Özlenen Rehber Dergisi

117.Sayı

Ulûmu'l Kur'ân; Kur'an İlimleri

Rıfat AKSAÇLIOĞLU Özlenen Rehber Dergisi 117. Sayı
Hamd insanı yaratan ona beyanı (düşünüp ifade etmeyi) ve Kur’an’ı öğreten Rabbimize, salât ve selam ise Kur’an’ın kendisiyle indirilip yine kendisiyle beyan edildiği, ’Beni Rabbim terbiye etti. Edebimi ne güzel eyledi’ (Kenzu’l-Ummâl, Kitabu’l-Fedâil, c. no: 11, s. no: 534, h. no: 31895) diyen yürüyen Kur’an olarak bilinen Rasûl-u Kibriya (s.a.v.) Efendimizin üzerine olsun.
İnsanı kendisine muhatap ederek onu şereflilerin en şereflisi kılan Halik-i Zülcelâl, onun yaratılmış olduğu fıtrat üzere muhafaza olunabilmesi adına ömrü boyunca uyacağı düsturları bildiren Peygamberler ve kitaplar göndermiştir.
İnsana Kur’an’ı göndererek kendisine muhatap olma şerefini bahşeden Rabbimiz aynı zamanda Kur’an’ında ifade ettiği üzere onu dağların dahi taşımaktan çekinerek imtina ettiği ağır bir yükle mükellef kılmıştır. (Haşr, 59/21)
Kur’an, Peygamberimiz (s.a.v.)’in ’huccetün leke ev aleyke’ tabirinde de beyan edildiği gibi kişinin leyhinde ya da aleyhinde bir delildir. (Mislim, Taharet, 1) Bir nur ve rahmet olan Kur’an’ın kulun aleyhinde delil olması ancak faydalı bir bitkinin yanlış kullanımı sonucu zarar vermesi örneği ile açıklanabilir. Usulsüz vusul olmaz kaidesince de ifade edildiği gibi Kur’an dahi usulüne uygun olarak anlaşılmadığı zaman muhatabının leyhine değil aleyhine olan durumları ortaya koymaktadır.
İşte tam bu noktada Yaratıcı tarafından dünya ve ahiret mutluluğunun formülü olarak sunulan Kur’ân-ı Kerim’in anlaşılır kılınabilmesi adına ta Efendimiz (s.a.v.) döneminden itibaren Tefsir, Sebeb-i nüzul vb. ilimler yardımıyla Kur’an muhtevası ve hakikati ortaya konulmaya çalışılmıştır. Kur’an’ın anlaşılmasına katkıda bulunan ve ona hizmet eden bu ve benzeri ilimlere ’Ulumu’l-Kur’an’ (Kur’an ilimleri) denir.
Bizlerde bu bağlamda, herkesin din adına Kur’an adına bir şeyler söylediği şu günlerde Kur’an’ın doğru anlaşılması, aleyhlerde değil de lehlere hüccet olması için bu ay ki sayımızdan başlayarak yaklaşık bir yıl sürecek yazı dizisi ile "Ulumu’l-Kur’an/Kur’an ilimleri" hakkında faydalı olmaya çalışacağız. Yazılarımız genel manada Kur’an ilimleri ve bir tefsir kitabının tanıtımı olmak üzere iki kısımdan oluşacaktır. Bir mukaddime niteliği taşıyan bu sayımız da ise Ulumu’l-Kur’an’ın sınırlarını belli etme maksadıyla mebâdîlerinden bahsetmekle yetineceğiz.
Çaba ve gayret bizden Tevfik ise Hz. Allah’tandır.
Her bedenin bir kalbi olduğu gibi her işin bir menatı bir püf noktası vardır. İlmi meselelerde de durum böyledir. Talip eğer bu noktaları iyi anlarsa, o ilmi anlaması ve ondan maksat olan faydaları hasıl etmesi daha kolay ve ziyadeli olur. İlimdeki bu hususlar şunlardır:
1- İsmi
2- Tarifi
3- Mevzusu
4- İlk mellifi
5- O ilmi okumanın faydası
6- O ilmin kaynakları
7- Diğer ilimlerle ilişkisi
8- O ilmi okumanın hükmü
9- O ilmini fazileti
10- Meseleleri
Bu hususları Arab bir şair şu şekilde nazm etmiştir:

ان مبادئ كل فن عشرة
الحد والموضوع ثم الثمر
نسبته والاستمدادحكم الشارع
مسائل والبعض بالبعض اكتفى
و من درى الجميع حاز الشرفا
ON MADDE İLE ULUMU’L-KUR’AN
İSMİ: Ulumu’l-Kur’an (Kur’an İlimleri), Usul-u Tefsir (Tefsir usulü)
TARİFİ
: Luğattaki manası, izah etme (açıklama) beyan etme olan tefsirin ıstılah manasında ise genel olarak iki kısma ayrılmıştır. Bir kısım ulema tefsir ve ulumu’l-tefsir için tam bir tarif yapılamaz ancak o izah edilerek anlatılabilir derken, diğer âlimler ise her müstakil ilmin bir tarifi olduğu gibi tefsir ilminin de bir tarifi vardır der.
İkinci guruptan olan İbn-i Hibban ’el-Bahru’l-Muhit’ isimli eserinde şöyle tarif eder. ’Kur’an lafızlarının okunuş keyfiyetini, delalet ettikleri manalarını, gerek her bir lafzın münferit olarak gerekse bir bütün olarak bildirdiği hükümleri bilmeye yarayan ilimdir.’ (ez-Zehebî, et-Tefsir ve’l-Müfessirun, c.no:1, s.no:8)
MEVZUSU: Kur’an İlimleri ve Kur’an’ı anlama yolları
İLK MÜELLEF VE MÜELLİF:
Bütün şer’î ilimlerde olduğu gibi ’Ulumu’l-Kur’an da aslında Rasûlullah (s.a.v.) dayanmaktadır. O’nun Cebrail (a.s.)’dan alıştığı gibi ümmette O’ndan alışmıştır. Fakat mustakil bir ilim olarak usul-u fıkıh ilimlerindeki Kur’an babını saymaz isek bize ulaşan ilk Ulumu’l-Kur’an eseri İmam-ı Malik ve Leys ile ilmi alış verişlerde bulunmuş Abdullah b. Vehb’in (125-197) kaleme almış olduğu "el-Câmi fi Ulumu’l-Kur’an"dır. Kayravan’daki "el-Mektebetu’l-atîka" adlı kütüphanede 224. noda kayıtlı bulunan el yazması, Miklos Muranyi tarafından tahkik edilerek basılmıştır. Kitabın asıl adı "el-Câmi" olup muhtevası göz önünde bulundurularak muhakkik tarafından "el-Câmi’: fî Ulûmi’l-Kur’ân" şeklinde isimlendirilmiştir. Kitabın büyük kısmı inceleme, asıl metin ise kitabın üçte biri kadardır. Metinde kimi yerler okunamadığı için boş gösterilmiştir. Toplam 287 rivayetin 35 tanesi hadis yani doğrudan Hz. Peygamberin sözü veya uygulaması olarak nakledilmiştir, diğerlerinin çoğunluğu sahabeden bir kısmı da tabiinden aktarılan bilgilerdir.
Muhakkik bu rivayetlerin büyük kısmının başka kaynaklardaki yerlerini de tespit etmiş, bunlar Arapça baskıda rivayetlerin dipnotu olarak gösterilmiştir. (Bkz. Abdullah b. Vehb, "el-Câmi’ fî Ulûmi’l-Kur’ân", Kahire,1994)
İkinci bir eser olarak el-Hâris b. Esed el-Anezî el-Muhâsibî (künyesi Ebu Abdullah) (165-243 h.)’in yazmış olduğu Fehmu’l-Kur’an zikredilebilir. (Hüseyin el-Kuvvetlî, el-Hâris el-Muhâsibî, "el-Aklu ve fehmu’l-Kur’an"ın mukaddimesi, Kahire 1970, 11-30)
KAYNAKLARI:
Arab dili ve edebiyatı, Rasûlullah (s.a.v.)’den ashab ve tabiinden gelen rivayetler.
FAYDASI: Kur’an-ı Kerim’i yanlış anlayarak O’ndan müteşekkil olan Akâid, Fıkıh ve Tasavvuf gibi İslamî ilimleri yanlış anlama suretiyle dini tahrif etmekten korunmayı sağlar.
FAZİLETİ:
Kur’an kendisi Allah (c.c.)’nun ezeli kelamı olması hasebiyle zatında fazilet sahibidir. Ama O bununla beraber kendisine hizmet edeni kendisine tâbi olanı hatta şunu diye biliriz ki O usûlü üzerine kendisine bir şekilde temas edeni izzete ve fazilete erdirir.
DİĞER İLİMLERLE İLİŞKİSİ: Bütün ilimler bazen zahirî bazen ise zımnî olarak Kur’an’da bulunmaktadır. Bu hususta Ezherli bir şeyh hakkında zikredilen şu olay takdire şayandır: Ezherli şeyh efendi diğer din adamlarıyla münazara için bir araya gelir ve şeyh efendi Kur’an’da her ilmin mevcut olduğunu söyler. Orda bulunan bir haham madem öyle diyorsun bak bakalım Kur’an’da yazıyor mu? Bir ekmeğe kaç buğday tanesi girer? der. Bunun üzerine şeyh efendi ertesi gün gelir ve şu kadar buğday giriyor der. Bunun üzerine haham bunu nereden öğrendin diye sorunca oda ekmekçiye sordum der. Kibirli bir endamla gülen haham hani Kur’an da her şey yazıyordu deyince Kur’an’ı iyi analiz eden o şeyh ben Kur’an’a sordum o da bana ’Eğer bilmiyorsanız (işi) ehline sorun’ (Nahl, 16/43) buyurdu ben de onun yol göstermesiyle ekmekteki buğday sayısını öğrendim der. Her ilmin kaynağı hakikatte Kur’an’dır.
BU İLMİ ÖĞRENMENİN HÜKMÜ:
Farz-ı kifayedir. Bir kısım insanlar bu ilmi öğrenirler ve bununla insanların ihtiyaçlarını karşılarlarsa diğer insanlardan bu mükellefiyet düşer.
MESELELERİ: Kur’an’ın Tarifi ve Tarihi, Tecvit ve Kıraat, Tefsir ve Çeşitleri, Usul-u tefsir, Lafız yönüyle Kur’an, Mana Yönüyle Kur’an, Âyet ve Sûrelerin iniş Yerine Göre Kısımları ve Özellikleri, Nâsih ve Mensuh, Müteşâbih ve Muhkem, Esbab-u Nüzul gibi başlıklar altında bir çok meseleleri bünyesinde bulundurur Ulumu’l-Kur’an.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

1 kişi yorum yazdı.