Özlenen Rehber Dergisi

124.Sayı

Kur'ân-ı Kerim ve Ramazan Ayı...

Mustafa ŞENTÜRK Özlenen Rehber Dergisi 124. Sayı
Dünya hayatı bir imtihan yeridir. Halik-ı Zülcelal (c.c.) bütün mahlukatı ayrı ayrı görevlere mebni yarattı. Yaratılmışların en üstünü olan insan ise hiç şüphesiz ’kulluk’ maksatlı yaratıldı. (Zariyat, 51/56 ) ve dünyaya güzel işler yapmasının denenmesi gayesi ile gönderildi. (Mülk 67/2)
İnsan için dünya hayatı ebedi olmadığı gibi ne kadar olursa olsun yaşanılan hayat gayesiz ve nihayetinde hesapsız değildir. Herkes kendisine verilen ömrü yaşayacak ve ilahi emir tecelli edip ahiret yurduna göç ettiğinde yaptıklarından ya da yapmadıklarından mutlaka hesaba çekilecektir. (Enbiya, 21/47, Araf, 7/6,7,8,9 vd)
Cenâb-ı Allah kullarına karşı sonsuz merhamet sahibidir. Onların rahmete ve cennete dahil olmaları için gerekli olan her türlü donanımı ve bilgiyi vermiştir. Bu noktada Peygamberlerin ve onlar aracılığı ile insanlığa ihsan edilen ilahi kitapların, sahifelerin değeri çok büyüktür. Bu hakikatten hareketle Kur’ân-ı Kerim de hiç kuşkusuz insanlığa eşsiz bir rahmet ve örnektir.
Kur’ân-ı Kerim nedir?

Yüce Allah tarafından (Hakka, 69/43) vahiy yolu ile (Yunus 10/12) Arapça olarak (Yusuf 12/2) peyder pey (Furkan 25/32) Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’a indirilen (Şûara 26/192-195), nesilden nesile bize kadar tevatüren gelen, mushaflarda yazılı, Fatiha suresi ile başlayıp Nas suresi ile sona eren, okunması ile ibadet edilen ve sevap kazanılan, 323.015 harf, 77.439 kelime, 6.236 ayet ve 114 sureden oluşan muciz bir kelamdır. (DİA 26. Cilt ’Kur’ân-ı Kerim’ maddesi, Dini Kavramlar Sözlüğü, DİB Yay. 5. Baskı, ’Kuran’ maddesi, İstanbul, 2010)
Kur’ân-ı Kerim’in özellikleri nelerdir?

 Kur’ân-ı Kerim; Allah sözü olduğunda hiç şüphe olmayan, (Bakara 2/2) kendisinde hiçbir eğrilik ve tezat bulunmayan, (Kehf, 18/1) önünden ve arkasından ona bir batılın gelip karışamadığı (Fussilet, 41/42) kutsal bir kitaptır.
 Kur’ân-ı Kerim; dosdoğru (Kehf 18/1), aziz (Fussilet, 41/41), kerim (Vakıa 56/77), hikmetli (Yasin 36/1), şerefli (Hakka 50/2), mübarek (Sad 38/29), apaçık (Yusuf, 12/1) ve Allah’tan gelen hak bir kitaptır.
 Kur’ân-ı Kerim; Allah’ın apaçık nuru (Nisa 4/174) ve burhanıdır. (En’am, 6/155).
 Kur’ân-ı Kerim; öğüt alanlar, anlayanlar (En’am, 6/98, 126), bilenler (Araf 7/32), düşünenler (Yunus 10/24) ve aklını kullananlar (Rum, 30/28) için ayetleri tafsîl edilmiş (En’am, 6/55) ayrıca ayetleri insanların muhtaç oldukları şeyleri beyan edici bir kitaptır. (Nur, 24/34, 46).
 Kur’ân-ı Kerim; insanların ve cinlerin bir araya gelmeleri durumunda dahi asla bir benzerini meydana getiremeyecekleri eşsiz bir kitaptır. (İsra, 17/88)
 Kur’ân-ı Kerim kendinden önceki kitapları doğrulayıcı ve gözeticidir. (Maide 5/48)
 Kur’ân-ı Kerim; özellikle zalimleri (Ahkaf, 46/12) ve inkar edip isyan edenleri, ilahî azap ile uyaran, muhsinleri (Ahkaf, 46/12), iman edip salih amel işleyenleri cennetle müjdeleyen bir ilahi kitaptır. (Kehf, 18/1-4)
 Kur’ân-ı Kerim genelde bütün insanlar (Bakara, 2/185), özelde ise müminler (Yunus, 10/57), muttakiler (Bakara, 2/2) ve muhsinler için yol göstericidir. (Lokman, 31/2-3)
 Kur’ân-ı Kerim; Allah tarafından insanlar (Yasin, 36/69) özellikle müminler (Yunus, 10/57), Allah’tan korkanlar (Taha 20/3) ve muttakiler (Âl-i İmrân, 3/138) için gönderilmiş bir öğüttür. (Sad 38/87)
 Kur’ân-ı Kerim; müminler (Yunus, 10/57), müslümanlar (Nahl 16/89) ve muhsinler (Lokman 31/2) için bir rahmet (İsra, 17/82) müjde (Neml, 27/2) ve göğüslerdeki sıkıntılara şifadır. (Yunus 10/57)
 Kur’ân-ı Kerim; insanları karanlıklardan aydınlığa çıkaran (İbrahim 14/1) en doğru yola ileten (İsra, 17/9) insanlar için gerekli olan her şeyi açıklayan (Nahl, 16/8), tafsîl eden (Yusuf 12/111) apaçık kitaptır. (Hicr, 15/1)
 Kur’ân-ı Kerim; hakkı batıldan, doğruyu yanlıştan, helali haramdan ayıran (Bakara, 2/185) kıssalarında akıl sahipleri için ibretler olan (Yusuf 12/111) insanları hakka, dosdoğru yol olan sırat-ı müstakîme götüren (Ahkaf, 46/30) bir kitaptır.
 Kur’ân-ı Kerim; daima tazeliğini ve güncelliğini koruyan, insanları geriye değil daima ileriye götüren, emir ve yasakları, helal ve haramları, hüküm ve tavsiyeleri, öğüt ve ilkeleri, misal ve kıssaları, geçmişe, geleceğe, Allah’a, insana ve diğer varlıklara dair bildirdiği gerçekler, bilgiler ve tanımlar, zamanın geçmesiyle değişmeyen ve değerini yitirmeyen bir kitaptır. (Kehf, 18/27 En’am, 6/115)
Kur’ân-ı Kerim’in eşsiz oluşu;

Yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerim Allah tarafından gönderilmiş, Hak ve doğru bir kitaptır. O’nun birçok yönü diğer kitaplarla mukayese dahi edilemeyecek eşsizliğe sahip olduğunu çok açık şekillerde ortaya koymaktadır. Kur’ân-ı Kerim’in bu eşsiz özelliklerini ana başlıklar altında şu şekilde sıralayabiliriz;
1- Dil ve üslup yönünden eşsizliği:
2- Kuran’ın telifindeki eşsizliği
3- Gayb haberleri yönünden icazı
4- Kur’ân’ın korunması yönünden icazı:
5- Kur’ân’ın tekrarıyla usandırmaması yönünden eşsiz oluşu
6- Hükümleri yönünden icazı
7- İlimler yönünden eşsizliği

Kur’ân-ı Kerim’in muhteviyatı Kur’ân-ı Kerim’in içerdiği konuları
a) Hükümler,
b) Hükümler dışındaki konular

şeklinde iki ana başlık altında topluca bir bakış yapılabilir,
a- Hükümler:

İnsanların maddi ve manevi hayatlarını düzenleyen âyetleri/hükümleri üç bölümde toplayabiliriz;
1- İnanç/itikâdî hükümleri içeren ayetler:
Bu ayetlerde imanın ana ilkeleri, bunların insan ve topluma sağladığı faydalar, inançsız kişilerin durumları ve akıbetleri ele alınır.
2- Ahlak hükümleri içeren ayetler:
Bu tür ayetlerde insanların ve toplumların sahip olmaları gereken iyilikler ve güzellikler ile sakınma¬ları gereken kötülükler ve çirkinlikler söz konusu edilir.
3- Davranış/amelî hükümleri içeren ayetler:

Kur’ân-ı Kerim’deki amelle ilgili hükümleri de iki grupta ele almak mümkündür:
• Birinci grubu kişinin Yaratıcısına karşı vecibelerini (ibadetler gibi) düzenleyen Hukukullah dediğimiz hükümler oluşturur. Namaz ve oruç hükümleri gibi.
• İkincisi ise muamelat hükümleridir ki bunlar kişinin başka kişilerle ve toplumla ilişkilerini düzenler. Buna da Hukuk’l-Ibad denilir. Bu gru¬ba giren hükümler ve ilgili ayetlerde he¬men bütün hukuk dallarına ait ilişkilere temas edilmiş, Özellikle aile hukuku, miras hukuku, şahsın hukuku, borçlar hukuku, ceza hukuku, yargılama hukuku, devletler hukuku ve mâlî hukuk ilişkileri üzerinde durulmuştur. Ayrıca, iktisadî hayatın dü¬zenlenmesi ile ilgili önemli ilkelere yer verilmiştir,
b- Hükümler dışındaki konular:
Kur’ân-ı Kerim’de hükümlerle İlgili ayetlerden başka, Peygamberlere ve geçmiş toplumlara dair kıssalar, dualar, insanı düşünmeye ve Allah’ın varlığını, birliğini ve yüceliğini kavramaya yönelten tabiat olayları, imana ufuk açan olaylar ve örnekler, Peygamberimiz (s.a.s.) zamanında meydana gelen bazı önemli olaylar ile İslam karşıtı grupların iç yüzlerini anlatan ayetler de bulunmaktadır.
Ramazan ayı;
Ramazan kelime olarak ’sonbahar yağmuru’ ve ’yanmak’ manalarına gelmektedir. Nasıl ki sonbahar yağmurları etraftaki pislikleri ve tozları götürüp temizlerse, ramazan da günah kirlerini götürüp kalplerimizi temizler. Bu ay kendisinde oruç tutanların günahlarını ateşin odunu yaktığı gibi yakar. (Buharî, Savm, 6) Ramazan, içinde Kur’an’ın inmeye başladığı; mü’minlerin, oruç, teravih, fitre ve zekâtı ile kulluk adına gayretlerinin arttığı bir aydır.
Ramazan istifade edebilenler için fırsatlar ayı ve manevî hasat mevsimidir. Ramazan ayı faziletlerle dolu bir aydır. Peygamberimiz (s.a.s.) bu aydan söz ederken, "Evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem’den kurtuluştur." (el-Münzirî, et-Tergîb ve’t-Terhîb, c. 2, s. 95, Beyrut, 1968) buyurmuştur. Ayrıca "Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an indirildiği aydır.’ (Bakara, 2/185)
Ramazan ayının üstünlüğü
İnsanlığı karanlıklardan aydınlığa kavuşturup (Hadîd, 57/9) en doğru yola ileten (İsrâ, 17/9) onların hidayet bulmaları ve her iki cihanda da mutlu ve mesut olmaları için Âlemlerin Rabbi tarafından gönderilen Yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerim, bu ayda yeryüzüne inmeye başlamış ve böylece insanlık için yepyeni ve mutlu bir dönemin temelleri atılmıştır. Kur’ân-ı Kerim ramazan ayında inmeye başladığı için bu ay, bir anlamda Kur’an ayıdır. Ramazan’ı diğer kamerî aylardan üstün kılan özelliklerin başında, insanlık için bir hidâyet rehberi olan Kur’ân-ı Kerîm’in bu ayda inmeye başlamış olmasıdır.
Kur’ân-ı Kerîm, Allah Teâlâ’nın gönderdiği kitapların sonuncusudur. Çünkü Allah’u Teâlâ onu, son Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’e göndermiştir. Allah’u Teâlâ, Peygamberimizden başka Peygamber görevlendirmeyeceği gibi Kur’an’dan başka kitap da göndermeyecek ve insanlık var olduğu sürece Kur’ân-ı Kerîm de insanlığa yol göstermeye devam edecektir. Kur’ân-ı Kerîm, Cebrâil (a.s.) aracılığı ile Peygamberimiz (s.a.s.)’e vahyolunmuştur.
Efendimiz (s.a.s.) ve Ramazan ayı
Her konuda olduğu gibi Ramazan ayı konusunda da örnek alacağımız kimse Peygamberimiz Efendimizdir. Peygamberimiz Ramazan ayında diğer aylardan daha çok Kur’ân-ı Kerîm’le ilgilenirdi. Kendisine vahiy getiren melek Cebrâil aleyhi’s-selâm Ramazanın her gecesinde Peygamberimizle buluşur Kur’an okurlardı. Hz. Fatıma (r.anha) validemizden gelen bir rivayete göre, Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Cebrail (a.s.) her yıl Kur’ân-ı Kerîm’i benimle mukabele ederdi. Bu sene iki defa mukabele etti..." (Buhari, Fedailü’I-Kur’an, 7)
Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: ’Kur’ân’ı okuyunuz! Zira O, ashâbına (yani kendisini okuyanlara) kıyamet günü şefaatçi olarak gelir.’ (Müslim, Salâtu’l-Müsâfirîne ve Kasruhâ, 42) ’Ümmetimin ibadetinin en faziletlisi Kur’an tilavetidir.’ (Hakîm et-Tirmizî, Nevâdiru’l-Usûl, 253. Asıl, s.332) ’Muhakkak ki Allah Teâlâ, Kur’ân’ı ezberleyen (hükümlerini kavrayan ve onlarla amel eden) kalbe azap etmez.’ (Hakîm et-Tirmizî, Nevâdiru’l-Usûl, 253. Asıl, s.333)
Kur’an okumak ve okunan Kur’an’ı dinlemek sevabı çok olan bir ibadettir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bir hadis-i şeriflerinde ’Kim Allah’ın kitabı Kur’an’dan bir harf okursa onun için bir sevap vardır. Her sevabın karşılığı da on kat verilecektir.’ (Tirmizî, Fedailu’l-Kur’an,16) buyurarak Kur’an okuyanlara verilecek mükâfatı bildirmiş, ayrıca Kur’ân-ı Kerim’in okuyucularına şefaat edeceği yine Peygamberimiz tarafından şu şekilde haber verilmiştir. ’Kıyamet günü oruç ve Kur’an, kula şefaatçi olurlar. Oruç: ’Ya Rabbi, ben onu gündüzleri yemekten ve zevklerinden alıkoydum; şimdi beni ona şefaatçi kıl, der.’ Kur’an da: ’Ya Rabbi, ben onu gece uykusundan alıkoydum; şimdi beni ona şefaatçi kıl, der.’ Her ikisi de şefaat ederler.’ (et-Terğib ve’t-Terhib, c.2, s. 84)
Netice;
Kur’an insanlık için tek çıkar yol ve yegâne kurtuluştur. O İki cihanın mamur ve mesrur edilebileceğinin yollarını gösteren bir hayat nizamı ve insanlığa gerçek saadetin reçetesini sunan mucizevî kelâmdır. İşte bunun içindir ki inanan insan, Kur’an’ı anlama ve tatbik etme noktasındaki gayret ve çabasını Ramazan ayında daha fazla sergilemeli, Hakk’ın emirlerini yerine getirmede biraz daha azimli ve çalışkan olmalıdır. Kur’an’ın indirildiği ayda Kur’an’a daha fazla önem vermek O’na daha çok zaman ayırmak Ramazanın güzel değerlendirilmesi açısından da son derece önem arz eden bir durumdur.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.