ABDULLAH FÂRÛKÎ EL-MÜCEDDİDÎ (K.S.) İLE HAC VE KURBAN BAYRAMI ÜZERİNE*
Özlenen Fark:
- Efendim, haccın fıkhî yönü ve delilleri nelerdir, açıklar mısınız?
A. F. el-MÜCEDDİDÎ Hazretleri:
- Cenâb-ı Hak biz müminlere Haccı farz kılmıştır. Malî durumu yerinde olup sıhhatli olan her mümin ve mümine’ye farz-ı ayndır. Farzı gerektiren emir ?u âyet-i kerîmelerle sabittir:
“Doğrusu insanlar için-mâbet olarak- ilk kurulan ev, Mekke’de olandır. Âlemlere u?ur, bereket ve hidayet kayna?ı olarak kurulmu?tur”. “Onda açık deliller, İbrahim’in makamı vardır. O’na giren güvene erer. Yoluna gücü yeten-malî ve bedenî olarak- herkesin o eve –gidip- haccetmesi insanlar üzerinde Allah’ın bir hakkıdır. Kim inkar ederse, ?üphesiz Allah bütün âlemlerden -her ?eyden- müsta?nidir.” (1)
Ebû Hureyre (r.a.)’den: Bir gün Rasûlullah (s.a.v.) bize bir hutbe îrâd etti ve: “Ey nâs, Allah Teâlâ size haccı farz kıldı. Binâenaleyh onu îfâ edin.” dedi. Ashâbdan biri: “Yâ Rasûlallah! Her sene mi yapaca?ım?” diye sordu.
Peygamber (a.s.) Efendimiz sükut etti. Adam da sualini üç kez tekrar etti. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem (s.a.v.): “Evet deseydim, her sene vacip olurdu, siz de yapamazdınız.” dedi. (2)
Âyet-i kerîme ve hadîs-i ?erifler muvacehesinde görüldü?ü gibi gücü ve sıhhati yerinde olan bütün Müslümanlara hacca gitmek farz-ı ayndır. Çok büyük ?erefli bir ibadettir. Hac farîzasının önemi açıkça ortadır. Mal ve bedenle yapılan me?akkatli, derecesi yüksek bir ameldir.
Özlenen Fark:
- Hac ibadeti yapılırken uyulması gereken âdab ve usûller hakkında bizi bilgilendirir misiniz?
A. F. el-MÜCEDDİDÎ Hazretleri:
- Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadîs-i ?eriflerinde hac ibadeti yapılırken uyulması gereken âdab ve usûlleri bize talim ve terbiye amacıyla ?öyle buyuruyor:
“Kim ki fahi? konu?maksızın, fısk-u fücûrda bulunmaksızın Beyt’i ziyaret ederse (yahut buna kast ederse), annesinin kendisini do?urdu?u gündeki gibi günahlarından sıyrılmı? olur.”(3)
Bütün ibadetlerin kendine has bazı âdab ve usûlleri vardır. Bunlar yerine getirilmedi?i zaman, bazen sevapları noksanla?ır veya bazen de ifsâd olur. İslâm dinindeki ibadetlerin aslı vahye dayalıdır. Öteki dinlerde oldu?u gibi sonradan insanlar tarafından katılan katkılar yoktur. Bazı misallerle konuyu biraz daha aydınlatalım: Haccın farzı üçtür; niyetle ihram, Arafat da?ında arefe günü güne? do?up batıncaya kadar vakfe yapmak
-vakfede dua etmek- ve Beyt’i yedi ?avtla tavaf etmektir.
Bir de haccın vacipleri varıdır: Safa ile Merve’de sa‘yetmek, Müzdelife’de bayramın birinci günü güne? do?madan vakfe yapıp ayrılmak, cemrelere ta? atmak, kurban kesmek, tıra? olmak, ihramın hükmüne riayet etmek ve abdestsiz Beyt’ti tavaf etmemek. Vaciplerden biri noksan olursa o hac noksan olur. Bu noksanlı?ı gidermek için kurban kesilir; fakat, farzlar yerine gelmezse, mesela Arefe günü bir an bile olsa vakfe yapılmazsa o hac ifsâd olur ve tekrarlanması vacip olur.
Özlenen Fark:
- Peygamber Efendimizin: “Hac cihaddır, en güzel cihad Kâbe’yi tavaf etmektir, mebrûr olan hacdır.” (4) buyurmasının hikmetleri nelerdir?
A. F. el-MÜCEDDİDÎ Hazretleri:
- Rasûl-i Ekrem Efendimizin hac menâsikleri arasında cihada temas etmesi önemlidir. Peygamber Efendimizin bir harp dönü?ü sahabelerine söyledi?i sözler, cihad kadar önemli, hatta cihaddan daha önemli ameller olabilece?ini göstermektedir. Rasûlullah (s.a.v.):
“Biz küçük harpten büyük harbe döndük.” deyince sahabeler ?öyle dediler:
“Ey Allah’ın Rasûlü! Bu döndü?ümüz harpten daha büyü?ü mü var?” Rasûl-i Ekrem (s.a.v.): “Evet, nefsinizle yapaca?ınız cihad daha büyüktür.” buyurdu. (5)
Kâfirlerle cihad ederken ölmek, en ulvî ibadetlerdendir. İnsanı Allah (c.c.)’ya yakla?tırır ve ki?i ?ehîd olur. Fakat hevâ ve hevesine ma?lup olan ise Allah’tan uzakla?ıp belki de imansız ölür.
Hazret-i Âi?e Annemiz diyor ki: “Bir gün Rasûlullah’a dedim ki: ‘Amellerin en efdali olarak cihadı görüyoruz, öyleyse mücâhede etmeyelim mi?’ Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v.): “Öyledir; ama cihâdın en efdali de hacc-ı mebrûrdur.” buyurdular. (6)
Özlenen Fark:
- Efendim, malumunuz, her sene hac ibadetlerinin bitiminde Kurban Bayramı’nı kutluyoruz. Bu bayramın dinimizdeki yeri ve önemi nedir?
A. F. el-MÜCEDDİDÎ Hazretleri:
- Hac mevsiminde “Bu gün dininizi kemale erdirdim. Üzerinizdeki nimeti tamamladım ve size din olarak İslâm’ı seçtim.”(7) âyeti inince Müslümanlar, son derece sevinmi?lerdi. Yahudilerden biri, Hz. Ömer (r.a.)’e: “Ey Ömer! Sizin okudu?unuz âyet bize inseydi, ini? günü de bildirilmi? olsaydı, o günü bayram ederdik.” dedi. Hz. Ömer (r.a.) Yahudi’ye: “O hangi âyettir?” diye sordu.
Yahudi: “Bu gün sizin dininizi ikmal eyledim.” âyetidir” demesi üzerine Hz. Ömer (r.a.) ?öyle buyurdu: “Ben o âyetin hangi gün ve nerede indi?ini biliyorum. Bu âyet, Arefe ve Cuma günü indirilmi?tir. O esnada biz Peygamber Efendimizle Arafat’ta vakfedeydik. Elhamdülillah ki, bu iki gün, yani Arafe ve Cuma günleri bizim bayramımızdır. Tek bir Müslüman kalıncaya kadar, o gün bayram olarak kalacaktır.
Özlenen Fark:
- Haccın derûnî yönü hakkında bizi aydınlatır mısınız?
A. F. el-MÜCEDDİDÎ Hazretleri:
- E?siz bir birlik ruhu içinde yapılan hac ibadeti, bir bakıma insan rûhunun kavrayabilece?i a?k ve zevkin derin mânâsını, mah?erî bir topluluk içerisinde gönülden gönüle aktarır. Haccın derûnî yönünü, kısaca ifade edersek, i?te budur. Bu vesileyle Kurban Bayramlarınızı da tebrik ederim.
Özlenen Fark:
- Allah razı olsun Efendim. Aydınlatıcı bilgiler verdi?inizden dolayı te?ekkür ederiz.
Kaynkça:
*Bu mülakat ilk olarak “Özlenen Fark” bülteninde (Nisan 1996, Sayı 14) yayınlanmı?tır.
1. Âl-i İmrân 3/96-97.
2. Müslim, Hacc 412.
3. Buhârî, Muhassar 9-10.
4. Nesâî, Hac 4.
5. Beyhâkî, Kitâbü’t-Târîh. Ebû Dâvûd.
6. Buhârî, Hac 4 ; Cihâd 1.
7. el-Mâide 5/3.
Abdullah Fârûkî El-müceddidî (k.s.) İle Hac ve Kurban Bayramı Üzerine
Özlenen Rehber Dergisi 11. Sayı
Henüz hiç kimse yorum yazmadı.