Özgüven; bireyin kendi kişiliği veya davranışları hakkındaki olumlu veya olumsuz yorumlarıdır. (Örnek; ben beceriksizim, uğraşsam da başaramam…) Bu yorumlar kişinin kendinden memnun olup/olmama halini doğurur. Özgüveni, kendine saygı duymak olarak da tanımlayabiliriz. Yaygın kanıya göre kendinden memnun olan ve kendine saygı duyan kişilerin suç işlemeyeceği, hatalarıyla yüzleşebileceği ve başkalarının hataları karşısında olgun davranışlar sergileyeceği düşünülmektedir.
Etrafımızı gözlemlediğimizde, insanlara haksız muamele eden kişiler, kendine güvenen kişiler değil midir? Cevap: ’Hayır.’ Başkalarına saygısı olmayan kişiler kendilerine de saygı göstermezler. Bu kişiler kendileri hakkında olumlu düşünmemektedirler. Başkalarının yanında hataları ortaya çıktığı zaman verdikleri tepki kendilerini ele vermektedir. Burada ’güvenme’ kelimesinden olgunluk kastedilmektedir. Özgüveni olan bir kişi hatalarını kabul etmekte, başkalarının da hata yapabileceğini kabul etmekte ve karşılaştıkları olumsuzluklara aşırı tepki vermemektedirler.
Güvenin temelleri bebeklik ve çocukluk zamanlarında atılmaktadır. Bir anne bebeğinin ihtiyaçlarını geciktirerek karşılarsa, çocuğun ileride insanlara yakın ilgi gösteremediği araştırmalarla bulunmuştur. Bir babanın iş yaparken çocuğundan yardım almaması, ’sen yanlış yaparsın’ demesi, çocuğun özgüveni zedelemekte, ileride çocuğun girişimciliğine zarar vermektedir. Bu ve bunun gibi birçok olumsuz tepki çocuğu özgüvensiz yapmaktadır. Böyle çocuklar ise okulda cevabını bildiği bir soruyu cesaret edip yanıtlayamamakta, evde sürekli yaramazlık yapmakta, sokakta istenmeyen kişilerin peşinden gidebilmektedir. Bundan dolayı birçok ebeveyn çocuğunun özgüvensiz olduğundan yakınmaktadır.
Bu yazımızda ebeveynlerin şikâyet ettikleri çocuklarını nasıl kendi elleriyle o hale getirdiklerini örneklerle göstermeye çalışacağız.
1- Çocuğun kendisini ifade etmesine müsaade etmek, onu dinlemek çok önemlidir.
ÖRNEK 1: Aşağıdaki örnekte, anne çocuğunu dinleyip mantıklı açıklamalar yapmak yerine, ’her şeyi ben bilirim’ mantığıyla davranmaktadır.
Çocuk: ’Anne kazağımı çıkarayım mı terleyeceğim şimdi?
Anne: ’Hayır hava soğuk. Üşürsün sonra!
Çocuk: ’Ama anne üşümüyorum ki!’
Anne: ’Sus bakayım. Hasta olunca senle mi uğraşacağım!’
2- Çocuğun söylediklerini önyargısız dinlemek son derece önemlidir.
ÖRNEK 2: Aşağıdaki örnekte, baba çocuğuna büyük ihtimalle her seferinde aynı cümleyi kurmaktadır.
Çocuk: ’Baba çalıştığım halde bir türlü anlayamıyorum.’
Baba: ’ Kendini vermiyorsun ki anlayasın.’
3- Çocuğun duygularını ciddiye almak gereklidir.
ÖRNEK 3: Oğlunun canavarlardan korktuğunu öğrenen bir babanın yaklaşımı aşağıda verilmiştir. Çocuğunu rahatlattığını zannetmektedir. Bu durumda çocuk, kendisini anlaşılmamış hisseder. Bu da korkusunu hafifletmez.
Oğlan: ’Baba yatağa gidemiyorum. Çünkü odamda canavarlar gizleniyor.’
Baba: ’Ne canavarı, evde canavar mı olur?’
Oğlan: ’Ama baba içeride, hem de yatağın altında saklanmış.’
Baba: ’Bu yaşına geldin hala basit şeylerden korkuyorsun, biraz cesur ol.’
4- Çocuktan yaşı ve kapasitesi dışında davranışlar beklememek gerekir.
Üç yaşındaki çocuktan misafirliğe gittiklerinde iki saat sessizce oturmasını beklemek yanlıştır. Eğer çocuk bunu başarabiliyorsa o çocukta bir problem vardır.
Üç yaşındaki çocuğun üstüne dökmeden yemesini istemek yanlıştır. Döküyor diye ona kızmamak, onun yerine yedirmemek gerekir.
5- Sorumluluklar yüklemek ve bunları başarmasını sağlamak gerekir.
ÖRNEK 4: Aşağıdaki örnekte baba oğluna güvenmemektedir. Ne yapması gerektiğini söylese bile çocuğun söylenenlere uyamayacağını düşünmektedir. Bu şekilde yetişen çocuklar büyüdükleri zaman dahi ebeveyn desteği aramaktadırlar. Küçük yaşlarda erkek çocuk ve kız çocuklara sorumluluklar verilmeli. Aileler onların yerine sorumluluk almamalıdır. Zaten ne zamana kadar çocuklarının yerine sorumluluk alabilecekler ki?
Anne: ’Bey! Ekmek bitmiş, alıp gelir misin?’
Baba: ’Niye önceden söylemedin, şimdi çok işim var.’
Anne: ’İşin varsa oğlanı gönder.’
Çocuk: ’Evet baba, ben gider, alır gelirim.’
Baba: ’Becerebilir misin?... Neyse sen bekle ben alırım. Yoldan arabalar geçiyor.’
Çocuk: ’Okulda öğrendim nasıl karşıya geçileceğini. Ayrıca kaldırımdan giderim.’
Baba: ’Yok, yok. Seni kandırırlar, parayı kaybedersin.’
Çocuk: ’Baba, lütfen ben gideyim ekmek almaya.’
Baba: ’Hayır oğlum, sen beceremezsin.’
6- Çocuğun çabasını övmek ve yüreklendirmek gerekir.
ÖRNEK 6: Çocuğun çabasını görmeyip, yaptığı işte mutlaka hata bulan ebeveynler çocuklarının yeteneklerini köreltmektedirler.
Çocuk: ’Anne yazdığım hikâyeye bakmak ister misin?’
Anne: ’Getir bakayım kızım… Ne kadar güzel yazmışsın.’
Çocuk: ’Baba sen de bakmak ister misin?’
Baba: ’Sen bu yaşta hikâye mi yazıyorsun.’
Çocuk: ’Evet baba.’
Baba: ’Sen kitap oku. Boş ver hikâye yazmayı. Yapabileceğin işlere bak kızım.’
Çocuk: ’Ben hikâye yazabiliyorum baba. Öğretmen çok beğendi son yazdığım hikâyemi.’
Baba: ’Hangisini beğendi getir bakayım.’
Çocuk: ’İşte baba.’
Baba: (eline alır, okur…) ’Öğretmenin bunu mu beğendi. Şurada şu hatan var, burada bu hatan var… Daha ’s’ harfi bile yazamıyorsun. Sen ödevlerine çalış.’
7- Övgümüzü ifade etmeliyiz.
ÖRNEK 7: Birçok anne baba gibi aşağıdaki anne de çocuğunun çabası karşısında tebrik etmeyi şımartmak olarak düşünmektedir. Böyle davranarak çocuğunu ezbere teşvik ettiğini düşünürken aslında çocuğun şevkini kırmaktadır.
Çocuk: ’Anne, Felak ve Nâs Surelerini ezberledim’
Anne: ’Haydi oku da dinleyeyim kızım.’ (yanlışsız okur…) ’Tamam, kızım, diğer sureye geçebilirsin.’
Çocuk: ’Tebrik etmeyecek misin anne?’
Anne: ’Diğerlerini de ezberle ondan sonra…’ (çocuk üzgün şekilde odasına döner.)
Baba: ’Bir tebriki mi esirgedin çocuktan hanım?’
Anne: ’Sen karışma bey. Şımarmasın istiyorum.’
8- Başarısızlığını kişiliğiyle bağdaştırmamak ve başarısızlığından ders çıkarmasını sağlamak gerekir.
ÖRNEK 8: Akşam gelecek olan misafirler için hazırlık yapan anne, kızından yardım ister. Kızının yaptığı hatayı vurgulamak yerine kızını ’beceriksiz’ diye isimlendirir. Bu davranış hayatımızın her anında karşımıza çıkmaktadır. Ailelerin de doğru olanı yapmakta zorlandığı bir durumdur.
Anne: (hamur yoğururken…) ’Kızım, buzdolabından yumurtaları getirir misin?’
Çocuk: ’Peki anneciğim.’ (getirirken yumurtaları düşürür.)
Anne: ’Dikkat etsene, beceriksiz kız. Ben sana her zaman söylüyorum.’
Çocuk: ’Anne, benim suçum değil, yumurta kaydı elimden.’
Anne: ’Senin işi sağlam yaptığın nerede görülmüş. Beceriksizsin sen beceriksiz.’
9- Kardeşler arası kıyaslama aralarındaki kini besler.
ÖRNEK 9: Anne babaların en iyi bildiği teşvik yöntemi çocuğu başkaları ile kıyaslamaktır. Daha başarılı bir kimseyi örnek göstererek çocuklarından aynı başarıyı beklemektedirler. Bu, öyle bir hale gelir ki, çocuk sınavdan alabileceği notun en iyisini alsa bile daha yüksek beklentiye girilir. Bu çocukta yetersizlik hissi doğurur. Hâlbuki bir çocuk başarıyı tatmadan yükselemez.
Çocuk: (sevinçle okuldan gelir.) ’Anne, matematikten 70 aldım.’
Anne: ’70 mi, daha yüksek alamadın mı?’
Çocuk: ’Çok çalıştım anne sen de gördün.’
Anne: ’Çok çalışsaydın abin gibi yüz alırdın.’
10- Onlara güzel örnek olmak son derece önemlidir.
ÖRNEK 10: Anne ve babalar çocuklarına güzel bir davranış öğretirken önce kendileri örnek olmalıdır. Çünkü çocuklar nasihatten çok örnekleri hafızalarına kaydederler. Bu kayıtlar ileriki yaşantılarında ahlaklarını oluşturur.
Anne: ’Kızım, akşam babana sürpriz yapalım. Pasta hazırlayıp ailece yiyelim. Olur mu?’
Çocuk: ’Olur anne.’ (bu esnada telefon çalar.) ’Alo, kimsiniz?’
Komşu: ’Zeynep, annen evde mi? Ona verir misin telefonu?’
Çocuk: ’Tamam Aysel teyze, vereyim’
Anne: ’Alo’
Komşu: ’Ayşecim, akşam müsaitseniz misafirliğe gelelim.’
Anne: ’Aysel abla, bir yere söz verdik, başka zaman inşallah.’
Komşu: ’Peki, iyi günler.’
Çocuk: ’Anne, akşam nereye gidiyoruz. Hani evdeydik.’
Anne: ’Kızım sen de her şeye inanıyorsun. Başka nasıl reddedebilirdim.’
Yukarıdaki tüm örneklerde geçen ebeveyn davranışları sık tekrarlanınca çocuk üzerinde olumsuz etki bırakmaktadır. Çözüm olarak;
- Çocuklarımızın hatalı davranışlarına odaklanmalı,
- Kişiliğine yönelik olumsuz cümleler kurmamalıyız.
- Sürekli eleştirmek de özgüveni zedeler.
- En önemlisi çocuklarımıza güzel örnek olmalıyız.
Büyük Şahsiyetleri Benimsetelim
Çocuğumuzu daha bebeklikten itibaren bilgili olmaya, beceriye, tevazua, iyi insan olmaya, yardımseverliğe, çalışkanlığa, karakter sağlamlığına teşvik etmeli ve mukaddes değerlerimize karşı saygı ve bağlılık göstermeyi öğretmeliyiz. Çocuklar ne olursa olsun kahramanları ve örnek alınacak insanları benimseyeceklerdir. Ana baba olarak onları uygun kahramanları ve kahramanca davranışları beğenmeye teşvik etmeliyiz. Neyi kendimize örnek alırsak oyuz demektir.
Çocuklarımıza dinimizdeki ve toplumumuzdaki kahramanlar üzerinde konuşmak için vakit ayıralım. Geçmişteki büyük insanlardan ve gelecekte ihtiyaç duyulabileceklerden de söz edelim.
ANNE-BABAYA MEKTUP
Sevgili Anneciğim, Babacığım;
Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim, size şunları söylemek isterdim:
Sürekli bir büyüme ve değişme içindeyim. Sizin çocuğunuz olsam da sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum. Beni tanımaya ve anlamaya çalışın.
Deneme ile öğrenirim. Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz. Bana oyunda, arkadaşlıkta ve uğraşlarımda özgürlük tanıyın. Beni her yerde, her işimde koruyup kollamaya çalışmayın.
Davranışlarımın sonuçlarını kendim görürsem daha iyi öğrenirim. Bana yanılma payı bırakın. Kendi işimi kendim görmeye alıştırın. Büyüdüğümü başka nasıl anlarım?
Büyümeyi çok istiyorsam da ara sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi alamıyorum. Bunu önemsemeyin. Ama siz beni şımartmayın. Hep çocuk kalmak isterim sonra. Her istediğimi elde edemeyeceğimi biliyorum. Ancak siz verdikçe almadan edemiyorum. Bana yerli yersiz söz de vermeyin. Sözünüzü tutmayınca sizlere güvenim azalıyor.
Bana kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin. Yoldan saptığımı görünce beni sınırlayın. Koyduğunuz kurallar ve yasakların hepsini beğendiğimi söyleyemem. Ancak, hiç kısıtlanmayınca ne yapacağımı şaşırıyorum. Tutarsız davrandığınızı görünce hem bocalıyor, hem de bundan yararlanmadan edemiyorum.
Beni dinleyin. Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar, soru sorduğum anlardır. Açıklamalarınız kısa ve açık olsun.
Öğütlerinizden çok davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın. Beni eğitirken ara sıra yanlışlar yapabilirsiniz. Bunları çabuk unuturum. Ancak birbirinize saygı ve sevginizin azaldığını görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder.
Çok konuşup çok bağırmayın. Yüksek sesle söylenenleri pek duymam. Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz bırakır. ’Ben senin yaşında iken...’ diye başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım.
Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın. Beni, korkutup sindirerek, suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışmayın. Yaramazlıklarım için beni kötü çocukmuşum gibi yargılamayın. Yanlış davranışım üzerinde durup düzeltin. Ceza vermeden önce beni dileyin. Suçumu aşmadığı sürece cezama katlanabilirim.
Beni yeteneklerimin üstünde işlere zorlamayın. Ama başarabileceğim işleri yapmamı bekleyin. Başarmam için beni destekleyin. Hiç değilse çabamı övün. Bana güvendiğinizi belli edin. Beni başkalarıyla karşılaştırmayın; umutsuzluğa kapılırım.
Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye kalkmayın. Bana süre tanıyın. Yüzde yüz dürüst davranmadığımı görünce ürkmeyin. Beni köşeye sıkıştırmayın, yalana sığınmak zorunda kalırım. Sizi çok bunalttığım sırada bile soğukkanlılığınızı yitirmeyin. Kızgınlığınızı haklı görebilirim, ama beni aşağılamayın. Hele başkalarının yanında onurumu kırmayın. Unutmayın ki ben de sizi yabancıların yanında güç duruma düşürebilirim.
Bana haksızlık ettiğinizi açıklamaktan çekinmeyin. Özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz; tersine, beni size daha çok yaklaştırır.
Aslında ben sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum. Bana kendinizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çabalamayın. Yanıldığınızı görünce üzüntüm büyük olur.
Biliyorum, ara sıra sizi üzüyor, belki de düş kırıklığına uğratıyorum. Bana verdikleriniz yanında benden istediklerinizin çok olmadığını da biliyorum. Yukarda sıraladığım istekler çok geldiyse birçoğundan vazgeçebilirim; yeter ki beni ben olarak seveceğinize olan inancım sarsılmasın.
Benden, ’örnek çocuk’ olmamı beklemezseniz, ben de sizden kusursuz ana baba olmanızı beklemem. Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter.
Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi. Ama seçme hakkım olsaydı, sizden başka kimsenin çocuğu olmak istemezdim.
Sevgiler…
(Çocuğunuz)
Çocukta Özgüven
Özlenen Rehber Dergisi 157. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.