Özlenen Rehber Dergisi

114.Sayı

İnfak...

İbrahim DEMİR Özlenen Rehber Dergisi 114. Sayı
İnfâk kelimesi, Arapça ne-fe-ka fiilinin if’âl bâbından masdarıdır. sözlük anlamı Malı elden çıkarmak, para veya malı elden çıkarmak; sarf etmek; muhtaç durumda olanların ihtiyaçlarını karşılamak, yayılmak, artmak, semizleşmek ve gelişmek anlamına gelmektedir. Terim olarak en genel anlamıyla ’infâk’; hayır yolunda malını farz veya nâfile olarak sarf etmektir. Allah’ın hoşnutluğunu elde etmek amacıyla kişinin kendi servetinden harcama yapması, muhtaçlara aynî ve nakdî yardımda bulunması demektir. İnfâk kelimesi umumiyetle karşılıksız yardımlar için kullanılır.
Kur’ân’da ’infâk’ kelimesi, 74 defa geçmektedir. (Bakara, 2/3, 195, 215 (2 defa), 219, 254, 261, 262 (2 defa), 264, 265, 267 (2 defa), 270 (2 defa), 272 (3 defa), 273, 274; Âl-i İmrân, 3/17, 92 (2 defa), 117, 134; Nisâ, 4/34, 38, 39; Mâide, 5/64; En’âm, 6/35; Enfal: 3, 36 (2 defa), 60, 63; Tevbe: 34, 53, 54 (2 defa), 91, 92, 98, 99, 121 (2 defa); Ra’d: 22; İbrahim: 31; Nahl: 75; İsrâ: 100; Kehf: 42; Hacc: 35; Furkan: 67; Kasas: 54; Secde: 16; Sebe: 39; Fâtır: 29; Yâsin: 47; Şûrâ: 38; Muhammed: 38; Hadîd: 7 (2 defa), 10 (3 defa); Mümtehine: 10 (3 defa), 11; Münâfikûn: 7, 10; Teğâbün: 16; Talak: 6)
Allah’a itaat ve ibadet niyeti taşıyan, İslâm’a ve müslümanlara yardım ve fayda sağlayan her harcama Allah yolunda infâk sayılmaktadır. İnfâk farz olan zekâtı, vâcip olan nafakayı ve gönüllü olarak yapılan her çeşit hayrı içermektedir. İnfak ile ilgili ayetlerde rızıkların ve nimetlerin hayır yollarda harcanması teşvik veya emredilmekte, ayrıca harcama mahalleri, harcama şekilleri, infakta bulunan mü’minlerin mükâfâtları ve infaka yanaşmayan inkârcıların durumları anlatılmaktadır.
Mü’minin temel özelliği
İnfak ahlakı, Kur’anı kerimin hemen başında muttaki mü’minin temel özelliği olarak beyan edilmiştir. Bakara suresi 3. âyette; ’Onlar ki gayba inanırlar. Namazı kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de infak ederler.’ buyurulmaktadır. Malın eksilmesinden korkup Allah için infaktan kaçınanların kendilerini tehlikeye (azaba) attıkları hakikati de Kur’an’da şöyle beyan edilir; ’Allah yolunda infak edin ve kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın İyilik edin Şüphesiz Allah, iyilik edenleri sever.’ (Bakara, 2/195)
Mü’minler Allah için seve seve infak ederler, infak ettikleri şeyin peşinden başa kakmaz ve eziyet vermezler, (Bakara, 2/262) gösterişe meylederek infakı zayi edecek davranışlardan kaçınırlar, (Bakara 2/264) kazandıklarının iyi olanlarından infak ederler. (Bakara, 2/267) İyiliğe ancak sevdikleri şeylerden infak ederek nail olurlar. (Âl-i İmran, 3/92) Mü’minler bollukta da darlıkta da infak ederler. (Âl-i İmran, 3/134)
Ölüm gelmeden -ki ne zaman geleceğini bilmiyoruz- infakta bulunmak gerektiği hususunda Cenâb-ı Hak: ’Birinize ölüm gelip de; Rabbım, beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka versem ve salihlerden olsam, diyeceği zaman gelmezden evvel, size rızık olarak verdiğimizden infak edin.’ (Münafıkun 63/10) buyurmaktadır.
İnsanların En Cömerdi
’Rasûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.), hayır, iyilik, yardım yapma hususunda insanların en cömerdiydi. Ramazan ayında ’Cebrâil’le buluştuğu günlerde Rasûlullah (s.a.v.) esen rüzgârdan daha cömert olurdu’ (Beyhaki, 4/305) Peygamber Efendimiz (s.a.v), kendisini bir infâk memuru olarak nitelendirir, her şeyi verenin ve sahibinin Allâh (c.c.) olduğunu ifâde ederdi. Efendimiz (s.a.v.)’in yanında Huneyn ve Tâif gazâlarında, müslüman olmadığı hâlde Safvan bin Ümeyye de bulunmuştu. Cîrâne’de toplanan ganimet mallarını gezerken Safvan’ın bunların bir kısmına büyük bir hayranlık içinde baktığını gören Efendimiz (s.a.v.): ’Pek mi hoşuna gitti?’ diye sordu. ’Evet.’ cevabını alınca: ’Al hepsi senin olsun!’ buyurdu. Bunun üzerine Safvan kendisini tutamayarak: ’Peygamber kalbinden başka hiçbir kalp bu derece cömert olamaz.’ diyerek şehâdet getirdi ve müslüman oldu. Kabilesine dönünce de: ’Ey kavmim! (Koşun,) müslüman olun! Çünkü Muhammed (s.a.v.), fakirlik ve ihtiyaç korkusu duymadan çok büyük ikram ve ihsanlarda bulunuyor.’ dedi. (Müslim, Fedâil, 57-58)
Ebu Talha’nın hurma Bahçesi

Konuyla ilgili olarak Cenabı Rasûlullah (s.a.v.)’in infak hususunda da hoşnutluğunu kazanmış olan sahabe efendimizden örnekle bitirelim inşallah.
"Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda infak etmedikçe iyiliğe nail olamazsınız." (Âl-i İmran, 3/92) âyeti nazil olunca Ebû Talha, Peygamber Efendimizin huzuruna gelerek: "Ya Rasûlallah, Cenâb-ı Hak "Sevdiğiniz şeyleri infak etmedikçe hayra kavuşamazsınız." buyuruyor. Benim en sevdiğim malım Beyreha denilen bahçedir. O, Allah rızası için sadakadır. Allah katında onun hayrını ve âhiret azığı olmasını dilerim" diyerek bahçesini Allah yolunda infak etti. Sonra oradan çıkıp bahçesine geldi ve içeriye girmeden duvarın dışından hanımına seslendi: ’Ya Rumeysâ, eşyalarını al da dışarıya gel.’ ’Neden sen içeriye gelmiyorsun, Ya Ebu Talha?’ Ebû Talha oradan hanımına yeni nazil olan ayeti kerimeyi okudu. Kendisinin de bu ayete uyarak Allah rızası için, en çok sevdiği malı olan nadide hurma bahçesini tasadduk ettiğini söyledi. Hanımı: ’Ne iyi etmişsin Ya Ebu Talha dedi. Ben de ne zamandır aynı şeyi düşünürdüm de sana bir türlü söyleyememiştim. Peki, bahçeyi yalnız kendin için mi tasadduk ettin, yoksa ikimiz namına mı?" diye sorunca Ebû Talhâ ’İkimiz namına" diye cevap verdi. Hanımı sevindi. ’Allah senden razı olsun" diyerek eşyalarını toplayıp, dışarıya çıktı.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.