Özlenen Rehber Dergisi

125.Sayı

Vücûh ve Nezâir

Rıfat AKSAÇLIOĞLU Özlenen Rehber Dergisi 125. Sayı
Tanımı
Vücûh, vech kelimesinin çoğuludur ve sözlükte zât, yüz, bir şeyin ön tarafı, mezhep, yol gibi manalara gelmektedir. Tefsir ıstılahında ise ’bir kelimenin Kur’an’da farklı anlamlarda kullanılması’ demektir. Mesela, Zerkeşî kitabında ’el-hüda’ lafzı Kur’an’da türevleriyle birlikte tam 17 ayrı manada kullanıldığını ifade etmektedir. bunlardan bazıları şöyledir:
’أُولَئِكَ عَلَى هُدىً مِنْ رَبِّهِمْ’ ayetinde ’hüda’ kelimesi beyan, açıklama mansında kullanıldığı halde ’إِنَّ الْهُدَى هُدَى اللَّهِ’ din manasında ’وَيَزِيدُ اللَّهُ الَّذِينَ اهْتَدَوْا هُدىً’ ayetinde ise ’iman’ manasında kullanılmıştır. Aynı şekilde ’الْبُرُوجِ’ kelimesi ’وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الْبُرُوجِ’ ayetinde yıldızlar manasında kullanıldığı halde ’وَلَوْ كُنْتُمْ فِي بُرُوجٍ مُشَيَّدَةٍ’ ayetinde saray manasında kullanılmaktadır. Bu Kur’an’ın icazı, mucizesidir.
Söz konusu edilen bu farklı manalar arasında mutlak surette bir anlam ilişkisi mevcuttur. Bundan dolayı vücûh, el-elfâzu’l-müşterek/müşterek lafızlar diye de adlandırılmıştır.
Nezâir de, nazîre kelimesinin çoğuludur. Sözlükte şekil, tabiat, fiil ve sözlerdeki benzerlikler manasına gelir. Terim olarak: ’Kur’an’daki farklı kelimelerin aynı anlamı ifade etmesine’ denilmektedir. Bundan dolayı el-elfâzu’l-mütevatıe/anlam beraberliği olan lafızlar da denilmiştir. Mesela cehennem, nâr, sakar, hutame ve cahîm gibi farklı kelimeler anlam itibariyle azâba delâlet etmektedirler.
Yani vücûh da teaddüd/anlam çokluğu, nezâir de ise, teşabüh ve ittifak vardır. Vücuh manalar da, nezâir de lafızlarda söz konusudur. (Zerkeşi, El-Burhan Fi Ulumu’l-Kur’an, Beyrut, Mağrife y.,1957, c.1, s.102,103)
Vücûh ve Nezâir İlminin Önemi
Vücûh ve nezâir ilmine konu olan lafızlara, muhtevâlarında bulunan manalar açısından tam bir netlik kazandırılamazsa, o durumda söz konusu lafızların yer aldığı nasların delâletlerini tam ve doğru bir şekilde anlamak mümkün olmaz. Herhangi bir kimse vücûh kavramının çerçevesi içerisine giren bir kelimeye her geçtiği yerde aynı manayı vermiş olsa, hatalı neticelerin doğmasına yol açabilir.
Bir örnekle şöyle izah edilebilir:
أَنَّى kelimesi farklı vücuhları manaları olan bir kelimedir. قَالَ يَا مَرْيَمُ أَنَّى لَكِ هَذَا /Ey Meryem bu (rızıklar) sana nereden (geliyor)" (Âl-i İmran, 3/37) ayeti kerimesinde ’nereden’ kullandığı gibi قَالَ رَبِّ أَنَّى يَكُونُ لِي غُلَامٌ / Dedi ki rabbim benim nasıl çocuğum olur? (Âl-i İmran, 3/40) ayeti kerimesinde ’nasıl’ manasında kullanmıştır. نِسَاؤُكُمْ حَرْثٌ لَكُمْ فَأْتُوا حَرْثَكُمْ أَنَّى شِئْتُمْ /Kadınlarınız sizin tarlalarınızdır. Onlara dilediğiniz yerden/şekilde yaklaşınız(cinsi münasebette bulununuz). (Bakara, 2/223) Ayeti kerimesinde cümlenin manası itibarıyla iki manada da cümle tam olmaktadır bu kelimenin farklı vücuhlarını bilmeyen bir insan mekan manası ifade eden nereden olarak mana verir ise bu kadınlara duburdan (arkadan) yaklaşmanın da mubahlığına delalet eder ki bu sünnetle de icma ile de haramdır. Ayetlerin vücuhlarını bilmek bu denli önemlidir. Bu ilimden yosun olan fakat bilgisizliğinin farkında olmayan bir insan haramı helal helali haram edebilir. Bu ayetle ilgili şunu da bilmekte fayda vardır burada mekan değil de keyfiyet manasını tercih ettiren ilmi sebepler vardır bunlar;
Ayeti kerimenin siyakı sibakıdır ayetin başında tarla kelimesi geçmektedir. Tarla ekildiği zaman mahsul verendir cimada ise mahsul ancak gubulden (ön taraftan) elde edilebilir. Burada buna işaret vardır. Bir diğeri ise sebebi nüzuldür.
Aynı şey nezâir içinde geçerli. İşte bu sebepledir ki İslâm bilginleri daha ilk dönemler (II. hicrî asırda) vücûh ve nezâir konusunda müstakil eserler kaleme almışlardır.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.