Cennet’in Yeryüzündeki Yakutu Hacer-i Esved..
Hacerü’l-Esved ’siyah taş’ manasına
gelir. Kâbe’de bulunan 18-19 cm kutrunda (çapında), siyaha çalan kırmızımsı
esmer, parlak bir taştır. Hz. Âdem (a.s.) yaratıldığında, meleklerin tavaf
etmesi için yeryüzünde Allah’ın emri ile Cebrail (a.s.)’ın temelini çıkarttığı
ve bugünkü Kâbe’nin ilk şekli olan bina yanına Âdem (a.s.)’ın makamı olarak
konduğu rivayetler arasındadır. Kâbe, Hz. İbrahim (a.s.) ve Hz. İsmail (a.s.)
tarafından inşa edilirken Hz. İsmail (a.s.) tarafından Ebû Kubeys dağından
getirilerek Kâbe’nin bugünkü köşesine tavaf işareti olarak konmuştur. Ebû
Kubeys dağına Nuh tufanı esnasında melekler tarafından getirilmiştir.
Tavafa başlarken, her şavtın sonunda
ve sa’ye başlarken bu taşa dokunmak/öpmek veya uzaktan selamlamak sünnettir.
Hacerü’l-Esved, Cennet’ten nurdan
bir sütun olarak zuhur ettiği ve sonunda bugünkü halini aldığı rivayet edilir.
İnsanların günahlarının tesiriyle karardığı da söylenir.
Hacerü’l-Esved, Peygamber Efendimiz
(s.a.v.), diğer Peygamberler ve melekler tarafından öpülmüştür.
Hacerü’l-Esved’i öpmek, Cenâb-ı Hakk’ın saltanat-ı İlahiyesine kurbiyete
(yakınlığa) bir işaret olması itibariyle hürmet, teslim ve ikrar manasını ifade
eder.
Kâbe, Huzaalıların eline geçtikten
sonra, Hacer-i Esved, onların rakibi olan Cürhümlüler tarafından kaçırılıp
sonradan Huzaa kabilesi tarafından yeniden ele geçirilerek tekrar yerine
konulmuştur. Daha sonraları Abbasi Halifelerinden Muktedir Billah zamanında
Mekke’yi zabtetmiş olan Karamite (Kırmitîler) reisi Tahir tarafından koparılıp
Kûfe Mescidi’ne konulmuştu. 20 sene sonra, Halife Mutî’ Billah tarafından 24
bin dinar karşılığında geri alınıp Mekke’ye getirilmiş, bugünkü yerine
konulmuştur.
Hacerü’l-Esved, muhtelif
zamanlardaki yangınlarda kırılmıştır. Şimdi 12 parça olarak birleştirilmiştir.
Ufak bir parçası Kanunî Sultan Süleyman zamanında İstanbul’a nakledilmiş,
Süleymaniye civarındaki Kanuni Sultan Süleyman türbesine asılmıştır.
Rivayete göre; Hacerü’l-Esved
kıyamet gününde Kâbe’yi tavaf edenlere şahit olacağından tavafı aşk ile yapmak
gerekir. Halk arasında hacdan gelenlerin avuçlarının içlerinin öpülmesi o
nedenledir ki, hacca gidip tavaf edenler Hacerü’l-Esved’i selamlarlar, öperler
ya da dokunarak veya uzaktan ellerini açarak istilam ederler. Çünkü hacı “elestü bi Rabbiküm” bezmindeki ikrarı
burada yenilemiş olduğundan memleketinde henüz hacca gidememiş kimselerin onu
tasdik ettiklerini ifade için hacının avucunun içini öpmeyi âdet edinmişlerdir.
“Yedi kat gök ve yer ve bunların içindekiler,
Allah’ı tesbih eder. Hiçbir varlık yok ki, Onu hamd ile tesbih etmesin; fakat
onların tesbihini anlayamazsınız!” (İsrâ
sûresi, 17/44)
Bütün mahlukat Allah’ı zikrediyor.
Onlara zikir etme kuvvetini veren Allah Teâlâ, onları konuşturamaz mı, onlara
şefaat izni veremez mi.
Hacerü’l-Esved’i öpmek sünnettir.
Hz. Ömer (r.a.), Kâbe’yi tavaf ederken Hacerü’l-Esved’e karşı: “Sen bir taşsın,
zarar ya da faydan olmaz; ama Rasûlullah (s.a.v.) öptüğü için ona uyarak seni
öpüyorum” dedi. Hz. Ali (r.a.), bunu işitince, Rasûlullah (s.a.v.)’in: “Hacerü’l-Esved,
kıyamette insanlara şefaat eder” buyurduğunu
ben işittim demiştir.
Hz. Ömer, Hacerü’l-Esved’in Cennet’ten
geldiğini, o taşı öpmenin sünnet olduğunu, taşın şefaat edeceğini elbette
biliyordu. O’nun böyle bir ifade kullanması ve Hz. Ali’nin bu hadis-i şerifi
nakletmesi dindeki bir hükmün vesika haline gelmesi içindir.
Hacerü’l-Esved’le ilgili çok hadis-i
şerif vardır. İşte onlardan bazıları:
“Hacerü’l-Esved, Cennet
yakutlarındandır. Kıyamette, iki gözü ve bir dili olduğu halde getirilir. Tazim
ve sıdk ile istilam edenin lehinde şahitlik eder. Riya ve alay ile istilam
edenin de aleyhine şahitlik eder.” (Tirmizî)
“Hacerü’l-Esved’i hayırlı işlerinize
şahit yapın. Çünkü o, kıyamette şefaati reddedilmeyen bir şefaatçidir. Dili ve
iki dudağı olacak ve ona elini sürene şahitlik yapacaktır.” (Taberanî)
“Rasûlullah (s.a.v.), Hacerü’l-Esved’i
istilâm ettiklerinde, onu öper ve yüzünü sürerdi.” (İbn Mace)
”Hacerü’l-Esved’e cahiliye zamanı
adamlarının manevi pislikleri bulaşmasaydı, ona dokunup da iyi olmayan dertli
kalmazdı.” (Beyhâki)
“Kıyamette onun fasih bir dili
olduğu halde Hacerü’l-Esved huzura getirilir ve o, iman ile kendisine
dokunanlara şehadet eder.” (Hâkim)
“Hacerü’l-Esved kardan daha beyazdı,
insanların günahları onu kararttı.” (Taberani)
Yüce Mevlâ’mız herkese bu nimetten
hissedâr olmayı nasip etsin.
Cennet'in Yeryüzündeki Yakutu Hacerül Esved
Özlenen Rehber Dergisi 72. Sayı