Hace Yusuf Hemedanî (k.s.) – IV. BÖLÜM
Hikmetli Sözlerinden Birkaçı
’Bilesin ki, basîret ve yakîn ehline göre ’canlı’, avunup tesellî olan kişidir. ’Hayat’ da avunmak ve tesellî olmaktır. Yedi kat gök ve yerin mahlûkatı, tesellî ve huzur bulma konusunun özünde hemfikirdirler. Ancak tesellî olma ve huzur bulma yerleri farklı farklıdır. Herkesin kendi makâm ve durumuna göre bir tesellî yeri vardır. İnsan onun varlığı ile huzur bulur, rahatlar ve sâkinleşir. Onu kaybettiği zaman muzdarip ve huzursuz olur; ama canlı ile hayâtı, tafsilâtıyla ve sûfî tâifesinin târifi üzere tanımak istersen bilesin ki, dünyâ süsleri ile tesellî olup avunan kişinin mutluluğu, bu aldanış sarayı olan dünyanın malını toplamak, biriktirmek, almak ve vermektir. O kişi dünya ile yaşamaktadır, dünya ile canlıdır. Bu durum, Âdemoğlunun hayat derecesi ve konumunun en değersiz, en aşağı seviyesidir. Şüphesiz onlar hayvanlar gibidir, belki daha da sapıktırlar. Hayvanlar gibi yerler ve varacakları yer ateştir.’
* * *
İnsan, Kur’ân-ı Kerîm’deki iki âyeti diline tesbîh edip tekrarlamalıdır. Bunlardan birisi hayvanların mertebesini kınayan, diğeri de insanların mertebesini öven âyettir. Oysa âhiret daha hayırlı ve ebedîdir. Bu söz önceki kitaplarda, Hz.İbrâhim ve Hz. Mûsâ’nın kitaplarında da vardır. İlk âyeti tekrarlamanın bereketiyle insanın gönlünde dünya soğur, ikinci âyeti okumanın bereketiyle de âhiret sevgisi gönülde ısınır.’
* * *
’Zamanın akışı, kâinatın dönüşüyle birlikte kendini, özünü ve yokluğunu tanıyamayan, kâinâtın sırrına vâkıf olamayan kişiye ’gören’ denemez. Gören insan, şerîat mülkünü tümüyle gören insandır. Çünkü şerîat, nefsin ve kâinâtın hâkimidir.’
* * *
’Din ile tesellî olan, Hak Teâlâ’nın zikri ile huzurlu ve mutlu olan kişinin yedi kat gök ve yer ile muhâlefeti kalmaz, herşeyle barışık olur.’
Vefatı
Yusuf Hemedânî hazretleri, Bağdat’ta bulunduğu sırada hac farîzasını îfâ için Haremeyn’e gitti; Medine’de bir süre mücâvir olarak kaldı. Hac dönüşü Bağdat’a, oradan da Herat’a gidip uzun süre orada kaldı. Sonra Merv halkı, onun Merv’e gelmesini istedi. Herat’tan Merv’e gitmek için yola çıktı, lâkin Herat ile Horasan arasında bulunan Bâmiyân mevkiîne gelince h. 535 (m.1140) senesinde Hakk’ın rahmetine kavuştu.
Vefat edeceği gün, arkasını mihraba verdi, ashabına su ısıtmalarını emretti; sonra yüzünü dört halîfesine ve orada hazır bulunanlara dönerek: ’Makamımıza Abdullah Berkî’yi bıraktık. Ona uyunuz. Karşı gelmeyiniz, Sultan Sencer için yazdığımız âdabı, müridlere ve ashabınıza söyleyiniz" dedi ve Ahmed Yesevî’ye dönerek, Fâtır, Yâsîn ve Nâziât sûre-i celîlelerini okumasını emretti. Hatim bitince; ’Hak Teâlâ’nın öyle kulları vardır ki, onların can verişini Allah’tan başka kimse bilmez’ buyurup şu beyti okudular:
’Senin diyârında âşıklar öyle can verirler ki
Oraya ölüm meleği aslâ sığmaz.’
Sonra büyük şeyhin yüzünde bir değişiklik zuhûr etti. Hâce Abdullah Barakî müridlere baktı ve: ’Siz çıkın’ dedi. Sonra Yusuf Hemedâni (k.s.): ’Beni bu eve defnedin, namazımı Mescid-i Câmi’de kılın, kızımı Seyyid Şerefüddîn’in oğlu ile evlendirin’ buyurdular. Hemedânî Hazretlerinin hanımı da, kendisinden kırk gün önce vefât etmişti. Onu da Çâkerdîze’de defnetmişlerdi. Sonra şöyle buyurdular: ’Beni Hâce Abdullah Berkî gasletsin, kabre de Hâce Hasan Endakî indirsin.’ O bunları söylerken Hızır, İlyâs, Abdâl, Gavs ve Kutub hazerâtı içeri girdiler. Bu erenlerin herbiri Hazret-i Şeyhe vedâ ettiler. Sonra Hızır (a.s.) elini uzatıp şeyhe beyaz bir elma verdiler. Şeyhimiz elmayı koklayıp Gavs’a verdiler. Gavs da koklayınca şeyhimiz: ’Ey dostlar! Namaza hazırlanın, Allah’ın kullarına şefkatli olun ve Gavs’ı benim yanıma defnedin’ buyurdular. Vasiyeti bitince Şeyhimizin ruh kuşu yüce âleme kanat çırptı. Gavs da şeyhimize muvâfakat ederek bedenini boşalttı, can verdi.’
Şerî’at hükümlerine ve Sünen-i Nebevî’ye riâyetle, şer’î ilimlerdeki kudreti ile devrinde büyük şöhret kazanan Yusuf Hemedânî (k.s.) gözlerini kapadığı zaman, onun ilminden ve şöhretinden pek çok vasıf halîfelerine de geçmiş, onlar da kısa zamanda büyük hizmetler yapmışlardır.
Yusuf Hemedanî hazretlerini vefat ettiği yere defnettiler. Ancak daha sonra mübarek naâşı, Merv’e nakledilip adına bir türbe yaptırılmıştır. Türbesi bugün Türkmenistan’ın Merv şehri yakınındaki Bayramali kasabasındadır.
Zinetü’l-Hayat, Menazilü’s-Sayirin ve Menazilü’s-Salikin isimli kitapları meşhurdur. Muhammed Pârisa hazretleri, Yusuf Hemedanî’nin her biri bir kitap değerindeki kıymetli sözlerinin bir kısmını Faslu’l-Hitab adlı eserinde toplamıştır. Ayrıca Yusuf Hemedani (k.s.)’nin Rutbetü’l-Hayât eseri Doç. Dr. Necdet Tosun tarafından Türkçe’ye tercüme edilerek yayınlanmıştır.
Yüce Allah, bizleri şefaatlerinden, âl-i himmet ve nazarlarından ayırıp mahrum etmesin. Âmin.
Yararlanılan Kaynaklar
Abdurrahman Câmî, Nefahâtü’l-Üns.
İmam Şa’rânî, Tabakatü’l-Kübrâ.
İslâm Âlimleri Ansiklopedisi.
Rehber Ansiklopedisi.
Ord. Prof. Dr Fuad Köprülü, Türk Edebiyâtında İlk Mutasavvıfar.
Ez-Zehebi, el-İber fî Haberî Men Gaber, II/448.
İbn-i Kesir, el-Bidaye ve’n-Nihaye, XII/217.
İbnü’l-Cevzî, Sıfatü’s-Safve, IV/74.
Silsile-i Farukiye
Özlenen Rehber Dergisi 79. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.