Özlenen Rehber Dergisi

4.Sayı

İhlas ve İrşad

Muzaffer YALÇIN Hocaefendi Özlenen Rehber Dergisi 4. Sayı
Rabbimize sonsuz hamd-ü senalar olsun. O güzeller güzeli Peygamber Efendimize salât ve selamların en güzeli olsun. Âline, ashabına, ehlibeytine de sonsuz salât ve selamlar olsun inşallah. Bu sohbet vesilesi ile peygamberimiz (s.a.v)’e, mübarek Efendim Abdullah Farukî el-MÜCEDDİDÎ Hazretlerinden öğrendi?im o kelime ile ki; ?öyle buyuruyordu:

“Peygamberimize ba?lılı?ımı bildiririm.” Ben de efendimin, o güzel ahlâkını yerine getirerek 1400 yıl evvel, iman ve İslam güne?inin do?up da, bu rahmetin bizlere kavu?masında vesile olan güzeller güzeli Peygamber Efendimize ba?lılı?ımı bildiriyorum in?allah. Rabbim ömrümü ona olan ba?lılı?ım ile ikmal etmeyi nasip eylesin.

Bu kelimeyi mübarek efendimin, yapmı? oldu?u bir sohbetinde i?ittim ve son derece de etkisinde kalmı?tım. Onca zaman farkını aradan kaldıran bir yakınlıkla söylenen bu söz onun Peygamber Efendimize olan candan sevgisini ne güzel ifade ediyordu. Okadar bir yakınlık var ki; elhamdülillah. Ben de onun evladı olarak, in?allah hem Rasûlullah Efendimize, hem de onun evlad-ı kiramı olan mübarek efendime ba?lılı?ımı ve sadakatimi bildiriyorum.

Tasavvuf bir terbiye yoludur. Bu yolun da mürebbileri vardır. Silsiledeki büyüklerimizden her biri, hayatını Allah’a teslim ettikten sonra, onun terbiyesinde yeti?en di?er bir büyü?ümüz, bu vazifeleri devam ettirmi?lerdir. Peygamber Efendimiz (s.a.v): “Alimler, peygamberlerin varisleridir.” buyurarak, bu halkanın kıyamete kadar bu ?ekilde devam edece?ini de i?aret buyurmu?lardır. Allah dostları ve alimler, peygamber de?illerdir ama; peygamber vazifesini yaparlar. Nasıl ki Peygamberler, insanlara hidayet yollarını alı?tırırlar ise, Allah dostları da, Allah’a itaatten kaçan kulları, bu itaatten kendilerini uzakla?tıran kötü ahlaklardan kurtararak, istikamet yoluna sevk ederler. Rabbim sevgilerini üzerimize daim etsin, himmet ve nazarlarını hepimize nasip etsin in?allah.

İhlas, Allah’ın nurlarından bir nurdur. Cenâb-ı Hak onu murâd etti?i kullarının kalbine kor. İhlasın öyle bir manevi kuvveti vardır ki; ne ?eytan yol bulabilir ki onu bozabilsin, ne de melekler ona sevap yazmakla yeti?ebilsin. Öyle bir nurdur ki kimin gönlüne o yerle?irse onun dilinden hak sözler dökülür. İstikameti de Rasûlullah Efendimizin istikameti üzeredir. Cenâb-ı Hakka olan iman ve itaati gizli ve a?ikar her yerde aynıdır. İnsanların arasında farklı, yalnız kalınca farklı de?ildir. İhlastan maksat yalnızca Allah için hareket etmedir. İhlas sahibi kimse onun zıttına olan bir hareketi asla gösteremez.

Nefsanî davranamaz. ihlas yoksa çabalamak, bo?unadır. Gerek halvet halinde (yalnızlık hali) gerekse insanlar arasında bulunuldu?u zamanlarda Allah için murakabe gerekir. Cenâb-ıı Hakkın bizi her an, gördü?ünü ve onun kudretinin bizleri, zerrelerimize varıncaya kadar ihata etti?ini murakabe etmelidir. Nefsinin riyaya dü?üp dü?medi?ini gözetlemen gerekir. İhlas sahipleri hem halvet hallerinde hem de insanlarla birlikte bulundukları anlarda dikkatli olmalıdır. Aksi taktirde insanlar arasında kendisini, takva sahibi olarak gösterenler, yalnız kaldıkları zaman, sanki Cenâb-ı Hakk kendilerini görmüyormu? gibi yanlı? hareket etme cüretini gösteren ve Rabbimizin:

“Kulum Beni, kendisini görenlerin en hayırsızı kıldı.” hadis-i kutsîsinde bildirdi?i kimseler zümresinden olur. Kullardan utanır; ama kendisini gören Allah’tan utanmaz. Unutmayınız ki hesabımızı, utandı?ımız kullara de?il, utanılmaya en layık olan Hz. Allah’a verece?iz.

İhlas sahipleri hesaplarını, insanlara göre de?il, Cenâb-ı Hakka göre ayarlarlar. İhlastan uzak onlalar ise, insanlarla bulundukları zamanlarda takva sahibi gibi hareket ederler. Tevazu gösteriyormu? gibi yaparlar. Cenâb-ı Hakka yakınlık arzu ediyormu? gibi görünürler; ama Allah, her ?eyden haberdardır. Bizler ne yaparsak yapalım hiçbir ?ey Rabbimizden gizli kalmaz. Çünkü Rabbimiz kalplerin özündekini bilendir. Öyleyse kul, yarın huzur-u mah?erde Cenâb-ı Hakk’tan utanaca?ı bir i?i yapmamalı ve utanaca?ı bir sözü söylememelidir. Buna dikkat etmelidir. Abdulkadir Geylanî hazretleri buyuruyorlar ki:

“Aziz ve Celîl olan Allah’a kar?ı gelmekten sakın! Mahreme gözlerini yum. Hiçbir ?eyin Allah’ın nazarından kaçmayaca?ını hatırla.

Allah’ın rahmetinden uzak olan sözlerin hakikati yoktur. Bundandır ki insana faydası da olmaz. Bir çok insan var ki hem zikirle me?gul oluyorlar hem de ?eriata mu?ayyer davranıyorlar. Evet bunlar, zikirle me?gul oluyorlar; ama istikametten, Rasûlullah Efendimizin çizdi?i yoldan uzaktırlar. Ya?adıkları hayat ve gösterdikleri ahlak da bunun ?ahididir. De?erli karde?lerim ihlası elde etmek elbette ki güzel bir nimettir. Öyle ise kalplerimizi bu nimete mekan kılacak samimiyetin ve ahlakın sahibi olmamız gerekir. İhlas olmadan yapılan hiçbir ibadet ve taat Cenâb-ı Hakkın huzurunda kabul görmez. Nefis terbiyesi görmeden de ihlasta kemâlatı elde etmek mümkün de?ildir. Fakat ne yazıktı ki ihlastan uzak ve nefis terbiyesi görmemi?, henüz kendileri bile ir?ad olmamı? bazı kimselerin de sanki kendilerine, insanları ir?ad vazifesi verilmi? gibi hareket etmeleri son derece yanlı?tır. Böyle hareket etmekle, terbiyenin hakikatinden haberdar olmayan insanları, kendi içerisinde oldukları dalalete sürüklemektedirler. Aklı selim sahibi olan kimseye gereken odur ki, içine dü?tü?ü bu yanlı?lıktan samimiyetle tevbe ederek istikamete yönelmesidir.

Nefsi terbiye etme yolunda iken, nefse tabi olarak hareket etmek ne büyük bir yanlı?lıktır.

Hz. Abdulkadir Geylanî Hazretleri diyor ki: “Bir insanı havada uçuyor olarak da görseniz, e?er o ki Allah’ın ?eriatına tabi de?ildir! Vurun yere dü?ürün. Gerçek Allah dostları, gerek zahir yönüyle, gerekse batın yönüyle, a?ikare Allah’ın huzurundadırlar.” Buyurmaktadır. Gerçek Allah’ın dostları ancak bu halde olanlardır. Bu Hakkın sahibi olmayanlar bu halde de?illerdir. Kendilerine, açıkça bir salahiyet verilmedikçe, Hakkı olmadan kendini Allah dostu, mür?it gibi ilan edenleri Hakk Teâlâ hem dünya hem de âhirette rezil eder ve bu ki?ilerin kalpleri korkudan kurtulmaz. Kalbinde imanın ta Hakkuk etti?i bir insan, Cenâb-ı Hakkın muradına aykırı bir davranı?ı asla göstermez. Çünkü Haktan korkar. “O gerçek müminler ki Allah (c.c.)’ın ismi anıldı?ı zaman kalpleri titrer.”

Allah’ım (c.c.) bizleri, in?allah (c.c.) nefislerimizin heva ve heveslerine dü?mekten muhafaza eylesin. Bizleri Rasûlullah Efendimizin o güzel istikamet yolu üzerinde sabit kılsın. Şu nefesleri Rabbimize teslim etti?imiz zaman Cenâb-ı Hakk’ın razı oldu?u ve kulunun kalbine, yaratanına kavu?ma muradını bıraktı?ı kullar zümresine ilhak eylesin in?allah. Amin...
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.