Özlenen Rehber Dergisi

114.Sayı

Sizin İçin Seçtiklerimiz ; Editörden...

Dr. Celal Emanet Özlenen Rehber Dergisi 114. Sayı
Efendimiz (s.a.v.)’in: ’Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır. Oradan sadece oruçlular girer. Oruçlular girdiler mi artık kapanır, kimse oradan giremez. Oraya kim girerse ebediyyen susamaz’ (Tirmizi, Savm 5) sözleriyle tavsif ettiği oruç ayı olan Ramazan’a kavuşmanın sevincini yaşmaktayız. Ramazân-ı şerîf, ömür takvimi içerisinde müstesna bir lütuf ve rahmet ayıdır. Mü’minler için manevi kıymetlerle dolu ilâhî bir hazinedir. Şayet bu ayı ibadet ve salih amellerle ihya edip ferdî ve içtimai manada kulluk vazifelerimizi lâyıkıyla ifa edebilirsek, Efendimiz (s.a.v.)’in müjdelediği ilâhî af ve mağfiret vaadi bizleri bekliyor. Fakat bunun zıddına, bu ilâhî rahmet hazinesine bigâne kalıp ihmalkar davranırsak, yine Efendimiz (s.a.v.)’in ikaz ettiği, ilâhî rahmetten mahrumiyet tehlikesi mevcuttur.
Ramazan ayı müminler için âdeta yoğunlaştırılmış bir manevi tekâmül mektebidir. Öyle ki; gönüllerin manevi iklimlere yelken açmasına vesile olan; oruç, iftar, sahur, teravih, mukabele, dua-zikir, fitre-zekât, itikâf, Kadir Gecesi ve sonundaki bayram, bu mektebin temel dersleridir. Bütün bu dersleri lâyıkıyla idrak ve ihya ederek imtihanlarından geçtikten sonra ilâhî af bayramına ererek ebedî kurtuluş beratını almaya namzet kimseler arasına gireceğiz inşallah.
Geçen Ramazan ayında hayatta olan yakınlarımızdan, dost ve akrabamızdan bazıları artık aramızda değiller. Bizler de bu gufran ayını son Ramazanımız olabileceği şuuruyla değerlendirip ondan tertemiz çıkmaya gayret etmeliyiz. Zira bizler, ilâhî imtihan sahası olan bu dünya mektebinin talebeleriyiz. Tahsilimiz ise ecel geldiğinde sona erecek, amellerimizle toprağa gömüleceğiz. Sonra ebedî bir hayat başlayacak. Orada dünya mektebinin karnesini alacağız. ’Kitabını oku! Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter.’ (Kur’ân-ı Kerîm, 17/14) buyrulacak.
Bu sebeple zahiren ne kadar uzun görünse de, ebedî ahiret hayatı yanında bir aylık Ramazandan da kısa olan fani ömrümüzü, ilâhî af şahadetnamesini alabilecek keyfiyette değerlendirmeye gayret edelim. Ramazan terbiyesi altında kazandığımız manevi kıymetleri kaybetmeyelim. İman ve amel-i sâlih hayatını belli günlere has bir merasim zannetmeyelim. Vücudumuzun nasıl maddî gıdalar almaya ihtiyacı varsa, ruhumuzun da manevî gıdalara yani salih amellere ve ibadetlere ihtiyacı vardır. Nasıl ki haftada bir defa yiyip içmek suretiyle bedenin maddî ihtiyaçları karşılanmıyor ise, haftada bir gün Cuma namazı kılmak veya yılda sadece Ramazan ayında ibadet etmekle manevî ihtiyaçlar da karşılanmış olmaz. Allah’a kulluk, süreklilik ve devamlılık ister. Kullukta kesinti, tatil, izin, ara verme, istirahat gibi dünyevi işlerde görülen kavramlar yoktur. Bundan dolayı Ramazan-ı Şerif’te maneviyat adına bazı güzelliklere kavuşan müslüman, elde ettiği bu güzellikleri elbette Ramazan ayı ile sınırlamaz. Ramazan ayından sonra gömlek çıkarır gibi dinî hayatı çıkarıp da eski gaflet gömleğini giymeye yönelmez. Zira bir insan için en büyük kayıp, Allah Teâlâ’nın bütün kullarının mağfirete kavuşmaları için şeytanları bağladığı bu ayda, hiçbir şeye kavuşamamaktır. En büyük zarar da Ramazan ayında kazanılan sevap ve güzelliklerin, sonrasında kaybedilmesidir. Ramazan’da nasıl ki cennet özlemiyle ibadetlerimizi artırıyorsak diğer on bir ayda da aynı özlem içinde olmamız gerekir. Nasıl ki Ramazan’da cehennemden kurtulabilmenin yollarını arıyorsak diğer on bir ayda da aynı çabanın içerisinde olmamız gerekir. Cenâb-ı Hakk da, kullukta sürekliliğin esas olduğunu ’Sana yakîn gelinceye kadar Rabbine ibadet et.’ (Kurân-ı Kerîm, 15/99) ayetiyle net bir şekilde beyan etmiştir.
Özlenen Rehber dergisi olarak tüm İslâm âleminin Ramazan Bayramını şimdiden tebrik ediyoruz.
Bu içeriğe yorum yazabilirsiniz

Henüz hiç kimse yorum yazmadı.