyi istikametten uzaklaştırır. Bilhassa zamanımızda mürşit sevgisi ve mürşide itaat adına Allah Teâlâ’nın yasak kılmış olduğu haramlar işlenmektedir. Bu yasakları çiğnemekteki sebebin ise mürşide bağlılık olarak ifade edilmesi son derece büyük bir hatadır. Ayrıca bu gibi hal ve davranışları hikmet libasına bürüyüp takdim etmek ise dinimize yapılan en büyük ihanettir. Bu noktada Ashâb-ı Kirâm’ın Peygamber Efendimize olan sevgi ve muhabbetini örnek almak en güzel davranıştır.
Bir insanın mürşidini sevebilmesi için mutlaka ondan keramet görmesi şart değildir. Lakin seven insan, mürşidinden her halükarda keramet görebilir. Mürşidin yaşantısındaki istikamet ve doğruluk onun sevilmesi için en büyük sebeptir. Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’nin emirlerinin yayılması ve yaşanmasındaki gayreti bütün kerametlerin fevkinde bir keramettir. Böyle bir hizmeti uhdesinde cem eden bir insan da sevilmeye ve takdir edilmeye layıktır. Cenâb-ı Hakk Peygamber Efendimizi Kur’ân-ı Kerîm’de ahlâkından dolayı övmüş ve medh etmiştir. Peygamber Efendimizin ahlâklarıyla ahlâklanan insanlar da övülmeyi ve sevilmeyi hak etmişlerdir.
İbrahim b. Edhem Hazretlerine rüyasında bir melek gelir ve meleğin elinde o zamanın Allah dostlarının isim listesi vardır. İbrahim b. Edhem o listeye bakar kendi ismini göremez. Meleğe: ’Ben bu Allah dostlarının hepsini severim. Benim ismimi de bu isimlerin altına yazar mısın?’ der. Melek de: ’Rabbime sormam lazım.’ der. O sırada Cenâb-ı Allah’tan bir nidâ gelir: ’Mâdemki benim dostlarımın hepsini seviyor, onu listenin en başına yazın.’ der. İşte Allah dostlarını sevmek insanın böyle büyük derecelere ulaşmasına sebep olur.
Mürşid sevgisi Allah’a giden yolda ilk basamaktır. Asıl gâye ise Allah’ın rızasına, sevgisine ulaşmaktır. Mürşid sevgisi insanı bu yüce sevgiye hazırlar. Bu sevgi ne kadar kuvvetli ve sağlam olursa menziller de o derece hızlı ve çabuk kat edilir.
Mürşid-i Kâmil'e Karşı Sevgi ve Edebin Önemi
Özlenen Rehber Dergisi 15. Sayı
evliyanın sözleridir katılıyorum