Özlenen Rehber Dergisi

61.Sayı

Deneme...

Cihad DOĞAN Özlenen Rehber Dergisi 61. Sayı
SEN OLMASAYDIN?

Müjdecim, kurtarıcım, efendim, peygamberim;
Sana uymayan ölçü, hayat olsa teperim!
Necip fazıl Kısakürek

Böyle seslenmiş şair Efendiler Efendisine (s.a.v.)...
Aslında çok manalar yüklemiş değil mi?

Efendimize uymayan ne olursa olsun, her şey ama her şey terk ediliyor.

Nasıl bir anlayış insanın hayatını, yaşam biçimini terk ettirir? Nedir terk ettirecek kadar önemli mesele?

Evet, âlemlerin sahibinin; “Sen âlemlere rahmet olarak gönderildin” ve “Sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım” deyip, seslendiği o zat-ı muhteremden dolayı,
Demek ki Rasûlullah (s.a.v.) olmazsa âlemler yaratılmayacak, bizler, bu hayatta olmayacaktık, yani yaşam sebeplerimizden bir tanesi; onun için hayattayız.

İsterseniz şöyle bir düşünelim;
Allah Rasûlü (s.a.v.) olmasaydı acaba nasıl bir dünya olacaktı? Nasıl bir yaşam tarzı olurdu?

Aslında bu kıyaslamaları yaparak olayı daha iyi kavrayabiliriz.

Düşünün hayatımızda sünnetlerin, edeplerin ve hiçbir ibadet kavramının yer almadığını,
Toplum ve görgü kurallarından bîhaber olunduğunu, insanların bir sebep olmadan adeta hayvanlar gibi klasik bir hayat sürdüğünü, ne kadar duygusuzca...

Haramlar, helaller belli değil, adalet, özgürlük, insan hakları duyulmamış, kısaca her şeyden herkesin uzak olduğu başkaların dünyası. Ne acı olurdu anne, baba, kardeş, evlat sevgisinin olmaması, bilinçsizce keyfi uygulamalarla kız çocuklarının hala diri diri gömüldüğünü, ar namus duygularının yok olduğunu, şeref ve haysiyetin ayaklar altına alındığını, güçlülerin zayıfları ezdiğini. Örnekleri çoğaltır gideriz. Ne acı durum gerçekten.
Oldukça vahim...

Fakat günümüz dünyasına baktığımızda daha farklı tablolarla karşılaşıyoruz.

Bir tarafta; “Müslüman mısınız?” gibi sorular sorulduğunda; “Tabiî ki Müslümanım elhamdülillah. Peygamberimi de çok seviyorum” gibi klasik cevaplar aldığımız, lakin işin icraat noktasına gelindiğinde sevdiği Peygamberin değerlerini ayaklar altına alabilecek kadar, cahilce davranışlar. Bunlar çağ dışı, biz modern dünyanın insanlarıyız deyip, arkasına saklandığı akılsız yaklaşımlar. Adeta kendi nefislerine göre şekillendirdikleri yeni bir din arayışı.

Peki, Nedir bu insanları bu sapıklığa iten sebep?

Kısaca, Efendimizi (s.a.v.) tanıdığını zannedip tanıyamamış olmaları ve şairin söylediğiyle tamamen zıt düşünceler.

Hani dedik ya Peygamberimiz (s.a.v.) olmasaydı nasıl bir dünya olurdu?

Maalesef bu tür insanlar için değişen bir şey olmamış sadece adını duymuşlar Peygamberin.
İşte böyle olmamalı dur denilmeli bu cahilliğe, eğer bizler Efendimizin (s.a.v.) varlığını insanlığa haykırmaz isek biz de anlayamamışız demektir, o kutlu Peygamberi (s.a.v.).

Farkımız ne mi olmalı?

Örneğin; Musab bin Umeyr (r.a.) gibi inandığı Peygamberine sahip çıkıp onu insanlığa anlatmak için şehir şehir köy köy demeden o güzel insandan öğrenmiş olduğu o güzellikleri diğer toplumlarla da paylaşmak olmalı

Farkımız ne mi olmalı?

Rasûlullah (s.a.v.)’ı bizlere tanıtmak için tüm gücüyle çalışıp, bu yüce insanı ümmetinin çok daha iyi tanıması lazım diye düşünerek türlü fedakârlıklara katlanan insanlar gibi, fedakârlıklar yaparak onu sürekli insanlığa sunmak olmalı.

Anlatılmalıdır ki Peygambersiz hayatın çirkinlikleri, karanlıkları gün yüzüne çıksın.

Rasûlullah (s.a.v.)’ı iyi tanımak nasıl oluyor, peki? Ona uydum demekle her şey bitiyor mu?

Tabiî ki bitmez. O ummandan tüm insanlığın faydalanması için bizlere büyük görevler düşmektedir. Aynı ashabın yaptığı gibi, aynı Allah dostlarının yaptığı gibi, o yüce şahsiyetin hayatını, ahlâkını herkesle paylaşmak olmalıdır.

Çünkü onunla değer bulduk, onunla bu dini tanıdık. Eğer Efendimizi (s.a.v.) gerçekten seviyorsak, onu gerçekten tanıyıp sevenlerin çoğalması için, Efendimizi (s.a.v.) “ümmetî ümmetî” diye kıyamet günü ağlatmamak için gelin İslâm davasına ve onun sünnetlerine sahip çıkalım.

Zirâ Efendimiz (s.a.v.) sadece onu tanıyan insanların Nebî’si değil, tüm cihanın, onu tanımayanların da Nebî’sidir. O, kendisinden önceki ve sonraki tüm insanlığın Peygamber’i değil mi?

Öyle buyurmamış mı, Efendiler Efendisi: “Her kim ahir zamanda benim unutulan sünnetlerimi öğretirse ona yüz şehit sevabı verilir” çok şeyler anlatıyor Efendimiz (s.a.v.) bu hadis-i şerifiyle. O’nun ahlâkının insanlığa anlatılması işte bu kadar önemlidir. Öyleyse çirkinliklerin, hayâsızlıkların kol gezdiği, Rasûlullah (s.a.v.)’tan bîhaber olunan şu dünyada insanlığa Efendimizin (s.a.v.) anlatılması ve onun sevgisinin gönüllerde neşv ü nemâ bulması ne kadar güzeldir değil mi? O halde insanlığın ve ümmetin kurtuluşu için buyurun Efendimizi (s.a.v.) anlamaya ve anlatmaya. Aksi halde sadece diliyle “seviyorum” diyen toplumdan oluruz.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

  • kadriye çiçek

    kaleminize sağlık, inş bizlerde sünnete uyan, yaşayan, yaşantısıyla örnek olabilen bir nesil oluruz. olalımki peygamber sevgisiyle dopdolu bir nesil yetiştirebilelim.

1 kişi yorum yazdı.