Yıllar önce çıktığımız bu kutlu yolculukta 10 yılı geride bırakmış olmanın ve sizlere 125. Sayımız ile tekrar merhaba demenin haklı mutluluğu içerisindeyiz. Müyesser kılana hamdolsun.
***
Hilafetin ilgası ile büyük bir buhran ve bunalıma giren İslam âlemi, Batı’nın da hemen her alanda ortaya koyduğu erozyonların da etkisiyle günden güne gözyaşı ve zulme maruz bırakıldı. 20.yy’ın sonlarına kadar İslam’ı toptan yok etmeyi hedef edinen Batı, mezkur tarihten itibaren strateji değiştirmiş ve İslam’ı içten yok etme, müslümanları suni problemlerle meşgul edip birliklerini bozma gibi girişimlerle birbirlerinin iyiliğini çokta istemeyen topluluklar, devletler oluşturmuştur. Bu gerçeği, yaşadığımız 21. Yy’da çok açık ve bariz şekillerde defalarca gördük maalesef. Çok uzağa gitmeyelim; 90’lı yıllarda Bosna’da, Çeçenistan’da, Körfez ülkelerinde daha sonraları Afganistan, Irak, Filistin ve Suriye’de ana noktada aynı zihniyeti ve ürettiklerini gördük, görmekteyiz. Aynı filmi maalesef son olarak Mısır’da seyrettik. Darbecileri kutlayan, hemen koşup onlarla el sıkışan, olaya mukaddes devlet menfaatleri (?) eksenli bakıp kınamayan, dur demeyen İslam ülkeleri, müslüman liderler...
21. Yy’da dünyanın kazandığı en büyük (?) ilkelerden birisi hiç kuşkusuz demokrasi idi. Halkın kendisini yönetecek liderleri ve kadroyu seçmesi olarak tanımlayabileceğimiz demokrasi son yüzyılın vazgeçilmez ilerlemişlik (?), gelişmişlik (?) göstergesi idi malumunuz. ABD Afganistan ve Irak’a bu mukaddes (?) hedef için girmişti mesela. NATO, BM ve AB bu yüce değer (?) uğruna arka çıkmış ve desteklemişlerdi dünyanın gönüllü jandarması, demokrasi aşığı ABD’yi...
Her şey güzeldi. Kulağa hoş geliyordu. Ama işin büyüsü bozuldu birden. Mesela Hamas kazanınca Filistin’deki seçimleri demokrasi tanımı sanki değişikliğe uğradı. Halkın büyük çoğunluğunun Esed’i istememesi demokrasi söylemini Suriye’ye özgü değiştirdi. Hüsnü Mübarek zulmü sonrası yapılan seçimleri %53 gibi bir oranla kazanan Mursi demokrasi düşmanı ilan edildi hem de O’nu yerinden eden eli silahli askeri darbecilerin varlığına rağmen. Kimse bizi ilgilendirmiyor. Biz haksızlığa karşı olduğumuzu buradan haykırıyoruz. Ve diyoruz ki; dünyanın neresinde olursa olsun İslam’a ve müslümana karşı yapılan her türlü, zulmün ve küfrün karşısındayız. Irkı, rengi, dili her ne olursa olsun bütün müslümanların yanındayız. Bize göre Esed zalimdir biz ona karşıyız. Mursi mazlumdur onun yanındayız.
***
Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz ’Dua müminin silahı , dinin direği ,göklerin ve yerin nurudur. Dua ibadetin özü, ibadetin anahtarıdır.’ (Camiu’us-Sağir,C:11,S:17) buyuruyor. Bizde bu ay ’Dua’ konusunu kapak/dosya olarak ele aldık dergimizde. Konu ile ilgili olarak Eyüp Özberk, Harun Apaydın ve Mustafa Şentürk birer makale kaleme aldılar siz değerli okurlarımızın istifadeleri için. Bunun yanında Rifat Aksaçlıoğlu’nun ’Ulum’ul Kuran’ yazı dizisi, Berda Aksoy’un ’Yaz ve Mahremiyet’ adlı çalışması ve aktüel olarak Tahir Türkmen’in ’Gezi Parkı olayları ya da Beyazların isyanı’ isimli eseri, yine İsmail Toraman’ın ’Medet’ başlıklı yazısı, fıkıh köşesinde Seyfullah Kılınç’ın çalışması bu ayki dergimizde sunduğumuz mahsullerdir. Ayrıca Abdullah Faruki el Müceddidi (k.s.) Hazretleri’nin eserlerinden derlediğimiz ’Rahle-i Edeb’ bölümümüz ve Başyazarımız Muhterem Muzaffer Yalçın Hocaefendi’nin İmtihan... Niyaz ... Sabır... Gözyaşı... makaleleri de bütün bunların en başında sizlere sunduğumuz güzelliklerdendir.
***
Son olarak Rabbimizden bizleri daha nice Ramazan aylarına hayırlısıyla kavuşturmasını, kadir gecelerini kulluk adına ayık bir vaziyette ihya ettirmesini ve bir aylık Ramazan ayı ile günahlarından sıyrılıp, affedilmiş şekilde bayrama kavuşturmasını niyaz ediyoruz.
Kadir Gecemiz ve Bayramımız mübarek olsun...


Âlem-i İslâm’a rahmet su gibi
Aksın, bayram olsun bayramlarınız.
Evleriniz cennet kokusu gibi
Koksun, bayram olsun bayramlarınız.

Hazreti Resül’ün nurlu katına
Gitmek isteyenler binsin atına
Küfrün saltanatı yerin altına
Çöksün, bayram olsun bayramlarınız.

Abdurrahim Karakoç